80'lik Hatice teyzenin tek isteği küçük bir ev... 2016-05-11 09:04:43 Ruken Tuncel/JINHA İSTANBUL - İstanbul sokaklarında 15 yıldır mendil satan Hatice Özcan, 2 hafta önce evinin yıkılmasıyla beraber kimi zaman sokakta kimi zamansa pansiyonda kalıyor ve duyarlı insanlara sesleniyor: "Bana sadece kirası uygun bir ev bulun yeter." Hatice Özcan 80 yaşında, Sıraselviler Caddesi'nde üzerindeki eski Alman Hastanesi'nin az ötesindeki kaldırımda mendil satıyor. Aslen Gaziantepli, uzun yıllar evvel de İstanbul'a gelmiş. 15 yıl önce eşini kaybedince de bazı günler Eminönü'nde bazı günler ise; Sıraselviler Caddesi'nde mendil satmaya başlamış. Aslında kimsesiz değil, 4 oğlu olmuş, bir oğlu 20 yıl önce sağlık sorunu sebebiyle hayatını kaybetmiş. O oğlunun ismini şu an yirmi yaşında olan torunu Murat'a veriyor. Diğer oğullarının da şu an nerde olduklarını, ne yaptıklarını bilmiyor. Zaten onların da kendisini merak etmediğini söylüyor. Hayattaki tek varlığının ise, torunları olduğunu belirtiyor. Yakın zamana kadar iki torunuyla beraber Çukurcuma'da eski bodrum kat bir evde yaşayan Hatice teyze, apartman satılıp, yıkılınca torunlarıyla beraber kendini sokakta buluyor. Üstüne basa basa kimseden çok şey beklemediğini, sadaka istemediğini söyleyen Hatice teyze, sadece kirasını ödeyebilecekleri uygun bir ev bulunması için yardım istiyor. 'Her şey arka arkaya geldi' Antep'te başlayan İstanbul Sıraselviler'e kadar uzayan yaşamını, bazı bazı gözleri dolarak bazı bazı nefes almakta zorlanarak şu sözlerle anlatıyor Hatice teyze: "Ben hiç okula gitmedim kızım… Anam ev işine, tarlaya yardım edelim diye bizi okula göndermedi. Küçük yaşta evlendim. 4 çocuğum oldu. Çocuklarımdan birini hastalıktan kaybettim. Diğer iki oğlum da evlendikten sonra bizimle ilişki kurmadı. Bir oğlumla beraber kalıyorduk. Oğlumun eşi çok iyi bir insandı. Adı; Oya'ydı. Bir gün bile bizi incitmedi çok kıymetli bir insandı. Ama genç yaşta kansere yakalandı, öldü. Oğlum da o dönem kamyon şoförlüğü yapıyordu. Ağır bir kaza geçirdi, ölümden döndü. Zaten o kazadan sonra bir daha toparlanamadı. Arka arkaya geldi her şey. Çocuklar, anaları ölünce çok küçüktü. Sadece bir tanesi okul çağındaydı. Ama gücümüz sadece çocukları büyütmeye yetti, okula gönderemedik hiçbirini…" 'Tek derdim; torunlarım' "Konuşturma beni daha kızım, anlatacak gücüm yok" diyor ve biraz soluklandıktan sonra devam ediyor: "Sonra İstanbul'a geldik. Amcan (eşinden söz ediyor) çalışıyordu geçinip gidiyorduk, o da 15 yıl önce ölünce çocuklarla ortada kaldık. Çocuklar küçük yaşta çalışmaya başladı; biri bakkal çırağı olarak, biri çay ocağında… Ben de mendil satmaya başladım, hala da satıyorum. Tek pişmanlığım çocukları okula gönderememek. Keşke bir yol bulup gönderseymişiz kızım. Torunlarımın şimdi bir işi olurdu. Kimse iş vermiyor onlara, genç delikanlı oldular ama okuma yazmaları yok. İki tanesi Antep'te hamallık yapıyor. Günlük 15-20 lira alıyorlar ya da almıyorlar. Murat ile Deniz de benim yanımdalar, Deniz burada çay ocağında, bazen de lokantada çalışıyordu. Murat'ım çalışmıyor. Geçen yıl ramazan ayında iftar çadırında yemek almak için bekliyorduk. Orada kavga çıktı, Murat'ımda arada kaldı. Belediye zabıtaları oğlumu dövüp komalık ettiler. Bir hafta yoğun bakımda kaldı. Beyin ameliyatı geçirdi. Kafasına 40 dikiş atıldı. Doktor 'bu çocuk çalışamaz, en ufak sıkıntıya gelemez' dedi. Yoksa beynindeki bir damar patlarmış. Dava açıldı ama avukat falan yok; ne çağıran, ne de soran var. Benim bütün derdim çocuklarım kızım, en çokta Murat… Ben yarın ölürsem ne olacak Murat'a… 'Gençtir bakar kendine deme' aç kalmaz belki ama sokaklara düşer çocuğum. Benim çocuklarım pırıl pırıl… Anasız babasız büyüdüler ama saygı, sevgi nedir bilirler." 'Mendil satana kimse evini vermek istemiyor' Hatice teyzenin iki cümlesinden biri "Kimseden sadaka istemiyorum" oluyor ve ekliyor: "Kimse kimsenin derdinden anlamıyor. Ben bu yaşta burada oturmak ister miyim? Ama çalışmak zorundayım yoksa aç kalırız. Evimiz yıkıldıktan sonra eşyalarımız da gitti. Ben sadece bize bir ev bulunsun istiyorum. Zaten bize büyük ev ne gerek; öyle bir evin kirasını da ödeyemeyiz. 300-400 liralık başımızı koyacağımız bir ev olsun yeter. Biz kendimize bakarız. Kimse bize ev vermiyor kızım. Çünkü hiçbir şeyimiz yok. Hiçbir şeyi olmayana mendil satana kimse evini vermek istemiyor." (ck/mg)