Doksanlarda köyü şimdi şehri yakıldı
11:16
JINHA
ŞIRNEX - Kendisine yaşatılan her türlü işkenceye rağmen Botanlı Hayat Ecer'in hikayesi, devletin "bitireceğiz" dediği Kürtler için "bitmedi" cevabını verir nitelikte. Hayat, 90'lı yıllarda devletin köyünü yakmasıyla Şırnak merkeze göç etmek zorunda kaldı. Aradan 20 yılı aşkın bir süre geçse de değişmeyen devlet aklı, Hayat'ı bir kez daha göç ettiği yerden kopardı. Bu kez Şırnak'ın Dêrgûl Beldesi'nde kurdukları çadırlarda yaşama tutunan Hayat, yaşadıkları karşısında ise "demir çeliğe" dönüştüğünü söylüyor.
Şırnak'ta 14 Mart'ta "sokağa çıkma yasağı" adı altında başlayan soykırım saldırıları altındaki Şırnak) halkı, dayatılan göç politikasına karşı çevre köy ve beldelerde yaşamlarını sürdürüyor. Yaşamın öncüsü kadınlar ise direniş saflarında mücadelelerini sürdürürken göç ettikleri yerlerde de yeni yaşamı inşa ediyor. Yaşamın inşa edildiği yerlerden biri de Şırnak'ın Kumçatı Beldesi'nde kurulan çadırlar. Göçertme politikası sonucu Kumçatı'da hayatta kalma mücadelesi veren kadınların her birinin ayrı bir hikâyesi var. Tıpkı, 55 yıllık ömründe devletin her türlü zulmünü gören ancak zulüm karşısında "demir bir çeliğe" dönüşen Şırnaklı Hayat Ecer'inki gibi.
Aslen, Şırnak'ın Uludere ilçesine bağlı, Dağdibi köyünden olan Hayat'a, Şırnak'tan zorla göç ettirilmesini sorduğumuzda, "Bugünü anlatmamı istemeyin, benim acım bugün başlamadı" sözleri, Kürt halkına 40 yıldır dayatılan inkar ve imha politikalarının özeti niteliğinde. 90'larda köyleri yakıldığında acılarını o günden beri kimseye anlatmadığını, o dönemde yaşadıklarının bilinmesini istemediğini söylüyor Hayat ve ısrarımıza dayanamayarak, dik duruşuyla başlıyor anlatmaya yaşam hikayesini.
'Torunlarıma Komutan Êgit'in ismini verdim'
Hayat, devletin zulmüyle yeni tanışmadığını, faili meçhullerin ve köy yakmaların gerçekleştiği 1990'lı yıllarda tanıştığını anlatıyor. Gözleri dolarak ama hafifçe tebessüm ederek defalarca işkence gördüğünü, çocuklarını işkencecilerden korumak için ise köyün dışına çıkarak dağlara sığındığını anlatıyor Hayat. Sığındığı Botan dağlarında ise, PKK'nin ilk komutanı Mahsum Korkmaz (Êgit) tanıma imkânı bulduğunu söylüyor. Hayat, "O yiğit uğruna birçok torunuma Komutan Êgit'in ismini verdim" sözleriyle Êgit'i anlatıyor.
'Ahmet Şener köyümüzü yaktı'
Köylerinin 90'lı yılların başında Ahmet Şener isimli bir komutanın öncülüğünde basıldığını, Ahmet Şener'in bir evi de karakola dönüştürdüğünü söyleyen Hayat, Kürtler için değerli olan her şeyin yakıldığını da hatırlatıyor.
90'lardaki aynı devlet zihniyeti!
Devlet köylerini yaktığında önce Irak sınırına ve daha sonra ailesiyle Şırnak merkeze yerleştiğini söyleyen Hayat'ın şu sözleri Şırnak'ta bugün yaşananları anlatmaya yetiyor: "90'larda o kadar çok acı gördüm ki cesaretli olmayı öğrendim. Köyümüzde bir hafız vardı, bir grup asker geldi, bu adamı çocuklarıyla döve döve evinden çıkardılar ve o evi karakola dönüştürdüler. Aylarca tüm köylü olarak işkencelerden geçtik. Köyün erkeklerini toplar o karakola götürürlerdi günlerce aç susuz tabaklar dolusu tuz yedirirlerdi. Odunlarımızı, yiyeceklerimizi köyün içine toplayıp ateşe verdiler."
Köydeki birçok erkeğin gördükleri işkencelerden dolayı intihara sürüklendiğini dile getiren Hayat, yaşadıklarından dolayı kendi deyimiyle "çelik bir demire" dönüştüğünü belirtiyor. Hayat,"Bütün bunlarla yetinmeyen devlet, en son köyümüzü yakarak çıkın dedi. Çocuklarımızı alıp düştük yollara. Hamileydim, Irak sınırını geçmeye çalışırken doğum yaptım. Günlerce kucağımda aç susuz bir bebekle yaşam mücadelesi verdim. Kürt kadınlarının ilacı olan şerbet içirerek çocuğumu yaşattım. Göçten soğuktan dolayı birçok hastalığa tutuldum, ölüm döşeğine düştüm ama bir anneydim can verip yaşatmak zorundaydım" diyor.
'Kadınlar yıllardır çocuklarını ve topraklarını koruyor'
Kürdistan topraklarının bugün de devlet zulmü altında olduğunu söyleyen Hayat, taşla sopayla bile olsa halkın artık topraklarını savunabilecek iradeye sahip olduğunu kararlı bir şekilde dile getiriyor. İki aydır çadırlarda yaşasalar bile, yaşadıkları topraklarda devletin kendilerini açlıkla öldüremeyeceğini ifade eden Hayat, devlete de şu mesajı veriyor: "Kürtler bugün ölecek bitecek deniliyor. Bu toprakların bereketi binlerce milleti doyurmuş, kadınlar yıllardır hem çocuklarını hem de topraklarını koruyor. Devlet bilsin ki biz bu topraklarda açlıktan, susuzluktan asla ölmeyiz."
(ekip/za/dk)