'14 Temmuz öğretti: Faşizm karşısında diz çökülmez direnilir'
15:10
JINHA
ÊLIH - DBP Batman İl Örgütünün düzenlediği toplantıda konuşan DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, 14 Temmuz ruhunun her alanda hayata geçtiğini belirterek, "Onlar insanlığa bir şey öğrettiler. Faşizm karşısında diz çökülmez, direnilir. Şimdi yoldaşları bu geleneği Sur'da Cizre'de Nusaybin'de, Gever'de, Şırnak'ta yaşamın her alanında hayata geçiriyorlar" dedi.
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Batman İl Örgütü, Batman Belediyesi Konferans Salonunda halk toplantısı gerçekleştirdi. Toplantıya DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, HDP milletvekilleri, DBP ve HDP'li yöneticilerin yanı sıra çok sayıda yurttaş katıldı. Toplantı 14 Temmuz ölüm orucu direnişinde yaşamını yitirenler anısına saygı duruşuyla başladı. Salona, "Ya bu abluka kırılıp dağılacak ya da he yer Botanlaşacak" ve "14 Temmuz büyük ölüm orucunun ruhuyla özyönetim direnişlerini selamlıyoruz" pankartları asıldı. Toplantının basına açık bölümünde konuşan Sebahat, 14 Temmuz'un Kürt özgürlük mücadelesi açısından, insan hak ve özgürlükleri açısından çok önemli bir tarih olduğunu vurgulayarak, "Ölüm orucu direnişinde yaşamını yitirenleri bir kez daha saygıyla anıyor, onların yürüttüğü mücadelenin bugün insanlık adına, demokrasi adına büyük kazanımlar ortaya çıkardığının altını bir kez daha çizmek istiyoruz. Onlar insanlığa bir şey öğrettiler. Faşizm karşısında diz çökülmez, direnilir. Şimdi yoldaşları bu geleneği Sur'da Cizre'de Nusaybin'de, Gever'de, Şırnak'ta yaşamın her alanında hayata geçiriyorlar" dedi.
'12 Eylül Erdoğan şahsında Kürdistan'da uygulanıyor'
Hükümetin 12 Eylül askeri darbesine yönelik çoğu kez eleştirilerde bulunduğunu belirten Sebahat, "'Biz 12 Eylül ile hesaplaştık' dediler. Ama bugüne gelindiğinde tam tersi, Kürt halkını varlığına yönelik saldırıları başlatan kişi oldu. 2015 öncesi Başbakan samimi miydi bilmiyoruz ama günümüz Cumhurbaşkanı zulmün, savaşın Cumhurbaşkanlığını yapıyor. Bin bir emekle kurulan diyalog ve müzakere masasını yıkmakla kalmadı paramparça etti. 'Askerlik rejimini kaldırdık' diyenler bugün dokunulmazlık zırhı çıkartıyorlar. 12 Eylül uygulamaları Tayyip Erdoğan şahsında Kürdistan'da bugün yeniden hayata geçirilmiş durumda. Nasıl ki o zaman zindandaki direniş bütün halklar açısından zulmü ve faşizmi gerilettiyse bugünkü direnişte faşizmi geriletmiştir" diye ifade etti.
'Geçemediği tek güç bizleriz'
AKP'nin tek başkanlık rejiminin önünde tek engelin Kürt halkının ve onunla mücadele yürüten demokrasi güçleri olduğunu belirten Sebahat, "Şimdi de halkın bin bir emeğiyle kazanılan belediyelerimize göz dikmişler. Her gün arkadaşlarımıza yönelik gözaltı baskı ve siyasi soykırım operasyonları var. Bugün Mazıdağı Belediyesi Eşbaşkanımız da devlet tarafından görevinden uzaklaştırıldı. Mesele Belediye eş başkanlarımız ve meclis üyelerimiz değil mesele halkın iradesidir. Halk kendi iradesine sahip çıkacaktır. Kayyuma izin vermek Faşizme boyun eğmek demektir. Buna izin vermek demek Erdoğan'ın biat kültürüne yol vermek demektir. Biz buna asla yol vermeyeceğiz" dedi.
'Eşit temsiliyete savaş açtılar'
Kadınların eşit temsiliyetlerini savunan zihniyete karşı da savaş açılmış olduğunu ifade eden Sebahat, "Bunlar kadın düşmanı. Bütün dünya belediyelerimizde olan eşbaşkanlık sistemini konuşuyor. Yerel yönetimler anlayışımızla halklar yönetime katılıyor. Demokrasi yerelden gelişecek ve Erdoğan sarayında rahat oturamayacak, AKP belediyeleri de bu halkın olanaklarını rahat rahat yiyemeyecek. Korktukları bu" şeklinde konuştu.
'AKP ile yeni bir dönem olamaz'
AKP'nin insanlık suçu işlediğini artık AKP ile yeni bir dönemin olamayacağını vurgulayan Sebahat şöyle devam etti: "Önümüzdeki dönemi gerçekleştirilecek olan bizleriz. Yerel demokrasiyi güçlendirerek, belediyelerimize sahip çıkarak önümüzdeki dönemi birlikte gerçekleştireceğiz. Zor bir dönem ama aynı zamanda tarihi bir dönemden geçiyoruz. Bu tarihi dönemde özgürlük, adalet, barış isteyenler mi kazanacak yoksa zalimler mi kazanacak buna bizim mücadelemiz karar verecek. Bu tarihi dönemeci aşmak durumundayız. Ortadoğu'da dengelerin yeniden değiştiği Kürdistan halkının statü sahibi olduğu bu dönemde bize düşen görev mücadeleyi güçlendirmek, mücadeleyi büyütmek ve halkımızın hak ettiği özgürlüğü sağlamaktır. Rojava devrimi, Raqqa ve Minbiç hamlesi bunun müjdeleyicisidir. Bu devrimin etkisi elbette Kuzey Kürdistan'a yansıyacaktır. Bu moral ve motivasyonunu taşıyacak bir siyaseti hep birlikte güçlendireceğiz ve yaşamı birlikte kuracağız."
(za/gc)

