'Şiddeti ortaya çıkaran duygular değil sistem onayı ve zihniyettir'

08:37

JINHA

İZMİR - Erkek şiddetinin ataerkil sistemden beslendiğini söyleyen psikolog Tuğba Şen, şiddetin son bulması için evde, okulda, oyunlarda çocuklarla cinsiyet eşitliğine dayalı bir yaşam kurarak, toplumsal cinsiyet rolleri yerine eşitlikçi bir toplum yetiştirmek gerektiğini söyledi.

Kadın ve çocuklara yönelik şiddetin erk zihniyetinden beslendiğini ve şiddetin oluşum sürecinin çocukluğun etkisi olduğunu söyleyen psikolog Tuğba Şen, "Erkekte şiddeti ortaya çıkaran şey duygular değil sistem onayı ve erkeğin şiddete eğilimi olduğu inancıdır" dedi.

'Çocuk çevresindeki kişileri izleyerek toplumsal kodlamayı öğrenir'

Toplumun erkeğe yüklediği rollere dikkat çeken Tuğba şunları söyledi: "Bebeklikten itibaren söylemsel olarak oğlan çocuklarının güçlü, aktif ve başarlılı olduğu vurgusu yapılırken kız çocuklarının güçsüz, kırılgan ve naif oldukları vurgulanır. Aslında cinsiyetler arasında böyle bir farklılaşma olmamasına rağmen sistematik bir biçimde bu söylemlere maruz kalmaları çocukların buna inanmaya başlamalarına neden olur. Çocuk öğrenmeler bütünüdür. Çevresindeki kişileri izleyerek toplumsal rolleri ve işbölümünü nasıl kodlaması gerektiğini öğrenir."

Çocuğun evdeki tüm işleri yapan bir anne ve genelde dışarıda olup, evdeki iş bölümüne dahil olmayan bir babayı gözlemlemesi sonucu da kadınların ve erkeklerin ev işlerinde eşit sorumlulukları olmadığı düşüncesine kapıldığını dil getiren Tuğba, "Yine kardeş ilişkilerinde de kız çocuklarına yemek yapımı, temizlik, ev içi işler öğretilirken oğlan çocukları bu işlerden uzak tutulur. Yani toplumun küçük örneklemi olan aile kızlarının ve oğullarının rollerini ve işbölümünü belirlemeye başlamıştır" dedi.

'Çocukları eşitlikçi oyunlara yönlendirmek gerekiyor'

Çocukların oyun alanlarına bakıldığında ise oğlan çocuklarının futbol gibi harekete dayalı, kız çocuklarının ise evcilik, bebek oyunları gibi pasif ve belirgin şekilde cinsiyete göre farklılık gösteren oyunlar oynadıklarını söyleyen Tuğba, "Yine bakım verenler ve çocuklarla etkileşimde olan kişiler mümkün olduğunca kız ve oğlan çocuklarını beraber oynayabilecekleri eşitlikçi oyunlara yönlendirmelidir" dedi.


'Şiddet meşrulaştırınca şiddet faili oluyor'

Çizgi filmler, masalların da bir taraftan oğlan çocuklarına korumacı cinsiyetçiliği öğretirken, kız çocuklarının da “seven erkek kıskanır” , “değer veren erkek korur” gibi kadınının özne halini yok sayan inanışları normalleştirmesine sebep olduğuna dikkat çeken Tuğba, "Sonrasında ise erkek, toplum, medya ve ataerkil sistem tarafından sürekli beslenen şiddet eğilimli olması inancıyla şiddetini meşrulaştırıyor. Korumacı yaklaşımının meşrulaştırılmasıyla flört şiddeti, psikolojik şiddet gibi birçok şiddet türünün faili oluyor"dedi.

'Erkek şiddetin azalmasında eğitim sistemi işlevseldir'

Çocukların eğitim kurumlarında oldukça fazla zaman geçiridiğini ve sosyal yaşamlarını düzenleyerek, akranları ile ilişkiler kurmaya başladığını söyleyen Tuğba, erkek şiddetinin azalması için eğitim kurumlarının oldukça işlevsel özelliği olduğunu belirtti. "Son yıllarda yapılan düzenlemelerin de etkisiyle eğitimin erkek şiddetini azaltmadaki etkisinin zayıfladığını düşünüyorum. Eğitim seviyesi arttıkça erkek şiddete daha az meyil gösterir diyemeyiz ama şiddetin türü değişiyor diyebiliriz" diyen Tuğba, "Eğitim seviyesi yüksek olan kişilerin çevrelerinde daha az kabul gören fiziksel şiddet yerine sözel ve psikolojik şiddeti daha fazla kullandıklarını söyleyebiliriz" diye konuştu. Tuğba, yüksek eğitim seviyelerindeki erkeklerin de fiziksel şiddetin faili oldukları bilinmekte olduğunu sözlerine ekledi.

'Şiddeti ortaya çıkaran ataerkil sistem'

"Erkekte şiddeti ortaya çıkaran şey duygular değil sistem onayı ve erkeğin şiddete eğilimi olduğu inancıdır" diye ifade edenTuğba, "Bir kadının öfkelenmesi
sonucu ağlaması ya da küsmesi gibi daha pasif tepkiler beklenirken erkek öfkelendiği zaman çevresindeki kişiye zarar vermesi, küfür etmesi beklenen bir şeydir.
Halbuki öfkeyi farklı yollarla dışarı çıkarabilecekken ataerkil sistem bunu meşru gösterdiği için öfke şiddet eylemleriyle ortaya çıkıyor. Yani şiddeti ortaya çıkaran duygudan bahsedemeyiz şiddeti ortaya çıkaran ataerkil sistemden bahsedebiliriz" dedi.

'Eşitlikçi toplum yetiştirmek gerekiyor'

Kadına yönelik şiddete karşı neler yapılması gerektiğine de vurgu yapan Tuğba şunları ekledi: "Öncelikle kadınlar olarak birbirimizi koruyup kolladığımız, dayanışma kurduğumuz , güvenli alanlara ihtiyacımız var. Taciz, şiddet vb. durumlarda ne yapabileceğimizi, nerelerden destek alabileceğimizi bilmemiz gerekiyor. Evde, okulda, oyunlarda çocuklarla cinsiyet eşitliğine dayalı bir yaşam kurarak toplumsal cinsiyet rolleri yerine eşitlikçi bir toplum yetiştirmek gerekiyor. Bu maalesef ataerkil sistem tarafından tüm araçlarla beslenen bir toplumda oldukça zor ama gücümüz, inancımız ve motivasyonumuz yine beraberliğimizden ve dayanışmamızdan beslenecek."