İHD Kadın Komisyonu Pınar Gemsiz Raporu'nu açıkladı

12:45


İSTANBUL - İHD İstanbul Şubesi Kadın Komisyonu, 25 Kasım nedeniyle yaptığı açıklamada kadına yönelik şiddete dikkat çekerek, ocak ayından bu yana 251 kadının katledildiğini belirtti. İHD'li kadınlar ayrıca geçtiğimiz mayıs ayında polis kurşunuyla katledilen Pınar Gemsiz'e ilişkin hazırladıkları raporu kamuoyu ile paylaştı.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Kadın Komisyonu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddet Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü'nde nedeniyle Pınar Gemsiz Raporu ve Kadına Yönelik Şiddet Raporunu kamuoyu ile paylaştı. İHD binasında yapılan basın toplantısında raporların Kürtçe metnini Mürvet Yılmaz, Türkçe metnini ise Dilber Yükseldi okudu. Açıklama öncesi söz alan İHD Kadın Komisyonu'ndan Hatun İldemir, "Bütün dünyada kadına yönelik şiddetle mücadele için kadınlar sokağa çıkarken, ülkemizde bugün dahi birçok yerde kadın şiddete maruz bırakılmakta" dedi.

'Kadınların kazanımlarına göz dikilmiştir'

"Kadınların bugüne kadar mücadele ederek kazandıkları kazanımlarına göz dikilmiştir" diyen Dilber Yükseldi ise, tüm kazanımların zamana yayılarak arındırıldığını ifade etti. En son komisyona gönderilen cinsel istismarı meşrulaştıran taslağa tepki gösteren kadınların değişik biçimlerde engellediğini kaydeden Dilber, "KHK ile kadın emekçileri açığa alındı, ihraç edildi ve hala devam edilmekte. Kadına yönelik şiddet yaşamın her alanında artarak devam etmektedir" diye belirtti.

'Ocak ayında 251 kadın öldürüldü'

15 Temmuz darbe girişimi gerekçe gösterilerek ilan edilen OHAL uygulamalarıyla kadınların yaşam hakkının, can güvenliğinin kalmadığını belirten Dilber, "Tüm muhalif medya, yayın organları kapatılmış, kadın gazeteciler gözaltına alınarak kadınların gerçekleri öğrenme hakkı engellenmiş, gazetecilerin ise haber yapma özgürlükleri gasp edilmiştir. 2016 Ocak ayından bu yana erkek şiddeti sonucu 251 kadın öldürüldü" şeklinde açıkladı.

Türkçe ve Kürtçe basın metninin okunmasının ardından 15 Mayıs 2016 tarihinde Gazi Mahallesi'nde polis kurşunuyla katledilen Pınar Gemsiz'e ilişkin hazırlanan rapor okundu.

İnsan Hakları Derneği Kadın Hakları Komisyonu Pınar Gemsiz Raporu şu şekilde:

"Tarih:15 Mayıs 2016, saat 21.15
Olay yeri: Sultangazi ilçesi 75.Yıl Mah. Millet cad. No:9 D.3
Evinin salonunda oturur bir vaziyette bebeği ile ilgilendiği esnada, dışarıdan geldiği iddia edilen polis kurşunu ile ağır yaralı olarak Gaziosmanpaşa / Taksim İlkyardım hastanesine kaldırıldı, ancak yaşamını yitirdi. 19 Mayıs 2016 günü, Derneğimiz İstanbul Şube yönetici ve üyeleri Gemsiz ailesine taziye ziyaretinde bulundu. Derneğimiz yönetici ve üyesinden oluşan 3 kişilik bir komisyon tarafından, olayın vuku buluş şekline ilişkin ailesi ve esnaf tanıklarla yapılan görüşme sonuçları aşağıdadır.

* Yaşar Gemsiz (Pınar Gemsiz’in eşi): Olayın olduğu saatlerde, evde eşim Pınar Gemsiz ve çocuklarımla birlikte oturuyorduk. Akşam saatleri yaklaşık 21:15 civarlarında Beşiktaş maçıyla ilgili kutlamalar vardı, oğlum Bajar camdan bakıyordu. Bana, aynı sokaktaki bir binanın altında bulunan marangoz dükkanına molotof atıldığını söyledi. Ben de cama gelerek baktım ve oğluma tamam bir sıkıntı olmaz dedim, zaten Molotof da sönmüştü. Ayrıca eylem de vardı. Bizim evin orada, bir genci gördüm.Yüzü maskeli ve elinde Molotof vardı. O arada akrep tabir edilen araç geçiyordu, gençte oradan uzaklaştı. Bende oğlumla camdan bakmayı sürdürdük. Baktık akreple birlikte U tabir edilen akrebin biraz daha büyüğü olan bir araç geldi. Gelir gelmez üst kapağını açıp E-16 tabir edilen silahı çıkarıp havaya seri bir şekilde ateş açtı, kendi gözlerimle gördüm. Biraz sonra kapatıp, tekrar havaya sıktı, tam evin köşesinden yukarı gitti. Oğlum baba bu hangi silah diye sordu. Bende, Özel Harekatçıların kullandığı MP-16 dedim. Onunla konuşurken yine aynı silahla seri atış sesi duyduk. O silah atışıyla birlikte eşimin bağırması bir oldu, Yaşar vuruldum dedi. Eşim salonda Afşin’le 2 aylık bebeğimizle uğraşıyordu. Oğlumla ben çocuk odasından salona doğru koştuk, göğsünün altını tutuyordu. Elini çekince kan içinde olduğunu gördük. Olduğu yere yığıldı. Hemen komşuları aradım, 112 acil servisi aradım adresi verdim ama bir türlü anlaşamadık. Pencereden komşulara ve esnaf arkadaşlara bağırdım, gelin yardım edin dedim. İki genç ve esnaf arkadaşlarla, sivil bir araçla Taksim İlkyardım hastanesine götürdük. 2 saat sonra eşimin şahadet haberi geldi.

Bizim bulunduğumuz caddeye hemen hemen her gün polis araçlarından ateş açılıyor. Çünkü bir önceki gün yine o saatlerde, bizim evin köşesine yine araç geldi ve içinden 6-7 Özel Harekatçı rastgele havaya ateş açtılar. Yani bu polislerin gelip havaya ateş açmaları bu bölgede sıradan bir olay mı?

* Pınar'ın ablası: Bu olayı gören çok insan var ben onlarla konuştum, bu olay artık sürekli ve sıradanlaşmış durumda. Polisler akreplerden inip sağa sola rastgele havaya ateş ediyorlar.

* Ferhat Boğatekin (Pınar'ın babası): Ben kızımın cenazesini alırken savcıya, avukatım ve ben olaydan şüpheleniyoruz dedim. Benim kuşkum var, benim avukatım otopsiye girebilir mi? Savcı bırakın gelsin dedi. Ben de dışarı çıktım avukatı çağırmaya. Bir tanesi konuşuyordu, polis beni çağırdı 'gel seninle konuşalım' dedi. Ben, 'sen kimsin?' deyince, 'ben polisim' dedi. Beni içeriye aldılar, kimliğimi istediler verdim, cenazeyi alırken 'nereye gömeceksin' diye sordular. Cenazeyi alırken savcı geldi, tekrar başın sağ olsun dedi. Bana 'senin kızın polisin kurşunuyla vurulmamış. Biz failini en kısa zaman da bulacağız' dedi. Bu söz, beni uzun zaman düşündürdü. Savcı nereden biliyor polisin kurşunu değil. Ayrıca avukatı otopsiye sokmadılar. Avukat direndi, 'bu benim yasal hakkım' dedi. Onlar da, savcıdan izin alıp girebilir dediler. Avukat otopsi bittikten sonra girebilmiş. O, çıkan kurşunu bana da gösterdi. Hem avukatım hem de ben şüpheleniyoruz. Yani o kurşun orada değiştirildi. Şüpheliyiz.

* Mehmet Gemsiz (Pınar'ın eşinin abisi): Durum şaibeli olmasaydı, avukatı işin başından beri otopside tutarlardı. Babasını alırlardı.

* Ferhat Boğatekin (Pınar'ın babası); Şaibeli olmasa, benim cenazem var polis beni sorguya alıyor. Onlar istiyor ki, bu olayı teröristler yapmıştır diyeyim ve iki polis konvoyuyla cenazemi götüreyim. Hiç kimsenin haberi olmasın öylece kapansın gitsin yani. Ben polisin yardımını öyle değerlendiriyorum.

* Mehmet Gemsiz (Pınar'ın eşinin abisi); Hastanede, hasta ameliyata alınmış, bizler de az çok hastane prosedürlerini bilen insanlarız. Hastanın kaydı alınır tutanak tutulur. Olayın nasıl olduğunu nasıl geliştiğini anlatırsınız, Dikkatimi çeken şey, normal prosedürün dışında bir şeylerin yaşandığını gördük. Sorduk, yani bu ne?, Prosedür mü? Bu kadar soruyorsun diye. Onlarda yok işte biz görevimizi yapıyoruz, size yardım olsun diye, en sonunda da şey diyor inşallah düşündüğümüz gibi değildir. Aradan yarım saat geçmeden hemen eve gidelim olay yeri inceleme falan, biz o arada müdahale ettik. Hayır savcı gelmeden bizim avukatlarımız gelmeden asla gitmeyeceğiz dedik. Polisler psikolojik baskılılarını sürdürdüler. Hem konuşmaları hem de tavırları bizim kuşkumuzu güçlendirdi. Orada görgü tanıkları var resim çeken insanlar var. Buna rağmen alelacele delilleri karartmak gibi bir halleri vardı. Bizde bu kanaat gelişti, adli tıpta avukatın içeriye alınmaması, babasına o polislerin söylediği o sözler, acelece cenazenin defin işleminin yapılmasının istenmesi, size yardımcı oluruz aman başkalarına kanmayan lafları, polisin kurşunu değil bu, yani siz nereden bu kanaate vardınız, olay yeri inceleme yapıldı ama daha adli tıp var onun sonucu alınmadı, balistik inceleme var, tüm bunlar ortaya çıkacak ondan sonra karar verirsiniz.

Bizler tüm incelemeler yapılsın, otopsi ve balistik raporlardan sonra avukatlarımızın, İHD'nin, diğer kurumların desteğiyle davayı takip etmek istiyoruz.

* Ferhat Boğatekin (Pınar'ın babası): Savcıyla evde yapılan keşifte tahminen kurşun şuradan gelmiş falan dendi. Ben de o sabah 06:00 civarı dışarı çıkıp savcının gösterdiği yerlerde kovan aradım. Birisi amca ne arıyorsun burada? diye sordu. Kızım vuruldu kovan arıyorum dedim. Amca gece polisler gelip hepsini topladı dedi.Yani bunu söyleyen vatandaşı da tanımıyorum, yani biz illa polis vurdu demiyoruz, ama şüphemiz o yöndedir. Bunun açığa çıkmasını istiyoruz. Devletten failinin bulunmasını istiyoruz.

* Asiye (Pınar'ın ablası); O gece hastanede gençler vardı. Akrep dediğimiz araçlarla polisler geldi, O çocuklara sorular sormaya başladılar. Ben telefonla konuşuyordum, hemen yanlarına gidip çocukları gönderdim. O an da bazı kelimeler duydum. Bu şerefsizlerle muhatap olmayacaksın, biz gideceğimiz yerleri biliyoruz gibisinden..Ben de onlara kızdım, bağırdım.Daha sonrada haberi aldık. Onun ve diğerlerinin hakkı yerde kalmayacak, biz sahipsiz değiliz. Bunun hakkında görüntüler var bunların dikkate alınması gerekiyor diyorum.

Daha sonra Pınar Gemsiz’in yaşadığı sokakta bulunan esnaflarla yapılan görüşmede, polisin gaz sıktığı, silah seslerinin geldiğini söylediler. Bazıları ise panzer ve akreplerin gelmesi, gazların atılması ve gazın içeriye dolması nedeniyle kepenkleri kapattıklarını ifade ettiler. Bazıları ise panzerlerin gaz ve tazyikli su sıktığını, çok hızlı gelip gittiklerini, kurşun sıktıklarını söyledi."