Değiştirilemeyen rüyalar ülkesinde savaşın çocukları
09:00
Şehriban Aslan / JINHA
AMED- Kürdistan'da yıllardır var olan savaşta en büyük korkuyu ve mağduriyeti çocuklar yaşıyor. Bunun en büyük örneğini Silvan'da 6 gündür 3 mahallede devam eden sokağa çıkma yasağında görebilirken çocukları savaştan uzaklaştırabilmek düşlerinde bile imkansız halde.
Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde altı defa ilan edilen sokağa çıkma yasağında toplam 10 yurttaş, özel harekat timleri tarafından katledildi. 6 gündür Tekel, Mescit ve Konak Mahallelerinde devam eden sokağa çıkma yasağında 4 kişi yaşamını yitirirken, üç mahalle de yasak hala kalkmış değil. Devam eden yasaktan en çok etkilenen ise çocuklar oluyor. Bomba sesleri ile uyuyup uyanan çocuklar, bir yandan da yoğun bomba sesleri altında oyunlarını oynamaya çalışıyor. Oyun esnasında gelen bomba seslerine, "Yine ses geldi, yine bomba patladı, yine bir mahalle yıkıldı" diyerek korku ve endişe içinde çocukluklarına devam ediyor.
'Bomba bu sefer bizim eve düşecek biz öleceğiz'
Haber yapmak için sokakları gezdiğimiz esnada mahallelerde bizi gören anneler, "Çocuklarımız geceleri uyuyamıyor. Yatağa girdiklerinde uyuyana kadar binlerce soru soruyor. Resmen eski yıllara geri dönmüş gibiyiz. O dönemde çocuklar uyusun diye, 'uyuyun yoksa asker çağırırız' diyerek korkutuyorduk. Fakat şu an çocuklarımızı biz korkutmuyoruz. Devletin kendisi, özel harekat timleri korkutuyor. Patlayan her bomba sesiyle çocuklarımız, 'bomba bu sefer bizim eve düşecek, bizim evimiz yıkılacak, biz öleceğiz' diyor" sözlerini dile getirirken yüzlerinden geleceksizleştirilen çocukları için duydukları endişeyi en derininden hissetmek mümkün.
'Savaşın çıplaklığı çocukların gözleri önünden geçiyor'
Sokak aralarında kapı önlerinde çatışmalara rağmen çocukluklarını sancı içinde yaşamaya çalışan çocuklar ise, "Sabaha kadar uyuyamıyoruz. Hem korkuyoruz hem de çok fazla patlama sesleri geliyor. Uyusak bile gece ya da sabaha karşı bomba sesleri ile uyanıyoruz. Her patlama da evimiz deprem oluyormuş gibi sallanıyor" diyerek yaşadıkları korkuyu anlatıyor bizlere. Bir haber takip etmek değil de bir söz duymak çok anlam kazandırıyor yaptığımız işe. Yaşananları sadece verisel değil duygusal olarak ve tüm gerçekliğiyle yansıtabilmek bir felsefe haline geliyor buralarda. Kürdistan'da neyin değil yaşamanın zor olduğu dönemlerde çocuk olmakta bir gelecek trajedisi olarak karşımızda yer alıyor. Savaşın tüm çıplaklığı çocukların gözleri önünden geçiyor. Bazen bir topa ayakla vuruşta, bazense bir misketin ilerleyişinde. Sallanan toprakta, duyulan seslerle, ritim tutturup uyumaya çalışan çocukların rüyalarında yer alıyor savaşın gerçeği. Ne biz onların rüyalarına girebiliriz ne de onlar rüyalarından vazgeçebilirler.
(dk)