Yeni eğitim sistemi ‘çocuğun üstün yararı’na değil!
09:05
Duygu Erol / JINHA
ANKARA - AKP hükümetinin 4+4+4’den 3+3+3+4 geçiş yapmayı planladığı yeni eğitim sistemine ilişkin konuşan Eğitim-Sen Genel Eğitim Sekreteri Elif Çuhadar, bu uygulamanın Türkiye’nin de altına imza attığı çocuk hakları sözleşmesinin ‘çocuğun üstün yararı’ ilkesi ile temelden çeliştiğini söyledi. Elif, "Böyle bir sistem hayata geçerse, eğitim sisteminin ‘Sıbyan Mektepleri’ üzerinden yeniden düzenleneceğini söylemek mümkün” dedi.
14 yıllık AKP iktidarında, ‘dindar nesil yetiştirmek’ adına her kurulan hükümetle beraber eğitim sisteminde değişikliğe gidiliyor. Bu 14 yıllık iktidarı boyunca her yeni gelen bakanla beraber 6 kez eğitim sistemi değiştirildi. Yeni gelen Milli Eğitim Bakanı (MEB) İsmet Yılmaz ile beraber, 3+3+3+4 eğitim sistemine geçiş yapılması planlanıyor. 4+4+4 yerine gelen bu yeni sistemle beraber okula başlama yaşı 4’e düşürülecekken, okul öncesi eğitim sınıfları ve ilgili bölümler kapatılacak ve çocukların eğiti özel girişimcilere devredilecek.
Konuya ilişkin JINHA’ya değerlendirmede bulunan Eğitim-Sen Genel Eğitim Sekreteri Elif Çuhadar, bu uygulamanın ‘Sıbyan Mektebi’ uygulaması olduğunu vurguladı. Elif, “Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kurumsal olarak yer aldığı ve ülke çapında giderek yayılan ‘Sıbyan Mektebi’ uygulaması, pedagojik olarak çok ciddi sorunlara neden olacağı bilinmesine rağmen bizzat MEB desteğiyle okul öncesi eğitime alternatif hale getirilmiş durumda. Böyle bir sistem hayata geçerse, eğitim sisteminin sübyan mektepleri üzerinden yeniden düzenleneceğini söylemek mümkün” şeklinde konuştu.
‘Eğitim sistemi yap-boz tahtasına döndü’
14 yıllık iktidarda olan AKP hükümetinin bugüne kadar 6 kez Milli Eğitim Bakanı değiştirdiğini hatırlatan Elif, her bakan değişikliğinde eğitimde farklı politikalar uygulandığını ve eğitim sisteminin yap-boz tahtasına döndüğünü belirtti. Elif, “14 yıldır tek parti iktidarda olmasına rağmen, eğitim politikalarında akşamdan sabaha yaşanan değişiklikler ile hem öğrenciler ve eğitimciler sürekli mağdur edilirken, eğitim sistemini pek çok yönden geriye doğru götürdü” diye konuştu.
Eğitimde birbiriyle çelişen uygulamaların dayatılarak hayata geçirilmesinin eğitim sistemi üzerinde olumsuz etki bıraktığını söyleyen Elif, eğitimde yaşanan sınıfsal ve bölgesel eşitsizlikleri ise belirginleştiğine dikkat çekti.
‘Kendi ideolojisine uygun politikaları hayata geçiriyor’
Eğitim sisteminde yaşanan bozulmanın en önemli nedeni olarak da, iktidarın kendi ideolojisine uygun eğitim politikalarını hayata geçirmek istemesi olduğunu belirten Elif, “12 Eylül darbecilerinin ‘Türk-İslam sentezi’ ile başlattığı süreç, AKP iktidarı tarafından ‘Dindar nesil’ adı altında, tamamen kendi siyasal-ideolojik çizgisinde ‘tek din, tek dil, tek mezhep’ anlayışına dayalı bir şekilde hayata geçiriliyor. Farklı inanç, kimlik, dil ve kültürleri dışlayan eğitim sisteminde ve eğitimin niteliğinde ileriye doğru değil, geriye doğru gidiş söz konusu” şeklinde konuştu.
‘Yapısal sorunlar çözülmeden çürüme derinleşir’
Elif, özellikle öğrencilerin okuduğunu anlama, düşünme ve kendisini ifade etme becerilerinde belirgin bir iyileşme ya da ilerlemeden bahsetmenin de pek mümkün olmadığını kaydetti. Türkiye’de çocukların, anadil farklılıkları başta olmak üzere, çeşitli nedenlerle okuduğunu anlamada diğer ülkelerdeki yaşıtlarına göre oldukça geride olduğuna değinen Elif, eğitim sisteminin karşı karşıya olduğu yapısal sorunlar çözülmeden yaşanacak yeni bir model değişikliğinin eğitim sisteminde yaşanan çürümeyi daha da derinleştireceğini dile getirdi.
‘Yaşanan sessizlikle kamuoyunun tepkisi ölçülüyor’
“Kısa bir süre önce hayata geçirilen 4+4+4 eğitim sistemi yerine 3+3+3+4 eğitim sisteminin getirileceği iddia ediliyor. Yeni sisteme göre, ilk bölüm 0+1+2, ardından 3 yıl ilkokul, 3 yıl ortaokul ve 4 yıl lise öğrenimi olacak. Öncelikle belirtmek gerekir ki, eğitim biliminin en temel ilkeleriyle çelişen, çocukların gelişim süreçleri ile uzaktan yakından ilgisi olmayan bu önerinin ciddiye alınır bir tarafı yok” diye konuşmasına devam eden Elif, önerinin ortaya atıldığında gösterilen tepkilerin ardından yaşanan sessizlikle bu öneriyi hazırlayanların kamuoyunun tepkisini ölçmeye çalıştığını belirtti.
‘Sıbyan Mektepleri’nin geri geleceği endişesi taşıyoruz’
Önerilen yeni eğitim sistemi ile okula başlama yaşının 4’e indirileceğini ve Osmanlı Dönemi’ndeki “Sıbyan Mektepleri” sisteminin geri geleceği endişesi yaşadıklarını belirteren Elif, planlanan yeni sisteme göre, çocukların bu dönemdeki eğitimlerinin özel girişimcilere bırakılacağını, eğitimi de yetiştirilecek eğitimcilerin vereceğini ifade etti. Elif, “Bununla birlikte bu alanda çok sayıda vakıf ve derneğin bu alanda faaliyet göstermesi, dini vakıf ve derneklerin bu bölümlere yönelmesi bekleniyor. Ancak bütün bunlar şu anda, yani 4+4+4 uygulaması ile başlayan ve hali hazırda sürdürülen politikalar. Eğitim sisteminin bütün kademelerinde Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, dini vakıf ve cemaatlerin faaliyetlerine rastlamak mümkün” dedi.
‘Çocuk işçiliği ve çocuk yaşta evlendirmeleri arttıracak’
Elif, eğitim sisteminin sürekli değiştirilmesinin ve bu değişikliğin yapılırken çocukların gelişim süreçlerine ilişkin bilimsel ilkeler yerine siyasal hedeflerin esas alınmasının ilk etkilerinin çocuk işçiliği ve çocuk yaşta evlendirilmelerin artacağını belirtti. Elif, “Eğitim sistemi çocukları sadece fiziksel olarak değil, duygusal olarak da kendisine bağlamak zorundadır. Uygulanan müfredat programının içeriğinden, okul iklimi ya da çevresine kadar pek çok faktör çocuk ve gençlerin kendilerini önemli hissedebilecekleri, eğitimi bir zorunluluk olarak değil, ihtiyaç olarak görebilecekleri bir ortam yaratılmadıkça, kalıcı bir sorun haline gelen erken yaşta okul terkleri ve çocuk evliliklerinin önüne geçebilmek mümkün değildir” şeklinde kaydetti.
‘Sıbyan Mektepleri üzerinden düzenlenebilir’
Eğitimde 4+4+4 dayatması ile “dindar nesil” yetiştirmeyi hedefleyen siyasi iktidarın hedefini daha da büyüterek, bilinçli ve programlı bir şekilde daha kolayca şekil verebileceği 4-6 yaş gurubuna yönelttiğine dikkat çeken Elif, “Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kurumsal olarak yer aldığı ve ülke çapında giderek yayılan ‘Sıbyan Mektebi’ uygulaması, pedagojik olarak çok ciddi sorunlara neden olacağı bilinmesine rağmen, bizzat MEB desteğiyle okul öncesi eğitime alternatif hale getirilmiş durumda. Böyle bir sistem hayata geçerse, eğitim sisteminin ‘Sıbyan Mektepleri’ üzerinden yeniden düzenleneceğini söylemek mümkün” dedi.
‘Çözüm, sorunlara kalıcı çözüm üretmek’
Yapılması gerekenin eğitim sisteminde sürekli değişiklik yapılması değil, yıllardır birikerek yapısal hale gelen sorunlara kalıcı çözümler üretmek olduğunu dile getiren Elif, şunları kaydetti:
“Henüz oyun çağında olan, somut ve soyut düşünce yetileri gelişmemiş olan 4-6 yaş grubu okul öncesi eğitim çağındaki öğrencilere hangi neden ya da gerekçeyle olursa olsun ‘dini eğitim verilmesi’ doğru değildir. Çocukların gelişim dönemleri göz ardı edilerek böylesi bir adım atanlar, çocuklara iyilik değil, büyük bir kötülük yapıyorlar. Böylesi bir uygulama Türkiye’nin de altına imza attığı çocuk hakları sözleşmesinin ‘çocuğun üstün yararı’ ilkesi ile temelden çelişiyor. 4-6 yaş grubundaki çocukların zihinsel gelişim özellikleri dikkate alındığında böylesi bir uygulama, çocuklarda ileri yaşlarda ciddi davranış bozukluklarına yol açabilir.”
(sy)