Dünyanın en kapsamlı araştırması: Erkekler kadınları öldürdüklerinde
09:01
JINHA
HABER MERKEZİ - İngiltere cezaevlerinde 200 kadın katili ile röportaj yapan Manchester Üniversitesi Suç Bilimi Bölümü profesörlerinden Rebecca ve Russell Dobash, kadın katliamlarıyla ilgili dünyanın en kapsamlı araştırmasını yaparak, 'Erkekler kadınları öldürdüklerinde' isimli bir kitap çıkardı. Yaptıkları 10 yıllık araştırmanın detayları hakkında bilgi veren Russell Dobash, kadın katliamlarının önüne geçilmesi için toplum olarak yapılması gerekenleri anlattı.
Manchester Üniversitesi Suç Bilimi Bölümü profesörlerinden Rebecca ve Russell Dobash, İngiltere cezaevlerinde müebbet hapis cezası alan kadın katilleriyle on yıl boyunca yüz yüze görüştü. Görüşmeler sonucunda kadın katliamlarıyla ilgili hazırlanan rapor, dünyanın en kapsamlı araştırması olarak kabul edildi. Rebecca ve Russell Dobash görüşmeler sonucunda hazırladıkları araştırmayı "Erkekler kadınları öldürdüklerinde" (When Men Murder Women" isimli kitapta birleştirdi. Kitap Mayıs 2015 yılında çıkartıldı. Gazeteci Sophia Rahman, Vice News için Profesör Russell Dobash ile kadın katliamlarının altında yatan temel nedenleri ve davalarda gördüğü eğilimleri konuştu.
- Kadın cinayetlerini araştırma fikri nasıl oluştu?
Cinayetler üzerinden yapılan birçok araştırma, sadece fail ile maktulün cinsiyeti ve yaşı gibi istatistikleri kapsıyor. Bunun da, 'neden insanlar cinayet işliyor' konusunda birçok şeyi anlatmadığını düşünüyoruz ve daha ileriye gitmek istedik. Araştırmaların çoğunda erkeklerin erkekleri öldürmesiyle ilgili ama biz kadın cinayetleriyle ilgili bir araştırma yapmak istedik. Çünkü İngiltere'de öldürülenlerin yüzde 30'u, ABD'de ise yüzde 20'si kadın. İngiltere'de 7 cezaevine gittik, faillerin dosyalarına baktık. Eşleri ve erkek arkadaşları tarafından katledilen 105 davaya baktık. Bunun yanı sıra cinsel saldırı sonucu öldürülen 4'ü seri katil olmak üzere 98 davaya baktık. Sonrasında ise 65 yaş üstü öldürülen 40 davayı inceledik. Araştırmamızı üç tür cinayet üzerinden gerçekleştirdik. 424 cinayet davalarını karşılaştırdık. Toplamda 866 dava dosyasına baktık. Araştırmada kullanılan silah türleri, cinayetin işleniş biçimi ile ilgili verileri topladık. Faillerin çocuk ve yetişkinlikte yaşadıkları sorunları ve yaşamlarıyla ilgili bilgileri topladık. 200 kadın katili erkekle röportaj yaptık.
- Temel bulgularınız nelerdir?
Vakaların ezici çoğunluğunda erkeklerin 'kıskançlık' iddiasıyla eşlerini öldürdüklerini gördük. Bu cinayetler kadının 'yeter artık ben gidiyorum' dediği anda başlıyor. Dosyalarda çıkan sonuç eşlerini öldüren erkeklerin yüzde 65'inin cinayetten önce eşlerine karşı şiddet uyguladığı ortaya çıkıyor. Genellikle katil kadını istiyor, kendine ait olduğunu sanıyor, onu geri kazanmaya çalışıyor. Çoğu kez tatlı sözleri kullanıyor. En sonunda kadının geri gelmeyeceğinin farkına varıyor ve geri kazanma çabası yok etmeyle sonuçlanıyor. Bizler eşlerini kasıtlı bir biçimde öldüren erkelerin davalarına baktık. Çocuğunun çocukluğunu ve yetişkinlik dönemlerinin sorunlu olduğunu gördük. Aralarında alkolik ve işsiz olanlar da vardı. Ama sicili olmayan, alkol problemi olmayan ve düzenli olarak çalışanlar da vardı. Bu erkeklerin de eşlerine karşı aynı sahiplik yaklaşımı vardı. Kadın orta sınıf olsun, işçi sınıfı olsun yaşadığı sorunlar aynı. Çocuğu, erkek arkadaşı ve akrabası tarafından öldürülen 62 kadın cinayeti dosyasını da inceledik.
- Cinsel saldırı sonucu katledilen kadınlardan bahsettiniz bununla ilgili nasıl bir sonuca vardınız?
Vakaların çoğunda tecavüzcüler yalnız başına buldukları kadınlara cinsel ilişki teklifinde bulunuyorlar. Öldürülen kadınlar genellikle bu teklife karşı direnen kadınlar oluyor. Reddedilen erkek, kadına şiddet uygulamaya başlıyor. Genelde boğma, tekme, yumruk ve ayakla ezme biçiminde şiddet uygulanıyor. Tecavüzcü katillerin çok sorunlu bir geçmişleri olduğunu gördük. Alkol kullanan ve madde bağımlısı olanlardan oluşuyor. Tecavüz saldırısında öldürülen kadınların yüzde 37'yi tanımadığı erkekler, komşu, akraba ve erkek arkadaşları tarafından katlediliyor. Katillerin yaklaşık yüzde 20'si ise daha önce cinsel saldırı sonucu mahkum olmuş kişilerden oluşuyor. Bu da çok endişe verici bir şey. Cinsel saldırıya maruz kalan birçok kadın mahkemeye suç duyurusunda bulunmuş ancak dava tamamlanamamış. Birçok kadın bu nedenle suç duyurusunu geri çekmiş.
- Üçüncü tür ise yaşlı kadın cinayetleriydi. Bununla ilgili neler söylemek istersiniz?
Yaşlı kadın cinayetlerinde, katillerin yüzde 40'ı kadını tanımayan, ama kadını çevrede gören ve tek başına yaşadığını bilen insanlardı. Bu erkekler korumasız olan yaşlı kadınları hedef alıyor. Cinayetlerin yarısı cinsel saldırı. Birkaç kadın bulundukları huzurevinde katlediliyor. Cinsel saldırıya maruz kalan ve katledilen kadınların çoğunluğu 80 yaş üstü kadınlardan oluşuyor. Sıklıkla erkek hırsızlık ya da cinsel saldırı amacıyla zorla giriyor, kadın direniyor, erkek şiddet uygulamaya başlıyor ve kadını öldürüyor. Diğer katillerden farklı olarak hırsızlık yapanlar çoğu uyuşturucu kullanıyordu.
- Birkaç örnek verebilir misiniz?
Bir cinayet davasında eşinden ayrıldıktan sonra evlenen kadın eski eşi tarafından öldürülüyor. Çünkü erkek, kadın onu terk etse bile kendisine ait olduğunu zannediyor. Başka bir vaka ise ayrılan bir çiftin davası. Çocukların velayeti kadına veriliyor. Ve eski eş çocuklarını katlediyor. Çocuklardan nefret ettiği için değil, kadına duyduğu öfkeden dolayı. Bir erkek ise 12 yaşındayken kadına karşı şiddet uygulamaya başlıyor. Çalıştığı huzurevinde yaşlı bir kadına şiddet uygulayarak hırsızlık yapmak istiyor. Buna karşı direnen kadını ise öldürüyor. Ardından kadın katliamlarına devam ediyor.
- Bu projede çalışmaktan dolayı rahatsız oldunuz mu?
Kadın katilleriyle röportaj yapmak şaşırtıcı geliyordu. Bunun yanı sıra 'bıçaklandı', 'öldürüldü' cümleleri rahatsız ediciydi. Erkekler kendilerini etkin değil edilgen olarak gördü. Büyük ölçüde pişmanlık yoktu. Bunlar rahatsızlık verici şeylerdi. Bizler bundan rahatsız olmasaydık insan olamazdık.
- 10 yıllık bir çalışma yürüttünüz ne değişti?
1980'li yıllarda eş cinayeti ve cinsel cinayet hakkında polise eğitim veriyorduk. Orada hakim olan yaklaşım, kadınların giyinmesi ya da görünmesinden dolayı 'hak ettiği' ya da 'failin suçu değildi, fail kandırıldı' yaklaşımıydı. Son on yılda, kurumlarda çocuğa cinsel istismarın açığa çıkarılması, sağ kalan kadınların kamu önünde konuşmasıyla beraber, insanların bunun gerçek bir olayın olduğunun farkında olması sağlandı. İnsanlar artık bunun kadın ya da çocuğun hayal ürünü olmadığını görmeye başladı. Suç tutanaklara göre kadına karşı fiziksel ve cinsel şiddet davalarında başarılı kovuşturmada yüzde 17 artış var. Polis artık öncesine göre daha çok sorumlu tutuluyor. Kadın Hareketi, özellikle Kadın Yardımı, Tecavüz Krizi ve benzer grupların çok fazla etkisi var.
- Bu cinayetlerin önüne geçmek için toplum olarak neler yapılmalı?
Eşine karşı şiddet uygulayan ve de cinsel şiddet uygulayan erkekleri tutup, kontrol ve gözetim altına almamız lazım. Cinayeti işleyen erkeklerin cinayetten önce nasıl düşündükleriyle ilgili bir yüzleşme yaşamaları gerekiyor ve bu zorlanmalı. İnkar, pişmanlık, empati duygularını anlamaları üzerinden çalışma yapılmalı. Bu tür şiddetten bahsederken en önemli konu kadının güvenliği, bu konu da bizim nasıl ele aldığımızı belirlemeli. Kadına şiddet uygulayanların önce gidip bir uzmanla konuşmalarını sağlayan programlar çok önemli. Ayrılmanın nasıl olduğu, bununla nasıl baş edilebilecekleri konusunda gençlere anlatılmalı. Geçen sene ABD'nin Washington eyaletinde Jaylen Fryberg isimli 15 yaşındaki bir genç, kız arkadaşı onu bıraktıktan sonra okula giderek eski kız arkadaşını ve okulda bulunan bazı çocukları öldürüyor. Asıl sorun erkek kültüründeki 'sahiplik' yaklaşımı. Bu yaklaşımı kabul etmemeliyiz ve değiştirmeliyiz.
(cm/mg)