DOSYA HABER Yazdır Kaydet

Karadeniz'in dinmeyen çığlığı: Çernobil katliamı (1)

Dosya Haber
Ekim 12 / 2016


 

 
Yüzleşilmeyen felaket: Çernobil'de ne oldu?
 
Evrim Kepenek/JINHA
 
HABER MERKEZİ - Şair Nazım Hikmet, 2. Dünya Savaşı sırasında Japonya'ya atılan atom bombasının sonuçlarından etkilenerek yazdığı "Japon Balıkçısı" isimli şiirinde anlattıklarının neredeyse bir benzerinin, Doğu Karadeniz başta olmak üzere kendisinin de bir süre kaldığı Hopa'da da yaşanacağını elbette bilmiyordu. O günlerde “Korkmadan çay içebilirsiniz” denilerek Çernobil katliamının içine sürüklenen Doğu Karadeniz halkları, yıllardır bir felaketin dinmeyen çığlığını yükseltmeye devam ediyor.
 
Tarihe 20. yüz yılın en büyük nükleer faciası olarak geçen 26 Nisan 1986'daki Çernobil faciası hava hareketleri ve coğrafi konum itibarı ile kuşkusuz en çok da Doğu Karadeniz halklarını etkiledi. Ancak Çernobil'in Doğu Karadeniz'e olan etkilerine dair yapılmış bir araştırma ve geniş çaplı bir dökümantasyon merkezi de yok. Bu nedenle, Doğu Karadeniz'in herhangi bir kentindeki insan adeta bir "japon balıkçısına" dönüşmüş durumda. 
 
JINHA olarak hazırladığımız bu haber dosyasının ilk haberinde "Çernobil'de ne oldu?" başlığında Çernobil'in tarihsel sürecini ve etkilerini hatırlatacağız. İkinci bölümde ise medyanın o dönemki başlıklarını inceleyeceğiz. "Medya Çernobil'de de halka yalan söylemişti" başlıklı haberimizin ardından, Doğu Karadeniz'deki japon balıkçısı kadınlara mikrofon uzatacağız. Nükleer zehirlenmeden dolayı binlerce insanın kanser hastası olduğu Doğu Karadeniz'de kanserli kadınların neler yaşadığını da meme kanseri tedavisi gören Aysun anlatacak.
 
Çernobil'de ne oldu?
 
Rusya Federasyonu’nda bulunan Çernobil Nükleer Santrali 26 Nisan 1986 tarihinde patladı.  Kaza sonrası radyoaktif saçılım başta Ukrayna, Belarus ve Rusya Federasyonu olmak üzere tüm Kuzey Yarı Küre’yi etkiledi. Facia sonrası ortaya çıkan radyasyon sonucu Rusya’da 60 bin, Ukrayna ve Belerus’ta 140 bin kişi hayatını kaybetti. İlk aşamada 3 bin 600 köy ve kasaba ile 2 milyon 650 bin insan etkilendi. 350 binden fazla insan bölgeden uzaklaştırıldı. 
Uzmanlara göre, zehirli bölgelerin temizlenmesi için 100 bin yıla yakın bir sürenin geçmesi gerekiyor. 
 
Rusya kazayı bir süre gizledi
 
Çernobil katliamı önce bir süre gizli tutuldu. İlk önemli nükleer kaza anonsu 28 Nisan’da İsveç’ten geldi. İsveç’teki Forsmark Nükleer Güç Fabrikası’nda ek olarak yapılan her yer altı nükleer testinde tespit edilmiş havadaki partiküllerin rotası Çernobil’i gösterdi. En düşük rütbeden en yükseğine dek “sessiz kal-beladan uzak dur” taktiği ile bir açıklama yapmayan Sovyet otoriteleri, uzun süre kazanın genişliği ve yapısıyla ilgili olarak yabancı radyo yayınlarının saldırısına, yanlış bilgilendirilmiş olan medya ve halk bombardımanıyla karşı
karşıya kaldı. Uluslararası Doktorlar Örgütü ve Radyasyondan Korunma Birliği'ne göre, Çernobil'in çevreye verdiği zarardan bugüne kadar 600 milyondan fazla insan etkilendi. En çok etkilenenler elbette "likidatörler" denilen zorunlu gönüllüler oldu. Bunlardan 112 bininin hayatını kaybettiği belirtilirken, geri kalanının yüzde 90'ı ise kanser, yüksek tansiyon, mide ve bağırsak hastalıkları ile savaşmaya devam ediyor.
 
‘Çernobil hastalığı’ ortaya çıktı
 
Uzmanlar, Çernobil katliamı sonrasında “Çernobil Hastalığı” ortaya çıktığını belirtti.   Uzmanların görüşüne göre, insanların büyük çoğunluğu için Çernobil Hastalığı 'çok korkulan, ancak ne olduğu bilinmeyen' bir olgu oldu.
 
Türkiye'ye etkisi nasıl oldu? Akademisyenlere baskı
 
Çernobil katliamında ortaya çıkan radyoaktif yayılım, kazadan bir hafta sonra 3 Mayıs 1986’da sağanak yağmur ile Trakya Bölgesini ve 7-9 Mayıs 1986’da ise Doğu Karadeniz Bölgesini etkiledi. Türkiye de Çernobil’den en fazla etkilenen ülkeler arasında olmasına rağmen bu konuda kapsamlı bir araştırma yok denecek kadar az. Sadece, Türk Tabipler Birliği'nin (TTB) o dönemki çalışanlarının hazırladığı "Çernobil Nükleer Kazası Sonrası
Türkiye’de Kanser" başlıklı raporu mevcut. Bu raporda da, Türkiye’de bazı akademisyenlerin  bu dönem içinde radyasyon konusunda çalışma yapmamaları, yaparlarsa da yayınlamamaları şeklinde baskı gördüklerini belirtilirken, bu  baskının Radyasyon Güvenliği Komitesi adı altında kurulan kurul tarafından ve yazılı olarak yapıldığı ifade edildi. 
 
Aynı raporda, Türkiye'de kanser hastalarına dair güvenilir bir kayıt sistemi tutulmadığı, bu nedenle de kanser ve Çernobil ı arasındaki bağı ortaya çıkaran bir analiz yapılamadığına da dikkat çekiliyor. 
 
Japon balıkçılarına…
 
"Balık tuttuk yiyen ölür 
Elimize değen ölür 
Bu gemi bir kara tabut, 
Lumbarından giren ölür. 
 
Balık tuttuk yiyen ölür, 
Birden değil, ağır ağır, 
Etleri çürür, dağılır, 
Balık tuttuk, yiyen ölür
 
Elimize değen ölür. 
Tuzla, güneşle yıkanan 
bu vefalı, bu çalışkan 
elimize değen ölür. 
Birden değil, ağır ağır, 
etleri çürür, dağılır. 
Elimize değen ölür..."
 
Yarın: Çernobil'i dönemin medyası nasıl gördü?
 
(sy)