Êzidî kadınlar '74'üncüye izin vermeyeceğiz' diyor (4) - DOSYA
Dosya Haber
Êzidî kadınlar zorla göçtüğü topraklarda hala savaşın izlerini taşıyor
Helin Yıldırım-Dicle Orak/JINHA
AMED - Tüm dünya Êzidîleri, yalın ayaklı çocuklarını beline bağlayarak ölüm yoluna çıkan kadınların fotoğraflardan tanıdı. Bir yılın ardından hala yaşadıklarını unutamayan Êzidî kadınlara mikrofonumuzu uzattık. Eşini, çocuklarını, akrabalarını DAİŞ'in saldırılarında kaybeden kadınlar, "Yaşadıklarımızı asla unutmayacağız. DAİŞ'in elindeki kızlarımız kurtarılmayana kadar bize gün yüzü haram" diyor.
DAİŞ çetelerinin 3 Ağustos 2014'de Şengal Êzidîlerine karşı gerçekleştirdiği katliamın üzerinden bir yıl geçti fakat yaralarını kendileri sarmak zorunda kalan Êzidîlere yönelik ciddi bir çalışma hala başlatılmış değil. Fiziksel ve ruhsal olarak ağır yaralar alan Êzidîleri tüm dünya topraklarından yalın ayak, annesine iplerle bağlanmış çocukların olduğu aç ve susuz çölde çekilmiş fotoğraf ile tanıdı. Yüzlerce Êzidî Şengal'den göç ederken yersiz ve yurtsuz kalmış, uzun bir süre sınırda bekletildikten sonra hükümet tarafından sınırlı çadır kentler açıldığı için binlercesi ise ortada kalmıştı. Her ülkenin savaş mağdurlarını barındırma zorunluluğu olmasına rağmen dışarıda kalan Êzidîler için DBP'li belediyeler seferber olup Silopi, Şırnak, Batman, Viranşehir, Cizre ve Diyarbakır'da çadır kent inşa etmişti. Türkiye'deki en kalabalık Êzidî kampı olan Diyarbakır'daki Yenişehir Belediyesi Fidanlık Alanı'nda bulunan Şengal Kampı'nda yaşam mücadelesi veren 3 bin Êzidî üzerlerindeki şoku hala atlatamadıklarını söylüyor.
' Şengal'de savaş ilk saatlerinde başladı'
Savaştan en ağır darbeyi kadınlar ve çocuklar alırken acılarını ve tanık olduklarını unutmak adına birbirlerine sarılıyorlar. O günleri yeniden yaşıyormuşçasına konuşan kadın ve çocuklara mikrofonumuzu uzatıp 1 yıl öncesini sorduk. Sabahın erken saatlerinde savaşın başladığını ve daha çok kadınlarla çocukları ele geçirmek için yapıldığını anlatan 17 yaşındaki Senem Mendo, " Şengal'e saldırı sabahın ilk saatlerinde başladı. Her şeye çok hazırlıksızdık, elimizde hiçbir silah yoktu, onlara karşı direnemedik. Gözlerimizin önünde akrabalarımız katledildi. Tüm olanların ardından ölüm yolculuğuna koyulduk, günlerce aç susuz şekilde yürüyüşe geçtik, o anlar çok kötüydü" dedi.
'Bizi HPG-YPG/J'liler kurtardı'
Kendilerini HPG-YPG/J'lilerin kurtardığını söyleyen Senem o anları şöyle anlattı: "Saldırıların başlamasıyla beraber Şengal dağlarına sığındık. HPG-YPG/J'liler imdadımıza yetişti, ekmeğini, suyunu paylaştı. Güvenlik koridorunun açılmasıyla beraber tekrar yola koyulduk, binlercesi ise kalmayı tercih etti. İlk olarak Şırnak'a ardından Diyarbakır'a geçtik. Savaş psikolojisi çok kötü, o an hemen karar vermek zorundasın. Kadınlar hala çetelerin elinde 74'üncü fermanı da kaldırmak istiyorlar, onlar esirken bize gün yüzü haram."
' Artık Şengal diyince mutlu olmuyoruz'
Kardeşinin ve 3 yeğeninin çetelerin ellerinde kaldığını belirten Zeynep Has ise " Çocuklar ve direnen erkekler katledildiler kuvvetleri kalmadı, artık kaçmamız gerekiyordu. Bizimde kuvvetimizin olmaması bizi topraklarımızdan ayırdı. Bir hafta Şengal dağında kaldık susuzduk, çocuklarımıza verebileceğimiz bir lokma ekmek yoktu. Açlıktan ölen çocuklar oldu. Yürüyerek Suriye'ye geldik daha sonrada Diyarbakır'a geçtik. Ferman başımıza gelmemiş olsaydı topraklarımızdan vazgeçmeztik. Bu savaşın başlamasıyla artık Şengal bize güzel bir şehir olarak gelmiyor. Çeteler, bizim topraklarımız kirletti. HPG ve YPG/YPJ sayesinde biz kurtulduk. Bizlere sahip çıktılar. Bir yıldır bitecek ve bize bu durum çok zor geliyor. Halen kadınlar ve çocuklarımız ellerinde" diye konuştu. Avrupa'ya gitme isteklerinin sebebini sorduğumuz da ise " Şengal'de olmuş olsaydık Avrupa'ya gitmek istemezdik. Bizim inançlarımızı kabul etmedikleri için üzerimizden bu kirli oyunları oynuyorlar" ifadelerini kullandı.
' Dört bir yanımız düşman doldu'
Evli ve 3 çocuğu olan Leyla Çuk, " Eşim şu an Irakta. Ailemden Şengal'de ve savaşın içinde kalan yok ama orada kalanlarda bizim ailelerimizden bir farkları yok. Kimse bizim durumlarımızı sormuyor. Êzidîler kimsesiz kaldılar. Buradaki kardeşlerimiz bize bakıyorlar ama burası bizim topraklarımız değil. Bu çadırlarda çocuklarımız perişan bir durumda. Biz de onlar gibi insanız sadece Êzidî olduğumuz için bizi insan yerine koymuyorlar. Dünya hükümetlerinden isteğim çocuklarımızı kurtarsınlar. Dört bir yanımız düşmandı ve bu düşmanların içinde yaşıyorduk. Çocuklarımız olmasaydı savaşta bizde yer alırdık. Kardeşlerimizin bu çetelerin elerinden kurtulmasını istiyoruz. Kaybeden kadınlarımıza üzülüyoruz, artık ezilen bir halk olmak istemiyoruz. Çocuklarımızın bizim gibi hayatları olsun istemiyoruz. Êzidî halkı olarak biz artık hastayız" dedi.
' Eşim, oğlum ve 2 kızım çetelerin elinde'
43 yaşındaki Xensa Eli, Şengal'e saldırmalarıyla kendilerine telefonla haber geldiğini Şengal'den gözü kapatılmış bir kartal gibi kaçtıklarını anlattı. Xensa, "Büyük bir korkuyla kaçtık dört bir yanımız savaştı. Artık bir toprağımız kalmadı yerimizi yurdumuzu bırakmadılar. Binlerce insanımızın DAİŞ'in elinden kurtarılmasını istiyorum. Eşim 2 oğlum ve 2 kızım çetelerin elinde kaldı. Çocuklarımın kurtulmalarını istiyorum. Burada halk bize çok yardım ediyor. Çocuklarımıza okumayı öğretiyor, bizimle konuşuyorlar bu yardımları unutmayız. Her yerde olmaya korkuyoruz. Allah dinimizi vermiş herkesin dine kendine güzeldir" diye belirtti.
' Çocuklar susuzluktan ağlıyordu'
Kamp sakinlerinden 18 yaşındaki Porşi Hesen, " Biz Şengal'in köyünde kalıyorduk Şengal'e vurdukları zaman bize 'kadınları kaçırıyorlar' diye haber geldi. Biz 20 kişi bir arabayla kaçtık, 6 erkek evde köyü korumak için kaldı. Babam ve kardeşim orda kalmışlardı buraya yerleştikten sonra babam ve kardeşimde yanımıza geldi. Çocuklar susuzluktan ağlıyorlardı. Babam ve dedem 11 gün çetelerin elinde kaldı. Bu savaşında nedenlerini bilemiyoruz. PKK Şengal'e girdikten sonra kadınları çocukları kurtardı. Savaşan bütün Êzidîler bizim ailemizdir benim ailem yanımda olabilir ama onlar da benim ailem. Yazın ortasıydı bizim oruç ayımızdı çocuklar açtı ve bizimle oruç tutmaya başlıyordu. Bizi kaçırıp satacaklarına topraklarımızda şerefli ölümü tercih ederdik ve topraklarımızda onurluca ölürdük. Bütün Êzidîler her bir yere dağıldı. Tek isteğimiz de kadınların çetelerin ellerinden kurtarılıp özgür olmaları" dedi.
Yarın: Newroz Kampı'nda kalanlar anlatıyor, YPJ-Şengal'in çağrısı
(zd/fk)