Êzidî kadınlar '74'üncüye izin vermeyeceğiz' diyor (5)
Dosya Haber
Newroz Kampı'nda travmalar öz örgütlenme ile aşılmaya çalışılıyor
JİNHA
DERÎK - DAİŞ çetecilerinin Şengal'e yönelik işgal saldırılarının ardından katliamla yüz yüze kalan Êzidîler, HPG/YJA Star gerillalarının oluşturduğu koridor Rojava'ya geçerek Newroz kampına yerleşti. Şengalliler acıları halen taptaze ve bu yaralarını sarmaya çalışıyor ve yeni bir yaşam yaratma mücadelesi veriyor. Newroz Kampı'nda bir yandan yaşadıkları travmayı atlatmaya çalışan bir yandan ise geri dönüş için hazırlanan Ezidi kadınların dilinden, bir yılın özetini dinledik.
Tarihler 3 Ağustos 2014'te gösterdiğinde, insanlığın gördüğü en karanlık yapılardan biri olarak gösterilen DAİŞ'li talancılar, Mezopotamya'nın kadim inançlarından Ezidilerin yaşadığı Şengal'e saldırı başlattı. Büyük bir katliam ile karşı karşıya kalan Ezidiler'in birçoğu katledildi, kadınlar esir alınarak köle pazarlarına sürüldü. Amaç tümden bir inanca yönelik soykırım yapmaktı ancak YPG/YPJ ve HPG/YJA Star gerillaları Şengal Dağı'na sığınan ve göç yollarına düşen Ezidiler için güvenli koridorlar oluşturarak, katliamı bir ölçüde önledi. Kuzey ve Rojava'da kamplara yayılan Ezidiler bir yılın ardından Şengal'in çetelerden temizlenmesi ve geri dönüş günün bekliyor. Rojava'ya açılan koridor üzerinden Cizire Kantonu'nda bağlı Derik kentinde oluşturulan Newroz Kampı'na yerleşen Ezidiler şimdi bir yandan yaşadıkları travmayı atlatmaya çalışıyor, diğer yandan ise geri dönüş günün bekliyor. JINHA olarak Newroz Kampı'nda Ezidi kadınlarla ve kampta hizmet veren kadın görevlilerle bir yılı konuştuk.
'Bir daha izin vermeyeceğiz'
Katliamın tanıklarından Bahar Yusuf ise çetecilerin inançlarına saldırdığını ve yok etmeyi hedeflediğini söyledi. "Çocuklarımız, gençlerimiz Şengal'de katliamdan geçtiler. Kızlarımız, analarımız çetelerin eline geçmemek için uçurumlardan atladılar, kendilerini boğdular. Çocukları gözlerinin önünde öldürüldü, esir alındı. 70 yaşındaki kadınları bile götürdüler. Ezidi halkı kadınları ne yapmıştı ki böyle bir katliamdan geçirildiler" diyerek halkının yaşadıklarını anlatan Bahar
yeniden aynı şeylerin yaşanmasına izin vermeyeceklerini söyledi.
'PKK gelene kadar kimse bizi korumada'
Yaşatılanların unutulmaması gerektiğini kaydeden Bahar şunları söyledi: "Bizden tek bir kişi bile kalsa biz bu katliamları unutmayacağız. Güzel çocuklarımız annelerinin gözleri önünde, çeteler tarafından katledildi. Biz katliamlardan geçirilirken hiç kimse bizi korumadı. Şengal dağı Kürdistan'ın kalbidir, ama savunmadılar, kaçıp gittiler. Ezidiler özgürlük inançlarını hiç bir zaman bırakmayacaklar. Ezidiler bu katliamda çobansız sürü durumuna düştüler. Biz peşmergelerin savunması altındaydık ama onlarda bizi korumadan kaçıp gittiler. Tüm dünya bilemelidir peşmergeler kaçtı ve bu yüzden oğullarımızın kellesi kesildi, kızlarımız esir alındı. Hiç kimse bizi savunmadı ta ki PKK gelene kadar. PKK dışında hiç kimse Ezidileri korumadı, Avrupa ülkeleri demokrasiden bahsediyorlar onlar bile ses çıkarmadı. Bu bir yıldır ne yaşadığımızı biliyoruz, biz yaralıyız yaramızın acısını biliyoruz. Bize yardıma gelen PKK güçleri oldu, bizde onların kıymetini biliyoruz. Bizim için şehit verdiler, bizim gözümüzün nurudur gerillalar. Şimdi Ezidi kadınları olarak kendimizi örgütlüyoruz, güçleniyoruz ve asla bir daha böyle bir katliamın yaşanmasına izin vermeyeceğiz" dedi. Yusuf:" Tüm Ezidiler birlik olup ayağa kalkmalıdır, Ezidi kızları ve oğulları bu katliamın intikamını kendilerini örgütleyerek, öz savunmalarını geliştirerek alacaktır."
'Kadınlar olarak çok zorluk yaşadık'
Katliam tanıklarından Ebid Şemo ise günlerce aç susuz yollara düştükleri kıyamet günlerini anlattı. Ebid söyle dile getirdi: "DAIŞ çeteleri Şengal'i kuşatmaya başladığında bizde arabamızla kendimizi Şengal dağlarına ulaştırmaya çalıştık. Yanımızda yaşlılar ve çocuklar vardı, birçok zorluk yaşadık, aç, susuz günlerce sıcak güneşin altında yaşadık. Gerilla güçleri bize ulaştıklarında birçoğumuz artık hasta bir vaziyetteydik. Bize su, yemek getirdiler, yaralarımızı tedavi ettiler. Ezidi kadınlar olarak bu katliamdan dolayı çok zorluklar yaşadık ve yaşıyoruz da. Ezidi halkı olarak 74. fermandan da geçtik. Birçok Ezidi kadın DAIŞ çetelerinin eline geçti. Ezidi gençleri olarak ele geçen kadınlarımız için bir şey yapamadık bu yüzden bu kadınlardan özür diliyorum. Fakat bugün onlar cevaben kendimizi örgütlüyoruz, eğitiyoruz, geliştiriyoruz. Çünkü her hangi bir saldırı karşısında kadının güçlenmesi kendisini eğitmesi şarttır."
'Bu ferman siyasi bir fermandır'
TEV-DA Meclis üyesi Çiçek Harune, Ezidi halkının yaşadığı bu katliamın en büyük nedenlerinden birinin de, özsavunma güçlerinin olmamasına bağladı. Yaşanan katliamın herkes tarafından sessizce izlendiğini dile getiren Çiçek, "Yaşanan bu katliamı herkes izledi, tüm dünya takip etti. Bu katliam bizim açımızdan çok ağır ve kabul edilemeyecek bir durumdur. Yüzlerce kızımız pazarlarda satıldı, tecavüze uğradı. Tüm bu yaşananlar karşısında elbette ki Ezidilerin örgütlenmeye ihtiyacı vardı. Ezidiler yaşanan katliamdan sonuç çıkararak Şengal savunma birliklerini kurdu ve gün geçtikçe genişlemektedir. Tabi YPG/YPJ-HPG güçleri yaşanan bu olaylara müdahale etmemiş olsalardı şimdi tek bir Ezidi kalmamış olabilirdi. HPG gerillaları yetişene kadar birçok kadın, çocuk, genç çetelerin eline geçmişti" dedi.
'Ezidi kadınlar kendi örgütlülüğünü geliştiriyor'
"Şuan Ezidi kadınlar kendilerini örgütlüyorlar" diyen Çiçek, "İki gün önce Ezidi kadınlarının 1. Konferansı gerçekleşti. Bu konferansta Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'nın felsefesi doğrultusunda Ezidi kadınlar kendilerini örgütleme ihtiyacı duydular. Zaten bu katliamların yaşanmasının bir nedeni de örgütsüz olmalarıydı. Örgütsüz olan her güç ya da halk katliamlarla yüz yüze kalmaya mahkûmdur. Birçok bedel verildi fakat bugün Ezidi halkı tarafından gelişmeler yaşanmaktadır.
Kendi örgütlülüklerini oluşturdular. Ezidiler bugün arktık kendi özsavunmalarını geliştirdiler. Genç kadınlar gün gün saflara katılıyor. Ezidi kadınlar askeri alanda da mücadele veriyorlar. Kısacası şimdi yaşamın her alanında kadınlar örgütleniyor, bu Ezidi halkına reva görülen fermanlara verilebilecek en büyük cevaptır. Özsavunma gücü olan bir halk tehlike nerden gelirse gelsin bununla baş edebilirler. Bugün Ezidi halkında artık bu bilinç beli ordan gelişmiş bulunmaktadır" diye konuştu.
'Mücadele sürüyor'
Kadınların her yerde erkeğin hakimiyeti altında yaşadığını dile getiren Çiçek, "Biliyoruz ki, kadınlar her yerde erkeğin hükmü altında yaşıyor, Ezidi kadınlarımızda bu gerçekten kopuk değil. Ezidi erkekler fedal değer yargılarından dolayı kadınlara çok zorluk çıkartıyorlar, bunun içinde çok mücadele veriyoruz. Kadınlar sürekli evde ve erkeğe hizmet eden bir konumdaydılar. Bunun değiştirilmesi için çok çaba verildi ve belli yönleriyle gelişmelerde yaşandı. Kadınların, ideolojik-teorik olarak kendilerini geliştirip yaşamın her alanında mücadelenin içinde olma istemleri var. Bazı engeller yaşanıyor ama Ezidi kadınlar bunları aşma konusunda mücadelecidir. Bu konudalar da birlikte mücadele veriyoruz. Şengalli kadınları geliştirmek örgütlemek ve güçlendirmek istiyoruz. Bu açıdan bizimde ilk dönemlerde karşılaştığımız zorluklar oldu ama mücadele ederek büyük oranda aştık" şeklinde konuştu.
'Şengal Katliamının Psikolojik Etkileri Çok Derin'
Şengal katliamının ektilerinin çok derin izler bıraktığını dile getiren Çiçek Harune şunları dile getirdi: "Yaşanan katliamının psikolojik yönü çok ağırdı, duyguda çok ciddi tahribatlar yarattı. Ve bu psikoloji halen yaşanmaktadır. Bu psikolojik etkinin en azda indirilebilmesi içinde bir mücadele yürütülmekteyiz. Bu konuda çok ciddi zorluklar yaşadık. Kadınların kendi güçlerine güvenmeleri ve örgütlenmeleri gerekiyor. Bu konularda beli gelişmeler yaşandı. Kadınlar yaşamın her alanında kolaylık yaşayabilmesi için burada çeşitli eğitimler veriyoruz. İdeolojik eğitimler, kadın tarihi, komin, okuma-yazma, meclis eğitimleri de vermekteyiz. Ama en çokta düşünce üzerinde duruyoruz. Ezidi kadını kimdir, niye mücadele veriyor yani kendilerini tanıyıp anlam verebilmeleri için düşünsel eğitimleri daha çok önce çıkartıyoruz. Kültür, dil nedir bunlar üzerinden eğitimler yapılıyor. Yani kadını ilgilendiren ne varsa bu konuları araştırıp bu yönlü bilinçlendirme çalışmaları yapıyoruz. Bir kadın olarak nasıl kendisi örgütleyebilirler özellikle bu konuda eğitimler veriyoruz. Çünkü gerçekten Şengalli kadınların çok ciddi örgütlenme sorunları var onlarda bunun farkında. Bu kampta en çok kadınlar eğitim talebinde bulunuyor çünkü kendilerini eğitmeye ihtiyacı duyuyorlar. Bizde elimizden geldiğince bu ihtiyaçlarını gidermeye çalışıyoruz. Bilinçsiz bir toplum her zaman katliamlarla yüz yüze gelmeye mahkumdur. Yine kendi öz yönetimlerini oluşturmaları gerekiyor bizimde bu yönlü çalışmalarımız var, ilerde komünlerini meclislerini kurmalarına destek olacağız. Ve Şengale tekrar dönüş hedefimiz var. Dewreşe Evdi akademimiz var. en çok gerekli hususlar bunlardır."
Haber, foto, görüntü: Ruşen Binici, Ruken Derik, Sosin Xane.
(fk)