Zorla Müslümanlaştırılan Ermeni kadınların hikâyesi (1) - DOSYA
Dosya Haber
Ermeni soykırımının toplu mezarları: Zerzevan ve Newala Pîvaza
Zehra Doğan/JINHA
MÊRDİN - Soykırımın yüzüncü yılında hiç bilinmeyen Ermeni kadınların izini sürdük. Mardin Mazıdağı ilçesi ve çevre köylerinde yapılan araştırmalarda Ermenilerin, Ermeni kafilelerinin Mazıdağı'na bağlı Duraklı (Helêla) köyünde bulunan Newala Pivaza, Diyarbakır'ın Çınar ilçesine 13 kilometre uzaklıkta Demirölçek Köyü'ne 1 kilometre mesafede bulunan Zerzewan Kalesi (Çiva Kelê) ve yine Aşağıkonak beldesine bağlı Newala Kuştiya noktalarında Ermenilerin değerli eşyaları gasp edildikten sonra toplu şekilde katledildikleri ortaya çıktı.
Ermeniler tarafından "Büyük Felaket" olarak adlandırılan bir buçuk milyon Ermeni'nin katledildiği soykırımın ardından bir asır geçse de İttihat ve Teraki Cemiyeti'nin Türk milliyetçiliği saldırılarından en çok zarar gören Ermeniler, bırakmak zorunda kaldıkları mallarına dair hala bir hak iddia edemezken, katliamın gerçekleştiği toplu mezarlar noktaları da henüz net olarak bilinmiyor. Soykırım öncesi Ermenilerin oldukça fala nüfusa sahip olduğu Mardin'de soykırımın izini sürdük. Yıllarca sessizliğe bürünen haber kaynaklarımızın anlatımlarından Mazıdağı ve Derik ilçeleri ve köylerinden götürülen Ermeni kafilelerinin Mazıdağı'na bağlı Duraklı (Helêla) köyünde bulunan Newala Pivaza, Diyarbakır'ın Çınar ilçesine 13 kilometre uzaklıkta Demirölçek Köyü'ne 1 kilometre mesafede bulunan Zerzewan Kalesi (Çiva Kelê) ve yine Aşağıkonak beldesine bağlı Newala Kuştiya noktalarında Ermenilerin değerli eşyaları gasp edildikten sonra toplu şekilde katledildikleri ortaya çıktı. Soykırımın gerçekleştiği yerlerden biri olan Zerzevan Kalesi'nin ayrıca soykırımın ardından sırası gelen Kürtlere yönelik gerçekleşen katliamlardan bir olan 300 din aliminin katledildiği bölge olduğunu öğreniyoruz.
Sadece Mardin'in Mazıdağı (Şemrıx) ve Derik ilçesi ve bağlı köyler olan Ömerli (Piran) Duraklı (Helêla), Kocakent (Teznê), Şenyuva (Şewaşi), Karataş (Şemıka), Derecik (Tawusi), Karasu (Çemê Reşan) köyleri soykırımdan önce Ermenilerin yaşadığı bölgeler olsa da şimdi ise geride tek bir Ermeni'nin kalmaması, soykırımın korkunç sonuçlarını anlamamıza yetiyor.
'Kulağına küpe olsun ama kimseye anlatma'
Soykırımın yüzüncü yılına ilişkin toplu mezar arayışımız sürerken hala soykırım korkusunu üzerinden atamayan kaynaklarımızdan aldığımız bilgiler doğrultusunda Mazıdağı bölgesindeki Ermeni kafilelerinin Zerzewan ve Newala Pivaza bölgesinde kırımdan geçirildiklerinin tespitine ulaştık. Ermeni babaannesi Pira Xanê'nin "kulağına küpe olsun ama hiçbir zaman anlatma" dediği Şehem Ekin ile katliamın yüzyılında "kulağındaki küpeleri" konuştuk. "Her şey Çanakkale savaşıyla başladı" diyen Şehem, bir gece ansızın 4 bin askerin zehirlenmesiyle birlikte başlayan iç huzursuzlukla beraber zehirlemenin Ermenilere mal edilmesiyle soykırımın ilk anlarının da başlamış olduğunu söyledi. Şehem, "Köyümüzden dedemle beraber sadece 9 kişi geriye kalmıştı. Olayın olmasıyla beraber bir şekilde kaçıp yollara koyulmuş, aylar süren yolculuğun tek işareti ise çoban yıldızıymış, dedemler çoban yıldızını takip edip aylar süren yolculuğun ardından köye ulaşmış. Yol boyu açlıktan ölen askerlerin ayakkabılarını giyerek, heybelerindeki ekmeği yiyerek hayatta kalmayı başarmış" diye anlattı.
'Usta arıyoruz diye katlettiler'
Soykırımın aşamalı şekilde gerçekleştiğini söyleyen Şehem, "Bizim köyün adı Piran, askerler köyümüze ilk olarak 'ülkeyi kurtarmak üzeriyiz, saray ve hanlar inşa edeceğiz, bize genç iri ve Ermeni erkek ustalar lazım' diyerek normalin iki katı fiyatını verme yalanıyla genç erkekleri topladıklarını söylerdi büyün annem. Günler sonra ise bu kez küçük çocuklar ve babaları da ustaların temizliğiyle uğraşma bahanesiyle götürülmüş. Savaşın hemen sonrası, herkes perişan, böyle bir işi herkes kabul ederdi onlar da kabul ettiler. Sonra ansızın köylere dalıp tüm Ermenileri toplayıp Newala Piwaza'ya götürmüşler. Burada seçtikleri kadınları seçip diğerlerini kurşunlayarak katletmişler" diye büyük annesinden duyduklarını aktardı.
'Zorla Müslümanlaştırılıp seks kölesi yaptılar'
"Büyükannem Xanê de onlardan biri" diyen Şehem, köylerinde her evde muhakkak bir Ermeni "gelin"in olduğunu ve bu kadınların katliamın gerçekleştirildiği yerdeki asker ve simsarlar tarafından satıldıklarını söyledi. Şehem, "Hatırlıyorum tüm komşularımız Ermeni'ydi. Hem de hepsi bu bölgeden değildi. Suriye'nin Der Zor çölüne gönderilen Ermeni kafilelerinin yolda kırımdan geçmesinden arta kalan kadınlar da vardı köyümüzde, birçoğu Kürtçe bilmiyordu, Türkçe konuşuyorlardı. Bunların hepsi zorla Müslümanlaştırıldıktan sonra 3 veya 4'üncü eş olarak getirtilip cinsel köle olarak kullanılıyorlardı" dedi.
'Biz sabah kahvaltısı olduk, Kürtler de öğle yemeği olacak'
Soykırımın ardından yıllar geçmesine rağmen yağmalanan malların hala köyde bulunduğunu söyleyen Şehem konuşmasını şöyle sürdürüyor: "Kürtlere '7 Ermeni öldüren cennete gider' yalanıyla katlettiler. Komşumuz Aro varmış, sonradan Müslüman olmasına rağmen üzerindeki gömleği beğenen bir Kürt kafasını keserek katletmiş, eşi Hawê'yi de seks kölesi olarak almış. Hawê'yi ben de gördüm hep ağlıyordu. Tüm kadınların yüzünde bir acı vardı. Evlerin tamamı yağmalanmış ve tüm eşyalar alınmıştı. Soykırımın ardından yıllar geçmesine rağmen hala kadınlar ve erkekler yağmalanan kıyafet ve takılarla düğünlerde süslenirlerdi. Büyükannemin anlatımıyla tüm bunlar evlerden ve ayrıca toplu kıyımın gerçekleştiği yerlerde ölülerin kıyafetleri çıkarılarak alınırmış. Kanlı kıyafetler yıkanır ve giyilirmiş. Katliamcı ve katliama uğrayan her iki taraftan da kan bağının olması çok korkunç bir duygu. Xanê her zaman 'biz sabah kahvaltısı olduk, Kürtler de öğle yemeği olacak' derdi. "
Yarın: Ermeni kadınlar Fatıkê ve Xanê'nin hikayesi.
(fk)