Zorla Müslümanlaştırılan Ermeni kadınların hikâyesi (2)
Dosya Haber
Fatıkê ve Xanê'nin hikayesi…
Zehra Doğan/JINHA
MÊRDİN - Zorla Müslümanlaştırılan Ermeni kadınların hikâyelerini topladığımız dosyamızda ilk kahramanlarımızdan, Fatıkê ile Der Zor kafilesinin satılık Ermeni kadınlardan Xanê'nin zorla satın almayla başlayan yaşam mücadelesini konu aldık. Xanê ile Fatıkê'nin soykırımın ganimeti sayılan kadın bedeni üzerinden erkek egemen anlayışın tüm saldırgan yapısına bir kez tanık olacağız.
Ermeni soykırımının ardından yüz yıl geçse de tüm yaşananların üstü hala ısrarla örtülmeye devam ediyor. Soykırımın ardından araştırdığımız kadın portrelerinden Xanê ve Fatıkê'nin hikayesi esir düşen kadınların zorla Müslümanlaştırılarak seks kölesi olarak üçüncü ve dördüncü eş alınan Ermeni kadınların acı dolu hikayelerinden. Daha kundaktayken soykırım kafilesindeki annesi tarafından komşusu Eyno'ya verilen ve Eyno'nun eşi Şehmus tarafından cinsel saldırıya uğrayan Fatıkê ve Bêdo'nun kızı Xane'nin Der Zor kafilesinden satın alınarak Mardin'in Mazıdağı ilçesine bağlı Piran Köyü'nde uğradıkları cinsel saldırılar üstü kapatılmış acı dolu kadın hikayelerinin sadece küçük bir bölümü.
Kendi topraklarınızda ansızın gelişen olayların ardından bir anda yabancı konumuna geldiğinizi düşünün. İşte Fatıkê'nin de hikayesi böyle, Mardin'in Piran köyünde yaşayan Ermeni kafilesinin Newala Pivaza dağlık alanında kırımdan geçirildiği dönemde doğan Fatıkê de annesinin kucağında, kim bilir hangi cennet hayalli Müslüman'ın kılıçtan geçirileceği 7'inci kişi olarak küçücük bedeniyle kafilenin içinde yer alıyordu.
'Kesecek var' dendi mi ince bir yürüyüş başlar
Kapıları çalan askerlerin, "kesecek var" demesiyle aynı köyde Müslümanlar kılıçları kuşanırken, Ermeniler ise ölümünün yaklaştığına işaret eden bu sözlerle doğup büyüdüğü evlerine son kez bakıp yola koyuldu. Kendilerine ait sokaklarında tek sıra halinde ölüm yolculuğuna giderken, ardından kalan evlerini kapmak için sabırsızca bekleyenlerin arasında kim bilir hangi yıkıntı duygular yaşanmıştır. Kafilelerin arasından gidenlerin arasından biri de henüz adını dahi almamış Fatıkê'ydi, hoş isim koymaya ne hacet, köleleştirilen kadınların ismi de Müslümanlaştırılmıyor muydu zaten? Kafileyle giden annesinin kucağından bir anda "bari o kurtulsun" diyerek kundaktaki Fatıkê'yi komşusu Eyno'ya veren annesi kızının bundan sonraki yaşamında başına geleceklerini tahmin etseydi, yine de Eyno'ya verir miydi acaba?
7 yaşında istismar başlar
Asıl adı meçhul, Muhammed'in kızının adını alan Ermeni kızı Fatıkê'nin hikâyesi böylece başlamış olur. Eyno ve Şehmus'un evlatlığı olarak büyüyen Fatıkê 5 yaşına geldiğinde ise birkaç yıl sonra evlendirilmek üzere oğulları Xeto ile kertilir. Kardeş rolleriyle büyücek olan Fatıkê ve Xeto böylece kardeşlik evrelerini bitirdikten sonra eş rollerine hazırlığa başlamış olur. Çocukluğu boyunca sessizliğe bürünen Fatıkê, 7 yaşına geldiğinde ise hayatındaki en acı günleri yaşar. Beşik kertmesi Xeto'nun babası Şehmus tarafından sürekli cinsel saldırıya uğrayan Fatıkê bunu kimseye anlatamaz. 12 yaşına geldikten sonra Xeto'yla çocuk yaşta evlendirilmek isteyince ise Şehmus buna karşı çıkar. 3 yıl ertelemenin ardından ise Fatıkê bu kez ise Xeto tarafından kaçırılır. Kaçırmanın ardından Şeyhmus'un istismarı Eyno'ya anlatmamsıyla, Eyno gidip Fatıkê'yi alır ve küçük kızı tecavüzcü Şehmus'la evlendirir.
Büyüttüğü kızı zorla evlendirtmeyi kendine yediremeyen Eyno, köyü ve tüm yaşadıklarını geride bırakarak Mardin yakınlarında Qesra Hesenê Qenco konağına sığınır. Birkaç yılın ardından bölgedeki en bilindik alternatif tıpçı olarak tanınan Eyno burada sayısız topraklar alırken, savaşın bitmesiyle beraber yeni Türkiye'nin de kıtlık dönemi tamamen etki etmeye başlar. Şehmus'un açlığını fırsat bilen Eyno, Fatıkê'yi yanına alarak burada birlikte bir hayat sürerler.
Der Zor kafilesinin kölesi Xanê
Anadolu kafilesiyle Suriye'de bulunan Der Zor çölüne gönderilme bahanesiyle yola koyulan ve Mardin yakınlarında topluca katledilen grubun satılık kadınları arasında yerini alanlardan biri de Bêdo'nun kızı (Xana Bêdo) Xanê'ydi. Deyim yerindeyse Ermeni cesetlerinin akbabası kadın simsarı Hesen tarafından satın alınan Xanê 10 yaşındaki erkek kardeşini de yanına alma şartıyla Hesen'le gider. Piran köyünde Şehmusê Heci'ye satılan Xanê ikinci eş olarak yaşam mücadelesi verirken erkek kardeşinin adı ise Muhammed olarak değiştirilir. Bir yandan hiç bilmediği Kürtçeyi öğrenmeye çalışan Xanê, bir yandan kadınların dışlayan tavırları ve eziyeti altında tutunmaya çalışırken, bir yandan da her gece "koca" sıfatlı erkek tarafından tecavüz saldırılarına uğradı. Kendisi gibi sesinin de çok güzel olduğu hala köylülerce söylenen Xanê tüm yaşananları Ermeni ezgilerini söyleyerek üzerinden atmaya çalışırken, tüm olanlara anlam veremeyecek kadar küçük olan Ermeni kardeşi Muhammed ise yeni tanıştığı adı ve diniyle yeni bir yaşam kurar kendine.
Oldukça yetenekli olan Muhammed usta işlemeler gerektiren eşyaları daha küçük yaşta işleyerek para kazanır. Hatta öyle ki hala aynı köyde ardından yılar geçmesine rağmen Muhammed'in çok yetenekli olduğu onun kabaktan değirmenleri örnek verilir. Köyün ilk okuyanı olarak bilinen Muhammed daha sonra uçak tamircisi olarak Ankara'ya yerleştiği söylenir. TRT sanatçısı Neriman Güney'in ise Ermeni çocuk Muhammed'in kızı olduğu söylenir.
Yarın: Zeynê ve Fatma'nın yaşam hikayesi
(fk)