25 Kasım: Emek mücadelesinin bir yılı ve sendikal alanda kadınlar (14)
Dosya Haber
JINHA
ANKARA - Sendikalaşma tarihinden itibaren erkek işçiler ve sendikalar, kadınların iş gücüne katılımına karşı ciddi bir direniş gösterdi. Kadın ve erkeğin sendika içinde farklı bir biçimde nasıl konumlandığı, sendika işinin cinsiyetlendirilmesi, kadın erkek arasında kurulan güç ilişkisinin dayanağını oluşturuyor. Ataerkil önkabuller, kadınların da sendikaya yönelik tutumlarının belirleyicisi.
Kadınların toplum içindeki asli görevinin annelik ve ev kadınlığı olarak görülmesi, eş ve anne olmak üzere yetiştirilmeleri, çalışma yaşamına katılım sağlasalar dahi kimliklerinin geleneksel ev kadınlığı ve annelik rolleri tarafından belirlenmesini getiriyor. Sosyalist Feminist Kolektif'in 2011 yılında yaptığı bir araştırmaya göre, ev içindeki rol kalıplarını kıran, kimliğini anne ve eş olmanın ötesinde çalışma yaşamındaki konumuyla tanımlayan kadınların karşısına bu sefer de kamusal yaşamdaki cinsiyetçilik çıkıyor. Cinsiyete dayalı iş bölümünün çalışma yaşamına ve sendikalara yansıması, kadınların sendikalarda eksik temsil edilmesine, sendikaların daha çok erkek yapılar olmasına yol açmakta ve bu durum da kadınların sendikalarla bütünleşmesini güçleştiriyor.
Sendikalardaki kadın temsiliyeti
Kadınların çalışma yaşamına yaygın katılımı onların sendikalardaki üyeliğinin artması bakımından ön koşul. Ancak sendikalarda üyeliğin artması kadınların bu örgütlerde daha aktif hale gelmesi sonucunu getirmiyor. Sendikal konfederasyonların yönetim kurullarında neredeyse hiç kadın üye yok. Türk-İş, DİSK ve Hak-İş üyesi sendikalar içinde kadın genel başkanı olan sendika yok. Sendikaların yönetim kurullarında 489 yönetim kurulu üyesinin sadece 19'u kadınlardan oluşuyor.
Türk-İş üyesi sendikalardan sadece Hava-İş ve Türkiye Gazeteciler Sendikası'nda kadın yönetici var. DİSK üyesi 5 sendikada 11 kadın yönetici bulunuyor. Hak-İş üyesi sendikaların genel merkez yönetim kurullarında hiç kadın üye bulunmuyor. 51 kamu çalışanı sendikasından 5 kadın genel başkan bulunuyor. Kamu çalışanı konfederasyonu içinde sadece KESK üyesi sendikalarda kadın genel başkanlar söz konusu: Tüm Bel Sen ve Haber Sen başkanları kadın. Dev Sağlık-İş'in üyelerinin yüzde 40'ı kadınlardan oluşuyor. Dolayısıyla yönetim mekanizmalarında kadınların ağırlığı da artıyor. Bu durum bütünlüklü bir politikayı da gerekli kılıyor.
'Sendikasız kadınlar, kadınsız sendikalar'
Tabloya bakıldığında ortaya gayet erkek egemen kurumlar çıkıyor. Kocaeli Üniversitesi'nden Doç. Dr. Betül Urhan, Kadınlarla Dayanışma Vakfı (KADAV) tarafından yayımlanan 'Sendikasız Kadınlar Kadınsız Sendikalar' araştırmasında, sendikaların kadınlar için çözüm üretip üretmediğine, kadın politikalarının olup olmadığını mercek altına alıyor. Ortaya çıkan en büyük sonuç ise sendikalarda kadın temsil oranının oldukça düşük olması. Sendikaların da bu durum pek gündemini oluşturmuyor.
Cinsiyet körü bir örgütlenme
Türkiye'de kadınların örgütlenmesine dair onlara özgül koşulları göz önünde bulunduran stratejiler izleyen sendikal anlayış söz konusu değil. Betül sonuç olarak, "Cinsiyet körü bir örgütlenme ezberi var" diyor.
Araştırmaya göre;
* Erkek işçiler arasında sendikalaşma oranı yüzde 10, kadın işçiler arasında ise yüzde 4. Sendikaların üyelerinin yüzde 90'ını erkekler, sadece yüzde 10'unu kadınlar oluşturuyor.
* Sadece Petrol-İş ve Türkiye Gazeteciler Sendikası'nın (TGS) tüzüklerinde toplumsal cinsiyet sorunlarına atıfta bulunuluyor.
* Türk-İş'te etkisiz bir kadın bürosu var, tüzükte karşılığı yok. TÜRK'İŞ erkek işçi konfederasyonu olmaya devam ediyor.
* Yönetiminde bir kadının bulunduğu DİSK, kadınların görünür olduğu bir konfederasyon izlenimi veriyor ama kadın işçilere yönelik yapılması gerekenler her sonuç bildirgesinde aynı cümlelerle tekrar ediliyor, kararlar uygulanmıyor.
* HAK-İŞ ise kadını anne ve eş geleneksel roller üzerinden tanımlıyor. Politikalarının merkezine de bunu alıyor.
* Eşitsizliğin kaynağı kadınların kendisi olarak görülüyor.
Ataerkil önkabuller, aile içi roller
KADAV'ın düzenlediği "Kadın Örgütlenmesi, Sorunlar ve Modeller" toplantısında Betül, araştırmaya dair satırbaşlıklarını şöyle sıralamıştı:
* Ataerkil önkabuller, kadınların da sendikaya yönelik tutumlarının belirleyicisi.
* Kadın ve erkeğin sendika içinde farklı bir biçimde nasıl konumlandığı, sendika işinin cinsiyetlendirilmesi, kadın erkek arasında kurulan güç ilişkisinin dayanağını oluşturuyor.
*Sendika yöneticileri kadını aile içindeki rolleriyle tanımlıyor. Kadını eş-anne olarak görmek tüm sendika yöneticilerin ortak noktası. Sağ-sol fark etmiyor.
* Eşitsizliğin kaynağı kadınların kendisi olarak görülüyor.
* Feminizm düşmanlığı söz konusu. Sendika yöneticileri "Feminen tartışmalar ifrata kaçıyor, esas sorun kapitalist sistem, eşitsizlik 3 bin yıllık birikimin sonucu" diyor. Bu düşmanlık, toplumdaki ve sendikalardaki eşitsizliğe yönelik güncel müdahaleler içeren feminist politikalara karşı çıkış yaratıyor.
Kadınların sendikal hareket içindeki mücadeleleri
Sendikalı kadınların hemen her gün eylemlerde olduğu bir gerçek. Sendikalı kadınlar Kobanê sınırından Soma'ya, Ankara katliamından Silvan'a ses çıkarıyor ve eylemler düzenliyor. Hemen her gün bir eylem gerçekleştiren sendikalı kadınlarda, sendika içinde bizzat yapılan mücadelelerden birkaçı ise şöyle:
Rektörlük binasını işgal ettiler
Maltepe Üniversitesi Hastanesi'nde işten çıkarılan işçilerin işe geri alınması amacıyla rektörlük binasını işgal eden DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu'nun da aralarında bulunduğu 40 kadar kadın işçi gözaltına alındı. Arzu ve Dev sağlık-İş üyesi işçiler Maltepe Üniversitesi Hastanesi'nin yönetim köşkünü sabah saatlerinde işgal ederek rektörle görüşmek istediklerini belirtmişti. Bina önüne Çevik kuvvet ekipleri yığılırken, polisler de yukarı çıkarak işçileri yaka paça gözaltına aldı.
'Aşırı sendikacı' Arzu Çerkezoğlu
Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Gezi Parkı'yla ilgili gece yarısı sanatçılar ve Gezi Parkı temsilcileri ile bir görüşme gerçekleştirmiş. Başbakan, toplantıyı anlatırken katılımcılardan birinin müdahalesini eleştirerek, "aşırı bir sendikacı" ifadesini kullanmıştı. Tayyip Erdoğan'ın ismini vermediği ve "aşırı sendikacı" diye nitelendirdiği kişinin DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu olduğu ortaya çıkmıştı.
DİSK/ Genel-İş Sendikası İstanbul Kadın Komisyonu kuruldu
DİSK/Genel-İş Genel Merkez Disiplin Kurulu Başkanı Gülderen Çebi ve Genel-İş Konut İşçileri Şube Başkanı Nebile Irmak Çetin'in çağrısı üzerine, sendikanın örgütlü olduğu belediye, üniversite ve hastanelerde çalışan kadınlar, bir araya gelerek sorunlarını tartıştılar. 20'den fazla kadın üyenin katıldığı toplantıda, kadınların sendikalarda görünür olmasının yolunun sendika içinde kadın örgütlenmelerinin önemli olduğu belirtildi.
Toplu sözleşmelerde kadın vurgusu
Toplu sözleşme taslak komisyonlarında mutlaka kadınların da bulunmasının çok önemli olduğunu vurgulayan kadınlar, taslakların erkek temsilciler tarafından hazırlanması halinde kadınlara yönelik sorunların yansıtılmadığına da dikkat çekti. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nde kadınlara ücretli izin verilmesi, işyeri kreşlerinin açılması, regl izinleri gibi taleplerin de toplu sözleşmelere girmesi gerektiği konuşulanların arasında yer aldı. Genel- İş İstanbul Kadın Komisyonu'nun kurulmasına karar verildi.
Oya Baydak DİSK'e zincir vurdu
Genel İş Sendikası'na bağlı olarak çalışan Oya Baydak, bir süre önce işten çıkartıldı. DİSK önünde çadır kurarak eyleme başlayan Oya ve kendisine destek veren arkadaşları 13 Temmuz'da binanın kapısına zincir vurdu. Sabah DİSK Genel Merkezi'ne gelen görevliler, kapının kilitli olduğunu ve eylemin sürdüğünü görünce durumu yetkililere bildirdi. Bina önüne gelen DİSK üyeleri ile Oya ve arkadaşları arasında gerginlik yaşandı. Aralarında DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu'nun da yer aldığı açıklamada, "DİSK Genel İş Sendikası, Oya Baydak isimli personelin iş akdini feshetmiştir. Bu feshin muhatabı sendikamız Genel İş olmasına rağmen bu personel ve arkadaşları Konfederasyonumuz DİSK'in kapısına zincir vurarak içeri giriş çıkışları engellemiş ve binanın önünü işgal etmişlerdir" denildi.
Kadın düşmanlığı TİS masasında
Kamuda toplu sözleşme görüşmelerinin 12 Ağustos'taki oturumunda, KESK Kadın Sekreteri Gülistan Atasoy'un kadın memurların taleplerini dile getirmek istemesi Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın ve Çalışma Bakanı Faruk Çelik tarafından engellendi.
KESK Eş Genel Başkanı Lami Özgen bu görüşmede, kadın memurların sorun ve taleplerini dile getirmesi için KESK Kadın Sekreteri Gülistan Atasoy'u masaya davet etmiş Lami Özgen'in kalkarak yerini Gülistan Atasoy'a vermek istemesine Memur-Sen heyeti ayağa kalkarak itiraz etmiş ve salonu terk edeceklerini söylemişti.
KESK konuşmayı iptal etti
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, KESK'in kadın sorunlarını dile getirmediğini, toplusözleşme masasını provoke ettiğini savunmuştu. Bakan ise KESK Kadın Sekreteri Gülistan'ın kendi oturduğu yerden konuşmasını önererek KESK heyetini toplusözleşme düzenini bozmakla suçlamıştı. KESK heyeti ise toplu sözleşme masasının kadınlara kapatılması nedeniyle konuşmayı iptal etmişti.
'Erkek iktidarınızın sarsılmasından mı korkuyorsunuz?'
KESK Kadın Komisyonu yaptığı basın toplantısında, TİS masasında erkek-devlet-sermaye ittifakının AKP ve Memur Sen tarafından temsil edildiğini belirtti. Yapılanın yalnız KESK'li kadınlara değil tüm kadınlara karşı düşmanlık olduğunu vurgulanarak şöyle denildi: "Yıllardır erkeklerden oluşan toplu sözleşme masalarında kadın taleplerinin erkekler tarafından üstünkörü dile getirilmesine KESK olarak itiraz ettik. İş yerlerimizde, sokaklarda, alanlarda verdiğimiz mücadele de emeğimiz, bedenimiz ve kimliğimiz üzerinde söz söyleyenin biz kadınlar olması gerektiği anlayışından asla taviz vermedik.
Eşit temsiliyet ilkesini ve kadınların kendi kararlarını aldığı mekanizmaları hayata geçirmiş bir emek örgütü olarak TİS masasında da bu ilkelerimize uygun bir tutum sergiledik. Memur Sen Başkanına sormak istiyoruz. Sımsıkı sarıldığınız erkek iktidarlarınızın sarsılmasından mı ürküyorsunuz?"
Kadınlar 25 Kasım'da alanlara çağırıyor
Ankara Katliamı'nın beşinci haftasında gar önünde anma gerçekleştirilirken, KESK'li kadınlar 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü eylemlerinin startını verdiklerini belirterek, "Kadınları isyana çağırıyoruz" dedi.
Gülistan Atasoy, "Tüm dünyada savaşa, şiddete, diktatörlüğe ve cinsiyetçiliğe karşı mücadelemizi yükselterek kadınların 25 Kasım direniş mirasına sahip çıkmaya devam ediyoruz. KESK'li kadınlar olarak erkek devlet şiddetinin son bulması ve sokağa çıkmamızı engellemek, yaratılan korku hegemonyasını dağıtmak için tüm kadınları isyana, mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz. Örgütlü kadın mücadelemizle kadına yönelik şiddeti ve katliamları durdurabileceğimizi biliyoruz" ifadelerinde bulundu.
(mg/fk)