DOSYA HABER Yazdır Kaydet

17 yıllık komploya 'taşta gül olmak' (3)

Dosya Haber
Şubat 13 / 2016


 

 
Janet Biehl: Öcalan'ın fikirlerine acil ihtiyacımız var
 
JINHA
 
HABER MERKEZİ - Ekolojik düşünür yazar Janet Biehl, PKK Lideri Abdullah Öcalan şahsında barışın tecrit edildiğini belirterek, "Şu anda onun sesine acilen ihtiyacımız var. Ona en çok ihtiyaç duyulduğu bir zamandayız. Öcalan'ın susturulması onun vazgeçilmez potansiyelinin çarçur edilmesi anlamına geliyor" dedi.  
 
ABD'de Toplumsal Ekoloji Enstitüsü'nde toplumsal ekoloji ve özgürlükçü belediyecilik üzerine çalışmalar yürüten yazar Janet Biehl, Vermont eyaletinde yazar ve görsel sanatçı olarak çalışıyor. 2014 yılında Rojava'ya giden akademisyen heyetinde yer alan Janet, 14 ile 17 Şubat 2016 tarihleri arasında İmralı Cezaevi'ne gitmek için başvuran dünya heyetinde yer alıyor. Janet, PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik geliştirilen 15 Şubat uluslararası komplosu, AKP'nin Kuzey Kürdistan'da devreye koyduğu savaş konsepti ile Ortadoğu'da kadınların yarattığı tarihsel değişimler hakkında ajansımızın sorduğu soruları yanıtladı. 
 
*15 Şubat 1999'da uluslararası bir komplo ile PKK Lideri Abdullah Öcalan Türkiye'ye getirilerek tutuklandı. İmralı Cezaevi'nde tutuklu bulunan Abdullah Öcalan'a yönelik ağırlaştırılmış bir tecrit durumu uygulanıyor. Bu tecridi nasıl değerlendiriyorsunuz? 
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan, 2013 yılının Mart ayında Kürt sorununun çözümü konusunda bir süreç başlattı. İki yıl boyunca süren müzakereler konusunda beklentiler büyüktü. Ancak 7 Haziran seçimlerinde HDP ilk kez yüzde 10 barajını aşarak parti olarak meclise girdi. Daha otoriter bir sistemi isteyen AKP, gücünü paylaşmayı reddetti ve bir geri dönüş gerçekleştirdi. Devamında barış sürecine son veren AKP, Kürtlerin yaşadığı kentlere asker ve polislerini mevzilendirdi. Çatışmaları başlatmak için bir bahaneye ihtiyaçları vardı. Kobanê'ye gitmek üzere Suruç'a giden gençler, DAİŞ eliyle katledildi. Bunun yanı sıra Ceylanpınar'da iki polis öldürüldü. Ondan sonra kıyamet koptu. Kürt kentlerine yapılan saldırılar, devletin güvenlik güçlerine 'vur emri' ve sokağa çıkma yasaklarıyla tam bir terör kampanyası başlatıldı. 
 
'Öcalan'ın sesine ihtiyacımız var'
 
AKP barış sürecinin bittiğini ve bunda da PKK'nin suçlu olduğunu iddia etmişti. 28 Ocak'ta Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, AKP'nin değil PKK'nin barış sürecine 'ihanet' ettiğini ileri sürdü. Dolayısıyla ABD Başbakan Yardımcısı Joe Biden, Türkiye'ye ziyarete gelmişti. Bu ziyarette Biden, PKK'nin 'terörist' olduğuna ikna edilmişti. Belki bilmiyorsunuz ABD'de bir polisi öldürmek, bir sivili öldürmekten daha kötü bir suç olarak düşünülüyor. Öcalan ile görüşmeler devam etseydi barış için bir güç olurdu çünkü Öcalan barışı savunuyor. Bir arkadaşım müzakerelerde Öcalan'ın her zaman olumlu bir noktayı çıkarmaya çalıştığına dikkat çekmişti. Şu anda onun sesine acilen ihtiyacımız var. Ona en çok ihtiyaç duyulduğu bir zamandayız. Öcalan'ın susturulması onun vazgeçilmez potansiyelinin çarçur edilmesi anlamına geliyor. 
 
*Kuzey Kürdistan kentlerine yönelik süren ablukayı nasıl değerlendiriyorsunuz? 
 
Anladığım kadarıyla, Türk ulus-devleti çok merkezi. Öcalan bu devletin hiçbir zaman Türk-Kürt meselesini çözemeyeceği sonucuna varmıştı, dolayısıyla demokratik özerkliği önerdi, yerel düzeyde karar verme yetkisini talep etti ve çoğulcu, bileşimli bir demokratik ulus fikrini öne sürdü. Bence geçtiğimiz 15 Temmuz'da DTK, demokratik özerklik ilan ettiği zaman, bu şekilde belli derecelerde gücün merkezden yerele ademi merkezileşmesini kastediyordu. Eylül 2015'te Mardin Belediye Eşbaşkanı Ahmet Türk, 'Özyönetim meşru demokratik bir taleptir. Kürt meselesinden ayrı olarak yerinden yönetim bu ülke için acil bir ihtiyaç. Kürt meselesinin yüzde 90'nı yerel yönetimler sorunu' demişti. 
 
'Özerklik talebi Kürtlerin hakkı'
 
Adem-i Merkeziyetçilik o kadar şoke edici bir sistem değil. Dünyanın birçok ülkesinde yerinde yönetim modeli uygulanıyor. Örneğin Almanya'da özerk güçler var ve aynısı ABD'de de geçerli. Yerinden yönetim bir ayrışma değil tam tersine halkları bir arada tutuyor. Ve Kürtlerin bunu talep etme hakları da var. Bakur'da yerel yönetimi talep etmek ne şoke edici ne de ihanetçi. Selahattin Demirtaş bunu savunduğu için ihanetle suçlandı. Gel gör ki Kürtler özerklik ilan ettiği için devlet bunu bir ayrışma olarak yorumladı. Bu durum Erdoğan'ın amacına uydu. 
 
*Cizre'de onlarca kişinin bir bodrumda ölüme mahkum edilmesine şahitlik ettik. Bu duruma tepkiniz nedir?
 
Durum şimdi kontrolden çıktı. Devlet tam anlamıyla vahşi yöntemlerini uyguluyor Kürtler üzerinde. Kürtlere karşı tam bir imha konsepti devreye konuldu. Barışçıl çözümü ortadan kaldırıyor. Sonuç olarak yok edilmek istenen Kürtler nasıl direnmesin! Bunun alternatifi koyun gibi kesilmek… İnsanlar hastanelere yakın mesafelerde yavaşça bodrum katlarında ölüme mahkum ediliyorsa, Beyazıt Öztürk'e katılan Ayşe öğretmenin 'Lütfen başka insanlar ölmesin' gibi yapılan mahsum çağrısı bile 'terörizm' olarak ilan ediliyorsa geriye savaşmak dışında ne kalıyor? Şu an Türkiye bir çıkmazın içerisinde. Tüm dünyanın buna tepki göstermesi gerekiyor ancak bu şekilde sonlanabilir. NATO ülkeleri, AB ve diğer herkes, Türkiye'nin bu yasaklara son vermesi için, tutuklu gazetecileri serbest bırakması için, muhalif akademisyenlere karşı açılan davaların kapatılması için ve katliamlara son vermesi için taleplerini yükseltmeli. 
 
*Kuzey Kürdistan'da devlet saldırılarında, özyönetim alanlarında yer alan siyasetçiler olsun, yaralı çocuklarını kurtarmaya çalışan kadınlar olsun kadınların devletin hedefi haline geldiğini gördük. Devlet neden Kürdistan'da kadınları bu kadar hedef alıyor?
 
Evet, Silopi'de devlet güçlerinin üç Kürt kadın siyasetçi Sêvê Demir, Pakize Nayir ve Fatma Uyar'ı katlettiklerini okudum. Kadınların erkeklerden daha fazla hedef alınıp alınmadıklarını bilmiyorum ama muhakkak kadınlar geçmişe göre çok daha fazla hedef alınıyor çünkü artık sessiz, evcil, durgun, kilitli kapılar arkasında evde bastırılmış değiller. Cinsiyet eşitliğini temsil ettikleri için hedef alınıyorlar. Türkiye ataerkil bir sistem ve Kürt kadınları bu sisteme karşı mücadele yürütüyor. Kürt kadın belediye eşbaşkanları, YPS-Jin savaşçıları, erkek egemen toplumsal düzene son vermek istiyorlar. Ortadoğulu kadınlar birleşebilirse ve ataerkil sınırları devirebilseler belki Ortadoğu'da yeni, aydınlatılmış bir toplumsal yapı kurulabilir. JINHA'nın da Ortadoğu'da kadınların ilerlemesini tanıtma çabalarınızı takdir ediyorum.
 
*PYD'nin Cenevre sürecinden dışlanmasını yorumlayabilir misiniz? 
 
Pek açık bir biçimde Türkiye PYD'nin katılmasına itiraz etti, Türkiye de NATO üyesi olarak son sözü söyledi. Fakat Kürtler, tam yeniden inşa edilen bir Suriye'ye gereksinecek etnik gruplar arası işbirliği modeli sağladılar. Rojava örneği, kusursuz olmasa da müthiş bir ileri adım. Kürtleri dışlanmak absürd. Dört nesil boyunca göz ardı edilen, inkar edilen, bastırılan Kürtler, dünya sahnesinde bir yer buldular ve dünya Kürtleri başı eğmemişlikleriyle görüyor. Kürtler demokrasi, adalet, eşitlik, değerlerini paylaşıyorlar. Kürtlerin çekici bir kültürü var ve etkin askeri müttefiktirler.
 
'Suriye için umut var'
 
Ama Kürtlerle ittifak kurmak, egemen zihniyetine göre eski sistemin geriye kalanları tehlikeye atmak anlamına geliyor, en az şimdilik. Neticede Kürtler Şii-Sünni, Esad rejim-İslamcı muhalefet, Suudi Arabistan-İran gibi bölgenin var olan ikiliklere karşı üçüncü bir yolu izliyorlar. Bu gruplar, bir ya da diğer tarafına yatırımları fazla olduğu için Kürtlerin üçüncü yolunu reddedecekler. Ama nedense bence Suriye için umut var. Zaten oradaki savaş, rejim ve muhalefet olmak üzere iç güçler arasında bir iç savaşından, Türkiye, Suudi Arabistan, Katar, İran olmak üzere bölge güçleri arasında taşeron savaşına dönüştü. Ve şimdi savaş en sonunda eski soğuk savaşın süper devletleri ABD ve Rusya'yı çekti. Onların dahiliyeti barışa doğru gerçek bir ilerleme beraberinde getirebilir ve ikisinin geçmişte Kürtlerle iyi sayılabilecek ilişkileri var. ABD, Kobanê savaşından itibaren YPG/YPJ'ye hava desteği sağlıyor ve şimdi orada 50 tane özel kuvveti konuşlandı. 30 Eylül'den itibaren Rusya da hava saldırısı gerçekleştiriyor. Vladimir Putin'in hayranı değilim ve onun müttefiki Esad'ı da desteklemiyorum ama Rusya'nın YPG/YPJ destek vermeyi uygun gördüğüne sevindim.
 
'Erdoğan Rus uçağını vurmakla yanlış bir hesap yaptı'
 
Belki de ABD ve Rusya beraber çalışacaklar. Geçtiğimiz sonbaharda Demokratik Suriye Güçleri Teşrîn Barajı'ndan Fırat'a geçtiklerinde hem ABD, hem Rusya hava saldırılarıyla desteklediğini okudum. Bir sonraki önemli konu bence Cerablus-Azez hattı olacak. Hem Rusya hem de ABD, Kuzey Suriye ile Türkiye'nin sınırını kapatmak istiyorlar, her ne kadar farklı grupların adına olsa. Ama sınırı kapatmak Türkiye'yi Kuzey Suriye'den çıkaracak ve Türkiye'nin IŞİD'e giden besleme hatlarını aksatacak. Erdoğan buna nasıl tepki verecek? Ya kabul etmek zorunda kalacak ya da Suriye'yi istila ederek girecek. Fakat zaten daha önce 24 Kasım'da Türkiye'nin F-16'ları bir Rusya bombardıman uçağı düşürdüğünde, Erdoğan büyük bir yanlış hesaplama yaptı. Şimdi Suriye'ye girerse Rusya uçakları ve uçaksavar kesinlikle karşı koyacak. 
 
*Son olarak belirtmek istediğiniz bir husus var mı?
 
Bir ABD vatandaşı olarak ABD hükümetinin hareketlerini yakından takip etmeye çalışıyorum. ABD'nin birçok kez Kürtleri hayal kırıklığına uğrattığını ve ihanet ettiğini biliyorum. Başkan Obama'nın duyarlı bir adam olduğuna inanıyorum, bu nedenle diktatör Erdoğan'ı müttefik olarak kabul etmek, Kürt halkına karşı Erdoğan'ın yaptığı vahşeti gözden geçirmeye devam etmesini anlamıyorum. Eminim çok saf olduğumu düşünüyorsunuz ama bir gün ABD'nin Kürtlerin yaptıkları gibi Kürtlere dostça yaklaşacağı umudunu besliyorum. Durumu takip eden Amerikalıların çoğu Kürt halkına anlayışlı bakıyorlar. Bilgili Amerikalılar, Kürtlerin Arap ve Hristiyanlarla beraber, yetersiz silahlarla savaşarak yine de birçok kez Kobanê'de, Tel Ebyad'da, Hesêkê'de barbar DAİŞ'i yenilgiye uğrattıklarını biliyorlar. Kürtlerin uzun zamandır tarih tarafından kabul edilmediği ama o kadar da hak ettikleri özyönetim isteklerini az seviyede olsa sağlanmasında ABD devleti bir gün ciddi bir şekilde desteklemeyi göz önünde bulunduracak diye umuyorum.
 
(cm/mg)