17 yıllık komploya 'taşta gül olmak' (5)
Dosya Haber
Nilüfer Koç: Kürt halkı tarihin seyrine müdahale etti
Rojbin Ekin/JINHA
HEWLER - 15 Şubat Komplosu'na ilişkin değerlendirmelerde bulunan KNK Eşbaşkanı Nilüfer Koç, "Milyonlarca Kürt, egemenlere 'Öcalansız bir dünyayı başınıza yıkarız' diyerek dünyanın dört bir yanında hiç bir engeli görmeksizin isyana kalktı. Kürt halkı tarihin seyrine müdahale etmiş ve 20. yüzyılın acı deneyimlerinin tekrarını önlemiştir" dedi.
Kürt Ulusal Kongresi (KNK) Eşbaşkanı Nilüfer Koç, PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik 15 Şubat 1999 yılında geliştirilen uluslararası komployu, komplonun amacını, komplo karşısında Kürt halkının mücadelesini JINHA'ya değerlendirdi.
*PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik geliştirilen uluslararası komplonun 17'inci yılındayız. Neden böyle bir komplo ve neden PKK Lideri Abdullah Öcalan hedef olarak belirlendi?
Öncelikle bizlere 15 Şubat 1999 gibi acı bir süreci yaşatan komplocu güçleri nefretle kınadığımı ve acıyı canları pahasına direnişe dönüştürerek komployu boşa çıkaran tüm şehitlerimizi minnetle anıyorum. Yine Ortadoğu'nun ateş cenderesinde ve en son DAİŞ vahşeti karşısında uyararak, bizi düşünceleri ve önerileriyle direnişçi kılan KCK Önderi Abdullah Öcalan'ı saygıyla selamlıyorum. Çok çetin 17 yıl halk olarak geri de bıraktık. Öcalan'ın hedeflenmesi onun Kürdistan tarihinin en modern ve kapsamlı Kürt hareketini geliştirmesiyle alakalıdır. Mücadelesiyle Kürt halkında yüksek ulusal bilinçli bir Kürt örgütlemesini yaratmıştır. Diğer yandan ise KCK Lideri Öcalan ve KCK siyasallaştırdığı halk gücüyle Kürt sorununu çözümünü sürekli bir şekilde uluslararası siyasetin gündeminde tutmasıydı. Kürt sorununu siyasal yollarla çözmek istemeyen güçler, Öcalan ve PKK'nin siyasal adımlarından rahatsızdı, çünkü Öcalan'ın siyasal hamleleri Kürt sorununu çözmek isteyemeyen yani barışı istemeyenlerin gerçek yüzünü de açığa çıkarıyordu. Öcalan'ın fiilen içerisinde yer aldığı son büyük hamlesi Avrupa'ya çıkıp, Avrupa devletlerini Kürt sorunun inşasındaki sorumluluklarını gündemleştirmesiydi. Avrupa devletlerinin Öcalan'ı kabul etmemesinin bir nedeni de buydu.
'Engellenmek istenen Öcalan'ın ideolojisiydi'
Öcalan'a karşı komplonun diğer önemli bir nedeni ise KCK Önderi Öcalan'ın temsil ettiği ideolojik kimliğiydi. Reel sosyalizmin iflasından sonra ezilenler giderek özgürlük umutlarını yitirmekteydi, çünkü öncü ve egemen sisteme karşı olan dünyadaki sol, demokrasi, feminist, çevreci gibi güçler yenilgili bir ruh halini yaşamaktaydılar. Öcalan ise bunun aksine reel sosyalizmin deneyiminin yetersizliklerini sorgulayarak düzeltmek için başlattığı ideolojik hamleyi 90'ların sonuna doğru çok önemli bir aşamaya getirmişti. Kadın özgürlük mücadelesiyle artık ulaştığı ideolojik ve felsefi derinlikle Kürtler üzerinden Ortadoğu için yeni demokrasi kuramı ve pratik deneyimlerini yarattı. Bunun merkezine ise kadın özgürlük mücadelesini koymuştur. Kürdistan'da toplumsal demokrasinin yegane gücü olarak kadın özgürlük hareketini 8 Mart 1998'te ilan ettiği kadın kurtuluş ideolojisiyle yepyeni bir evreye taşıdı. Zaten komplodan hemen sonra kadın özgürlük projesinin yarıda kaldığını belirtmesiyle de komplocu güçlerin neyi engellemek istediğini de ifade etmişti. Bu projeyi İmralı'dan daha güçlü bir şekilde ilerleterek toplumsallaştırmayı başardı. Bu toplumsal özgürlük devrimini amaçlayanlar açısından yeni çıkışın habercisiydi. Rojava ve Bakur devrimlerinde kadın özgürlüğü üzerinde inşa edilen toplumsal devrim bugün Kürdistan'da toplumsallaşarak, etkisini hem bölgesel ve hem de küresel düzeyde göstermektedir. Yani engellenmek istenen Öcalan ideolojisi tersine bugün evrensel bir ilgi uyandırmıştır.
*Uluslararası komplo Kürt Özgürlük Hareketi ve Kürt halkının mücadelesinde nasıl bir etkide bulundu?
Komplo Kürdistan tarihinin en sarsıntılı bir dönemeci oldu. Her halkın tarihinde sarsıntı denilecek bir evre vardı. Kürdistan için de bu 15 Şubat 1999'du. Kürdistan'ın yanı sıra Ortadoğu halkları açısından da böyle bir etkisi oldu. Öcalan'a karşı komplo Kürt halkının özgürlük umudunun yıkılması anlamına gelmekteydi. Çünkü Öcalan Kürt halkı nezdine özgürlük kavramının hem kuram ve hem de yaşamsallığın adıydı. Dolaysıyla Öcalan ismi ve kimliği eşitti özgürlük. Yani özgürlük isteyen Kürtler aidiyet kimliğinin ifadesin de Öcalan'ı görmekteydiler. Yüzlerce değerli insanımızın kendisini yakarak 'Öcalansız yani özgürlüksüz yaşam asla' mesajıyla tavır koydular. Milyonlarca Kürt, egemenlere 'Öcalansız bir dünyayı başınıza yıkarız' diyerek dünyanın dört bir yanında hiç bir engeli görmeksizin isyana kalktı. Çünkü Kürt halkı tarihi deneyimlerinde biliyordu ki, Önderleri imha edildikten sonra özgürlük umutları da bitirilecektir. Ne yazık ki tarihimiz hep öyle bir seyir göstermiştir. Şex Mahmud Berzenci; Şex Sait, Seyit Rıza, Sımko Şkaki örneklerinde hep böyle olmuştur.
'Halk tarihin seyrine müdahale etti'
Tarihin tekerrür etmemesi için Kürt halkı Öcalan ve PKK direniş tarihinden öğrendiği 'en olmazın, en imkansızın şartlarında bile imkan yaratan ve her daim olur diyen felsefesinin' bizzat takipçisi oluverdi. Kürt halkı Öcalan etrafında öznel bir güç oluvermiştir. Halk, tarihin seyrine müdahale etmiş ve 20. yüzyılın acı deneyimlerinin tekrarını önlemiştir. Kürt özgürlük hareketi ise bu süreçten itibaren daha fazla kendisini sorgulayarak ve radikal bir değişim-dönüşümü gündemine alarak günümüzdeki evrensel düzeye kadar çıkmayı başardı. Çünkü esasında sorguladıkları böylesi bir komplonun gerçekleşmesindeki iç faktörlerdi. Yani tarihin tekerrür etmesinin eşiğine neden gelinmiştir sorusu üzerinde ciddi bir yoğunlaşma olmuştur. PKK iç yapılamasında köklü değişimler yaparak özgürlük mücadelesini daha fazla büyütmeyi, daha fazla genişletmeyi hedefleyerek, bugünkü düzeye getirmiştir. Çünkü PKK'nin direniş geleneğinin kurumsal ve pratiksel temsili olan Öcalan 'çarmıhta' yani İmralı'da en kıt olanaklarla direnişini sürdürmüştür. PKK komplo sürecine kadar daha çok Kürdistan ve Ortadoğu'da ezilenler adına bir umutsa 17 yıl aradan dünya ezilenlerin umudu olmayı başardı.
*Kürt halkının 17 yıl boyunca komplo karşısında sergilemiş oldukları mücadelenin kazanımları neler oldu? Uluslararası komployu planlayan güçlerin pozisyonlarında nasıl bir değişim oldu?
Gerek PKK'nin 40 yıllık 'Teslimiyet ihanete, direniş özgürlüğe götürür' felsefesi gerekse de bu felsefenin toplumsallaşması Kürtleri 17 yıllık süre içerisinde alabildiğine dinamik ve hareketli kıldı. Burada Öcalan, PKK, Halk, 17 yıl boyunca hep aynı ruhta ve bilinçte buluşarak, büyük devrimlerini geliştirmişlerdir. Bu üçlü güç Kürt özgürlük hareketini yenilmez aşamaya getirmiştir. KCK Önderi Öcalan ise İmralı'nın en ağır şartlarında bile yani kendi deyimiyle 'çarmıhta' bile kalem ve sözle direnerek, 20 bin sayfa ile Kürt halkını küresel ve bölgesel değişimlere hazırlamış, PKK'de bunun halk tarafından yaşamsallaşması için görkemli ve efsanevi bir direnişle mümkün kılmıştır.
'Kürt halkı kendi kaderini tayin etmeyi başarmıştır'
Kürt halkı yerellerden başlayarak yaygınca oluşturulan meclis, belediye, komün ve kooperatifler yanı sıra binlerce sivil toplum örgütleriyle kendi kaderini tayin etmeyi başarmıştır. Yüzlerce belediyesiyle, binlerce kadın, gençlik ve halk meclisleriyle, komün ve kooperatifleriyle, kendi siyasal partileri, kendi diplomasisi, basın-yayın-medyası, kendi maliyesi yanı sıra dört parça Kürdistan'da savunma gücüyle Kürtler fiili olarak kendi kaderini belirleme noktasına getirmiştir. Bugün ise bu zemine dayalı olarak demokratik özerklik talebiyle özgürlük mücadelesinin zirvesine ulaşılmıştır. Bununla birlikte Kürt özgürlük hareketi gerek Rojava'da Arap, Süryani, Çeçen, Türkmen bileşen halklar gerekse de Bakur ve Türkiye'deki farklı halk ve inanç kesimleriyle yine Şengal, Kerkük, Maxmur vb. yerlerdeki direnişiyle buradaki halkların umudu olması, yine Doğu Kürdistan'da rejimin tüm baskılarına rağmen halkı örgütlemesiyle özgürlük için dinamik tutan duruş bu son 17 yıllık süreçte gelişmiştir.
'Ortadoğu'da siyaset artık PKK'siz ve Kürtlersiz olmuyor'
Tüm bu gelişim seyri PKK'yi bölgesel ve küresel çapta artık öznel bir güç olarak muhataplık düzeyine kavuşturmuştur. Ortadoğu'da PKK artık öznel bir güçtür. Komplonun tamamlanması için ABD, Rusya ve diğer Batılı güçlere 17 yıl sonra bakıldığında, bugün karşımıza ilginç bir tablo ortaya çıkmaktadır. Söz konusu bu güçler çeşitli biçimlerde Öcalan'a karşı komploda yer aldılar. Komplo İmralı'da da devam ettirildi. Zira İmralı uluslararası bir hukuksuzluk alanıydı ve bu hukuksuzluk alanı içerisinde Öcalan'ı bitirmeye dönük çabalar devam ettirildi. Ancak söz konusu güçler bugün Öcalan'ın yarattığı güçle Ortadoğu'da DAİŞ'e karşı cephede ortak savaşmak zorunda kalmışlardır. Yani bugün ABD, Rusya ve kimi AB ülkelerinin Rojava ve Güney'de HPG/YPG'siz savaş olmaz diyerek Türk devletiyle çelişenler 17 yıl önce Türk devletiyle birlikte bu komployu gerçekleştirdiler. İşte Öcalan'ın gücü 17 yıl sonra yarattığı bugünkü tabloda çok somuttur. Ortadoğu'da siyaset artık PKK'siz, Kürtlersiz olmuyor.
*PKK Lideri Abdullah Öcalan ağırlaştırılmış tecrit koşulları içerisinde tutuldu, birçok kez bu koşullar altında tutulması dünya kamuoyunda ve Kürt halkında yoğun tepkilere yol açtı. Abdullah Öcalan ile hala avukatları görüştürülmüyor? Durumu hakkında sağlıklı bir bilgiye ulaşmıyor. Bu duruma ilişkin neler söyleyebilirsiniz?
KCK Önderi Abdullah Öcalan sıkça 'beni seven ve bana bağlı olanlar benim düşüncelerimi pratikleştirir' demesi, özgürlüğünün düşüncelerinin yaşamsallaşmasıyla eşdeğer tuttuğu anlaşılmaktadır. Yani bu söylemde özgürlüğünün neyi gerektirdiğini belirtmektedir. Burada bireysel bir özgürlük talebi yok. Çünkü Kürt halkının özgürlüğünü amaçlayan düşünceleri uygulandığında özgür olabilecektir. Yani özgürlüğünü başta kadınlar olmak üzere Kürt halkının çabasına bırakmıştır. Bu işin derin bir boyutudur. Diğer boyutu ise KCK Önderinin İmralı'da Türk devleti ve uluslararası güçlerin onayıyla rehine olarak tutulması devam ediyor. Bu her Kürt açısından ciddi bir onur, vicdan ve ahlaki sorundur. Yani özgürlük anlamına gelen Öcalan'ın rehin tutulmasıyla Kürtlerin özgürlüğü ipotek altında tutulmak istenmektedir. Sömürgeci güçler 'eğer özgürlükten vazgeçmezseniz biz Öcalan'ı cezalandırırız' mesajını vermektedirler. Bunu asla kabul etmek mümkün değildir. Bu Kürtler açısından ulusal bir onur sorundur. 'İnsan onuru dokunulmazdır' der Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi. Ama Türk devleti onurumuza ipotek koymuştur. Bunu his ederek ve bilerek siyasal, diplomatik ve hukuk mücadele verirsek özgürlük mücadelemizde daha başarılı olabiliriz. Yani onurumuza dokundurtmamalıyız. Bu nedenle Öcalan'ın İmralı'da çıkarılması aynı zamanda Kürtler açısından insanlık onurumuzu üzerinde ipoteği kaldırmamız anlamına geliyor.
'Herkes efsanevi direnişle bütünleşmeli'
Eğer bugün özgürlük savaşçılarımız efsanevi direnişleriyle mücadele ediyorlarsa bunun en başlıca hedefi özgürlüğü tutsaklıktan çıkarmaktır. Çünkü gerilla aynı zamanda en derin ahlaki-politik gücün derin ifadesidir. Bugün özgürlük savaşçılarımız Cizre ve Sur'da efsanevi direniyorlarsa, bunu salt bir şehirlerde savaşma olarak dar ele almamak lazım. Özgürlük savaşçıları Öcalan'ın 'beni sevenler bana bağlı olanlar düşüncelerimi uygularla' talebini Türk devletinin üzerlerine benzin dökerek diri diri yakmaları pahasına uygulamaktadırlar. Dile kolay Cizre ve Sur'daki özgürlük savaşçıları YPS ve YPS-Jin aylardır NATO'nun ikinci büyük gücüne karşı savaşıyorlar. Komplonun 17. yıldönümünde hepimizin kendisini gözden geçirerek, Öcalan'la yürüdüğümüzde ne kadar başarılı olduğumuzu görerek, Öcalan'ın düşüncelerini daha fazla yaşamsallaştırarak kazanacağımızı görmeliyiz. Kürt topumu gibi Kürt bireyi de artık öznel bir güçtür. Düşünen, karar alabilen ve uygulayabilen tüm alt yapıya ve birikime sahiptir. 17 yıl aradan Kürt özgürlük mücadelesi Kürdistan ve Ortadoğu sınırlarını aştı gibi Kürdistan'da ise Kürt halkına Demokratik Özerklikler biçimindeki siyasal ve yasal statü kazandırmanın eşiğine getirmiştir. Sur ve Cizre'nin yanı sıra Rojava'nın geldiği aşamaya bakıldığında bu görülecektir. Bu nedenle herkesi komplonun 17. yıldönümünde onuruna dokundurtmaması için Cizre, Sur, Rojava, Başur ve Rojhilatta sergilenen efsanevi direnişlerle bütünleşmeye davet ediyoruz.
(mg)