DOSYA HABER Yazdır Kaydet

İsyanını direnişe dönüştüren kadınlar özgürlüğe yürüyor (3)

Dosya Haber
Mart 02 / 2016


 

 
Tarihten günümüze Kürt kadın mücadelesi
 
JINHA
 
HABER MERKEZİ - Deyfe, Fatma, Adile, Hanzat, Mina, Meryem, Sakine, Zilan, Sema, Beritan, Viyan; Kürt kadın direnişinin öncü isimleri ve daha ismini sayamadığımız niceleri… Tarih sayfalarında büyük zafer ve kahramanlıklar elde eden Kürt kadınlarının direniş geleneği son 40 yılda ordulaşmayla birlikte daha da yükselişe geçiyor.  
 
Erkek egemen sisteme karşı direnen Kürt kadınlarının mücadelesi elbette son 40 yıldan ibaret değil. Her ne kadar tarih onları yazmasa da kendi dönemlerinde büyük zafer ve kahramanlıklar elde eden Kürt kadınları, sosyal yaşamdan siyasal yaşama, kültür sanattan yaşamın birçok alanına kadar önemli başarılara imza attı. Direnişin sembolü Deyfe Xatun, Kürt Amazonu Kara Fatma, ilk diplomat Adile Hanım, adına şiirler yazılan Hanzat Hanım, Kürdistan Kadın Birliği'nin kurucusu Mina Qazi, İran Şahı'na karşı orduya öncülük eden kadın lider Qedem Xer ve Fatma, Perihan, Şemse, Nehrili, Meryem, Fasla ve daha niceleri. Tarihteki kadın mücadelesinin yükselişe geçtiği son 40 yıla da bakacak olursak kadınların tarihten bu güne verdiği direniş ve kullandıkları tarihi sözlerle nasıl bugüne geldiklerini gösteriyor. Tarihsel sürece bir göz atalım bakalım tarihten bu güne kadınlar neler yapmışlar ve mücadele bugüne nasıl gelmiş. 
 
Mina'dan Fatma'ya direniş 
 
Kürt siyaset tarihinde önemli yeri olan Mina Qazi, Mahabad, Kürt Cumhuriyeti kurucuları arasında yer alırken, 1945 yılında ise Kürdistan Kadın Birliği'ni kurmuş ve başkanlığını yapmıştır. Bedirhanlıların sürgün kızı Nesrin Bedirxan, sürgün hayatı boyunca, ölene kadar Kürtçe'den başka dil kullanmadı. Koçgiri aşiretinden Zarife, Kürt kadınları arasında milli uyanış için eşsiz bir propagandacı oldu. Hakkında pek bir bilgi olmayan Fatma, 'Kürt Kadınları Teali Cemiyeti'ni kurdu. 1957'de Yunanistan'a Kolonyalizm karşıtı kongreye delege olarak katılan Rewşen Bedirxan, kongrede Kürdistan bayrağını açar. Böylece ilk defa uluslararası bir toplantıda Kürdistan bayrağı açılmış olur. Rewşen Bedirxan'ın, birçok yazılı eseri bulunmaktadır. Bu eserlerinde Kürt kadınının cehalete karşı savaş vermesi gerektiğini ifade etmiştir. 1927 yılında başlayan Ağrı Ayaklanması'na katılan Besê, bir çatışma sırasında ele geçmemek için uçurumdan kendisini atarak yaşamına son verir. Kara Fatma (Fata Reş) önde gelen Kürt kadınları arasında en tanınanlarından biri olup, cesaretiyle, yiğitliğiyle, otoritesiyle ve duruşu ile birçok dergi ve gazeteye konu olmuş, herkes tarafından övgüyle methedilmiştir. 
 
Leyla Qasim: Ben cellâttan merhamet ve af dilemem
 
Kürt kadınlarının tarihsel süreçlerde ortaya koyduğu sözler de Kürt halkının ve kadınlarının direnişinin nasıl bu güne geldiğini apaçık ortaya koyuyor. Bunlardan biri de Gülnaz'dır. 1927 yılında başlayan Ağrı Ayaklanması'na katılan Gülnaz, ayaklanmadan sonra tutuklanarak Muş Cezaevi'ne konur. Gülnaz'ın önüne katledilen oğlu ve eşinin kesik başı getirilir. Gülnaz oğlunun kesik başını eline alarak şu sözleri sarfeder: "Bu benim tosunumdur, buna ben bugün için süt verdim. Eğer Kürdistan davası uğruna bu suretle ölümünü görmeseydim, sütümü kendisine haram ederdim." Kürt kadının özgürlük sembolü, cesaretin ve kahramanlığın adı Leyla Qasım, darağacına götürülen ilk Kürt kadınıdır. 13 Mayıs 1974'te darağacına götürülürken şu sözleri ortaya koyar: "Ben, halkımla ve mensubu olmakla şeref duyduğum partimin mücadelesiyle gurur duyuyorum. Tek isteğim, bana verilen görevi başaramadığım için Allah'ın beni affetmesidir. Ben ölüme hazırım. Bir cellâttan merhamet ve af dilemem." 
 
Tarih an'da gizli an tarihte…
 
Tarihte Kürt kadınlarının direniş örneklerini çoğaltmak mümkün ancak son 40 yılın Kürt kadın mücadelesine baktığımızda da kadınlar nasıl ki tarihte direnmişlerde bu direnişin bugünde devam ettiğini görebiliyoruz. Tarihteki Kürt kadın direnişini devralan Kürt kadınlarının son 40 yıllık mücadelesine bakarsak, Sakineleri, Beritanları, Zilanları, Semaları, Viyanları, Arînleri, Gulanları, Sêvêleri, Pakizeleri, Fatmaları görebiliriz. Kürt kadınları mücadeleye ilk nasıl başladı, nasıl örgütlendi ve şu an mücadeleye nasıl devam ediyor üzerinden son 40 yılı incelemekte fayda var. 
 
Kürtlerin 29'uncu isyanında kadınlar
 
'Kürtlerin 29. İsyanı' olarak yorumlanan PKK, 27 Kasım 2016 yılında 38'inci yılına girdi. PKK için "Uçurumun kenarında filizlenen bir çiçek" benzetmesi yapan PKK Lideri Abdullah Öcalan, PKK'nin kuruluş yıldönümü olan 27 Kasım'ı sömürgeleştirilen ve kendisi olmaktan çıkarılan bir halkın yeniden doğuşu ve öze dönüşü olarak değerlendiriyor. PKK, "Kadınlar özgür değilse toplum da özgür değildir" diyerek, kadın özgürlüğünü mücadelesinin esası haline getirdi.
 
İlk örgütlenmeden kadın ordulaşmasına 
 
1986 yılında gerçekleştirilen PKK'nin III. Kongresi'nde PKK'nin cephe örgütlenmesi olan ERNK'ye bağlı YJWK 1987 yılının Kasım ayında kurulur. 1993'te gerilla güçleri içerisinde ilk özgün kadın birliklerinin oluşumuyla kadın ordulaşmasına giriş yapılmıştır. Bu temelde 1995'te I. Kürdistan Kadın Özgürlük Kongresinde YAJK (Yekitiya Azadiya Jinen Kurdistan) adıyla birlik örgütlemesine gidilmiştir. 8 Mart 1998'de Kadın Kurtuluş İdeolojisiyle kadın öncülüğünde sosyal devrimin temel ilkeleri belirlenmiştir. Kadın Kurtuluş İdeolojisinin pratikleştirilmesi amacıyla 8 Mart 1999'da Kürdistan İşçi Kadın Partisi (PJKK)'nin kuruluşuyla kadın partileşmesine gidilmiştir. PJKK daha sonra adını değiştirmiş, örgütlenme ve mücadele perspektifini daha da genişletmeyi esas almıştır. Buna bağlı olarak Kürdistan Kadın Özgürlük Hareketi 2000'de Kadın Özgürlük Partisi (PJA) örgütlenmesiyle evrensel sorumluluğu üstlenerek, Kürt kadın deneyimlerini diğer halkların kadınlarıyla paylaşmaya özen göstermiştir. 2004'te PAJK (Partiya Azadiya Jin a Kurdistan) ile kadın partisi örgütlenmesini daha da genişleterek Kürt Özgürlük Hareketinin çeşitli örgütlenme alanlarında yer alan kadın gücünün çatı partisi rolünü üstlenmiştir. 
 
Meşru savunma alanları örgütlendi
 
Ancak mücadelenin gelişmesi ve örgütlenmenin daha da derinleşmesiyle aydınlama ve kadın Rönesanssının yaşandığı Kürdistan'da partiyi aşan, daha esnek ve kapsamlı, konfederal bir kadın örgütlenmesi ihtiyacı açığa çıkmıştır. Bu nedenle 20 Nisan 2005'te dört parça Kürdistan'ın yanı sıra, yurtdışındaki kadınların örgütlülüğünü kapsayan Yüce Kadınlar Topluluğu (KJB) çatı oluşumuyla kadınların konfederal örgütlenmesinin kuruluşuna gidilmiştir. KJB'nin örgütlenme modeli ideolojik örgütlenme, kitle örgütlenmeleri ve demokratik dönüşüm stratejisi ile birlikte meşru savunma alanlarının örgütlenmesinden oluşmaktadır. İdeolojik alanda PAJK (Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi-Partiya Azadiya Jin a Kurdistan), kitlesel alanda YJA (Özgür Kadın Birlikleri- Yekitiya Jinen Azad), meşru savunma alanında ise YJA Star ve genç kadınlar örgütlülüklerini kapsamaktadır. 
 
İlk Kadın Komutan: Hanım Yaverkaya
 
Hanım Yaverkaya'nın öz geçmişi "Kadın Ordulaşması" kitabında şu sözlerle yer alır: "Hilvan direnişinde aktif bir biçimde yer alan bir ailenin kızıdır. O dönemde yakınları tutuklanınca yurtdışına çıkmak zorunda kalır. Beyrut-Şam evlerinde yoğunlaştırılır. Okuma-yazmayı parti saflarında öğrenir ve kendisini ideolojik bilinç düzeyinde oldukça geliştirir. Girdiği bir silahlı çatışmada yaşamını yitirir. Çatışmada gösterdiği direniş, halk üzerinde büyük etki yaratır. Savaş yönü güçlü, inisiyatifli bir Kürt kadınıdır. Öncü özelliklere sahip ve oldukça otoriterdir. O yüzden erkek yapısı tarafından da kabul gören bir duruşa sahiptir. Kadının savaşamayacağına dair yargıların hakim olduğu bir süreçte, erkeklere de komutanlık yapmış olması onun özgünlüğünü açığa çıkardığı gibi kadın karşısındaki yargıların gerçek dışılığını da kanıtlamıştır."
 
Sakine Cansız: Yaşamım hep kavga…
 
PKK'nin ilk kurucularından Sakine Cansız (Sara), kadın hareketi çalışmalarında görev ve sorumluluklarını yerine getirmede büyük bir emeğin sahibi olmuştur. Sakine, 40 yıllık uzun soluklu bir mücadele sürecinde ömrünü ezilen halkların kurtuluşuna, kadınların özgürlüğüne, insan olmanın hakikatine, dağlara, kavgaya adamış direngen ve inatçı bir kadındı. Diyarbakır zindanında işkenceci Esat Oktay'ın suratına tüküren Sakine, ilk siyasi savunma yapan kadındır. "Yaşamı Hep Kavga" olan Sakine, son nefesine kadar da inandığı değerler uğruna kavgasını sürdürdü.
 
Zeynep Kınacı: Anlamlı bir yaşamın sahibi olmak istiyorum
 
Kürtlerin tarihinde dönüm noktalarından biri olarak değerlendirilen PKK'li Zeynep Kınacı'nın (Zilan) Dersim merkezde düzenlediği eylemde yaşamını yitirmesinin üzerinden 20 yıl geçti. Arkasından bıraktığı mektupta, "Yaşam iddiam çok büyük. Anlamlı bir yaşamın ve büyük bir eylemin sahibi olmak istiyorum. Yaşamı ve insanları çok sevdiğim için bu eylemi gerçekleştirmek istiyorum. Kürt kadınının sembolü olmak istiyorum" diyerek, tarihe not düştü. Zilan'ın eylemi asker ve polisler üzerinde büyük psikolojik baskı oluştururken, PKK Lideri Abdullah Öcalan, onun hakkında "Zilan yaptığı eylem ile beni aştı. Bundan sonra ancak Zilan'ın militanı ve takipçisi olabilirim" demişti. 
 
Sema Yüce: Kadınlar küllenen Kürt ateşinin kıvılcımlarıdırlar
 
Direnişin vücut bulmuş haliydi Sema Yüce. Zekiye'nin, Rahşan'ın, Berivan'ın, Ronahi'nin ve Zilan'ın izini sürdü. Yaşamı aydınlatmak için ateşten bir köprü oldu yüreği, bedeni ve bilinci. Çanakkale Cezaevi'nde 21 Mart 1998 yılında gerçekleştirdiği eylem ile ağır yaralı halde hastaneye kaldırılan Sema Yüce, 17 Haziran 1998'de ardında Semalaşan kadınlar bırakarak hayata gözlerini yumdu. Sema bedenini ateşe vermeden önce yazdığı mektupta eyleminin gereğini şu sözlerle açıklıyor: "Beynimi, yüreğimi ve bedenimi 8 Mart'tan 21 Mart'a ulaşan ateşten bir köprü yapmak istiyorum. Çağdaş Kawa Mazlum Doğan'ın ve diğer tüm şehitlerimizin iyi bir öğrencisi olabilmek için, Zekiye gibi yanmak, Rahşan gibi Newrozlaşmak istiyorum. Diğer Newrozlaşan Berivan, Ronahi, Mirza Mehmet ve Eser yoldaşların izinde kararlıca yürümek istiyorum. Kadının yaşam gücünün, zafer gücünün olduğunu, kadının da yoldaş olabileceğine olan inancımı soylu bir eylemle taçlandırmak isteğimin nedeni, soyluluğu bilinen tüm tanımlarından arındırarak, kendisi basit düşleri büyük insanın erdemi olduğunu haykırmak isteyişimdir. Kadınlar, küllenen Kürt ateşinin kıvılcımlarıdırlar. Küllerinden yeniden doğmayı başaran, bunun kıvılcımı olan her kadın, özgür Kürdistan'ın dokuyucusu olacaktır."
 
Gülnaz Karataş: Teslimiyete asla! 
 
Kürt Kadın Özgürlük tarihinde direniş geleneğinin oluşmasında tarihi bir rol oynayan Gülnaz Karataş (Berîtan Hevî), 25 Ekim 1992 senesinde Xaxûrkê'de KDP peşmergeleri ile son mermisine kadar savaşıyor. 1992 senesi Kürtlere karşı Kürt işbirlikçiliğinin yoğun saldırılarla yöneldiği bir dönem. Kürt işbirlikçilerin düşmandan daha da düşman olarak görüldüğü o senelerde ihanete ve işbirlikçi ilkel milliyetçiliğe karşı bir kin büyüttü içinde Berîtan. Ya onları alt edecek ve geri püskürtecekti, ya da teslim olmayacaktı. Teslim olmadı... Teslim olmayı seçmeyecek kadar yiğit olan Berîtan, "Teslimiyete asla" ruhunu kuşanarak 25 Ekim ruhunu içselleştirdi. Peşmergelerin, "Teslim ol, bir şey yapmayacağız. Biz de Kürdüz" demelerine rağmen, "Kürt gericiliğine teslim olmam" dedi. Ardından kayalardan kendini aşağıya atan Berîtan bir özgürlük çizgisinin yaratıcısı oldu.
 
Viyan Soran: Bedel ödenmeden özgürlük olmaz
 
Leyla Weli Hüseyin (Viyan Soran), YJA-Star komutanlığı yaptığı Haftanin alanında 2006 yılında Abdullah Öcalan'a uygulanan komplo ve tecrit karşısında bedenini ateşe verdi. Eyleminin ardından PKK Lideri Abdullah Öcalan'a bir mektup bırakan Viyan, "Bedel verilmeden özgürlük olmaz" demişti. 1997 yılında PKK'ye katılarak özgürlük mücadelesinde toplum gerçekliği, kadın, tarihi konularında derinleşen Viyan, mücadele içinde moralli ve bilinçli duruşuyla tanınıyordu. 
 
Yarın: Rojava'dan Kuzey Kürdistan'a direnen kadınlar özyönetimi örüyor 
 
(mg)