İsyanını direnişe dönüştüren kadınlar özgürlüğe yürüyor (4)
Dosya Haber
Rojava'dan Kuzeye direnen kadınlar özyönetimi örüyor
JINHA
HABER MERKEZİ - Rojava'da çetelere karşı fedai eylem gerçekleştiren Arîn Mirkan'dan ihanet kapısından geçmeyen Meryem Kobanê'ye ve Kuzey Kürdistan'da özyönetim alanlarında yaşamanın direnmek olduğunu belirten Sêvê Demir'den "Benim buradan ancak ölü bedenim çıkar" diyen Hidayet Taştamur'a kadar kadınlar 5 bin yıllık erkek egemen zihneyete karşı direniyor.
Sakinelerden Sêvêlere, Ekinlerden Pakizelere, Hidayetlerden Fatmalara, Arînlerden Slavlara, Ivanalardan Gulanlara, Sibellerden Peymanlara bir direniş hikayesidir Kürt kadın mücadelesi. Rojava'dan Kuzey Kürdistan'a erkek egemen sisteme karşı direnen kadınlar tüm dünya kadınlarına bir direniş geleneği de yaratıyor. DAİŞ şahsında tüm egemen güçlere karşı ağır bedeller vererek direnen Rojavalı kadınlar, tüm dünya kadınlarına yeni yaşam umudu yarattı. 5 bin yıldır kadını yok sayan, irade olarak görmeyen erkek egemen sistemin Rojava'da direnen kadınlar şahsında çöküşünü görüyoruz. Rojavalı kadınlar şimdi bir yandan bu sisteme karşı direnişini sürdürürken bir yandan da demokratik özerk yaşamın inşasının öncülüğünü yürütüyor.
Rojava'da direniş nasıl başladı?
Suriye'de yaşayan Kürtler, Baas rejiminin baskısı altında yıllarca yaşamak zorunda kalsa da şimdi tarihin en görkemli direnişini sergiliyor. Tüm baskılara karşı kendi sistemini kurmakta kararlı olan Rojava Kürtleri, 19 Temmuz 2012'de demokratik özerklik temelinde inşa çalışması başlattı. Rojava Kürtleri bir yandan insanlık için onur savaşı verirken bir yandan da kendi inşa çalışmasını kararlılıkla sürdürdü. Rojava'nın birçok kentinde kadınlar da YPJ, HPC ve QSD gibi savunma güçlerinde yer alırken bunun yanı sıra asayiş, halk meclisleri, kooperatifler, kadın vakıfları, kadın komünleri, kadın örgütleri, mahkemeler, halk evleri, kültür sanat evleri, gençlik evleri, kadın bakanlıkları, kadın akademileri gibi kurumlaşmalara gitti. Ermeni, Asuri, Arap ve Süryanilerinde yer aldığı bu kurumlarda adım adım inşa çalışmaları başladı. Kadınlar öncülüğünde oluşturulan bu sistem tüm dünyaya "Rojava devrimi kadın devrimidir" diye yankılandı. Bin yıllardır erkek egemen zihniyete karşı tarih sayfalarında verilen kadın mücadelesine tanıklık etsek de ilk defa kadın öncülüğünde gerçekleşen bir devrime tüm dünya tanıklık ediyor.
Meryem Kobanê: O kapıdan geçen kadın köleliği kabul etmiş olacaktı
Federal Kürdistan Bölgesi'ne bağlı Şengal'e saldıran DAİŞ çeteleri binlerce kadını kaçırıp köle pazarlarında sattı. Ardından Kobanê'ye saldıran çeteler burada kadınların direnişine çarparken, aylarca süren tarihi direniş tüm dünyada da hayranlık uyandırmıştı. Egemen güçlerin desteğiyle kuşatma altına alınan Kobanê'de silahını bırakıp kaçanlarda oldu. Bu sırada "Ben ihanet kapısından geçmem" diyen YPJ Komutanı Meryem Kobanê'nin sözleri güne damgasını vurmuştu: İşte Meryem Kobanê'nin o sözleri: "O kapıdan geçen kadın, köleliği kabul etmiş olacaktı. O sırada Serzori Direnişi aklıma geldi ve öfkeyle kimse beni bu ihanet kapısından geçiremeyecek dedim. Şunu gördüm ki, ihanet yenilecek, direniş zaferle taçlanacaktı. Eğer Kobanê düşseydi, Kürdistan'ın kalbi düşmüş oluyordu. Bu kadar destansı direnişten sonra şehitlerin çizgisinin dışında yer almanın hiçbir anlamı olmayacaktı. Bu Önderliğin sözüdür; 'Düşürülmüşlüğün en yoğun olduğu yerde direniş başlar.' Kobanê'nin kızları şahsında büyük kadın direnişine tanıklık ettik."
Arîn Mîrkan fedai eylemiyle direnişin sembolü oldu
5 Ekim 2015 yılında Miştenur Tepesi'nde tecavüzcü DAİŞ çetelerine karşı fedai eylem gerçekleştiren YPJ Komutanı Arîn Mîrkan, eylemiyle tüm dünyanın dikkatini Kobanê direnişine çekti. Arîn'in eyleminden sonra açıklama yapan YPJ/YPG güçleri, "Arîn yoldaşımız çete saldırılarına karşı fedai bir eylem gerçekleştirmiştir. Arîn yoldaş eylem yaptığı saldırı gücünü durdurmuş ve onlarca çeteyi öldürmüştür. Arîn yoldaşın bu eylemiyle ortaya koyduğu cesaret, fedakarlık ve özveri tüm YPG ve YPJ'li savaşçılarımızın direniş tutumudur. Tüm YPG ve YPJ savaşçıları gerekirse Arînleşecek, fakat Kobanê'ye yönelik bu çete saldırılarının amacına ulaşmasına izin verilmeyecektir" demişti.
Gulan yaralanmasına rağmen mevzisini terk etmedi
Silahını bırakıp gidenlere inat kadınlar ne mevzisini terk etmişti ne de o 'ihanet' dedikleri kapıdan geçmişti. Büyük bedeller ödemelerine rağmen mevzilerde çetelere karşı zılgıtlarıyla direnen kadınlar umutlarını kaybetmeyerek direnişlerine devam etmişti. Bunlardan biri de YPJ Komutanı Gulan Batman'dı. Defalarca yaralanmasına rağmen kaldığı mevziiyi DAİŞ çetelerine bırakmamak için tedavi olmayı reddeden Gulan, ikinci kez yaralanması nedeniyle yaşamını yitirdi.
Viyan sanatını halkıyla buluşturdu
YPJ savaşçısı Viyan Peyman'ı da güzel sesiyle tanıdı herkes. Viyan, elinde tuttuğu silahı ile harabeye dönen Kobanê sokaklarında yürürken seslendirdiği ağıtlarla hafızalara kazındı. Savaşçı kimliğinin yanında aynı zamanda sanatçı olan Viyan, sanatını halkla buluşturmuştu. 6 Nisan tarihinde çetelere karşı mücadele yaşamını yitiren Viyan Peyman da çeteleri "insanlıktan nasibini almamışlar" diye tanımlıyordu. Rojava devriminde İvanalaran Sibellere direniş örneklerini çoğaltmak mümkün. Egemen güçlere karşı verilen bu direnişin yeni yaşam umudu olduğunu gören dünyanın birçok ülkesinden insanlar direnişe katıldı. Rojava devrimi enternasyolist bir güce dönüştü.
Sakinelerden Sêvêlere direniş sürüyor
Eril zihniyetin tüm baskı politikalarına karşı Kuzey Kürdistanlı kadınlar da, tarihten aldıkları kadın direniş geleneğini günümüze kadar sürdürdü. Sakinelerin, Beritanların, Zilanların, Semaların 40 yılda yarattığı direniş geleneğini bugün özyönetim alanlarında tüm insanlık dışı saldırılara rağmen Ekinler, Sêvêler, Pakizeler, Fatmalar, Yaseminler, Tubalar, Hidayetler devam ettirdi. Özyönetim alanlarında saldırıların en çok hedefi haline gelen kadınlar, bedenleri teşhir edilse de bir adım dahi geri atmayarak direnişi sürdürdü. Tarih 4 Ocak 2016'yı gösterdiğinde ise Kürdistan halkının özyönetim ilanlarına karşılık verilen sıkıyönetim uygulamalarının sürdürüldüğü ve tanklarla toplarla halkın üzerine ateş açıldığı, ablukanın yoğun olarak yaşandığı Silopi'de Kürt kadın siyasetçileri Sêvê Demir, Pakize Nayır ve Fatma Uyar katledildi. Tıpkı 9 Ocak 2013 tarihinde Fransa'nın başkenti Paris'te katledilen Sakine Cansız, Leyla Şaylemez, Fidan Doğan gibi Fatma, Sêvê ve Pakize, erkliğin namlularından sıkılan kurşunlarla Botan'ın zulme karşı isyan eden topraklarında, toprakların her köşe başında anlattığı hikayelerin üzerinde infaz edildi. "Yaşamak direnmektir" diyen Sêvê'den, "Erkeklere boyun eğmeyin" diyen Fatma'ya ve "Botan kazanırsa insanlık kazanacak" diyen Pakize'ye kadar kadınlar asla erkek egemen sisteme boyun eğmedi.
Hidayet Taştamur: Benim ancak ölü bedenim buradan çıkar
YPS-JIN üyesi Hidayet Taştamur (Asya), Şırnak'ta 5 Şubat günü girdiği çatışmada yaralanarak yaşamını yitirdi. Asya'nın büyük bir direniş gücüyle savaştığını söyleyen arkadaşları şunları belirtmişti: "Asya şehit düşmeden önce yaşlı bir amca sordu, 'sende mi kaçacaksın' diye. Asya'da gülerek, 'Benim ancak ölü bedenim buradan çıkar. Ama ben kesinlikle ölmeden bu mahalleden çıkmam.' Gerçekten eğer bir intikam duygusu oluşacaksa bu şekilde oluşacaktır. Heval Asya'nın şahadetinden sonra katılımlar sıklaştı. Asya'nın şahadeti aslında netleşme günü olarak görüyoruz. Artık geri dönüşü olmadığı sonuna kadar savaşmanın ve devrime yürüme günüdür. Bu konuda Asya da kendinde netleşmişti ki mahallede sadece ölü bedeni çıkacağı sözünü verdi."
Yasemin Çıkmaz: Bu hakikat yolunda arkadaşlarıma sırtımı dönemem
Abluka altına alınan Cizre'de ikinci vahşet bodrumunda katledilen Yasemin Çıkmaz, "Anne bu hakikat yoludur, arkadaşlarıma sırtımı dönemem" diyerek katılmıştı Cizre ve kadın direnişine. Daha 16 yaşındaydı Yasemin ikinci vahşet bodurumda yaralılar arasında ismi duyulduğunda. Yasemin, sokağa çıkma yasağının 16. gününde JINHA mikrofonlarına konuşurken şunları söylemişti: "Üç aydır YPS'ye katıldım katılma nedenim; buradaki direnişte ilk başlarda kadınlar yoktu ben de bunu büyük bir eksiklik olarak gördüm. Rojava Devrimi'ni kadınlar yaptı, Kobanê'de kadınlar en ön cephedeydiler, ben de bir kadın olarak buradaki direniş içerisinde mücadelemi vermek istedim. İlk YPS'ye katıldığımda erkek arkadaşlar kadın arkadaşlar cephede kalamazlar diyordu. Biz kadınlar olarak cephede kalmaya başlayınca istek ve irademizi gözleriyle gördüler. Artık erkekler birçok konuda susmak zorunda kaldılar. Mesela Cizre'de birçok tepede kadın arkadaşlar ön cephede bulunuyor. Bütün kadınlar ayağa kalkmalı büyük bir direnişle bu sürece katılmalılar. Bütün kadınları direniş alanlarına çağırıyorum."
Özyönetimi ören kadınlar direnişi sürdürüyor
Cizre'de vahşet bodrumlarında katledilenlerden biri olan üniversite öğrencisi Güler Eroğlu, katledilmeden önce ailesine gönderdiği ses kaydında yaşanan durumu anlatarak, "İlk defa bu kadar özgür olduğumu hissettim" demiş. Aynı katliamda yaşamını yitiren Nursel Dalmış'ın ise "Ben şehit olarak ölmek istiyorum. Bu mücadele için şehit olmak istiyorum" olmuş. Özyönetim alanlarında son nefeslerine kadar direnen kadınlar devletin birinci hedefi haline gelirken, katledilen kadınların direniş mirasını devralan kadınlar özyönetimi örmeye devam ediyor.
Yarın: Batı'daki kadınların serhıldanı: Öz savunma ile direnen kadınlar
(mg)