DOSYA HABER Yazdır Kaydet

İsyanını direnişe dönüştüren kadınlar özgürlüğe yürüyor (5)

Dosya Haber
Mart 04 / 2016


 

Batı'daki kadınların serhıldanı: Öz savunma ile direnen kadınlar 
 
JINHA
 
HABER MERKEZİ - Rojava'da ve Kürdistan'da kadınlar direnişin en ön saflarında yer alarak öz gücünü ortaya koyarken,  Batı'daki kadınlar da kendi öz savunmasını gerçekleştiriyor. Nevin, Çilem, Yasemin ve niceleri yüz yıllardır kendilerine kodlanan 'kader' algısına teslim olmayarak bir sembole dönüştüler. Çilem'in, "Bir kadın isterse kendini doğurabilir" sözü artık sokaktaki kadından üniversiteli kadınlara bir direniş haline dönüşürken, feminist avukat Ceren Şimşek öz savunma için, "Kadının öz iradesini ortaya koyması başlı başına bir serhıldandır" diyor.
  
Bugün içinde bulunduğumuz süreç kadınlara dayatılan baskı, sömürü ve ölümün halen sürmekte olduğunu gösteriyor. Sistematik olarak süregelen erkek şiddeti devletle bütünleşerek kadınlara karşı savaş açmış durumda. Devlet, kadının her alandaki mücadelesini pasifize ederken, direnen kadınları ise yok saymaya ve katletmeye devam ediyor. Rojava'da faşist çetelere karşı kendini, toprağını, savunan kadınlar Batı'daki kadınlara umut oluyor. Kadınlar efsanelerden hakikate açılan yolda ilerliyor. 
 
Öz savunma, kadınların genelde en yakınlarındaki erkeklerin şiddetine maruz kaldıklarında gösterdiği bir tepki iken, bu öfkenin ve başkaldırının örgütlü biçimlerini de gün geçtikçe artarak görüyoruz. Kendisine tecavüz eden erkeği öldürdüğü için müebbet istemi ile yargılanan Nevin'in o keskin bakışları ise aklımıza kazınırken her şeyi özetliyor aslında.
 
Kadınlar sembolleşiyordu: Nevin, Çilem Yasemin
 
Isparta'nın Yalvaç ilçesi Koruyaka köyünden 29 Ağustos 2012 günü kendisine silah zoruyla tecavüz eden 35 yaşındaki Nurettin Gider'i öldürmüştü. Adana'da kendisine sürekli şiddet uygulayan eski eşi Hasan Karabulut'u 14 Temmuz 2015 günü tabancayla vurarak öldüren Çilem ise, kendisine 'neden öldürdünüz' diye soran gazetecilere, "Hep mi kadınlar ölecek. Biraz da erkekler ölsün!" demişti. Yasemin Çakal, 10 Temmuz 2014'te uzun süredir sistematik bir şekilde şiddet gördüğü kocasını kendisini korumak için öldürdü. Çocuğuyla birlikte cezaevinde olan Yasemin'in ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanmasına devam ediliyor. Yasemin de öldürmeseydi öldürülecekti. 
 
Demet tecavüze karşı öz savunma ile direndi 
 
Diyarbakır'ın Eğil ilçesindeki bir köyde yaşayan 19 yaşındaki Demet Y., kendisini bekâr olarak tanıtan ancak daha sonra evli olduğunu öğrendiği Zeki Ç.'den ayrılmak isteyince tecavüz ve öldürülmekle tehdit edildi. Şantajla buluşmaya zorlanan Demet, tecavüz etmeye çalışan erkekten bıçakla yaralayarak kurtuldu. Tecavüze girişen erkek hastanede ölürken, Demet tutuklanarak cezaevine gönderildi. Demet, "tecavüz girişimi olamayacağını" iddia eden erkek egemen yargıya karşı  özgürlük mücadelesi veriyor. 
 
İTÜ: ÖGB ve polis tacizine karşı kadınlar eylemde 
 
24 Kasım'da üniversiteli kadınlar tacize, tecavüze ve erkek şiddetine karşı İstanbul Teknik Üniversitesi Ayazağa kampüsünde eylemdeydi. Sloganlarıyla tacizci öğrencileri, akademisyenleri, ÖGB ve polisi üniversitelerinde istemediklerini haykırdılar, tacizcilerle, tecavüzcülerle, erkek şiddetiyle hayatlarının her alanında karşılaşan kadınlara "tacize karşı öz savunma!" dediler. 
 
Kampus Cadıları öz savunma eğitiminde 
 
Erkek şiddetine karşı öz savunma eğitimleri yapan Kampüs Cadıları, üniversiteli kadınları dayanışma ağını büyütmeye, öz savunma için eğitimlere katılmaya çağırıyor. Üniversiteli genç kadınların oluşturduğu bir topluluk olan Kampüs Cadıları, her geçen gün artan kadın cinayetlerine, kadına yönelik şiddete karşı çoğu üniversitede "öz savunma" eğitimleri başlattı.
 
A.Ü: Kadınlar IŞID zihniyetini defetti.
 
Geçtiğimiz aylarda Ankara Üniversitesi Cebeci kampüsünde kadınlar, kendilerine saldıran 20 kişilik IŞID sempatizanı erkeği öz savunma gücünü kullanarak kampüs dışarısına çıkarttı. 
 
G.Ü: 150 erkeğe karşı 20 kadın saldırıları püskürtü
 
Geçtiğimiz yıl üniversitede faşist erkekler tarafından sürekli tacize ve saldırıya maruz kalan Kolektif üyesi kadınlar okulda basın açıklaması yapma kararı kaldı. 20 kadınla okula gelen kadınlar karşısında 100'den fazla erkeği buldu. Biber gazlarıyla ve tekmeleriyle öz savunmalarını gerçekleştiren kadınlar saldırıyı püskürtü.
 
İ.Ü: ÖGB tacizine kadınlar sessiz kalmadı
 
İstanbul Üniversitesinde bundan birkaç ay önce özel güvenlik görevlisi Emrullah Beyaz kadın öğrencilere sistematik tacizde bulunmuştu. Ayrıca ÖGB görevlisi kadın öğrencileri silahla tehdit edip "Kimseye söylemeyin" demişti. Kadınlar bunun üzerine okulda eylem yaparak tacizci görevliyi ifşa etti ve ses çıkarma eylemi yaptı. 
 
D.Ü:Tacize karşı yüzlerce kişi toplandı
 
Dicle Üniversitesinde KYK yurdunda kalan konservatuar öğrencisi akşam yurduna dönerek tacize uğramıştı. Tacize karşı toplanan öğrenciler kadın öğrenciyi taciz eden arabaya taşlar atmıştı. Daha sonra yüzlerce kadın toplanarak yürüyüş gerçekleştirdi. 
 
Öz savunmasını gerçekleştiren kadınlara karşı eril yargı sistemi 
 
Yaşamın her alanında birçok saldırıya maruz kalan kadınlar bilinçlenerek örgütlendiğinde ve eril sisteme baş eğmediğinde bu sefer sitemin eril yasalarıyla karşılaşıyor. Kendisine tecavüz eden erkeği öldüren kadın müebbet alıyor tecavüzcü erkekler ise 'saygın tutum, haksız tahrik indirimi' gibi yargının adeta cezayı işlediği için tebrik ettiği bir konuma getiriliyor. Yargının kadınların öz savunma gerçekleştirdiği durumlara karşı verdiği kararları değerlendiren feminist avukat Ceren Şimşek, Türkiye'nin kadınlar için her geçen gün yaşanmaz bir ülke haline geldiğini belirterek,  rutin bir hal alan kadın cinayetleri, tecavüzler, tacizler, fiziki ve fiziki olmayan şiddet türlerinin olağan bir hal aldığını vurguladı. 
 
'Öz savunmanın hukuki boyut kazanması gerekiyor'
 
Kadına karşı gösterilen şiddetin gücünü politikadan aldığını söyleyen Ceren, mevcut sistem içerisinde kadının kendisini her türlü saldırıdan koruması için öz savunmanın, hukuki zemin içerisinde boyut kazanması gerektiğini belirti. Hukuksal reform ve değişimlerden başlayarak kadınların öz savunma araçları ve yöntemleri hakkında bilinçlendirilmesi gerektiğini, öz savunmanın, meşru müdafaadan farklı olarak sadece silahlı olarak yürütülmediğini vurgulayan Ceren, "Öz savunma bir halkın, topluluğun kendi güvenliğini yürütebilmesidir. Bunun içinse toplumsal dönüşüm ve temel bir örgütlülük gerekmektedir. Bu örgütlülük milis gücünden daha çok tamamen toplumun kendi gücüne dayalıdır. Öz savunma meşruiyete dayanan sivil olarak gelişen toplumsal bir inisiyatiftir" şeklinde konuştu.
 
'Kadının öz iradesini ortaya koyması başlı başına bir serhıldandır'
 
Kadının, ataerkil topluluk içerisinde kendi çözüm inisiyatifini geliştirip, yaşam kararlarını kendi öz iradesine dayandırarak uygulamasının başlı başına bir serhıldan olduğunu belirten Ceren, şöyle devam etti: "Aynı zamanda kadına karşı şiddet uygulayan erkeklere karşı adaletin yetersiz kalması, yaptırımların hafifletilmiş olması kadınlara adaletini kendi arama noktasına getirmektedir. Şiddeti engelleyen düzenlemelerin yetersiz olması ve olanların da uygulamaması nedeniyle şiddet gören kadınlar, farklı savunma mekanizmaları kullanmaya yönelmektedir. Meşru mücadele mekanizmaları, kadınları erkekler karşısında güçlü ve öz güvenli hissetmesini sağlamaktadır. Meşru mücadele alanlarının geliştirilmesi erkekler üzerinde caydırıcı etki yaratacaktır. Bunun en önemli örneği Rojava kadın devrimi ve Kobanê direnişinde kendi öz savunma güçlerini oluşturan kadınlardır. Tecavüzcü IŞID çetesine karşı özgürlük mücadelesi yürütmüş ve başarmışlardır."
 
(he/sy)