DOSYA HABER Yazdır Kaydet

Bir Emine Akçay hikâyesi, kadın intiharları ve yoksulluk (5)

Dosya Haber
Mayıs 29 / 2016


 

 
Emine Akçay örneğinden kadın intiharına dair medya okuması
 
Sibel Yükler/JINHA
 
HABER MERKEZİ - Yoksulluğun toplumsal cinsiyete göre en çok kadını etkilediğinden yola çıkarak hazırladığımız dosyanın son bölümünde, yine Emine Akçay'ın intiharı üzerinden medya okuması yapacağız. Basına yansımış bir "ağlatan intihar"da, yoksulluğun ve yoksunluğun ardındaki nedenler, sosyal devletin eksiklikleri, çoğunlukla gurur duyulan toplumsal dayanışma ağlarının yokluğunu gör ardı edilmişti. Medyada bu sürüklenişleri "acıklı son" başlığıyla yok ediliyordu.
 
Türkiye'nin en yakıcı sorunlarının başında geliyor olmasına karşın, yoksulluk ve yarattığı yoksunluk halleri ana akım medyada kendine yer bulamıyor. Hafıza Kaydı'nın hazırladığı Emine Akçay Medya Okuması'a göre, yoksulluğun yarattığı toplumsal yıkım başlı başına bir haber konusu iken 'yoksullar' ancak üçüncü sayfanın, yani adli olayların konusu olursa gazetelerde ve haberlerde kendine yer bulabiliyor. Bu, büyük şirket ve holdinglerin uzantısı olarak çalışan medya kuruluşlarının bilinçli bir tercihi.
 
Nedenler kamufle ediliyor, insanlar marjinalleştiriliyor
 
Bugüne kadar yoksulluk ve ana akım medyada temsili üzerine yapılan araştırmalarda, "ana akım medyada yoksul, yoksun bırakılmış insanlar yok sayılıp gözlerden saklanıyor", tespitine sık sık rastlamak mümkün. Hafıza Kaydı'na göre, ana akım medyada yapılan yoksulluk haberlerinde, yoksulluğun sosyo-ekonomik temelleri ve eşitsizliğin nedenleri kamufle edilirken, yoksul insanların ötekileştirilip marjinalleştirildiği görülüyor. Yoksul bırakılmış insanlar suçun ve şiddetin kaynağı olarak gösterilir ya da sorun bireyselleştirilerek dramatize ediliyor. 
 
Devlet kurumlarının 'şefkat eli!'
 
Yoksulluk haberlerinde dikkat çeken bir başka ortak yan ise 'devlet' ya da kurumlarının 'şefkati'. Yoksul kişinin yol açtığı öne sürülen yıkımı, yoksulluğun 'gizlenen sorumlusu' devletin ortadan kaldırdığı mesajı veriliyor. Medya okumasına göre, bu yanıyla yoksulluğun suçu da yoksula yıkılıyor.
 
Devlet olgusu sorgulanmıyor
 
Emine Akçay'ın yaşamına son vermesine ilişkin yapılan haberlerde de dikkat çeken ortak yön, konunun dramatik bir şekilde sunulmuş olması. Haber metinlerinde Emine'nin içinde bulunduğu ekonomik yetersizlikler ya da sosyal devlet olgusu sorgulanmak yerine 'yalnızca' eşi Hüseyin Akçay'ın suçlu olarak işaret edildiği görülüyor. Emine'nin yaşamına son vermesinin ardından çocuklarına "devletin sahip çıktığı" da haberlerde yer alan ortak mesajlardan.
 
Yoksulluğun pornografisi
 
Diğer yandan yoksulluk pornografik bir seyir malzemesi haline getirilerek, görece daha iyi durumda olan 'orta sınıf' için 'şükür' öznesi haline getiriliyor. Hafıza Kaydı'na göre, medya yoksulluk konusunda da 'yoksul olmayanlar için' rıza üretiyor. Yoksulluk bir taraftan yok sayılsa da diğer taraftan görselleştirilmekte ve böylelikle de seyir malzemesi haline getiriliyor. 
 
'Ağır Çekim Yoksulluk'
 
Özellikle görsel medyanın yoksulu ve yoksulluğu sunuş biçimi dikkat çekici. Akademisyen Necmi Erdoğan, "Ağır Çekim Yoksulluk" adlı çalışmasında, yoksullara yardım konulu televizyon programlarında ağır çekime konu olan yoksulluk halleri ile pornografik temsiller arasındaki benzerliklerin altını çiziyor. Örneğin, ikisinde de odakta beden vardır; birinde yoksulluğun çıplak ayakları, diğerinde kadının çıplak göğüsleri. Birinde yoksulun gözyaşı, diğerinde ise meni ağır çekime konu olur. İkisinde de beklentiler ve tatmin edilmesi beklenen arzular vardır: vicdan ya da cinsel dürtüler. 
 
'Neden?' sorusu için tek çaba yok!
 
Emine'nin  yaşamına son vermesi de ana akım medyada üçüncü sayfa haberi çerçevesinde ele alındı.. Hafıza Kaydı'nın dosya için gazetelerin internet siteleri üzerinde yaptığı taramada Emine'nin intiharının neredeyse 'yok sayıldığı' görüldü. Haberlerde intihara sürükleyen yoksulluğun nedeni olarak 'paraları Bulgar çeteye kaptıran', 'şiddet uygulayan' eş işaret edilirken, sosyal adaletsizliği ortadan kaldırması gereken devlet 'şefkat eli' olarak kodlandı.
Yapılan taramalar sonucu ulaşılan az sayıda haberin büyük kısmının da haberi tek bir ajans haberine dayandırdığı görüldü. Gazeteler olay yerine muhabir göndermek, 26 yaşındaki bir kadının hayatına neden son verdiğini anlamak için çaba sarf etmemişti. 
 
Dramatik yön ve vaka-ı adiye
 
Gazeteler için bir kadının yoksulluk nedeniyle yaşamına son vermesi vaka-ı adiyeden sayıldı. Konu hakkında Google aramalarından ulaşılan iki özel haberden biri Habertürk biri de Evrensel gazetesinde yayınlanmış. Vatan gazetesi ise olayı DHA'nın geçtiği bilgilerle haberin dramatik yönünü öne çıkararak yeni bir metin ile okuyucularına duyurmuş. İlerleyen yıllarda ise iki haber dışında habere rastlanmadı.
 
Gazetelerde hangi başlıkla görüldü?
 
Emine'nin yaşamına son vermesi üzerinden yapılan haberlerde intiharın dram yanı öne çıkarılmış. Haber metinleri ve fotoğrafları ağırlıklı olarak DHA kaynaklı iken, başlık seçimlerinde acziyet ve dram vurguları kendine yer bulmuştur. Vatan gazetesi Emine'nin yaşamına son vermesini "Yürek dayanmaz",  Hürriyet gazetesi "Çocukları  üşümesin diye saç kurutma makinesini çalıştırdı, yan odaya geçti ve…" başlığı ile, Cumhuriyet gazetesi "Çocuklarını ısıtamadı, intihar etti!"başlığı ile aktarmış. İntiharın sebebini yoksulluğa bağlayan Milliyet gazetesi ise haberi okuyucularına "Ölüme götüren yoksulluk" başlığı ile duyurmuş. Evrensel gazetesi özel haberini Türkiye'deki yoksulluk olgusu ile birleştirerek, "Bu çaresizlik hangi istatistiğe sığar?" başlığı ile yayımlamış.  
 
Odunlar, saç kuruuma makinesi ve son!
 
Haber spotlarında hikayeleştirme yöntemi kullanılmış; "Eşi bir yıldır işsizdi Emine Akçay'ın... 8 aydır kirasını ödeyemediği evde iki çocuğunun ısınması için zar zor odun buldu. Odunlar ıslaktı yanmadı. Saç kurutma makinesini taktı fişe ısınsınlar diye... Sonra da yatak odasına girdi... Çocuklarının onu son görüşleri oldu…"
 
Emine'nin intiharı 'ıslak olduğu için yanmayan odunlar' ve çocuğun eline ısınması için verilen 'saç kurutma makinesi' üzerinden yazılan hikayelerle akıllara kazındı. Halbuki odunların ıslak olduğu iddiası da, saç kurutma makinesi iddiasının tek dayanağı henüz 6 yaşındaki, annesini kaybetmiş çocuğun anlattıklarıydı.
 
Gazeteciler sorgulamak yerine dramatize etti!
 
Haberlerde bir kadının 'iki çocuğunu bırakıp yaşamına son vermesi' acıklı bir hikaye olarak dillenirken, Emine'ye o güne kadar ulaşması gereken sosyal yardımların neden ulaşmadığı, yoksulluğun nasıl gizlenebildiği, yeni doğum yapmış bir kadının neden takip edilmediği sorularına yanıt aranmadı. Aksine Emine'nin ölümünün haberleştirilmesinin ardından yetkililerin devreye girmesi "Devlet sahip çıkacak" ara başlıkları ile sunuldu.
 
BİTTİ.
 
(dk)