Ekolojistler Efemçukuru'nu koruyacak

10:36

Özgü Özütok/JINHA

İZMİR - Efemçukuru'ndaki altın madeni talanına karşı tek başına mücadele yürüten ve ekoloji direnişinin "Yalnız Efe"si sayılan Ahmet Karaçam'ın direnişini anlatan ekoloji aktivistleri, araziyi koruyacaklarını belirterek, "Ahmet, İzmir'in suyunun temiz kalmasını sağlayan bir kahramandır" diyor.

İzmir'in tek temiz yüzeysel su toplama havzası olan ve kente 20 kilometre uzaklıkta bulunan Efemçukuru Köyünde altın madenine karşı, tarlasını satmayan tek köylü Ahmet Karaçam'a Türkiye Barolar Birliği tarafından, Noyan Özkan Çevre Ödülü verildi. Rant ve talana karşı tek kişilik mücadelesi sonucu "Yalnız Efe" ismini alan Ahmet, hayvanlarını emanet edeceği kimseyi bulamadığı için Ankara'daki ödül törenine katılamadı. Yalnız Efe'nin ödülü geçtiğimiz günlerde, hayvanlarını otlattığı dağda ekoloji aktivistleri tarafından kendisine takdim edildi.

Efemçukuru, arseniksiz tek su havzası olan bölge ve orman alanları, ekolojik üzümleriyle, "İzmir'in damı" olarak nitelendirilmekte. Bu bölgede altın madeninin çıkarılmasıyla ağır metaller yer altı sularına karışarak doğaya ve insan sağlığına ciddi zararlar veriyor. Bölgede çobanlık ve bağcılıkla uğraşan Ahmet Karaçam yani Yalnız Efe, tüm köylünün arazisini satmasına aldırmadan direniyor.

'Araziyi koruyacağız'

İsmine çevre ödülü verilen çevreci avukat Nayon Özkan'ın kızı Elif Özkan, Yalnız Efe'nin direnişi ile ilgi olarak, "Benim için bu ödül çok önemli ve Ahmet bu ödülü hak etti. Babamın ismini verdikleri bu ödülü Ahmet'e verdiğimiz için çok mutluyum. Ahmet'in arazisini koruyacağız. Kötülere kazandırmayacağız" diyor.

Kendi başına bir Ahmet…

Ekoloji direnişinin Yalnız Efe'si Ahmet, sürdürdüğü mücadeleyi kısa cümlelerle şöyle anlatıyor: " Kimse bana baskı yapamadı yapamaz… Çünkü ben kendi başıma bir Ahmet'im. Parayla sağlık satılmaz. Ölünceye kadar da mücadele edeceğim. Burada su kaynakları var ve sondaj yapıldığında kaynaklar kuruyor. Üzüm bağım var ona da girmemi engelliyorlar, yollarımı kapatıyorlar. Para konusunu da çok abartıyorlar. Benim yanıma yanaşıp teklifte bulanabilecek biri yok. Arkadaşlarıma da teklif edilmiş 'ikna edin size para verelim' demişler ama onlar da bana böyle bir şey teklif edemedi. Dolaylı olarak tehdit de edildim. Ben yerimi satmayı düşünmüyorum."


'Ahmet bir kahramandır'

Ödülü ulaştırmak için gelen İzmir Tabip Odası Çevre Komisyonu Başkanı Oya Otyıldız da tek kişilik direniş için şöyle konuşuyor: "Ahmet, Efemçukuru'nda yaşayan bir keçi çobanı. Bu bölgenin özelliği ise İzmir'in damı yani yer altı sularının beslenme yeri olmasıdır. Burada bir yabancı şirket tarafından altın çıkarılıyor. Önce bütün köy halkı altın çıkarılmasına karşıydı ancak baskı ve acele kamulaştırma gibi süreçlerle köylü arazisini şirkete peyderpey sattı. Satmayan tek kişi Ahmet Karaçam kaldı. Kendisine çok yüksek paralar teklif edildiği halde satmadı ve acele kamulaştırmaya karşı açtığı davayı da kazandı. Ahmet'in arazisi madenin hemen bitiminde bu yüzden çok önemlidir. Ahmet, İzmir'in suyunun temiz kalmasını sağlayan bir kahramandır. Ödülü vermek için burada olmaktan çok büyük mutluluk duyuyoruz."

'Korkunç derecede ağır metal tespit edildi'

İzmir Çevre Gönüllleri Platformu Başkanı Merih Yücel Efemçukuru ve Ahmet'le ilgili, " Birçok çevre Platformu ile birlikte Efemçukuru için uğraşıyoruz. Defalarca buraya geldik. 2011'den beri altın madeni çalışıyor. Kapasiteyi iki buçuk kat arttırmaya kalktılar. Üç farklı üniversiteden bilim insanları gelip toprak ve suda ölçümler yaptı ve korkunç derecede ağır metal tespit edildi. Buna rağmen kapasite arttırmaya devam ettiler. Buraya Çamlı Barajı'nın yapılmasını istiyoruz ama Bakanlık buna izin vermiyor, çünkü madenin bu barajı kirleteceğini biliyor. Buraya kazma vurulduğu zaman pirit maddesinden ayrılan arsenik yeraltı suyuna karışıyor. Yine yer altı kaynaklarında kadmiyum maddesi de tespit edildi ve bu madde zehir saçan pil yapımında kullanılan bir maddedir. Bir tek Ahmet Bey, teklif edilen parayı kabul etmedi ve toprağını satmadı. Kendisine teşekkür ediyorum" diyor.

'Eski günlerini arayacaklar…'

Son olarak ekoloji aktivisti Vezan Karabulut'a Yalnız Efe'nin direnişini şöyle anlatıyor: "Bu bölgenin Alfons isimli özel bir üzümü var. Asıl gelir kaynağı üzüm ve zeytincilikti. Altın madeni de en fazla doğaya zarar verdiği için ve bu üzümün yok olmasına neden oluyor. Köylülerin bağları kalmadı ve sadece altın madeninde çalışıyorlar. Madenin bir süre sonra ömrü tamamlanacak. Tarımsal ürünler asırlarca var olabilir ama altın madenleri ekonomik ömürlerini tamamlayınca yok olurlar. Tarım alanlarını kaybeden köylülerin daha sonra ne yapacakları konusunda pek bir fikrimiz yok. Sanırım eski günlerini arayacak hale geleceklerdir. Ayrıca maden; yer altı sularına da ciddi zararlar veriyor."

(ck/dk)