Çevre mühendisleri: Ekolojiyi 'fıtrat'la değil, bilimle koruyun!

09:13

Evrim Kepenek / JINHA

RİZE - Doğu Karadeniz'de yaşanan sel ve heyelanlara ilişkin bir rapor hazırlayan TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, bölgedeki ekolojik tahribatın sel ve heyelanları tetiklediğine dikkat çekerken, alınacak önlemlerin "fıtrata" göre değil, bilime göre hazırlanması gerektiğini belirtti. Raporda, ekosistemi tehdit edecek bütün projelerden vazgeçilmesi çağrısı yapıldı.

Doğu Karadeniz, yoğun yağış sonrası bölgede yaşanan can kayıpları ile yeniden gündemde. 2009 yılında Artvin Borçka'da 5 kişi, 2010 yılında Rize Gündoğdu'da 12 kişi sel sularında ve heyelan altında kalarak yaşamını kaybetmişti. Sel felaketi en son 20 Eylül günü Trabzon Beşikdüzü'nde de 2 kişinin yaşamını kaybetmesine neden oldu.

TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri'nin hazırladığı 2015 yılındaki raporda, Doğu Karadeniz'de son 10 yılda en az 100 insanın yaşamını sel ve heyelan nedeni ile kaybettiği belirtiliyor.

Türkiye Maden ve Mühendisleri Odası Birliği (TMMOB) Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi ise, Doğu Karadeniz'deki sel felaketlerine ilişkin bir rapor hazırlandı. Raporda, sel felaketlerinin nedenleri olarak bölgenin alt yapısı, bölgedeki yolların ve yağış oranlarının fazlalığı gösterilirken, özellikle hidroelektrik santrallerinin (HES) selin etkilerini arttırdığı belirtildi. Çevre Mühendisleri Odası , ekosistemi tehdit edecek bütün projelerden vazgeçilmesi çağrısı yaptı.

HES felaketine dikkat çekildi

"HES yapımı sırasında su alma yapıları (regülatörler); nehir bütünlüğünü bozmakta, habitat bölünmesine yol açmakta ve inşaat sırasında inşaat alanında toprak yüzeyi sıyrıldığı için arazilerde büyük tahribatlar oluşmakta, arazi erozyona maruz kalmaktadır" denilen raporda, HES projeleri alanlarında orman tahribatına bağlı olarak da taban suyu ve yeraltı su seviyelerinde de değişiklikler yaşandığı ve bu durumun da bölgenin jeolojik yapısını bozduğuna dikkat çekildi. Raporda, HES'lerin yamaçların doğal dengesini bozarak yamaçlardaki bitki örtüsünü tahrip etmesi ve bu yolla toprak erozyonunu artırdığı da ifade edildi.

Bilinçsizce yapılan çay tarımı da sel felaketlerini tetikliyor

Raporda, bölge halkının bilinçsizce yaptığı yay tarımının da sel ve heyelan oranını arttırdığına dikkat çekildi. Çay üreticilerinin çay bahçesi ile aynı alanlara evlerini yapmalarının ve yollar açmaları toprak kaymalarına davetiye çıkardığı belirtilirken, toprağın tutulmasını arttıracak güçlü köklü bitkilerin seçilmesi gerektiği ve doğal dokunun kesinlikle bozulmaması gerektiği vurgulandı. Raporda, "Çayı bitkisinin kökü yeteri kadar derin olmadığından dolayı suya doygun ve ağırlaşan toprağı tutamamakta ve kaymaları engelleyememektedir. Dolayısıyla orman alanlarının çay bahçelerine dönüştürülmesi arazinin doğal dengesini bozarak heyelanlara davetiye çıkarmaktadır" denildi.

Sadece 'doğal afet' demek çözüm değil

Doğu Karadeniz'deki ekolojik yıkımlar düşünüldüğünde yaşanan sel ve heyelanları sadece "doğal afet" olarak tanımlamanın sorunlara çözüm olmayacağına dikkat çekilen raporda, özellikle dere yataklarına kurulmuş olan yerleşim yerleri, derelerin ve yağışın denizle buluşma noktalarını kesen yollar; bölgedeki yağış akışını asfalt yapı nedeniyle artırdığına vurgu yapıldı. Bölgedeki çay tarımının yoğunluğu nedeniyle toprak yapısının asitleşmesinin de toprağı zemine kuvvetli tutunabilen halden kolay kopabilen bir hale dönüştürdüğüne işaret edilen raporda, bölgeye dair uzun vadeli ve taşkın, sel, heyelan gibi olayları önleyecek önlemlerin alınmadığı ifade edildi.

Çözüm önerileri sıralandı

Çözüm önerilerinin de sıralandığı raporda, dere yatakları ve kıyılarda imara izin verilmemesi, ekolojik yapıya uygun olmayan bütün yol projelerinin iptal edilmesi, bölgenin afet risk analizi oluşturulmalı ve gerekli bölgelere taşkının uyarı sistemleri kurulması gerektiği ifade edildi. Karadeniz’in ekolojisini bozacak, bitki örtüsü tahribatı yaratacak, su dengesiyle oynayacak baraj ve santral yapımlarının durdurulması gerektiğine dikkat çekilen raporda, şu ifadelere yer verildi:

'Ekosistemi tehdit edecek projelerden vazgeçilmeli'

"Yağış ve dere akış geçişini sağlayacak olan menfezlerde iyileştirmeye gidilmeli, menfezler en yüksek olası yağış debisi göz önünde bulundurularak boyutlandırılmalıdır. Taşkından Koruma projeleri adı altında yapılan çalışmalar, mühendislik hesaplarına
uygun değildir. Mühendislik biliminden uzak bu yaklaşım; sel sonrası yapılan çalışmalarda da bir çözüm üretmeyecektir. Karadeniz'deki ekosistemi tehdit edecek bütün projelerden vazgeçilmelidir. Karadeniz'e uygulanacak olan mühendislik projeleri 'fıtrat' çerçevesinde değil, bilim çerçevesinde ele alınmalıdır."

(sy)