Yaşam savunucuları: Mahkemeler onların, Cerratepe bizimdir

13:32

Evrim Kepenek/JINHA

RİZE – Cerattepe’de maden çıkarılması konusunda “ÇED Olumlu” raporunun yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle açılan davada, Rize İdare Mahkemesi ÇED olumlu raporunun iptalini reddetti. Karara tepki gösteren yaşam savunucusu kadınlar da sermaya, iktidar ve hukuk ortaklığına dikkat çekerken, mücadeleyi sürdürecekleri mesajını vererek, “Mahkemeler onların, Cerratepe bizimdir” dedi.

Artvin’in Kafkasör Yaylası’ndaki Cerattepe’de maden çıkarılması konusunda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın, “Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Olumlu” raporunun yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle açılan davada karar verildi. Rize İdare Mahkemesi ÇED olumlu raporunun iptalini reddetti. Açıklanan 45 sayfalık kararda mahkeme, bilirkişi raporundaki değerlendirmeleri esas alarak, “devlet ormanlarında gerekli iznin alınması ile madencilik faaliyetlerinin gerçekleştirilmesinin mümkün olduğu ve dava konusu madencilik projesi için gerekli izinlerin alındığı” iddia etti. Mahkeme, “projenin devlet ormanı olan alanda yapılmasında mevzuata aykırı bir durum olmadığı”nı belirtti.

‘İnsana, topluma ve doğaya topyekûn saldırı’

Cerattepe davasında verilen karara tepki gösteren yaşam savunucusu kadınlar ise, “Mücadele sürecek” mesajı verdi. Kararı JINHA’ya değerlendiren akademisyen Tülay Akbal kararın yaşaman yok edilişi anlamına geldiğini belirterek, "Bu hükümetin yaşamı yeniden üretecek bütün kaynakları, şiddetle yok edişiyle geri dönüşü imkansız bir enkaza dönüştürdüğünü söyleyebilirim. İnsana, topluma ve doğaya topyekûn bir saldırıdır. Gittiklerinde insanın da, toplumun da, doğanın da nasıl onarılıp nasıl yeniden canlandırılacağı önümüzdeki en büyük sorundur" diye tepki gösterdi.

Araştırmacı Fatma Özkaya da, "Yaşam alanlarını sonuna kadar tahrip eden bir karar. Kısa vadede maddi kazanç sağlayacakları şeylerin uzun vadede ekolojik ağır sonuçları olacak" diye uyardı.

Sovyetler dönemine benzetme

Durumu Sovyetler dönemindeki çevre politikalarına ve aslında politikasızlıklarına benzettiklerini belirten Fatma, "Sovyetler en sonunda oralardan çekildiğinde Orta Asya'da insanlar için yaşam alanı kalmamıştı. Benzer bir şey Karadeniz halkı için de yaşanacak" dedi. Karadeniz'in de endüstriyelleşmemiş bir alan olduğunu söyleyen Fatma, "Onun zenginliğini bu vakte kadar korumasını sağlayan şeylerden biri de bu özelliği. Orada da istihdam alanlarının yaratılması için bu elbette düşünülebilir. Ancak bu şekilde bir yolla, doğayı tarumar ederek ne kısa ne orta ne de uzun vadede kazanç sağlanamaz" diye konuştu.

‘'Adalet' yalnızca bir kelime’

Yeşilırmak Tozanlı Çevre Platformu'ndan Özge Erdoğan da karara tepki gösterenlerden. Son yıllarda doğaya yönelik saldırıların şiddetlenerek arttığını hatırlatan Özge, şöyle konuştu: "Fakat sermaye ve hükümet işbirliği, bu tutumunu ısrarla sürdürmekte, katliam girişimlerine devam etmekte. Cerattepe davasında tüm doğa ve yaşam savunucuları olarak sürece müdahil olduk. Reddettik, direndik, biz de 'eşkiya'lıkta ısrar ettik. Gelinen süreçte görüp göreceğimiz en büyük doğa davası kirli ortaklıkların elinde söndürülmeye çalışılıyor. Reddi hakim talebi böyle bir hukuk düzeninde doğal olarak vuku bulmuş fakat reddedilmişti. Biz zaten biliyoruz ki; 'adalet' yalnızca bir kelime olarak bir köşede kalıyor, hukuk yok, mahkemeler işlevsizleşmiş ve bize bunlardan zerre fayda yok. Hiçbir dönem umudumuz sizin mahkemeleriniz olmamıştı, bugün de olmayacak. Cerattepe'nin soluğu bizim soluğumuz kesilene kadar savunulacak. Bundan sonra da mücadele tüm kollardan sürecek.”

‘Talanla yandaşlara peşkeş çekilmesinin kararı’

Halkların Demokratik Partisi (HDP) PM ve Ekoloji Komisyonu üyesi Çìğdem Atalay da şunları söyledi: “Kendini ülkenin tek sahibi zanneden AKP iktidarının ve onun emrindeki yargıdan beklediğimiz bir karardı .Tamamen ülkenin doğal kaynaklarının vurgun ve talanla yandaşlara peşkeş çekilmesinin kararı. Artvin halkının mücadeleden vazgeçmeyeceğine inanıyorum. Halk toprağını kendi savunacaktır. Tüm Türkiye halkları da Artvin halkı ile birlikte olmalıdır. Artvin'de mücadeleyi kadınlar örgütledi kadınlar sürdürecek, inanıyorum."

‘Sermaye, iktidar ve hukuk ortaklığı’

“Bu suça ortak olmayacağız” bildirisine imza attığı için görevden uzaklaştırılan Düzce Üniversitesi akademisyenlerinden Latife Akyüz de kararın sermaye ve iktidar sahiplerinin hukuk ortaklığının yansıması olduğunu belirterek, önemli olanın bundan sonra da mücadeleyi sürdürmek olduğunu söyledi. Latife ayrıca, kadınların hem akademi de hem de ekoloji mücadelesinde öncü olmaları gerektiğini de ekledi.

‘Mahkemeler onların, Cerratepe bizimdir’

Hopa Sosyalist Kadın Meclisi'nden Nurcan Vayiç de, şunları söyledi: "Siyanür çıkartılacak bir maden halka küfür eden Mehmet Cengiz’in zenginleştirecek, halkın ölümüne ve doğanın da katliamına sebep olacak. Temmuzdan sonra Kürdistan’da yaşam savaşı veren bir bölgeyi yok eden AKP hükümeti bugün de Karadeniz de aynı kıyımı yapmak istiyor. Karadeniz’in tamamını doğa katliamı ile insanları ve yaşamlarını yok ediyor.”

Karadaki bir cümleye de dikkat çeken Nurcan, ”’Devletin kendi arazisi kendi kararı verir’ diye. Havva ananın sözü burada kendini buluyor. ‘Devlet benim, ben yoksam devlet nasıl olur?’ Evet mahkemeler onların, Cerratepe bizimdir. Bu hayat bizim ve yaşadığımız yerlerin sahibi olacağız" dedi.

(sy)