147’liklerden 672’liklere; eğitim emekçilerinin darbeyle mücadelesi
09:06
Duygu Erol/JINHA
ANKARA - Son çıkan 672 sayılı KHK ile binlerce öğretmen açığa alınırken, eğitim emekçilerinin bu denli saldırıya maruz kalması aslında daha önce 27 Mayıs ve 12 Eylül’de de karşımıza çıkmıştı. 1960 Darbesi ile 147 öğretim üyesi ve 1980 Darbesi ile de ‘1402’likler olarak bilinen binlerce kamu emekçisi görevlerinden uzaklaştırılmıştı.
15 Temmuz’daki darbe girişimi sonrasında gerek Cumhurbaşkanı gerekse de hükümet yetkilileri sık sık demokrasiden, demokrasiyi korumaktan ve demokratik değerlere sahip çıkmaktan bahsetti. Demokrasi söylemlerinin havada uçuştuğu günlerden çok kısa bir süre sonra demokrasinin bir parçası olan sendikal haklarını kullanan öğretmenler, ‘terör’ ve ‘darbe’ ile ilişkilendirilerek görevlerinden uzaklaştırıldı ve soruşturmalara maruz bırakıldı.
Eğitim emekçilerinin bu denli saldırıya maruz kalması aslında daha önce 27 Mayıs 1960 ve 12 Eylül Askeri Darbeleri ile de karşımıza çıkmıştı. 1960 Darbesi ile 147 öğretim üyesi ve 1980 Darbesi ile de ‘1402’likler olarak bilinen binlerce kamu emekçisi görevlerinden uzaklaştırılmıştı.
Bugün ise darbeci zihniyeti devam ettiren hükümetle, karar hükmünde kararnameler (KHK) kapsamında çıkarılan 672 sayılı KHK ile binlerce öğretim üyesi ve öğretimi görevinden uzaklaştırdı.
27 Mayıs Darbesi ve 147’ler
27 Mayıs 1960 tarihinde 37 subayın planları ile Türkiye’de ilk defa askeri bir darbe yaşandı. 27 Mayıs İhtilali ya da 27 Mayıs Askeri Müdahalesi olarak bilinen darbeyi Milli Birlik Komitesi yönetiyordu. Darbenin gerçekleşmesinden aylar sonra Milli Birlik Komitesi, 147 öğretim üyesinin üniversitelerden ihraç edilmesine karar verdi. Akademisyenlerin ihraç edilmesine neden olan ise yapılan ‘ihbar’lardı. Meslektaşlarının ihraç edilmesine tepki gösteren birçok rektör ve öğretim görevlisi istifa etmişlerdi. Darbeden çok kısa bir süre sonra 1962 yılında ise, 147’lerin çıkarılan bir yasa ile görevlerine geri dönüşleri kazanıldı.
12 Eylül ve 1402’likler
12 Eylül 1980 sabahı bütün ülke askeri darbe ve ilan edilen sıkıyönetim ile güne başlamıştı. 12 Eylül Darbesi veya 1980 İhtilali, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yönetime el koyduğu askeri darbe. 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1972 askeri darbelerinden sonra asker, üçüncü defa 12 Eylül sabahı yönetime el koydu.
12 Eylül Darbesi de 27 Mayıs gibi eğitim emekçilerine yönünü çevirmişti. Darbeden 3 yıl sonra, 1971 yılında çıkarılan 1402 sayılı maddede sıkıyönetim komutanlığınca değişiklikler yapılarak akademik personelden devlet memuruna kadar kamuda çalışan birçok kişinin görevine son verildi. 1402’likler olarak adlandırılan kamu emekçileri arasında önemli sayıda öğretim görevlisi ve öğretmen bulunuyordu.
147’ler de olduğu gibi 12 Mart 1986 yılında 1402’likler de özlük haklarını kazanarak tazminatları ile beraber görevlerine iade edildi.
15 Temmuz ve 672’likler
15 Temmuz 2015 gecesi kendisine Yurtta Sulh Konseyi diyen bir grup tarafından TRT’de bir yazı okunarak yönetime el koyulduğu ve sıkıyönetim, sokağa çıkma yasağı ilan edildiği belirtildi. Ertesi gün darbe teşebbüsünün engellendiğini açıklayan hükümet yetkilileri, demokrasi söylentileri ile darbe girişiminde bulunanlardan hesap sorulacağını açıkladılar. Hemen akabinde gözaltı, tutuklama ve görevden uzaklaştırılma operasyonları başlatıldı. Çok geçmeden bu operasyonlar darbe ile ilişkisi bulunmayan muhalif kesime yöneldi.
En büyük tasfiye ise kamu emekçilerine yönelik oldu. 1 Eylül gecesi yayımlanan 672 sayılı KHK ile binlerce öğretim görevlisi görevlerinden uzaklaştırılırken, Başbakan Binali Yıldırım'ın Diyarbakır’da yaptığı konuşmadaki tehdit içerikli talimat sonrası 8 Eylül tarihinde Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), 9 Bin 843‘ü Eğitim-Sen’li olmak üzere 11 bin 500 öğretmeni açığa alındı. KESK’in yaptığı açıklamalara göre ise, 15 Temmuz tarihinden sonra 50 bini aşkın kamu çalışanı görevlerinden uzaklaştırıldı.
Geri dönecekler, mutlaka!
Binlerce eğitim emekçisi ve kamu çalışanını görevden uzaklaştırılırken ve haklarında çeşitli nedenlerle soruşturmalar açılırken, bu hukuksuzluğa karşı en güzel cevabı ise barış akademisyenlerinden olan Doç. Dr. Gülseren Adaklı odasının duvarına yazdığı “Geri döneceğiz, mutlaka” cevabı ile verdi.
Hakları gasp edilen emekçiler ise, “Muhakkak ki; darbe fırsatçılığı yaparak yönünü hemen muhalif kesime çeviren hükümete karşı mücadele devam edecek ve 147’ler, 1402’liklerde olduğu emekçiler de özlük haklarını geri alarak görevlerine iade edilecektir” diyor.
(sy)