Jineoloji neden kadınlar için çıkış noktası? (2)
Jineloji Tartışmaları
Dicle Arya/JINHA
HABER MERKEZİ - Jineoloji'nin (kadın bilimi) kadınlar için bir çıkış/yeniden yaratım noktası olabileceğini, tarihsel gerçeğin bunu ortaya koyduğunu kaydeden PAJK Koordinasyon Üyesi Rotinda Amed, "Jineoloji, kaybettirilmeye çalışılan yaşamın ve tarihin yeniden adlanması ve bilimidir. Kadının görülmeyen emeğinin ürüne dönüştürülmesi ve toprak ananın yeniden nujenleşmesidir. Jineoloji, unuttuğumuz-unutturulmaya çalışılan soruların yeniden daha radikal sorulması ve cevabın verilmesinin somut olguya ulaşmasının adı-zamanıdır" dedi.
Eril dogmalardan arınmış bilimin dinamik bir tartışma süreci istediği gerçeğinden hareketle 4 yıl önce eril/pozitivist sosyal bilim anlayışına karşı önerme olarak sunulan Jineoloji, kadın sosyal bilimi, kadın ekonomi bilimi, kadın tarihi bilimi, kadın siyaset bilimi, kadın cinselliği tarihi, kadın ve demografya vb. bilimsel dal yapılanmaları tartışmalarıyla, "Neden Jineoloji?" sorularının cevabını veriyor. Kadın özgürlük probleminin çözümüne dair bir kavramlaştırma olarak gelişen Jineoloji'nin çıkış noktası, amacı ve kapsamını uzun süredir bu konu üzerine araştırmalar yapan Kürdistan Özgür Kadın Hareketi (PAJK) Koordinasyon Üyesi Rotinda Amed'e sorduk. Rotinda'ya göre; Jineoloji'nin, jin-jiyan-azadinin (kadın-yaşam-özgürlük) yeniden yaşam bulması anlamına geliyor.
'Jineoloji, yaşam nüvelerinin canlanması'
Yaşamın aslında eril zihniyet eliyle yok sayıldığını, canlılığını yitirdiğini, mekanik ve kodlamalarla devam eden takvimsel ama anlamsız bir hal aldığını dile getiren Rotinda Amed, Jineoloji'nin yaşımın yeniden kadın eliyle anlam kazanması açısından çıkış noktası olarak değerlendirdiklerini belirtti. Çıkışın, yaşamın ve anlamın hapsedildiği, karanlığa mahkum bırakıldığı derin yarıklarda var olan yaşamın nüvelerinin canlanması olarak ele aldıklarını ifade eden Rotinda, "Jineoloji, kaybettirilmeye çalışılan yaşamın ve tarihin yeniden adlanması ve bilimidir. Kadının görülmeyen emeğinin ürüne dönüştürülmesi ve toprak ananın yeniden nujenleşmesidir. Jineoloji, unuttuğumuz-unutturulmaya çalışılan soruların yeniden sorulması, daha radikal sorulması, cevabının keşfedildiği ama somut olguya ulaşmasının adı ve zamanıdır" dedi.
İlkler kadın eliyle yaratılmıştır
Konuya tarihle giriş yapan Rotinda, Kadın tarihini, "Ardı arkası olan, her bir zaman diliminin yaratımlarıyla dolu, nasıl anlatılacağı bilinmeyen, fakat anlatılacak çok ama çok şeyi olan, anlatılmaması için bin bir hile ve komploya maruz kalmış bir tarih" olarak tanımladı. Bugünü anlamak için dün nelerin olduğuna, nelerin yaşandığına, zorlukların neler olduğuna, kadın barınaklarının nasıl olduğuna ve ana tanrıçanın neler yaptığını sormanın gerekli olduğunu belirten Rotinda, devamla şunları ifade etti: "Yaşama dair ilklerin oluştuğu mekan ve zaman ana tanrıça etrafında örgütlenen doğal toplum yani neolitik köy devrim hakikati vardır. Dilin ilk keşfedildiği, astrolojinin zaman ölçümünün oluşturulduğu, tıp alanının kadın icatlarıyla geliştirildiğinin, en önemlisi de daha uzun ve kalıcı yaşamın keşfi olan tarım ve toplayıcılığın ilk o an'larda yeşermesi, mevsimsel değişimler karşısında korunmanın yaratımı kadın ve kadın etrafında oluşan yaşam olduğu hakikati tanınmadığı müddetçe, tarihe doğru anlam yüklemek zor olacaktır."
Jineoloji'yle yeni bir tarih
Jineoloji'nin en temel konularından birinin egemenlerin yanlış, yalan, talan üzerinden yazdığı tarih anlayışını, toplumun ve insanlığın kafasında yalan olgular üzerinde oluşturduğu algıları düzeltmek olduğunu kaydeden Rotinda, tarihe kadın adaletiyle yaklaşıp hem kadının yazılmamış tarihinin açığa çıkaracağını hem de zalimlerin, zulümkarların tarihinin doğru yazmak için tarihe toplumsal bakış açısıyla bakarak, kadın aklı ve yüreğiyle yazılmayanı yazacaklarını söyledi. Rotinda, tarihin çarpıtılmasıyla başlatılan yaşamın, tüm ürünlerinin beş bin yıllık erkek egemen eliyle nasıl eril bir zihniyetle örüldüğünü, ne kadar çok cinsiyetçi bir biçim aldığını açığa koyduğunu, Jineoloji'nin toplumun hakikatine ulaşmanın anlamlı bilimi olacağını dile getirdi.
'Büyük bedeller ödendi'
Kadınların var olan erkek egemen sistemi en radikal reddinin son 200 yıl içerisinde geliştiğini belirten Rotinda, bu süreçte feminist kadın öncülerinin ortaya çıktığını ve tüm baskılara rağmen kadın haklarının sesli bir biçimde haykırıldığını söyledi. Fabrikalarda grevlere öncülük yaptıkları için toplumda teşhir edilen, hapse atılan ve katledilen kadınların sayısının az olmadığını belirten Rotinda, egemen erkek zihniyetinin bu yaklaşımlarının kadınları yıldırmadığını ve doğal hakları olan oy kullanma hakkı, kamu alanlarında çalışma, kadın emeğinin sömürüsüne dönük kazanımları için büyük bedeller ödendiğini hatırlattı.
Emma, Roza, Clara...
Rotinda, "Feminist hareketlerin çıkışı önemli olduğu kadar eksik bıraktığı alanlar da olmuştur ve bu alanları elbette kapitalist modernite doldurmuştur. Kadının örgütlülüğünden korktukları için kapitalizm liberal anlayışıyla bireysel özgürlükler yoluyla örgütlü yapıları parçalayarak örgütsüzlüğe çekmiş ve yalnızlaştırarak kadını toplumdan koparmaya çalışmıştır. Kapitalist sistemin politikaları geçmiş çağların tersine alabildiğine kadını sokağa çıkartmak, konuşturma, özünden boşaltmak, metalaştırmak ve özgürlüğünden uzaklaştırmak olmuştur. Kapitalizm, bir yandan kadını böylesine kullanırken diğer taraftan da kadınlardan korkmuştur. Korktuğu için de baskı cenderesini yükseltmiştir. Onun için "önce kadını vurun" demiş ama kapitalist sistem kadını vurdukça kadın gücü ve iradesi de yine en fazla kapitalizmin beyninde ve merkezinde başkaldırmıştır. Mirabel kardeşler, Emma Goldman, Roza Lüxsemburg, Clara Zetkin gibi feminist kadınlar da kapitalist sisteme karşı en fazla direnen kadınlar olarak tarihe adlarını yazarak, "kadın özgürlüğüne direnerek kavuşulur" anlayışının öncüleri olmuşlardır" şeklinde konuştu. Jineoloj'nin tüm bu kadın birikimlerine kendine miras olarak aldığını kaydeden Rotinda, "Jineoloji, yok sayılan, kabul görülmeyen, yazısız tarihin, yitirilmiş toplumun, iradesizleştirilmiş bireyin doğruluğa dokunmak, sadece dokunarak değil, aynı zamanda yarasını iyileştiren olacaktır" dedi.
'Jineoloji, kadın değerlerinin bir araya gelmesine öncülük etti'
Rotinda Amed, "özgür yaşamın mimarı" olarak değerlendirdiği PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın beş bin yıllık erkek egemen zihniyetin zorbalıklarını ve insanlığa karşı olan düşmanlığı yenmenin çözümünün sırrını kadın sorununa doğru çözümü yakalayarak bulduğunu ifade etti. Rotinda, "Örgütlenmeler birim ve birlikte başlayıp örgüt olma, ordu olma, hareket olma, parti olma ve şimdi ise sistem olma yolunda ilerlemektedir. Bu ilerleyişler hep zorlu bir yolun çıkışı olmuş ama kazanımlar elde edildikçe bu yolda tırmanmanın özgür anları yarattığını hissettikçe de yol yürüyüşü aralıksız devam etmiştir. Yol yürüyüşümüzün temel dayanakları geçmişimizde kadınlar tarafından yukarıda belirttiğimiz farklı farklı yolların bugün Kürt kadınlarıyla kesişmesinin hakikatidir. Mücadelemizin toplumsallaşmasıyla birlikte, kadın değerlerinin de bir araya gelmesine öncülük edecek olan Jineoloji, tarihsel olarak kadın mücadelesi açısından bir çıkış noktasıdır diyoruz" değerlendirmelerinde bulundu.
'Jineoloji, hakikat bilimidir'
Egemen zihniyet biliminin oldukça eril olduğu için ve en büyük handikapın bilimin cinsiyetçi yaklaşımından kaynaklı olduğunu kaydeden Rotinda, "Çünkü toplumsal yaşanmışlıkların kalıcılaşması elbette bilim yoluyla olduğu tartışma götürmez bir gerçek olduğu için emeğinin kalıcılaşmasını her halde en fazla hak edenlerde kadınlar olmaktadır. Çünkü tarih boyunca emeği sömürülen temel özne kadın olmuştur. İşte kadınların beş bin yıldır var olan erkek egemen akla karşı beş bin yıldır vermiş oldukları mücadelenin tüm değerlerinin toplanacağı, korunacağı ve üzerine özgür yaşamların inşa edileceği hakikat bilimi Jineoloji olacaktır. Bu gerçeklik hem kadınların çıkışına vesile olacak ama aynı zamanda tüm toplumun krizinin çözülebileceği düğüm noktası olacaktır" diye konuştu.
'Kadınlar xwebun olsunlar'
"Kadın özgürleştikçe toplum özgürleşir" belirlemesinin doğrulamasını toplumsal tarihin yaptığını kaydeden Rotinda sözlerini şöyle noktaladı: "Kürt kadınları olarak Jin-Jiyan-Azadi sözünün bizim kadın kurtuluş ideolojimizin temel ilkelerini oluşturduğunu bilerek, dünyada var olan ve özgürlük için mücadele eden tüm kadınları kucaklayacak güçte olduğumuza inanıyoruz. Tarihteki tüm kadın direnişlerinin ve feminizmin yarattığı mirası esas almakla birlikte yetersiz kaldığı noktalarda feminizmi de aşan ve tüm kadınları bar araya getirebilecek kapsayıcılıkla bir ideolojiye sahibiz. İdeolojimizden aldığımız güçle kadınları ve toplumu özgürlüğe taşıyacak kadın bilimini de geliştirmeye adayız. Ve tüm kadınları özgür yarınları için öncelikle 'xwebun' olmaya ve birlik olmaya davet ediyoruz. Özgür yaşamı inşa etmenin en temel yolunun kadının örgütlü gücüyle olacağına inanarak, örgütlü yaşamla özgür yarınlarda buluşma umuduyla."
Yarın: Jineoloji'nin dalları üzerine Jineoloji Komitesi Üyesi Zine Agiri ile söyleşi
(fk)