Jineoloji'nin dalları: Demografya, etik-estetik ve sağlık (3)
Jineloji Tartışmaları
Dicle Arya/JINHA
HABER MERKEZİ - Kadın bedenini parçalara ayıran ve her parçasına bir değer biçen eril/pozitivist bilim anlayışına karşı kadın merceğinden, bilim disiplinlerinin yeniden incelenmesi gerektiğine işaret eden PAJK Jineoloji Komitesi Üyesi Zine Agiri, demografya, etik-estetik ve sağlığı ele aldı. "Hanedanlık ideolojisi" olarak tanımlanan erkek iktidarının ve bu iktidar gücünü sağlayanın çocukların çok olduğu toplumsal formlarda kadın bedenini ele geçirilmesi gereken temel mülk olarak görüldüğünü söyleyen Zine, etik-estetik ve sağlığın kapitalist modernitenin eline bırakılamayacak kadar ciddi değerler olduğunu söyledi.
Kadın bilimi olarak belirli dallarda incelemeler yapan Jineoloji Komitesi, kadın sosyal bilimi, kadın ekonomi bilimi, kadın tarihi bilimi, kadın siyaset bilimi, kadın cinselliği tarihi, kadın ve demografya vb. alanları yeniden ele alarak, kadın merceğiyle yorumluyor. "Kadının direniş geleneğinin bilimle ifadeye kavuşması" olarak nitelenen Jineoloji'nin dallarına yönelik çalışmalar yürüten PAJK Jineoloji Komitesi Üyesi Zine Agiri, demografya, etik-estetik ve sağlığın kadın merceğinde yorumlanmasına ilişkin sorularımızı yanıtladı.
'Demografyayı yeniden yorumlamak'
İlk olarak demografyayı yani nüfus bilimini anlatan Zine, yaşamın birçok alanının tehdit eden önemli sorunlardan birinin 'nüfus sorunu' olduğunu söyledi. Ataerkil sistemin güçlü planladığı ve kapitalist modernite sisteminin pratikleştirdiği ekonomik ve ekolojik tahribatların, doğrudan demografya ile güçlü bağlarının olduğuna işaret eden Zine, "Cinsiyetçi bilimin, kadın cinselliği üzerinden gerçekleştirdiği politikalarını demografya kapsamında ele alıp, hem kadın açısından hem de toplumsal açıdan yaşamı cinsiyetçi ideolojiden arındırarak, bu temelde demografya açısından da kadının nasıl sömürgeleştiğini ortaya koymak için Jineoloji ile yeniden yorumlamak gerekmektedir" dedi.
'Hanedanlık ideolojisi' ve kadın bedeninin mülkleştirilmesi
İnsan sayısının, özellikle de erkek sayısının güç göstergesi olduğu eril ideoloji temelinde yapılandırılan aile kurumsallaşmasını doğru çözümlemeden nüfus sorununun doğru çözümlenemeyeceğine işaret eden Zine hanedanlık kültürüne değindi. Zine, "Hanedanlık ideolojisi" olarak tanımlanan erkek iktidarının ve bu iktidar gücünü sağlayanın çocukların çok olduğu toplumsal formlarda kadın bedenini ele geçirilmesi gereken temel mülk olarak görüldüğünü söyledi. Zine, devamla şunları belirtti: "Demografya'yı kendi politikalarına göre belirleyen ulus-devletler, geliştirdikleri cinsiyetçi ideoloji ile kendi uluslarını kadın bedeni ve doğurganlığı üzerinden çoğaltırken, farklı ulusların gelişmesini ve çoğalmasını engellemek amacıyla kadın bedeni üzerinden kısırlaştırıcı politikalar uygulanmaktadır. Örneğin, Nazi ırkçılığının Almanya nüfusunu arttırmayı hedeflerken, Almanya'daki diğer ulusların kısırlaştırılması gerektiğini savunduğunu ve bunun için yasalar çıkardığını söyleyebiliriz. Yine Türkiye'de 1996 yılında Kürtlerin nüfusunu azaltmak için Milli Güvenlik Kurulu'nda karar alınır ve bir genelge oluşturulur. Sağlık Bakanlığı aracılığıyla Kürt illerindeki sağlık müdürlüklerine gönderilir. Kürt kadınlarına ücretsiz olarak doğum kontrol yönteminin uygulanması istenir. Böylelikle Kürt kadınlarını kısırlaştırıp, çocuk doğurmalarının önüne geçilmesi hedeflenir. Burada kadın bedeni üzerinden, Kürt nüfusunu azaltmak bir politika halinde uygulanmaya çalışılsa da hedefine ulaşamamıştır. Kürt kadınları üzerinde yapılan bu uygulama hiçbir şekilde insani, ahlaki, vicdani ve hukuki olarak kabul edilmeyecek bir durumdur. Bu yapılanlar; cinsiyetçi, milliyetçi, ırkçı yaklaşım ile tıbbi yöntemler de kullanılarak demografya kapsamında devletin iktidar güçleri tarafından farklı uluslara nasıl yaklaşıldığının açık ifadesidir."
'Kürtaj, çocuk yaşta evlilik, çok eşlilik...'
Jineoloji'nin demografya dalının işlevine dikkat çeken Zine, "Bu eksende ele aldığımızda, demografya ile kadının bedenini ve doğurganlığını yakından ilgilendiren özelde çocuk yaşta evlilik, çok eşlilik, kürtaj ve doğum kontrol yöntemlerinin kullanımı gibi durumları ataerkil zihniyet yapısından arındırıp, yeniden tanımlamalıdır. Toplumda gün geçtikçe meşrulaştırılan çocuk yaşta evliliklerin önlenmesi için Ortadoğu'da ciddi kampanyalar ile bilinçlendirme çalışmaları, kız çocuklarının evliliğe değil, çocukluklarını ve geleceklerini yaşayabilecekleri özgür ortamların oluşmasında eğitim, kültür, sanat, siyaset ve sosyal alanlarda gelişmelerinin önü açılmasına katkı sunacaktır. Burada erkek egemenlikli zihniyete karşı mücadele yürütülüp ahlaki ve politik toplumun yaşam anlayışı yaratılabilir. Erkek egemen zihniyetin kendi iktidarını gerçekleştirdiği diğer bir durum da çok eşliliktir. Erkek birden fazla kadınla birlikte olabilme olanağını yaratarak bu durumu geleneksel olarak dini nikâh adı adlında bir kılıfa büründürerek toplumda meşrulaştırmıştır. Bu şekilde daha fazla çocukla kendi soyunu sürdürüp kendi hanedanlığını güçlendirmeyi hedeflemiştir. Kadın aleyhine geliştirilen bu duruma karşı jineoloji, toplumda güçlü bir bilinçlenme ve eğitim düzeyi geliştirerek ciddi bir örgütlenmeyi teşvik edebilir" diye konuştu. Zine, demoğrafya ile toplumsal cinsiyetçi ideolojinin aşılmasını sağlayıp, var olan geleneksel din yasalarının kadın bilimiyle yeniden yorumlanıp, kadının özgürlük yasalarını oluşturmak gerektiğini söyledi.
Etik ve estetik
Jineoloji'nin dallarından olan etik ve estetik değerlerin tarih boyunca sürekli birbiriyle ilişki içinde olduğuna dikkat çeken Zine, başlangıçta felsefi disiplinlerin içinde yer alan bu iki bilim dalının, daha sonra felsefeden ayrılarak kendi kavramlarını oluşturmalarıyla ayrı bir bilim oluşturduğunu kaydetti. Etik ve estetiğin ayrı ele alınamayacak birbirini tamamlayan disiplinler olduğunu kaydeden Zine, ahlaki ve politik toplumla bağlantısı olmayan tüm düşüncelerin ekolleri ile bilim, felsefe ve sanat akımlarının sakat doğduklarını ve er ya da geç sakıncalara yol açacakları eleştirisini yaptı. Bağlı kalınması gereken tüm yöntemlerin; bilgi, etik ve estetik ürünlerin mutlaka ahlaki ve politik toplumu esas almaları gerektiğini ilk koşulu olarak belirleyen Zine, "Bu ilk koşul dışında oluşan tüm yöntem, bilgi, etik ve estetik değerler, güvenilmez ve sakat doğar" dedi.
Kozmetik ve moda: Kadın bedeninin metalaşması
Kapitalist modernitenin dev kozmetik ve moda endüstrisi ile kadın bedenini parçaladığını kaydeden Zine, kadın bedenin kadavraya çevrildiğini ve adete her parçasına bir değer biçildiğini söyledi. Biçim üzerinden ilerleyen güzellik anlayışı ile sektöre dönüştürülen kadın bedeninin etik ve estetikten yoksun bırakıldığını kaydeden Zine sözlerini şöyle sürdürdü: "Filmlerde, televizyonlarda ve reklamlardaki görüntüler, etikten yoksun bir şekilde kadının bir meta olarak çirkince kullanımın sonucudur. Kapitalizm bunu da estetik, adı altında meşru kılmak amacıyla genelleştirilmiş ve bir sektör olarak en fazla kar sağladığı bir alan haline getirmiştir. Bu da fazlasıyla insanların ruh ve beden sağlığını bozmakta ve zayıf kılmaktadır. Kadına dayatılan bu yaşam tarzının, yaşama ihanet olduğu anlaşılmalı ki özgür yaşam için öncelikle kadınla yeniden karşılıklı bilgelikle, güç dengesi içinde güzellik, yücelik duygularının üretilmesi ve paylaşılmasının başarılması gerekiyor. Geleneksel namus yerine güzelliğin ve soylu kişiliğin çekiciliğini geçerli kılmak gerekiyor."
'Etik ve estetikle kendimizle uyum sağlayabiliriz'
"Kadının kendi yaşantısını şekillendirmek için etik ve estetikten yola çıkarak neyin iyi, neyin kötü olduğuna karar vererek yaşamını ideal ölçülerde kurması gerekir" diyen Zine, özgür yaşamın formu olan ahlaki ve politik toplumun asal öğesi olan kadının, bu ölçüleri oluşturmada hayati rol oynadığını dile getirdi. Zine, "Kadının kendi doğallığına ve asıl tanımına kavuşabilmesi ancak tüm mülkleştirici anlayış ve yaklaşımlardan kurtulması ile mümkündür. Kadın kendi gerçeğine ve kimliğine değer verdiği oranda bu bağımlılıklardan kurtulabilir ve kendisini daha güçlü kılabilir. Kimlik bilinci temelinde etik ve estetik değerlerin işlevini daha iyi kavrayan kadın, başta kendisi ile bir uyumu, dengeyi sağlar" dedi.
'Sağlık kapitalizmin eline bırakılmayacak kadar ciddidir'
Jineoloji'nin diğer önemli bir dalı olarak ele alınan sağlık alanı için de düşüncelerini aktaran Zine, kadın sağlığının kapitalizmin bedeni parçalayan tıp anlayışına bırakılamayacak kadar ciddi bir iş olduğunu söyledi. Kadınların her zaman toplumun sağlığından kendilerini sorumlu gördüklerin ve gereklerini yaptıklarını ifade eden Zine, kadının bilgeliğinin can verebildiğini, can kurtarabildiğini belirtti. Kadınların kendi aralarında bilge kadın kültürünü nesilden nesle aktararak bir şekilde bilgi ve bilimle bağlarını devam ettirdiklerini, özellikle de şifalı otlarla yapılan tedaviler ve ilaçlar, doğum yaptırma, doğum kontrol yöntemleri gibi ebelik faaliyetlerinin kadınlar arasında bir süreklilikle devam ettiğini kaydeden Zine, günümüzde kimi toplumlarda hala 'koca karı ilaçları' denilen yöntemlerle tedavinin yaygın olduğunu aktardı.
'Kadın anatomisi ve üreme ile ilgili açıklamalar kayda değerdir'
Kadının kendi bedenini tanımasının önemine dikkat çeken Zine, devamla şunları belirtti: "Kadınların fizyolojik ve biyolojik rahatsızlarının incelemek üzere oluşturduğu tıp biliminin bir alt dalı olarak tanımlanan Jinekoloji, kadın üzerindeki denetimi arttırmıştır. Kadın bedeninin en mucizevi eylemi olan doğurganlığını, tıbbileştirerek kadının kendi bedeni üzerindeki söz hakkını elinden almıştır. Çocuk doğurmak, kürtaj ve kısırlaştırma gibi kadının belirleyici olması gereken konularda devletin yetkili kılınması, kadın bedeni üzerinde politika yapılmasına yol açmıştır. Bu politikalar aynı zamanda milliyetçi ve militarist ideolojilerin kadın bedenine bir saldırı biçimi olan kısırlaştırma, çocuk sayısını belirleme gibi pratiklerin de gelişmesine neden olmuştur. Toplumsal doğanın anlaşılmaya en fazla muhtaç olan varoluşu kadının yalnızca jinekoloji alanına sıkıştırılması olsa olsa sosyal bilimin ideolojik yapısıyla izah edilebilir. Özelikle kadın anatomisi ve üreme ile ilgili açıklamalar kayda değerdir."
Jinekoloji yetersiz
Günümüzde kadınların bedenini medyanın ürettiği formlar, erkek egemen anlayış ve diğerlerinin gözünden tanımlamakta ve öğrenmekte olduklarına değinen Zine, kadın bedeniyle ilgili medyanın popüler, cinsellik satan imajlar dayattığını, bu imajı yaşatmaya çalıştığını söyledi. Zine son olarak, "Jinekolojinin egemen ideoloji yönelimlerinden arındırılması ve kadın sağlığı merkezli bir bakış oluşturulması önemlidir. Kadınların kendi algılarına dayanarak, kadın bedenine karşı alışılagelmiş perspektiflere ve aynı zamanda farmokoloji endüstrisine ve erkek egemen jinekolojik yöntemlere karşı bir tutum oluşturmak gerekir. Kadınların kendi kendilerini nasıl jinekolojik muayene uygulayabilecekleri, jinekolojiye dair doğal tedavi yöntemleri ve kadın sağlığının psikolojik, sosyal, toplumsal ve kültürel boyutlarıyla kadın sağlığı alanında da yeni arayışları, tıp alanında çalışma yürüten kadın hekimleri bu çerçevede yönlendirecek çalışmalar yapılması da Jineoloji kapsamında ele alınabilecek konulardır" dedi.
Yarın: Jineoloji dalları üzerine PAJK Jineoloji Komitesi Üyesi Dicle Amed'le söyleşi.
(fk)