JİNEOLOJİ TARTIŞMALARI Yazdır Kaydet

Sözün kökü ile anlam bilime

Jineloji Tartışmaları
Eylül 02 / 2015


 
Rumet Heval 
 
Yaşam suda başladı tek hücrelilerle… Binlerce yıllık bir evrimle karada devam eder bu tekhücreli yaşam ve doğa karasal iklim buluşması ile kendisini sentezler. Her yaprakta, her çiçekte, her bitkide yeni sentezler ve yaratımlarla kendisini yeniler yaşam. Düz çizgisel olmayan zamanın döngüsel evrimi, doğada kendisini sürekli sentezler ve yeniler. Çok hücrelilere aktarır kendisini ve havada, karada, denizde, yer altında, atmosferin ve güneşin ulaşabildiği her yerde kendisini var kılar bu döngü. Ta ki; insan denilen senteze ulaşana dek bu döngü devam eder. Akışkan ve çok devinimli, her yaratımın kendi içindeki ahengi temelinde gelişen bu süreç çok fazla dişil bir karaktere benzemektedir. Kendisini yaratan ve bir sonraki yaratıma zemin sunan kadın bedeni ve doğanın aynılığı insanı hem ürpertiyor hem de hayrete düşürüyor değil mi?
 
Bu döngü doğanın sentezinin sonucu olarak kadının ve kadın toplumunun yani kadın-erkeğin yaşam biçimine ulaşır. Bu günü bir sonuç olarak varsayarsak şu soruya gidebilir miyiz acaba?
 
Toplumsallığın gelişiminde bireylerin birbirleri ile iletişimleri nasıldı? Simgesel dil kullanıldığı söylenir. Gırtlaksı sesler çıkarıldığı, bedensel işaretlerin geliştiği söylenir. Fakat gırtlaktan ve ağızdan çıkan ilk söz ne olabilir acaba? Ya da hangi cinsin öncülüğünde ağızdan söz çıktı. Ağızdan söz çıktı demek aslında kusmaya benzer bir şey gibi oluyor. Günümüzde ağızdan çıkan söz ezberlenmiş, kalıplaşmış, binlerce yıldır kullanılan sözlerdir. Bu binlerce yıl önce düşünülerek, ağızın ve dilin fizik yapısının farkına vararak ve her kelimeyi ifade edecek biçimsel ve görsel şölenler yaratarak söz üretme sanatı nasıl gelişti, merak uyandıran ve sürekli araştırılan bir konudur.
 
Düşünerek söylenen ilk söz, ilk anlam, ilk bilim tecrübesi günümüze kadar geldi. Fakat sözün biçimi kaldı, kuru harflere hapsedildi, anlamı çarpıtıldı. İçi boşaltılan sözün eylemi de yani yaşam ve toplumsallıkda çarpıtıldı. Cinsler cinsiyetçi söze indirgendi. Bizde içeriği boşaltılan ve dişil yapısından soyutlanan sözün kökünün peşine düştük. Binlerce sözün yüzbinlerce anlamı türetilmiş. Biz orijinine ulaşana kadar arayışımıza devam edeceğiz. Hemen bir sonuca ve bir yargıya bağlamadan bu arayışımızı sürdüreceğiz. Bir sözün bir dildeki ve dönemdeki anlamı başka iken başka dil ve dönemdeki anlamı değişebilmektedir. Değişik yaşam biçimi ve dokunulmazlıkları da beraberinde getirmektedir. Sözün yarattığı yaşam biçimi toplumların kültürünü, inançlarını, ahlakını, etiğini, estetiğini de belirlemektedir aynı zamanda.
 
Araştırmamızda kelimelerin kökenine inerken ve anlamlarına göre tekrar sade bir yaşam akışına başlarken aslında bu çalışmanın etimoloji ve epistemolojisini yapacağız. Etimoloji köken bilimi oluyor. Kendi köklerimiz üzerinde anlam bilimle yeniden yeşermeyi amaçlayacağız. Etimolojinin Kürtçesi PEYVZANİ dir. Aslında kurtçesi bize daha tanıdık ve yakın geldiğinden bundan sonra Peyvzani yi kullanacağız.
 
Aynı zamanda araştırmamızın asıl hedefi olan Anlam Bilimi gerçekleştirmeye çalışırken EPİSTEMOLOJİ yapacağız. Epistemoloji kelimesi Fransızcadır. Bilgi kuramı anlamında kullanılmaktadır. Kurtçesî ZANÎNNASÎ olarak bîlînmektedîr. Bilgimizi sözlerin gerçek anlamlarıyla buluşturarak kuracağız. Bizim farkımız JINEOLOJİK bakış açımızda, düşüncemizde ve yorumumuzda olacak.
 
Yaşam, anlam ve sözün kökü olan ve tüm bunların en doğal halini uygulayan Teşili teyzemiz etimoloji ve epistemoloji kavramlarını kullanmamıştır büyük ihtimalle. Fakat bizler bîrbîrîmîzî anlamak îçîn bu kavramlari bîr îletîşîm araci olarak kullanacagiz.
 
Biz arayışımıza başlayıp devam ederken JINEOLOJİ sitemiz ve logo daki teyzemiz bize rehberlik edecek. Bizimle buluşmak isteyen ve her söze söz katan, kadınca yaşama ve bilime anlam vermek isteyen kadınların ilgisi daha tamamlayıcı olacaktır. Bu nedenle bu çalışmanın bir bölümüne SÖZÜN KÖKÜ’nü ekledik. Biz tanrının adı ile oku demeyeceğiz. Biz ışığa ol denildi de oldu da demeyeceğiz. Biz düşünen insanın yarattığı kavramın gerçek anlamını bulma ve yaşamı gerçek sözle buluşturma arayışına gireceğiz. Belki ışıklar bahçesinde ışık oluruz. Belki ateşgedeler de, sözü ateşle arındırırız. Belki JIN-JÎYANIN farklı tanımları ile buluşuruz. Daha yeni başlıyoruz, ama yürekten başlıyoruz. Kadın sözü vererek başlıyoruz. Bu arayışta her dönemin kendine has materyali vardır. Bizim araştıma yöntemimiz dört aşamalı olacaktır. Her sözü araştırırken Mitoloji, Din, Felsefe ve Bilimde geçirdikleri aşamaları ele alırken, günümüze kadar gelen ve günlük olarak kullanım biçimlerine de bakacağız. Sözün ilk hali ve son halini incelediğimizde anlam ve anlamsızlığını daha iyi anlayabiliyeceğiz. Araştırmamızı hiçbir ayrıntıya boğmadan, tarihin tüm malzemelerinin içinde kaybetmeden sözün hakikatine ulaşacağımıza inanıyoruz. Günümüzün bilge ve doğal kadınlarının anlatımları ile mitolojide anlatılanların benzerliklerini çok net göreceğiz. Bizimle yolculuğa çıkmak isteyenlere ve bize söylecek, verecek sözü olanlara Keremkın dıyoruz.
 
jineoloji.org sitesinden alınmıştır