Kürt tiyatrosu 'Destar' ile gelişiyor
09:01
Öykü Dilara Keskin / JINHA
İSTANBUL - Kürt tiyatrosunu geliştirmek için kurulan Destar Tiyatro'dan Berfin Zenderlioğlu, "Kürt tiyatrosunu daha görünür kılmak istiyoruz. Önceliğimiz Kürtçe oyunlar yapmak. Tiyatronun kendisi politik bir eylem biçimi zaten, hayatın içerisinde ne varsa bizim oyunlarımızın konusunu da onlar belirliyor" dedi.
Toplumda yaşanan olayları, izleyicilere anlatmanın ve hissetmenin yolu bazen sanattan geçiyor. Sanat dalları anlatılmak istenen konuyu izleyici ve dinleyiciyi etkileyerek, duyarlılığının gelişmesini sağlıyor. Bu durumu sağlayan bir tiyatro topluluğu ise 2008 yılında Mîrza Metîn ve Berfin Zenderlioğlu'nun öncülüğünde kurulan Destar Tiyatro oldu. Destar Tiyatro, özellikle Kürt tiyatrosunu daha görünür kılmak isterken, oyunlarında toplumda yaşanan sorunları da göz önüne alarak sergiliyor. 2010 yılında Destar bileşenleri tarafından kurulan Şermola Perfomans'ta oyunlar düzenli olarak seyirciyle paylaşılıyor.
'İnsanlar artık anadilinde yaşayabilmeli'
Destar Tiyatro'da yönetmenliğini Ayşenil Şamlıoğlu'nun yaptığı 'Dil Kuşu' oyunu anadil sorununu konu ediniyor. Pelin Temur'un yazdığı oyun anadilini yaşayamamanın sıkıntılarını, insanları nasıl ayırdığını anlatıyor. 'Dil Kuşu' oyuncusu Tülin Özen, insanların artık anadillerini özgürce konuşması ve yaşayabilmesi gerektiğini belirterek, "Artık herkesin bunu savunması gerektiğini düşünüyorum. Nasıl nefes almak, yemek yemek ve uyumak gerekiyorsa insanın varoluşu içinse anadilde aynı şekilde yaşamsal önemdedir" dedi.
'Erkek egemen zihniyet hayatın her alanında'
Toplumda kadına yüklenen rollerin tiyatroya yansımasının yazarın bakış açısıyla ilgili olduğunu kaydeden Tülin, "Eğer erkek dünyasını onaylamışsa daha çok bu doğrultuda roller yükler. Ama onun da kadının yaşamın içinde olmasına engel oluşturanlara tepkisi varsa rolleri ona göre değiştirir. Erkek egemen zihniyet hayatın her alanında etkili olduğu için oyunları da etkiliyor. Kadına neyin yakışıp yakışmadığına karar verildiği ve kadının edilgen tutulduğu alanlar var. Ben de bu nedenlerden dolayı sıkıntılar yaşıyorum" ifadelerinde bulundu.
'Hedefimiz Kürt tiyatrosunu görünür kılmak'
Tiyatronun kurucularından oyuncu, oyun yazarı ve yönetmen Berfin Zenderlioğlu ise, 2008 yılında tiyatroyu kurmalarının ardından Destar'ın çalışmalarını disipline edebilmek ve düzenli olarak seyirciyle oyunları paylaşabilmek için Şermola Performansı kurduklarını ifade etti. Berfin, başlarda sık sık turne yaptıklarını ama son dönemlerde hem politik hem de ekonomik nedenlerden kaynaklı turne yapamadıklarını kaydetti. Kürt tiyatrosunu daha görünür kılmak için çabaladıklarını söyleyen Berfin, "Önceliğimiz elbette ki iyi tiyatro yapmak, bunu da gönül bağı kurduğumuz kendi dilimizle var edebilmek. Yaptığımız bu oyunlardan sonra seyirciden de gelen talep doğrultusunda üst yazı kullanmaya başladık. Türkçe ve İngilizce üst yazı kullanıyoruz. Bu seyirci profilimizi de genişletti" şeklinde konuştu.
'Tiyatronun kendisi politik bir eylem biçimidir'
"Tiyatronun kendisi politik bir eylem biçimidir. Hayatın içerisinde ne varsa bizim de oyunlarımızın konusunu o belirliyor" diyen Berfin, bu zamana kadar yaptıkları oyunlarla toplumsal meselelere, alt başlık olarak kullandıkları kuşatılmışlık ve tecride teatral bir dil kullanarak dikkat çektiklerini, son iki sezondur da anadil temasına ağırlık gösterdiklerini söyledi. Berfin, "Anadil ile ilgili yaşanılan çıkmazları sadece bizlerin değil yanı başımızdaki dost halkın gözünden anlatmak istedik. O nedenle genç kuşak yazarları, oyuncuları ve tiyatronun önemli yönetmenlerini bir araya getirdik. Bu kapsamda 'Merheba', 'Dil Kuşu' ve 'Çêna Dengizî' o konseptin içinde yer aldı. 'Dil Kuşu' bu sezonun yeni oyunu olarak devam ediyor" sözlerini ifade etti.
'Dil konusunda alternatifiz'
Tiyatroda dil konusunda alternatif olduklarını dile getiren Berfin sözlerine şöyle devam etti: "Bu nedenle de söylenmeyeni söylemek ve seyir biçimi açısından 'alternatif' olabiliyorsanız bunu kısmen gerçekleştirmiş oluyorsunuz. Ama bu koşullarda sanırım bizi diğer gruplara göre daha çok alternatif kılan unsur; İstanbul'un merkezinde ısrarla, inat ederek düzenli olarak Kürtçe oyunlar yapmak, dil bağlamında alternatif kılıyor. Oyunları izleyen seyircilerimiz çıkışta keşke Kürtçe bilseydim diyerek çıkıyorlar. Tiyatronun seyircide yarattığı etkileşimi ve farkındalığı görmek, yanı başınızdaki halk ile yıllarca yasaklı olan ana dil derdinizi de paylaştırıyor. Oyun metinlerimizi genellikle kendimiz yazıyoruz. Tiyatromuzda özgün metinler yaratma gibi bir derdimiz de var. Yarattığımız karakteri ilk olarak kendimiz anlamaya çalışıyoruz. O karakterin biz de bıraktığı tortuyla da oyunu sahne üzerinde var etmeye çalışıyoruz."
'Türkiye'de yaşanan süreç bellek yitimine neden oluyor'
Son zamanlarda oyunlarda biçim olarak hikaye anlatıcılığı üzerinden gittiklerini söyleyen Berfin, "Bununla, oyuncuyla seyirci arasında direkt olarak bir bağ kurmak istiyoruz. Öte taraftan da çocukluğumuzdan beri biriktirdiklerimiz, topladıklarımız bizde keşfedilmeyi bekliyor. Türkiye'de yaşanılan politik süreç bizde bir bellek yitimine neden oluyor. Bu kaos ortamına alışıyor alıştırılıyoruz. Anlatı yeniden kaybolanı, yitirdiğimizi aramamızı ve yüzleşmemizi sağlıyor. Bizi ortaklaştırıyor. Türkiye'de tiyatro hiçbir anlamda neredeyse desteklenmeyen bir alan o nedenle bağımsız olarak tiyatro yapmak çok zor, bir de buna Kürtçe eklenince zorluklar da ikiye katlanıyor" diye belirtti.
Bağımsız tiyatroların ayakta kalabilmesi için verdikleri çabanın, üstlendikleri sorumluluğun kendilerini yaratıcılık anlamında parçaladığını ve kuşattığını dile getiren Berfin, "Bu zorluklar içerisinde bile bir şeyleri var edebilmek ve seyirciden güzel dönüşler alabilmek bizi mutlu ediyor ve manevi olarak ruhen iyileştiriyor. Sanırım hepimizin iyileşeceği alanlara sarılmaya ihtiyacı var" dedi.
(dek/mg)