Tekstil atölyesinden yönetmenliğe: Kadınlar sabahı beklemesin

09:25

Evrim Kepenek / JINHA

ÇANAKKALE - “Rüzgarın Şarkısı” isimli belgeseli ilk kez BIFED'de gösterilen yönetmen Kibar Dağlayan'ın tekstil atölyesinde başlayıp yönetmenliğe giden hikayesi kadınların istedikleri takdirde hedeflerine ulaşabileceklerinin bir kanıtı. Kibar, "Şair Didem Madak'ın dediği gibi, 'Kadınlar, rüyalarınızı anlatmak için sabahı beklemeyin'. Kadınlar, kendilerini gerçekleştirmek için hep sabretmek zorunda. Sabır zincirini kırıp, sabahı beklemeden kameralarını ellerine alıp sokaklara çıksın" diyor.

Bir tekstil atölyesinde işçi kadın olarak çalıştığınızı düşünün. Düşünün ki, tekstil makinelerinin arasında değil de elinde kamera ile çalışanların öykülerini haberleştirmek isteyen bir belgeselci olmak istiyorsunuz. Türkiye koşullarında bu düşündüğünüz kulaklara bir hayli uzak gelse de, belgesel yönetmeni Kibar Dağlayan Yiğit bu hayalini pratiğe dökenlerden. Bundan tam 10 yıl önce Özgür Radyo'da BEKSAV'ın sinema-belgesel atölye çalışmalarının haberini duyunca soluğu BEKSAV'da alan Kibar, bugün 4 belgesele imza atan onlarca ödüle laik görülmüş tanınmış bir belgesel yönetmeni.

İplik atölyesinde katledilen kadınlar

Belgesel çekmeye başlamadan önce öykü yazdığını ancak BEKSAV'dan içeri girdiği gün kendisine verilen kamerayı bir daha elinden bırakmadığını anlatan Kibar, BEKSAV'daki eğitiminin ardından 2008'de kamerasını ilk olarak kendisi gibi iplik atölyesinde çalışırken yaşamını kaybeden kadınların hayatına çevirdi. Bursa'da bir tekstil atölyesinde çıkan yangında patron kapıları kilitleyince yaşamını kaybeden 5 kadının haberini okuduğunda kamerası ile Bursa'ya giden Kibar'ın, bu ilk filmi birçok festivalde ödül kazandı. Üstelik bu belgesel, Türkiye'de ilk kez tiyatro sahnesine taşınan ilk belgesel film olma özelliği de taşıyor.

Emekçilerin izinden gitti

"O filmden aldığım güç ile bugün yeni filmler çekiyorum" diyen Kibar'ın ikinci filmi de, Türkiye'nin batı kentlerinde çalışmak zorunda kalan Kürt emekçilerin yaşadıklarına odaklanıyor. "Camdan Köprüler" isimli belgeseli de birçok ödüle laik görülünce, oradan aldığı güç ile yoluna devam eden Kibar, kamerasını yine emekçilerin hayatına çevirdi. Kendisi için vicdan ve insan kavramlarının önemli olduğunu söyleyen Kibar filmlerini de hep bu iki kavram üzerinden ilerletti.

Rüzgarın Şarkısı

Türkiye'de ve dünyada ekolojinin çok hafife alındığını, ekolojik bir yaşamın küçümsendiğini görünce de Kibar bu kez kamerasını Malatya'yanın Arguvan kentine çevirdi. Arguvan'da yaşayan ve çoğunluğu Alevi olan köylülerin hayatını "Rüzgarın Şarkısı" isimli belgesele aktaran Kibar'ın bu belgeseli Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali'nde (BIFED) gösterildi. Arguvan'daki insanları "Yüreği denize kıyısı olan köylüler" diye tanımlayan Kibar, "Şimdiye kadar hiçbir filmim için Bakanlıktan destek almadım" diye ekliyor.

Yeni film Didem Madak üzerine

Kibar, yeni belgesel filmi için de kolları sıvadı. Bu kez şair Didem Madak'ı odağına alan Kibar'ın son bir mesajı da kadınlara oluyor:

"Şair Didem Madak'ın dediği gibi, 'Kadınlar, rüyalarınızı anlatmak için sabahı beklemeyin'. Kadınlar, kendilerini gerçekleştirmek için hep sabretmek zorunda. Erkek toplumda, yargıda, medyada sabretmek zorunda. Bu sabır zincirini kırıp, sabahı beklemeden kadınlar kameralarını ellerine alıp sokaklara çıksınlar."

Kibar Dağlayan Yiğit kimdir?

1968, Bingöl, Kiğı doğumlu. İstanbul Ertuğrul Gazi Lisesi’nde okurken, bir yandan da tekstil sektöründe işçi olarak çalıştı. Lise eğitimini ekonomik koşullar nedeni ile yarıda bırakmak zorunda kaldı. Uzun süre büro sekreterliği ve benzeri işler yaptıktan sonra, hayata dair küçük öyküler yazmaya başladı. Öykü dilini geliştirmek amacıyla eğitim olanaklarını araştırırken 2004 yılında BEKSAV Sinema Atölyesi ile tanıştı. O günden beri kamerayı elinden hiç düşürmedi ve çok sevdi. Şimdi kamerasının açısını evrensel bakış açısıyla ayarlamış, yaşama dair öyküler yazmaya devam ediyor. İplik Hayatlar isimli sinema filmi projesi şu anda senaryo geliştirme aşamasında. 2013 yılında Bursa Kadın Kısa Filmleri Festivalinden Onur Ödülüne layık görüldü.

(sy)