KADININ KALEMİNDEN Yazdır Kaydet

'Morga Ölü Yetiştiriyor Sanki Yüreğim'

Kadının Kaleminden
Ağustos 18 / 2016


 

 
RABİA MİNE 
 
Dünya hassas kalpler için cehennem gibidir. / Goethe
 
“O kadar çok acı biriktirmişim ki, içimde başka duyguları yaşayacak yer kalmamış artık..”
 
Yukarıdaki paylaşımlar, bir haftadır kayıp olan ve bugün yakılmış bedeni bulunan Trans Hande Kader’e ait.
 
Hande Kader, trans olmasının yanı sıra, aynı zamanda Kürt ve muhalif bir kimlik.
 
Yani, bu ülkede nereden bakılırsa bakılsın ‘katli vacip’ olanlardan.
 
Sadece trans da değil, sadece Kürt de değil, sadece muhalif de değil. Üçü bir arada!
 
Kalemi daha doğarken kırılmış! Kibriti daha doğarken çakılmış! Mezarı daha doğarken kazılmış!
 
Yakılmış Hande Kader!
 
Ölmeden önce acı içinde çığlıklar atarak mı, son nefesini verdikten sonra mı yakılmış, bilmiyoruz.
 
Müşterisi daha önceki bir çok trans cinayetinde olduğu gibi onunla işi bittikten sonra kendine duyduğu tiksintiyi ona yansıtarak mı katletmiş onu, bilmiyoruz.
 
Bildiğimiz, gencecik bir insanın daha cinsel, etnik ve siyasî kimliklerinden biri ya da tamamından dolayı katledildiği.
 
Bildiğimiz, bu ülkede yaşama hakkının sadece kendisine ait olduğunu düşünen ve bir çığ gibi büyümekte olan yığının bir ya da birkaç üyesi tarafından hunharca öldürüldüğü.
 
Muhtemelen önce cinsel ilişkiye girildikten, bedeninden olabildiğince zevk alındıktan sonra hem de…
 
‘Müşteri’ sözcüğü ne kadar irkiltiyor değil mi bizi? Ne kadar karmaşık hislere sevk ediyor. Üzülürken, dengemiz bozuluyor birden… Müşteri! Bir yerde bir müşteri varsa, bir de satıcı vardır. Hande kendini satıyordu demek ki. Hımm, o da kendini satmasaydı; hak mı etmişti bu ölümü acaba?
 
Hayır efendim! Hande kendini satmıyordu!
 
Toplum Hande’yi satıyordu! Böylesine homofobik, eşcinsellere vebalı muamelesi yapılan bir coğrafyada onlara hayatlarını sürdürmek için hiçbir şans tanımayan pezevenk sistem satıyordu Hande’yi!
 
Ve müşterileri de, çoğunlukla reel hayatlarında çoluk-çocuk sahibi olan, sert heteroseksüel ağır abi erkekler oluyordu.
 
“O kadar çok acı biriktirmişim ki, içimde başka duyguları yaşayacak yer kalmamış artık..”
 
Gencecik bir insan Hande Kader! Ve bu gencecik yaşına kadar o kadar acı biriktirmiş ki, içinde başka duyguları yaşayacak yer kalmamış… Başka duygular? Aşk gibi, sevgi gibi, şefkat gibi, güven gibi, umut gibi… Yer kalmamış bu mutluluklara içini kaplayan acıdan…
 
Yer bırakmamışız!
 
Yanlış bedende doğan ruhunun acısını mı, Kürt olmanın acısını mı, muhalif olmanın acısını mı anlatsın, hangi birini anlatsın bilememiş… “O kadar çok acı” demiş sadece! “O kadar çok acı biriktirdim ki!”…
 
Hande Kader’i katletti birileri! Ve yaktı!
 
Facebook sayfasında Suudi Arabistan’da eşcinsel olduğu için asılan bir atın paylaşımını yapmış üzülerek Hande.
 
İçinde bir yerlerde bir gün kendisinin de eşcinsel olduğu için öldürüleceğini mi hissediyordu acaba?
 
Muhtemelen öyleydi… En azından, bunun hem kendisi hem de diğer arkadaşları için daima yüksek bir ihtimal olduğunu biliyordu.
 
Ama başka bir seçeneği yoktu.
 
Ne yapabilirdi Hande? İçine doğduğu bu nesnel gerçeklikleri nasıl değiştirebilirdi?
 
Bugün artık bilimsel olarak da kanıtlandı ki, eşcinsellik bir hastalık, bir sapıklık değildir; doğuştan gelen bir durumdur. Bazı insanlar yanlış bedenlerde doğar.
 
Hepimiz biliyoruz ki, hiç kimse içine doğduğu etnik kimliği de seçemez.
 
Ne yapmalıydı katledilmemek için Hande?
 
Hayatı boyunca içine hapsolduğu erkek bedeninin içinde erkek kılığında rol yaparak ya da Kürt kimliğini gizleyerek hem kendini hem de bütün dünyayı kandırarak mı yaşamalıydı?
 
Böyle davranarak toplumda kabul ve saygı görmek, onu haysiyetli bir insan mı yapacaktı?
 
Böyle yaşamak, yaşamak mıydı?
 
Buna “evet” diyecek, hatta tam da böyle yaşayan milyonlarca haysiyetsizin olduğunu biliyoruz bu ülkede.
 
Ve bu haysiyetsizlerin nasıl da gözünü kan, kin ve nefret bürümüş caniler olduklarını da…
 
Onlardan biri ya da birkaçı Hande Kader’i katletti!
 
Onlardan biri ya da birkaçı, kendi olabilmek için her türlü dışlanmayı, aşağılanmayı ve hatta ölümü bile göze alabilecek kadar, etnik kimliğini asla gizlemeyip her zaman her yerde inandıklarını dillendirebilecek kadar yürekli bir insanı katletti!
 
Onlardan biri ya da birkaçı, kendi aşağılık gerçekliklerine bakmadan, kısacık ömrü acı ile geçmiş bir küçük kadını katletti!
 
Ve dünyayı daha iyi bir yer yaptıklarını düşünüyorlar bu şekilde!
 
Tıpkı, bir kez olsun translarla beraber olan erkeklerin erkekliklerini sorgulamayıp, hatta bunu erkeklikten sayıp, onlara seks işçiliği yapmaktan başka hiçbir seçenek sunmayan toplumu yargılamayıp eşcinsellere nefret kusan, Hande’nin varlığında kendi yüzleşmek istemedikleri riyakârlıklarını görmemek için onun ölü olmasını tercih eden milyonlarca kara kalpli insan gibi…
 
Ve katilleri bulmayacak, bulsa da asla hak ettikleri cezayı vermeyecek olan etkili ve yetkili kişiler gibi…
 
Çoğunluğun bir trans kadın öldüğünde dünyanın daha iyi bir yer olduğunu düşündüğü bir ülkede yaşıyoruz.
 
Çünkü artık bu coğrafyada dünyayı daha iyi bir yer yapmanın formülü bütün güzel insanları, bütün kendi olan insanları, bütün cesur insanları, bütün farklı insanları, bütün muhalif insanları, bütün ötekileri katletmektir!
 
Bir başka paylaşımında da demiş ki Hande: “Morga ölü yetiştiriyor sanki yüreğim..” Çünkü paylaşımlarından görüyoruz ki, vahşice öldürülen halkının acısı içini dağlıyormuş.
 
Bugün morga ölü yetiştirildi bedeni. Ev arkadaşının, vücudunun belli yerlerinde olduğunu söylediği platinlerden teşhis konulabildi ancak yanmış cesedine. O platinler ki, kim bilir geçmişte yaşadığı hangi ağır şiddetlerin işaretleriydi.
 
Hande Kader öldü. Bir küçük kadın öldü. Bir küçük kadının acıyla dolu kalbi durdu. İçindeki umutsuz serçe sustu.
 
Dünya birçokları için daha iyi bir yer oldu böylece.
 
Benim içimdeki umutsuz serçe ise ağlıyor!
 
Güle güle git sevgili kızkardeşim. Hayatın senin yokluğunla ne kadar eksildiğini bilenler var. Çok az da olsak varız ve senin cesur varlığın karşısında gözyaşları, saygı ve sevgiyle eğiliyoruz.
 
 
direnişteyiz3.org'dan alınmıştır