Biz Niye Kendimizi Anlatmak Zorundayız ya da Yaw He He
Kadının Kaleminden
Dayanamadım yazdım. Aslında sabit fikirli insanlara laf anlatmanın vakit kaybından öteye gitmeyeceğini bilecek kadar yaşlandım. Mesele onlara derdimi anlatmak değil daha çok zihnimi boşaltmak…
Bir feminist sürekli kendini anlatmak zorundadır. “Yaw ne eşitliği” diyen bakkal amcadan, “Bu cahil kadınlar asıl problem” diyen öğretim görevlisine kadar herkese kendini anlatmak zorundadır. Sabırlı olmalıdır, zira bir kişinin bir önyargısını değiştirse dünya daha yaşanılası bir yer olacaktır. Zorluklar karşısında yılmamalı, mücadeleye devam etmelidir. Bu feminist bir de Müslümansa bu iş daha da zorlaşır. Savunmak yetmez, her bir argüman ayet ve hadislerle desteklenmelidir. Öyle ki “Bu senin yorumun, çarpıtıyorsun” denilmesi ihtimaline karşı saygın alimlerden de referans yapılmalıdır. Çünkü “21. yüzyılda kadın ve erkek eşit olmalı” gibi aslında 6 yaşındaki yeğenimin “Erkeklerin yaptığı her şeyi kızlar da yapabilir” sözüyle özetlediği bir anlayışı koca koca adamlara ve kadınlara anlatmak için amansız bir mücadele gerekir.
Ya da gerekir mi? “Yeryüzünde hiçbir akıllı kadın yoktur ki eşitliği istesin” gibi “şairane” bir manifestoyla yola çıkmış, feminizmi erkek düşmanlığı sayan, “Kadınlığın İslamî ölçülerde yaşatılmasının” aslında feminist bir devrim olacağını bilmeyen birine anlatmak gerçekten önemli midir? Bence bu yapılacak en anlamsız hareket olacaktır. O yüzden bu yazıda neden feminizm, neden kadın erkek eşitliği diye uzun uzun anlatmayacağım. Söylediklerine yaw he he diyip geçiyorum.
Amma ve lakin; susmayı kesinlikle kabul etmeyeceğim, edemeyeceğim bir husus var. Neymiş Müslümanca bir yaklaşımımız yokmuş, bizimkisi erkeğe yönelen bir tepkisellik olmuş. İşte burası çok tehlikeli bir yer; bazıları buna alışkın olabilir. Zira komşu teyzeden muhtar amcaya herkesin diğerinin imanını, müslümanlığını sorguladığı topraklardır buralar. Ama topyekûn feminist olan Müslümanların Müslümanlığına taş atmak sadece çirkin değil, İslamî olarak da oldukça yanlıştır, büyük vebaldir. İnternet dediğimiz yer kapı önünde üç beş çekirdek çitlenip dedikodu yapılan bir yer değildir. Bu tür ithamlar feministleri öcüleştirmekle kalmaz, bazı radikallerin gözünde katledilmelerini bile helâl kılan bir ortam yaratır.
O nedenle en azından bu eleştiriye cevap vermek gerek diye düşünüyorum: Feministlerin yeterince Müslüman olmaması ya da feminizmin Müslümanlığın önüne geçmesi mevzusuna. Teker teker anlatıyorum, tıpkı 6 yaşındaki yeğenime anlatır gibi.
1) Ben diyorum ki kardeşim, kimse bana “Sen kadınsın git evinde otur, çocuk doğur” demesin. Bak güzel kardeşim Hz. Hatice’nin hayatı var ya, orada güçlü, onurlu, işinde son derece başarılı kocasının yanında sağlam durmuş bir kadın var. Ben diyorum toplumumuz öyle olsun ki birçok Hz. Hatice yetişsin. Ben diyorum ki İslam için erkekler kadar, hatta daha fazla mücadele veren kadın sahabeleri yok sayıp “Evinizde oturun” mu diyeceksiniz? Bu düpedüz cehalettir.
2) Ben diyorum ki kardeşim, kadının görevi olmasın ev işi. Kadın ve erkek evin sorumluluklarını beraber alsınlar. Ben diyorum ki erkek, çocuk da baksın evi de süpürsün. Ben diyorum ki kardeşim Hz. Ayşe diyor ya Peygamber(sav) süt sağarmış, evi toplarmış, torunlarının üstünü örtmeden kendi yatmazmış ya; toplumda bu sünnetler daha çok olsun. Salataya limon sıkmak değil, peygamber sünnetine uymak iş bölümü sayılsın.
3) Ben diyorum ki kardeşim Nevin Yıldırım’ın kaderi hapiste çürümek olmasın. Sen Peygamber (sav) döneminde namusunu korumak için Hamele’yi öldüren Es’ile’yi bilir misin? Hani Hamele’nin akrabaları diyet için Peygamber(sav)’e başvurmuşlardı ve o da “Es’ile namusunu korudu, Hamele de canını verdi. Dava bitmiş, diyet ortadan kalkmıştır” demişti. Ben diyorum ki kardeşim işte bu adalet hakim olsun dünyaya, namusunu koruyan kadına tecavüzcüsüne uygulanan indirimin bile uygulanmadığı bir adaletsizlik hüküm sürmesin.
4) Ben diyorum ki kardeşim namusunu korumak, iffetli yaşamak sadece kadınların görevi olmasın. Ben diyorum ki Yusuf kıssası ömrümüze işlesin. Ben diyorum ki bir kadının mini etek giymesi tecavüzcüye indirim sağlamasın. Ben diyorum ki kendi nefsinden Allah’a sığınan, onunla aynı odada onunla beraber olmak için can atan bir haramdan kaçan Yusuf olsun erkeklerin pusulası. Kadına nasıl giyinmesi, nasıl davranmasını anlatmakla başlamak yerine, Yusuf olmakla başlasın her erkek.
5)Ben diyorum ki kardeşim ben çocuk doğuyorum, emziriyorum. Nasıl güzel anlatır Kur’an bunu değil mi? Hiçbir şekilde “Şöyle doğur, böyle emzir” demez. Sadece “Eğer kadın isterse (eğer isterse) tam iki sene emzirir”, der. Yüce Rabbim, doğurmanın ve emzirmenin zorluğunu ve güzelliğini bahşettiği anneye saygı duyulmasını tembihler. Ben diyorum güzel kardeşim hâl böyleyken, âlemlerin Rabbi kurban olduğum Allah bile böyle yaklaşırken, bir kendini bilmez “Sezeryanla doğum olunca anne olunmaz”, “Emzirmeden anne olunmaz” demesin. Kuldan utanmıyorsa, Allahtan korksun. Ben diyorum ki kardeşim yüce Yaradanın bile övgüyle bahsettiği bu durum hakkında, bu konu hakkında hiçbir fikri olmayan erkekler sussun. Eğer Müslümansa Allahın kitabını referans alsın.
6) Ben diyorum ki kardeşim Allah’ın kitabı senin tekelinde değil. İslam’ın özüne aykırı bir anlam çıkartmadığım sürece senin görmediğini ben görebilirim, benim görmediğimi de sen. Birçok alime göre Kur’an’ın mucizelerinden biri de budur. Bu nedenledir ki tüm zamanlara ve mekânlara ulaşabilir. Allah eğer isteseydi mesela miras konusunda ya da haram içecek yiyecekler konusunda olduğu gibi keskin hatlar çizerdi ve böylece biz de hiçbir konu hakkında o sınırlar ötesinde fikir yürütemezdik. Ama Kur’an’da bazı konuların ceza ya da sevap şeklinde ele alınmaması, bizi hadisler ve sünnetler ışığında tekrar düşünmeye iter ve böylece yeni tefsirler, mealler ortaya çıkabilir. Ben diyorum ki kardeşim ben Kur’an’la ilgili yeni bir yorum ortaya koyduğumda, ilahiyat temelinde benimle tartış konuş. Ama beni dinden çıkmış olmakla itham etme. Çünkü bilirsin eğer Allah’ın gözünde öyle değilsem, yani sen yanlış hüküm verdiysen, o zaman bir Müslümanı böyle itham ettiğin için Allah muhafaza sen dinden çıkarsın. Yani ben diyorum ki kardeşim hiçbirimiz dinden çıkmadan dini konuşup tartışabilelim. Yok kadın kısmısı ne karışır diyorsan; Hz. Ayşe diyorum, Hz. Fatima diyorum, başka da bir şey demiyorum.
Güzel kardeşim bu liste uzar da gider. Gördüğün gibi bu listenin İslam’la örtüşmeyen tek bir yanı yok. Benim Müslümanlığım feminizmin önüne geçmiyor, tam tersine Müslümanlığım beni feminist yapıyor. Ben kızların diri diri toprağa gömüldüğü dönemde gelip, Ehl-i Beyti kızının hanesi olan, kız babalarına cenneti müjdeleyen Peygamber’in ümmetindenim. Asıl ben sana sorayım senin Müslümanlığının önüne geçen, Peygamberin sünnetini, Yusuf’un duruşunu,Ömer’in adaletini uygulamana engel teşkil eden nedir?
Kaynak: Reçel Blog