ROJDA OĞUZ
 
Kadın düşmanlığı istikrarından zerre kaybetmeyen eril zihniyet, kadınları hedef göstermeye devam ediyor. Toplumsal normları kendilerine adeta meşru bir kask olarak gören bu zihniyete sahip erkler, kadına yaşama alanı bırakmamak için çabalıyor. Bu seferki saldırı diğerlerinden çok daha açık sözlü yapıldı. İzmir'in Bornava ilçesinden yaşayan Neriman G. isimli genç kadın iki erkeğin teklifini kabul etmediği için tacize ve şiddete maruz bırakıldı. Buraya kadar Türkiye'de bugüne kadar kadına yönelik taciz, tecavüz, saldırı ve cinayetlerinde alışılmış portre görüyoruz maalesef. Durum bunun daha da sonrasında yaşananlar.
 
'Hayır!' denilmeyi kendisine yediremeyen ve kadını sürekli 'evet!' diyecekmiş gibi kafasında tasarlayanları besleyen eril medya, bu ülkede iktidarın desteğiyle kadın düşmanlığını törpülüyor. Gerek dizileri gerek reklamlarıyla sürekli bir alt başlık altında, zaten eril olan beyinlere mesaj gönderen yayınları yapmaları yetmiyormuş gibi ana akım haber kanallarında konuyu sür manşet yapmaktan da geri durmuyor. İki erkek tarafından tacize ve şiddete maruz bırakılan bir kadının yaşadıklarından çok giydiği kıyafete odaklanmayı gazetecilik adı altında topluma servis ediyor. 
 
Hatırlatmak içimizi burksa da Özgecan Aslan'ın katillerinin, tecavüz sahnelerinin tekrar tekrar yayınlandığı 'Fatmagül'ün suçu ne?' dizisini severek izlediklerini gördük. Kadını 'mağdur' başlığı altında servis eden medyaya karşı tavrımız nettir. Şort giydiği için darp edilen kadının o an yaşadıklarına şahit olmalarına rağmen müdahale etmeyenlerin beyinlerinin altında yatan kadın düşmanlığını kim inkar edebilir?  Ve onlara bunları normal bir şeymiş gibi karşılamalarını kodlayanlara da tavrımız nettir. 
 
Her gün başka bir kadın düşmanlığı vakasıyla karşılaştığımız bu süreçte daha geçen aylarda 38 bin adil suçlunun adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına dönmekte fayda var. Çünkü bu kişilerin arasında taciz, tecavüz ve cinayet suçlarından yargılanan insanları serbest bıraktı, Türkiye hukuk sistemi. Bu insanlar eli-kolu serbest sokaklarda kadın düşmanlıklarını yaşatmak için bizati bu ülkenin mahkemelerinden izin aldı. 
 
Kadının ne giyeceği, ne zaman dışarıda olacağı ve daha bir sürü konuda kendisini söz sahibi sayanların kadınların üzerinde başlattıkları rantları teşhir edeceğiz. Medyasıyla, hukukuyla, sokağıyla ve topyekûn eril zihniyetiyle kadınları siper almış bu anlayışları teşhir etmekten geri durmayacağız. Kadını kendi adıyla anmaktan, dayattıkları erkek soyadını reddetmekten vazgeçmeyeceğiz. Kendi iradesiyle sözlü özsavunmasını yapan ve 'hayır!' diyen Neriman'a desteğimiz sonsuzdur.