Katil hala olay yerinde!
Kadının Kaleminden
SUNA DİRİM
Bilirsiniz gerçeklerin bir gün mutlaka ortaya çıkmak, katilin de olay yerine er ya da geç uğramak gibi bir huyu vardır. Fakat gelin görün ki bizim gibi celladına tapan toplumlarda bu bilgi ters yüz olur. Ortaya çıkan gerçek, ortada kalır; katil de gönül rahatlığı ve pişkinliğiyle elini kolunu sallaya sallaya dolaşır. Çıt çıkmaz, kimse kılını kıpırdatmaz.
Olay yerinde -ki memleket sittin senedir, bir kara parçası değil, olay yeridir- şimdi de eli kanlı bir katil var. Adı Mehmet Ağar. Kimdir bu zat? Bilen biliyor ya, gelin bir kez daha hatırlayalım. Kendisi Elazığlı bir polis. Elazığlı olması özellikle önemli çünkü zamanında milletvekilliği için bağımsız aday olduğunda nerdeyse köyünün yarısından oy alıp meclise girmeyi başarmıştır. Sonrası da çorap söküğü gibi gelir. Tansu Çiller’in tetikçiliğinden DYP genel başkanlığına kadar uzanan, 90’ların faili meçhul cinayetlerinden sorumlu, kendi deyimiyle 1000’den fazla operasyonu yönetmiş, ölüm fermanı çıkarmış biridir. Susurluk kamyonundan da o çıkar, işkencehanelerden de, toprağı kazısanız kim bilir kaç kişinin kemiklerinde parmak izi de. Ama aramızdadır, bir bakarsınız Fatih Terim’le kol kola, bir bakarsınız Kısıklı’daki sahnede. Rüzgar nerden eserse, eline kim silah tutuşturursa orda anlayacağınız. O hep sahnede ya da sahne arkasında vur emiri vermeye alesta halde.
Bir dönem Susurluk’taki kirli çamaşırlar saçılınca sözümona yargılanıp Aydın’daki bir cezaevine konuldu, beş yıl hapis cezası aldı ya ne gam! Devletin lojmanlarında bir süre dinlendirilip tekrar sahalara geri döndü desek yalan olmaz. Şimdi uyduruktan Darbe Komisyonu’na ifade vermeye gitmiş ve utanmadan faili meçhullerle ilgili soruları ustalıkla geçiştirmiş. Katilin soğukkanlılığı diye bir şey var gerçekten. Gözlerine bakınca ayan beyan görüyorsunuz. Bunu elbette otopsi raporlarında işkence gördüğü kanıtlanan ve kimsesizler mezarlığına gömülen Hasan Ocak’ın ablası Maside Ocak da görüyor ve elleri titreyerek, yüreği sıkışarak okuyor Ağar’ın söylediklerini. Komisyonda Ocak’la ilgili soru sorulduğunda, utanmadan, sıkılmadan, o dönem kendisi Emniyet Müdürlüğü yapmamış gibi, mutemet Mehmet efendi gibi soruyor: “Kaydı kuydu var mıymış” diyebiliyor mesela. Maside Ocak içi yana yana cevaplıyor onu oturduğu yerden:
“Savcıların, hakimlerin kendisine mahkemeye çağrı kağıdı göndermeye bile korktuğu bir davanın izini sürüyoruz 21 yıldır. 21 yıldır ekibiyle işlediği insanlığa karşı suçları delilleriyle birlikte sıralıyoruz. Fatih Cumhuriyet Başsavcılığı’nca onaylanan Hasan’ın otopsi raporunda, işkenceyle öldürüldüğü yazılıyken, Mehmet Ağar’ın emrinin altındaki polisleri yargılayamayan yine aynı savcılıktı. Yıllar boyu tek bir tanık dinlemeyen mahkemeleri yönlendiren ve 1980’lerden itibaren tutulan polis kayıtlarındaki usulsüzlükleri örtbas ettiren gücün, Mehmet Ağar’ı da koruyan devletten başkası olmadığını söylüyoruz.”
Evet devlet katilleri korur, onlarla işbirliği yapar. Cumartesi Anneleri haftalardır o taşın üzerinden kalkmaz, yanlarına yeni analar, kardeşler, babalar oturur. Çünkü burası olay yeridir, katiller aramızda, ensemizdedir. Mehmet Ağar o katillerin şefi, emir vereni, toprağın altındakilerin zanlısı, yüreği yaralı anaların ax’ını alandır. Ama ona hiçbir şey olmaz. “Solcular da aslında iyi fikirli insanlardı” der, herkes nedamet getirdiğini sanır, oysa çalımdır bu, tribünlere gösteri amaçlı atılmıştır, top hala katilin ayağındadır. İstediği zaman golü bulur, insanları yere serer. Çünkü devletin ona, Veli Küçüklere, İbrahim Şahinlere ihtiyacı vardır. O yüzden hepsini dışarı salar ki, tetikçilerden feyz alsınlar ve yeni cinayetler için hesap kitap yapsınlardır.
TKP Merkez Komite Üyesi Mustafa Hayrullahoğlu başta olmak üzere işkenceyle hayatını kaybeden binlerce gencin kanı ellerindeyken, komisyonun karşısına geçip kayıt kuyut deyip bizle dalga geçen bu katil devletin koruması altındayken hiçbirimiz güvende değiliz, çünkü bu memleket bir olay yeri, “bizi öldürmek isteyenlerin ülkesidir” nokta.