"Su"ya, özgürlüğe kavuşmanın serüvenidir....
Kadının Kaleminden
Hediye Özdemir
İnsanlığın ilk yerleşim yeri olarak Dicle-Fırat kıyısında kurulan yaşam; Kürt coğrafyasının efsaneler diyarıdır. Neredeyse her taşın, her ağacın, her dağın, her ırmağın bir efsanesi vardır. Ve hep "özgürlük" yolculuğu, serüvenidir bu coğrafyanın yaşadıkları. Her bir özgürlük yolculuğu taşa toprağa değerek efsanesini yaşarken...suyun henüz duyulmamış efsanesi yaşanıyordu kör bir bodrumda... ve duyulduktan sonra içtiğimiz su eskisi gibi anılmayacaktı bir daha. Kurumuş boğazımızı ıslatan damlalar değildi artık. Her yudumda bize özgürlüğe susamış ve su efsanesinin kahramanı olan Sultan Irmak'ı anımsatacak...
Su kül oldu ve sultan Anka kuşu misali yeniden doğdu ırmağın kıyısında Cizira Botan'da. Ruhumuza, yüreğimize nakış misali "su diyorum Heval su" işledi. kulaklarımızda, düşüncelerimizde, rüyalarımızda "su" haykırışı özgürlüğün haykırışına dönüştü.
...
Ve bir şafak vaktinde üç bodrumda su küle dönüşür....Su yeniden yaşamla buluşur, sel olur... Önündeki engelleri,bentleri aşa aşa yeni bir yaşama akar Sultan Irmak gibi... Sultan sevdalanmıştı suyun yaşam akışına... tanımadı yaşam önünde olan hiçbir engeli ..su çığlığı yeni nesiller için özgürlüğün simgesi olu verdi..
Ve bir efsanenin yeniden doğuşu oldu Sultan Irmak...
...
Ve Dicle akan her damlayı ırmağına katarken daha coşkulu, daha hırcın akar kulaklarda bir ses,zihinlerde bir düşünce olur, yaşamda bir akım olur. Her damla bir kahramanın hikayesini taşırken. Özgürlüğe gebe bütün damlalar buluşur bu ırmakta ve yeni gelen damla sultan ırmaktır. Anlatır diğer bütün damlalara kendi hikayesini mücadelesini... suyun yaşam olduğunu, suyun özgürlük olduğunu....suyun özgürlük için canını vermek olduğunu... Suya anlatır, su olur..
....
Yıpratılmış bir coğrafyanın suskun çocuklarına bu efsaneleri anlatmak düştü bizim payımıza. Yaşanılanlar yaştan öte olunca kahramanlar hayallerinde ki pelerinli insanlar değil. Gerçek yaşamın gerçek insanları oldu. Sultan ırmak oldu, Taybet ana oldu. Çocuklara bunlar anlatılmaz diyen suskun(lar); çocuklar sofralarının üzerinde. Annelerinin ölüsü yanında öldürülürken neredesin, neredeydiniz, nerede...!.
Sona yaklaşmanın korkusunu kanla bastırmaya çalışırken. Nefessiz bıraktığınız her canımızın Dicle'de bir damlaya dönüştüğünü ve o suya bakarken bizi de mücadeleye çağırdığını unuttunuz.
...
Vahşet bodrumlarından bize kalan onların mücadelesini sahiplenmek ve büyütmek; size kalan Sultanın ''su heval su'' dünyayı sarsan çığlığının yanında sizin insanlığı sarsan suskunluğunuz. Demlendikçe sularımız, yenilenir bedenlerimiz. Sabret Cizre, sabret Sur sabret Kürdistan; seslen varsın duymasınlar bizi sen seslen varsın yüklenemesin kelimeler yaşadıklarınızın tarifsizliğini. Yüreklerimizin tesellisini direnişimizle veririz.
Zaman ve mekanın bütün kahramanları ile bir gün elbet kurtulacağız bu can çeperlerden.