KADININ KALEMİNDEN Yazdır Kaydet

Sesin yankılanana kadar sokak sokak yürüyeceğiz katillerin üstüne!

Kadının Kaleminden
Mart 03 / 2016


 
 
Sevdi Aycıl
 
Yolculuğumuza nerede başlamıştık? Satırlara nereden nasıl başlayacağımı düşünürken, nasıl sığdıracağım yaşam öykünü? Kalem ve sözcükler düğüm düğüm oluyor satırlarımda… Seninle yazışmalarımıza baktım cesaret edip benden seni anlatmamı istemiştin. Yazdıklarım nasıl dokunmuş nasıl hoşuna gitmişti, şimdi aynı satırlarla başlayacağım seni anlatmaya. Yolculuğumuz bir ayaklanma mevsiminde başladı, hani o 31 Mayıs'ın hayatımızda yıldönümü baharı olan, işte Haziran'ın isyan günlerinden birgün kalabalıklardan çıkmış, bir yol otobüsünde tanışmıştık. Konuştuk ikirciksiz, ikimizde gaz kokuyorduk, aynı mahallede yakındı birbirimize evlerimiz. Yine görüşeceğiz, beraber düşeceğiz yollara!
 
Nurcan ile bir ayaklanma mevsiminde tanıştık aynı dereden akıyordu nehirlerimiz okyanusa. Uzaktan uzağa tanış gibi, kırk yıllıktı sanki dostluğumuz. Hepimizin bir hikayesi vardır ya, işte burada senin hikayeni yazacağım. İsyanın ve devrimin bahar pırıltılarıyla dolu, salkım söğüt, papatya misali gencecik yüreğin daha çocuk yaşlarda tanışmış devrimci mücadeleyle! İlk gözaltısı Mayıs 1996'da olmuş. Faşizmin kirli ve kanlı elleriyle işte o zamanlar tanışmış Nurcan. Yaşamı kavga dolu kadın yine 1 Mayıs sene 2007 Taksim'e ulaşmaya çalışırken Okmeydanı'nda gözaltına alınıyor. Başına ağır darbeler alıyor, başındaki kanama artınca polis baygın bir halde onu hastanede bırakıp kaçıyor! Gözleri balon gibi şişmiş taburcu oluyor ve senelerce tedavi görüyor geçirdiği travmadan kaynaklı! Dönem dönem başını kaldıramayacak duruma gelir ansızın yolun ortasında donup kalabilirdi! Sara hastalığı gaza hep meydan okudu, o inatçı ve dirençli bir kadındı.
 
Mayısları eylem eylemiş kadın anlatıyor hikayesini. Sanki bir şakanın kahkahasında tanışıyoruz, Grup Yorum'un yine bir sokak konserinde, Temmuz'un sıcağında uzun uzadıya çay içiyoruz bahçelerinde! Zamanın birinde kızıl saçlı Mayıs yürekli kadın, sevdiğinin üstüne kapaklanmış gazların ortasında, kimseler bilmemiş duymamış! Kadın kızıla adam maviye boyanmış! Kaderidir ya umudun hep mavi olur işte! Sonra dikişler atılmış gözlerine kadının, bir daha görmesin diye yinede bakmış mayıs mayıs!
 
Bazen Haziran'da zorlaşmış ölmek, bazen de Mart'ta yükselmiş baharlar içinden, yüreğinden sokaklara taşarak! Eylem güzeli bir kadındı Nurcan, sabahlara kadar şiir okuduğumuz olurdu onunla. Anılarını yazmasını isterdim ondan, hep kahkahayla cevap verirdi her defasında "daha vakit var hem ben yazar mıyım" diye karşılık verirdi. 2014 Temmuzunda Dersim yolculuğuna beraber çıktık. Kaçıncısıydı Munzur Doğa Festivali'nin bilemedim şimdi. Beraber dağları tırmanıyor, ilçe ilçe geziyorduk Dersimi. Geceleri Munzur'un kıyısında demliyorduk dostluğu kaldığımız çadırdan. Nurcan'ın çocuk yüreği ve kahkahası hepimizi sarıp sarmalıyordu. Şen kahkaha doluydu, hiç görmedim oturup ağladığını. Olsa olsa oturup içerdik ve hüzünlenirdik onunla. Sonra sonra bir örgü sonra sonra bir yürek, yürüdü dostluk!
 
2015, 8 Martı'nda uykuya kalmıştım da, sabah erkenden kapıya dayanmış, "nasıl emekçi kadınsın" diye kızmıştın! Kadıköy öyle soğuk öyle acıtası bir ayaz! Fotoğraf makinenle renk renk kadınları resmetmiştin kendi resmine. Şimdi öyle sensiz, öyle yalnız ki bu kadın kalabalıkları. 30 Ocak 2016'da aramızdan ayrıldın. Bedeninde on kurşun son defa direndin. Sana aşık olduğunu sanan alçak, ruhsuz aşağılık, bir muhtar bozuntusu, bir sistem devamcısı, kendinde her şeye hükmetme hakkı gören bir erkek katilin kanlı elleriyle gittin. Ne sen beklerdin böyle gitmeyi ne biz! Öyle şaşkınım ki...!
 
Şimdi olsan alay ederdin kendinle şaka gibi, olur mu hiç öyle şey der kahkahayı basardın. Evet biz bilinçli kadınlardık, kendimizi koruyabilir, haklarımızı da iyi bilirdik, yetmedi ama! Nerdesin şimdi bak yine geldi 8 Mart yine isyan bayrağını çekip düşmeyecek miyiz yollara? Güzel dostum buda senin bizim hikayemiz olsun! Gülüşünü sevdiğim kadın seni yine sararım. 8 Martlara Martılara, seni yine sararım mayıslara allara!
Sesin yankılanana kadar bütün mevsimlerde, sokak sokak yürüyeceğiz katillerin üstüne!
 
* Tokat'ın Almus ilçesine bağlı Kurtuluş Mahallesi'nde muhtarlık yapan Melih Barış, 30 Ocak tarihinde Nurcan Arslan'ı İstanbul Küçükçekmece'de 10 kurşunla katletmişti.
 
(mg)