KADININ KALEMİNDEN Yazdır Kaydet

Mine Kırıkkanat'a naçizane birkaç öneri

Kadının Kaleminden
Mayıs 08 / 2016


 

 
Ceren Karlıdağ
 
Mine Kırıkkanat Paris'te katledilen Sakine Cansız, Leyla Şaylemez ve Fidan Doğan'dan esinlenerek "Hiç kimse" isminde bir casusluk romanı kaleme aldı. Mine, kitabın yayınlanmasının ardından BirGün Gazetesi'nden Özlem Özdemir ile pazar kahvaltısı eşliğinde romanı üzerine konuştu. "PKK'nın içinde Alevi, Kürtler ile ötekiler arasında hep bir çatışma var. Ama dağ kadrolarında Alevi olması bir şey değiştirmiyor çünkü onlar erkek, bu işin ceremesini hep kadınlar çekiyor" şeklinde konuşan Mine'ye,  gazeteci ise "Kadınlar mal gibi mi görünüyor?" şeklinde soru yöneltiyor. İlerleyen saatlerde gelen tepkiler üzerine olsa gerek, 'mal' ifadesi değiştirilerek yerine 'değersiz' yazıldı. Ama Sakine Cansız şahsında Kürt kadınları satır aralarında 'mal' gibi gören ulus devletçi anlayış baki kaldı. 
 
Mine, röportajın devamında , "Bir anlamda siyasal bağlantılardan ve görüşlerden farklı olarak, insani açıdan ben öldürülen kadınlara çok acıdım" diyor. Sakine'nin "Hep kavgaydı yaşamım" dediği hayatına acımayı kendinde bir hak gören Mine, belli ki Sakine'nin erkek egemen devlete, kendi erkek yoldaşlarına, zindanlarda cellatlara karşı verdiği mücadeleyi çok anlamamış. "Siyasal bağlantılardan ve görüşlerden farklı olarak" Sakine'nin mücadelesini tanımaya çalışan hangi kadının yüreğinde gurur duymak yerine acıma duygusu oluşur ki?
 
Mine, röportajın devamında acıdığı Sakine'nin yaşamını incelerken idealist olduğuna karar kılmış. Buna karşın "Ve zaten Öcalan konuşmalarında Sakine'den, yani romandaki Munise'den gereksiz diye söz ediyor. Fransa'da bu üçlü suikast yapıldığında, zaten ilk akla geçen şey Öcalan'ın öldürttüğü oldu" diyor. Üç kadını Öcalan'ın öldürttüğü aklına gelenler Öcalan'ın "Sakine'nin intikamını mutlaka alacağım" şeklinde konuştuğundan habersiz olacak ki, kendi akıllarından geçen ihtimali sözlü bir beyandan daha öncelikli kılarak, fütursuzca suçlamalarda bulunuyorlar. Üstelik kalemleriyle saldırmaya çalıştıkları zaman dilimi sol yapılar içinde kadınların belki de gerçekten değersiz olduğu zaman dilimleri. O dönemleri bugün en çok eleştiren ve kendi öz eleştirini de pratiğinde jineoloji, kopuş teorisi, kadın özgürlük paradigmasıyla sunan bir yapıya bu şekilde saldırmak da biraz had meselesi sanırım.
 
"Ben casusluk romanlarına son derece düşkün, istihbarat konusunda dünyada olan her şeyi okuyan ve okumanın verdiği bilgiyle de sonuçlar çıkartan, bu konuda da pek yanılmayan biriyim" diyen Mine, röportajın devamında bir dönem MİT'e çalışmış birinden yardım aldığını söylüyor. Açıkçası ne şaşırtıcı ne de tarafsız bir karar. Aslanların tarihini hep avcılar yazmamış mıdır zaten? Belli ki Mine'nin Kürtleri anlamak isterken zaten kitabın nereden baktığını ve kapsayıcılığını yeteri kadar ortaya koyuyor. Mine'nin kaynak olarak Kürtlere başvurmak istemesini durduğu yer açısından anlamak bizim için zor olamaz lakin Sara belgeseli dahi Mine için çok sayıda Avrupalı kaynağı barındırıyor içerisinde. Ayrıca bu kaynaklara başvurması salt kitabı için değil, zihnin duvarlarını zorlaması açısından da oldukça yararlı olurdu. 
 
Gazeteci bir sorusunda ise "Bu kitabınızı Kürtler ve kadınlar sevecektir sanırım? Onlar için gerçeği arıyorsunuz" diyor. Kürtler hakkında konuşulmasına, yazılmasına, fikir beyan edilmesine, 'onu istemiyorlar şunu istiyorlar' denmesine alışmıştık ama katledilen Kürt kadınların cinayetlerinin de Türk burjuvaları tarafından aydınlatılmak istenmesi aklımıza gelmemişti. Kendilerini tebrik ediyoruz. Umarız özyönetim alanlarına bedenleri askerler tarafından teşhir edilen kadınların 'gerçek katillerini' de bulurlar. Ayrıca Kütler gerçeği kitapların sayfaları arasında değil, yaşamın kendisinde görüyorlar. 
 
Komplo teorilerini pembe dizi tüketir gibi tüketen bir toplumda çok satacak bir kitap yazmış Mine Kırıkkanat. Sakine Cansız'ın anılarından oluşan kitabın son sayısında, gerilladaki kadınların sorunlarından bahsettiği kadar çözümlerini de anlatıyor. Bir kaç kadınla başlayan örgütlenmenin milyonlarca kadına ulaşarak öncü güç haline getirdiği yine Sakine'nin söylemi. Bunun en somut haliyse Rojava'daki kadın öncülüklü devrimdir. "Niyetler asla gerçekler değildir" diyerek bir sonraki kitabında kurguyla gerçeği ayırmasını temenni ediyoruz… Meramımız bizimle aynı noktadan bakılıp, aynı noktadan hareket edilmesi değildir elbet fakat verilen mücadeleyi de hiç kimsenin küçümsemesi haddi değildir. 
 
NOT: Mine Kırıkkanat'a birkaç kitap önerisi: Hep Kavgaydı Yaşamım (1,2,3), Nasıl Yaşamalı?, Jineoloji Tartışmaları, Jineolojiye Giriş, Özgür Eşyaşam, Sümer Rahip Devletinden Demokratik Halk Cumhuriyete, Kadın ve Aile Sorunu.