KADININ KALEMİNDEN Yazdır Kaydet

Din tüccarları ve çocuk istismarı

Kadının Kaleminden
Mayıs 20 / 2016


 
 

 
FİLİZ  ZEYREK
 
Milenyum çağında oluşan yeni tabloda dünyayı artık küresel bir kent olarak görmek mümkün. İster yerel ister bölgesel veya küresel olsun her türlü olaylardan  basın veya sosyal iletişim ağlarından haberdar olmak günümüz dünyasında çok kolay . Teknolojinin sunduğu bu imkanların en önemli katkılarından biri haber sektörü. Haber sektörünün yandaşı olduğu kadar bir o kadar topluma gerçekleri ulaştırmak isteyen özgün ve özgür gazete ve ajanslarda var. Yanı başımızda bihaber olduğumuz durumlarda bile teknolojinin sayesinde kolaylıkla haberdar oluyoruz . 
Peki bu kadar imkan dahilinde yaşadığımız yerin dışında bile olsa haberdar olduğumuz toplumsal sorunlara karşı neden bu kadar tepkisiz kalmakla birlik artık kanıksıyoruz? Gün geçmesin ki Türkiye'nin herhangi bir yerinde tecavüz, cinsel istismar, çocuk istismarı kadına şiddet ve bu şiddet sonucu kadın ölümlerinin olmadığı bir gün yaşansın. Bu denli olayların yaygınlaşması toplumun erk zihniyeti hegemonyasından başka bir açıklaması olamaz.
 
Türkiye toplumundaki baskıların temelini oluşturan erk zihniyetini destekler nitelikte besleyen inançsal durumların olması toplumdaki bir takım olayları meşrulaştırma çabası mevcut ne yazık ki. Türkiye genel itibariyle Sünni Müslümanların yoğunlukta olduğu bir ülke. Bu durum  siyasetin  dini propaganda aracı olarak kullanması cemaatler ve tarikatların dini istismar ederek rahatlıkla örgütlenebilmesini hatta radikal İslami terör örgütlerinin savaşçı temin edebildiği bir durum ortaya koymaktadır. Türkiye'nin bazı kentlerinde bu durum aşırıya kaçarak insanların yaşamlarına müdahale ve farklı etnik ve inanca sahip olan insanları ötekileştirme baskı altına alma durumun yoğun olduğu kentlerden biride Bingöl.
 
Bingöl 1982 anayasasına karşı çıkan tek il iken Bingöl'ün bugün bu durum da olması sadece eril zihniyet ve din tüccarlığına  büyük bir payı ortaya çıkmaktadır. Sosyolojik olarak  feodal muhafazakar bir yapıya sahip. Kısmı tarım ve hayvancılığın olduğu bu şehirde halkın gelir düzeyi az yoksul  kesim iktidarın yeni yetme zenginleri tarafından bastırıldığı bir şehir. Bu yoksul kentin Şex Sait isyanından Kürt özgürlük mücadelesine kadar devam eden direniş ruhu da mevcuttur. Karasungurların, Hayrilerin ve İncedursunların mücadele ruhunu hala yaşatan ve devam ettiren, kendini devletin zorbalığından dinin istismarından ve feodalitenin tabakalaşmasından koruyabilen Sünni ve Alevileri de Bingolun şuan ki durumunun değiştirebilecek umut veren dinamiklerinden.
 
Bingöl'de İslam inancı kendini cemaatler ve tarikatların yanı sıra  El Kaide, Hizbullah ve DAİŞ gibi radikal İslami terör örgütlerinin örgütleyebildiği bir yapıya sahip. Yaşamın her alanında kendini gösteren din ve erk zihniyeti kadının yaşamını bir esaret haline getirmiş bulunmakta. Bu durumun kırıldığı kesimlerin olduğu kadar genelde kadın evliyse eşinden, değilse ailesindeki erkek bireylerden izin almadan yaşamını özgür bir iradeyle idame ettirmesi söz konusu dağidir. Dinin nedense sadece kadına dayattığı namus algısı kadının özgür eş yaşamdaki alanlarını bir hayli daraltmış. Bazı ailelerde bu durum inanılmaz bir hal almakta kadının balkona dahi kara çarşafla çıkmak zorunda bırakılan bir durum ortaya çıkarmakta. Emekçi kadınların sayısı yok denecek kadar az. Bingöl'de kadının yaşam  alanı muhafazalığın 'caiz değil' ve  erkeğin 'namus' anlayışı tarafından gasp edilmektedir. Tabi ki bu durum tüm kadınlar için  söz konusu değildir. Yoz yaşamın ve eril  zihniyetin tuzaklarından kurtarıp sosyal yaşamlarını gerektiği gibi yaşayan çok sayıda kadın da mevcut. 
 
İnancın bu denli köklü bir örgütlenmeye sahip olduğu Bingöl'de yaşayanların büyük bir bölümü bir çok kesimin de her defasında Filistin ve Suriye'de yaşanan saldırıları İslami bir hassaslıkla protesto ederken kendi şehirlerinde yaşanan tecavüz olaylarına karşı bir o kadar sağır dilsiz ve kör olmaları duyarsızlık ve riyakarlığın  en net göstergesidir. 2013 yılında Hazerşah köyündeki karakolda görev yapan uzman çavuşlardan Y.A istismarına  uğrayan  16 yaşında ki E.A. adlı çocuk, daha sonra tehdit edilerek karakoldan bulun 7 diğer uzman çavuş tarafından istismara uğruyor ve geçtiğimiz günlerde 16 yaşında ki çocuk E.E. 3 yıl boyunca  7 kişi tarafından tecavüze maruz kaldı. Toplumunun yanı sıra  adaletin de bir o kadar adaletsizliği de anlaşılır değil. İki tecavüz vakasında 15 kişiden sadece bir tutuklama gerçekleşmiş durumda ve yargı sürecini HDP ve bazı sol görüşlü sendikalar dışında takipçisi bulunmamakta.Yargının tavrının devletin bölgedeki güvenlik politikası ve iktidar sermayedarların karşısında mülkün temelini cinsel istismar mağduru çocukların aleyhinde olmuştur. İnançsal değerleriyle hem siyasetin hem de eli silahlı çetelerin istismar ve rant  şehri Bingöl, tecavüzler karşısında 3 maymunu oynarken ortaya dini duygularının ideolojik bir kavrayıştan çıktığının yalnızca politik bir yaklaşım olduğunu da gözler önüne sermektedir.