MEDYA KRİTİK Yazdır Kaydet

Kadınlar öldürülürken “yaşamını yitirdi” diyen basına

Medya Kritik
Mayıs 07 / 2015


 
İki kadın cinayeti ve medya örnekleri
DİKEN
“Yalova’da eski eşi tarafından yol ortasında dokuz yerinden bıçaklanan kadın yaşamını yitirdi.”
Bu başlığın atıldığı haber, diken.com.tr’de şöyle devam ediyor:
“Yalova’da özel bir dershanenin halkla ilişkiler bölümünde çalışan iki çocuk annesi 31 yaşındaki Seda Camgöz, eski eşi Bülent Diler tarafından sokak ortasında dokuz yerinden bıçaklanarak öldürüldü. Aşırı kan kaybeden Camgöz, ilk müdahalenin ardından kaldırıldığı hastanede doktorların tüm çabasına karşın kurtarılamadı.”
 
BİRGÜN
“Kadın cinayetleri durmuyor: Müzisyen Değer Deniz evinde ölü bulundu”
Bu başlığın atıldığı haber ise birgun.net’te şöyle devam ediyor:
“Kadın cinayetleri giderek artarken, İstanbul’da Beyoğlu’nda Sıraselviler’de, müzisyen Değer Deniz evinde, elleri bağlanıp boğularak öldürülmüş olarak bulundu.”
Bu iki haber de, ana akım medyada değil, muhalif medyanın en çok okunan iki yayın organında yer alıyor.
 
ANA AKIM MEDYA
(Haber başlıklarına tıklayarak linklere ulaşabilirsiniz)
 
HÜRRİYET
Yalnızca Değer Deniz cinayetini ana sayfadan görebildiğim hürriyet.com.tr’de cinayet, “Katili onu…” yazılı haber görseli  ve ‘müzisyen cinayeti’ başlığıyla verilmiş. Ana sayfada göremediğimiz Seda Camgöz cinayeti ise, “Yalova’da 2 çocuk annesi kadın sokak ortasında öldürüldü” başlığıyla verilmiş.
 
RADİKAL
radikal.com.tr’nin ana sayfasında Facebook’un yeni özelliği yahut Survivor haberinden başka bir ‘gündem’ göremedim. Yalnızca Seda Camgöz cinayetine rastlayabildim. Cinayet, iki haberle verilmişti. İlk haber saat 12.30’da “Boşandığı eşi tarafından bıçaklanan kadın öldü” başlığıyla verilmiş. Kaynak AA. İkinci haber ise saat 13:45’te “İki çocuk annesi eski eşi tarafından öldürüldü” başlığıyla geçilmiş. Kaynak DHA.
 
MİLLİYET
milliyet.com.tr’de ise Seda Camgöz cinayeti son dakikada verilmiş, ancak kanlar içinde yerde yatarken fotoğrafı konulup üzerine, “O kadar kişinin gözleri önünde….” yazısı atılmış ve haber metni “Yine koca dehşeti!” başlığıyla verilmiş. Üstelik Seda Camgöz’ün fotoğrafı olduğu gibi verilirken, katilin fotoğrafının mozaiklendiği görselin üzerine “izlemek için tıklayın” yazılmış.
Değer Deniz cinayeti ise, “Beyoğlu’nda müzisyenin korkunç ölümü” başlığıyla içeri sayfada yer almış ve aynı şekilde “izleyin” ibaresi düşülmüş.
 
OLMASI GEREKEN: JİN HABER AJANSI (JİNHA)
 
"Seda'yı korumadılar ve göz göre göre katledildi"
JINHA 
YALOVA - Seda Camgöz daha önce defalarca polise 'beni öldürecek' diye şikayette bulunduğu eski eşi Bülent Diler tarafından bıçaklanarak katledildi. Seda ile birlikte 2015'in ilk 4 ayında erkekler tarafından katledilen kadınların sayısı 101 oldu. 
Yalova'da bir dershanede halkla ilişkiler uzmanı olarka çalışan Seda Camgöz eski eşi Bülent Diler tarafından sokak ortasında 9 bıçak darbesiyle katledildi. Seda'nın daha önce defalarca kez polise giderek 'beni öldürecek' diye şikayetçi olduğu öğrenildi. Sabah saatlerinde çalıştığı dershaneye gitmek üzere evden çıkan Seda Camgöz'ün önü, bir süre sonra eski eşi Bülent Diler tarafından kesildi. Seda'ya önce sözlü saldırıda bulunan katil zanlısı Bülent Diler daha sonra bıçak çerek saldırmaya başladı. Vücuduna 9 bıçak darbesi alan ve aşırı kan kaybeden Seda Camgöz için çevredeki esnaf, ambulans çağırdı. 
Olay yerine gelen sağlık ekipleri tarafından ilk müdahalesi yapıldıktan sonra hastaneye kaldırılan Seda Camgöz, doktorların tüm müdahalesine rağmen kurtarılamadı. Seda Camgöz'ün cesedi, Bursa Adli Tıp Kurumu'na gönderilirken, olayla ilgili Yalova Cumhuriyet Savcılığı'nın soruşturma başlattığı belirtildi. Katil zanlısı Bülent Diler gözaltına alındı.
Kadın katliamlarının hız kesmediği Türkiye'de sabah saatlerinde de İstanbul'da kadın müzisyen Değer Deniz evinde öldürülmüş olarak bulunmuştu. Kadın katliamları anısına oluşturulan Anıt Sayaç'ın verilerine göre, 2015'in ilk dört ayında 99 kadın öldürülmüştü. Değer Deniz ve Seda Camgöz'le birlikte bu sayı 101'e yükseldi."
 
Yazım esasen burada başlıyor. Metnin ilk başından beri sürekli olarak iki cümleyi yineledim: Seda Camgöz cinayeti, Değer Deniz cinayeti. Çünkü cinayet. Çünkü kadın cinayeti. Çünkü kadın katliamı.
Medyada yer alan görseller elimin altında, ancak paylaşmaktan imtina ediyorum. Bu söylemi yeniden üretmenin, eril sistemin önünde yabancılaşacağını, değersizleşeceğini, hatta buna hizmet edeceğini biliyorum.
Öldürülmüş bir insanın, haliyle ölü olarak bulunması onun öldürüldüğü gerçeğini değiştirmiyor. Düpedüz cinayetken, bunu yaşamını yitirdi olarak göstermek gerçeğin önüne geçiyor. Konu, kadın cinayeti olunca bu gerçek daha hassas bir noktada duruyor.
Çünkü, her gün 3 kadının öldürüldüğü Türkiye‘de, kadın cinayetlerinin, erkek egemen sistemden toplumsal cinsiyete, sosyolojik boyuttan ekonomik şartlara kadar ne kadar sistematik ve politik bir nedenle gerçekleştirildiğini biliyoruz. Bu nedenle bıkmadan, usanmadan “Kadın cinayetleri politiktir! Kadın katliamı var” diyoruz.
 
Yaşamını niçin yitirdi?
 
Öldürülen kadınlar için “ölü bulundu”, “yaşamını yitirdi” demek, kadın cinayetlerini ve erkek şiddetini hafifletmekten öteye gitmediği gibi meşrulaşmasına da hizmet ediyor. Ana akım medya, yıllardır kadın cinayetlerini magazinsel bir dille yahut eril sisteme ait toplumsal normların “bahaneleri” ile meşru bir zemine indiriyor. Bunu da, hepimizin bildiği gibi kadının taytından konuşmasına, erkeğin kıskançlığından çok sevmesine kadar özenle seçilmiş kodlarla sunuyor. Bu tür haberlerde kadın her zaman fail, erkek ise “tahrik mağduru” konumunda yer alıyor.
Ruh sağlığı uzmanları, üzerine basa basa bir noktaya işaret ediyor: Psikoloji literatüründe “cinnet” diye bir kavram yok! Cinnet, toplum da dahil olmak üzere özellikle medyada, erkek şiddetine ve kadın cinayetlerine meşruluk kazandırmada en kolay araç olarak kullanılıyor. “Cinnet geçiren/getiren koca”, “Kontrolden çıkan sevgili”, “Öfkeli baba” gibi ifadeler, sonucu ne olursa olsun karşı tarafa mesajı şu şekilde iletiyor: “Yapmış, ama neden yapmış. Cinnet işte.”
 
Kalıp ifadeler, politik olmayan metinler
 
Seda Camgöz ve Değer Deniz cinayetleri, ana akım medyada da, muhalif medyada da kalıp ifadelerle yer alıyor. Ana akım, “tık” getirecek başlıklar ve görseller kullanıyor. Haberlerinde cinayetleri sıradan bir olay örgüsüyle anlatarak “oldu, bitti”ye getiriyor.
Muhalif medya ise meseleyi adeta eline yüzüne bulaştırıyor. “Kadın cinayetleri durmuyor” derken, boğularak öldürülmüş kadını bir taraftan da “Evinde ölü bulundu” başlığıyla veriyor. Boşandığı eşi tarafından sokak ortasında dokuz yerinden bıçaklanıp öldürülen kadının başlığını “yaşamını yitirdi” şeklinde atıyor. Kadının yolda yahut hastanede ölmesi onu” yaşamını yitirdi” yapmaz. Üstelik burada politik bir durum da söz konusu. Seda Camgöz, “eşim beni öldürecek” diye polise defalarca şikâyette bulunmuş.
 
Okuyucuya iletilen en net mesaj: Başlık
 
Medya çalışanları, yalnızca çalışan sıfatına sahip değil. En iyi okuyucu onlar ve biliyorlar ki, karşı tarafa verilecek en net mesaj o haberin başlığıdır. Dilediğiniz kadar haberin içinde “öldürüldü” ifadesi kullanın, siz başlığı yukarıdaki gibi attığınız taktirde, o haber okuyucuda yabancılaşacak ve sıradanlaşacaktır. Çoğu haberin yalnızca başlığına ya da en fazla girişine (spota) bakıldığına da hepimiz aşikârız.
Tartışmak istediğim mesele tam da kadın cinayeti gibi politik bir nokta aslında. Ana akım medyayla yıllardır mücadele içerisindeyiz, onların haberleriyle nasıl bir toplum yapısı inşa edildiğini biliyor ve her fırsatta yapıyı bozmak için durmaksızın savaş veriyoruz. Fakat bu kez muhatabım daha ziyade muhalif medya. Çünkü üzerine daha az yazıyor, daha az konuşuyoruz.
 
Müdahale değil, saldırıyken kadın niye ölü bulunsun?
 
Yayın organlarından yurttaşa kadar muhaliflerin, özellikle Gezi’den bu yana görmek istediği, saldırının olduğu yerde ‘müdahale’ değil ‘saldırı’, cinayetin olduğu yerde ‘öldü’ değil ‘öldürüldü’ ifadelerinin kullanılması.
Ne BirGün gazetesi ne de okurları, polis tarafından öldürülen bir yurttaş için, ölü bulundu, yaşamını yitirdi gibi bir ifadeyi asla kullanmayacaktır.  Ne Diken gazetesi ne de okurları, askerin yurttaşa yaptığı bir saldırıyı müdahale olarak görmeyecektir.
Peki, bunca politikaya rağmen kadın cinayetleri için neden aynı hassasiyet gösterilmiyor? Erkek şiddeti neticesinde yaralanan, partnerleri/aileleri tarafından katledilen kadınlar neden bütün çıplaklığıyla ve aynı mesajı verme ideasıyla gözler önüne serilmiyor?
Elleri kolları bağlanan ve boğularak öldürülen bir kadının haberi, adliyedeki polis saldırısı gibi niçin aynı telaş ve vuruculukla verilmiyor? Ayrıldığı eşi tarafından sokak ortasında öldürülen kadının haberi, cumhurbaşkanına hakaretten gözaltına alınan yurttaşların haberleri gibi niçin ayrıntıyla işlenmiyor, kadının defalarca polise gittiği ayrıntısı ve korunamaması, haberlerin içinde niçin yer almıyor?
 
Magazinsel yaklaşmamak, politik yaklaşmak değil
 
Muhalif medyanın politik cinayetlerdeki “ölüm değil, cinayet” tutarlılığını, aynı şekilde politik olan kadın cinayetlerinde göremiyoruz. Ana akımın magazinsel yaklaşımı, muhalif medyanın ise politik yaklaşmaması, kadın cinayeti ve erkek şiddetini aslında aynı zeminde meşru kılıyor.
Bir kadının öldürülmesinin ya da şiddet görmesinin, direk kadın katliamı veya erkek şiddeti olarak yer alması için illâ toplumsal boyutta bir olayın yaşanması mı gerekiyor?
 
Politik basın! Kadın cinayetleri de politiktir
 
Eski eşi tarafından bıçaklanmış ya da elleri kolları bağlanmış ve boğularak öldürülmüş bir kadını bu şekilde haberleştirdiğiniz zaman;
Okuyucuya yalnızca sıradan bir mesaj veriyorsunuz. Kadın cinayetleri, sizin için politik ve ideolojik herhangi bir meseleden daha önemsiz olamaz. Siyasi içerikli haberlerinizin ayrıntısına erişemeyecek kadar hassasiyetten uzak olamaz.
Toplumun yarısı, herhangi bir gerçeğe erişmek için ana akıma değil muhalif medyaya yöneliyor. Polisin saldırısını ana akımda “göstericiler taş attı” diye okurken, devletin öldürdüğü çocukları sizde görüyor. Siz toplumun büyük bir kesimine gerçeği sunuyor, yön veriyor, hatta politize ediyorsunuz.
Fakat, aynı gerçekliği ve hassasiyeti kadın cinayetlerinde yeterli derecede gösteremiyorsunuz. O okuyucu, ana akımda çirkin ve cinsiyetçi ifadelerle okuduğu haberi, sizde de bir-iki kalıp başlık dışında sıradan bir haber metniyle görüyor. Onlarla aynı dili konuşmamak, bu sorunu çözmek için yeterli değil ne yazık ki. Kadın cinayetlerini durdurmak, bu meseleyi gözler önüne sermek, erkek şiddeti diye bir gerçeği insanlara duyurmak için atacağınız başlık da, yazacağınız haber metni de gayet kadın odaklı ve politik olmak zorunda.
 
Kadın odaklı habercilik, yalnızca “öldürüldü” demekle de olmuyor
 
Erkek şiddeti “erkek şiddeti”, kadın katliamları baştan sona “öldürüldü”, “katledildi” diye verilmedikten sonra, ya meşru kalacak ya da sıradanlaşacak.
bianet’in “erkek şiddeti çetelesi”, kadın odaklı haberciliğin en önemli örneklerinden biri. Her ay, erkeklerin öldürdüğü, erkeklerin taciz ettiği, erkeklerin tecavüz ettiği, erkeklerin şiddet uyguladığı kadınların çetelesini tutuyor ve bunu kadın odaklı, gayet politik bir başlıkla sunuyorlar; erkek şiddeti. Bak ne diyor: Erkekler Nisan’da 20 kadını öldürdü!
Eril tahakküme hizmet eden ana akımın, “Müzisyen cinayeti”, “Yine koca dehşeti”, “İki çocuk annesi”, “Hem de herkesin gözü önünde” başlıklarının yarattığı neden ve sonuçlar, her gün 3 kadının ölümüne neden oluyor. “Seda’yı korumadılar ve göz göre göre katlettiler” yerine, “Yaşamını yitirdi” demek ise her gün 3 kadın öldürmüyor, ama bunu engellemiş de olmuyor.
 
Kaynak: Sibel Yükler: http://www.harfvolver.com/2015/05/06/kadinlar-oldurulurken-yasamini-yitirdi-diyen-basina/Formun Üstü