PORTRELER Yazdır Kaydet

Büşra'nın yeşil gözleri umudu yeşertmeye devam edecek...

Portreler
Ağustos 04 / 2015


 
Dilan Karamanoğlu/JINHA
 
İSTANBUL - Suruç katliamında yaşamını yitiren İstanbul Üniversitesi öğrencisi Büşra Mete'nin bu gün doğum günü. Karanlık bir el onu hayattan koparmasaydı 22 yaşına girecekti Büşra ve yeşil gözleriyle yine meydan okuyacak yine umudu müjdeleyecekti hepimize. Ki onun objektiflere yansıyan gözleri umudumuzu müjdeliyor hala yarım kalmış cümlelerin ardında.
 
Suruç katliamında yaşamını yitirenlerden biriydi Büşra Mete. Fotoğrafıyla hafızamızda kalan yeşil gözleriyle sımsıcak gülüşü vardı. Arkadaşları da öyle anlatıyordu Büşra'yı ve bende biliyordum o yeşil gözlerinden heyecanını inancını. Ne gördüysek oydu Büşra. Samimi, heyecanlı, inatçı ve umut veren biri. Kararlılığı vardı bir de Büşra'nın mücadelesine dair. Kadın bilinciyle yükseltti hep mücadelesini ve öyle sürdürdü yaşamını. Büşra'yı ya da diğerlerini anlatırken hep bir şeyleri eksik bırakmaktan çekindim. Elimin klavyeyle buluşamaması da kendi eksikliğimdendi. Şimdi hem bir muhabir, hem bir arkadaş hem de bir dost olarak zorlu ama yerinde bir anlatım hazırlayacağım. Duygu'nun anlatımlarıyla Büşra'yı yazacağım. Röportajı alırken dahi zorlanırken yazmak da bir mesele haline dönüşüyor. Hep aklımda aynı soru 'ya eksik kalırsa?'
 
"Bazen sesleri geliyor kulağıma, yüzleri gözlerime, kokuları burnuma ve sonra birden sesim gözyaşım oluyor, anlatamadıklarım kadar akıp gidiyor" 
 
Özgür Radyo çalışanlarından Duygu Bozkurt, Suruç katliamında yaşamını yitirenlerden Büşra Mete'yi anlattı. 2010 ve 2013 senelerinde birlikte SGDF çalışmalarında yer aldıklarını ve söyleyen Duygu, Büşra'nın ve katliamda yaşamını yitiren diğer arkadaşlarının mücadelelerinin onların dünyaya bıraktıkları izleri tekrar tekrar anlatmanın kendileri için boyun borcu olduğunu belirtti. Duygu, Büşra ile İstanbul Üniversitesi'nden beri aynı alanlarda mücadele ettiklerini anlatarak, "Büşra gazetecilik bölümündeydi bende Radyo Sinema Televizyon okuyordum. Gerek okulda ki mücadelelerimizde olsun gerek okul dışındaki toplumsal gündemlere dair mücadelelerimizde olsun hep yan yanaydık" dedi. 
 
Büşra'nın yeşil gözlerinin her zaman umutla baktığını dile getiren Duygu, "Onu kime sorsanız zaten ilk akla gelecek olan güzel yeşil gözleri olacaktır. Büşra'yı kaybettikten sonra onu tanımayanlar dahi onun gülüşünü dillendirerek aslında bu patlamaya bu katliama olan öfkelerini ve acılarını dile getirdiler. Büşra kesintisiz olarak mücadelesini sürdürebilen ve kadın kimliğini mücadelenin önünde tutarak ilerleyebilen bir insandı. Onun mücadelesini yürütürken her zaman inatçı olduğunu söylemek yanlış olmaz" şeklinde konuştu. 
 
'İnsanlara her zaman umut veren biriydi'
 
Büşra için, kendi doğruları olan ve bu doğruları sonuna kadar savunmaktan çekinmeyen biri olduğunu ifade eden Duygu, "Büşra'nın bir fikri varsa bu fikri tartıştırmaktan hiç çekinmeyen bir insandı. Bu yeniye değişime veya dönüşüme kapalı olan bir insan olduğunu söylememiz anlamına gelmez. Büşra dönüşmeyi de çok iyi başarabilen kendine dönmeyi de kendini tartmayı da başarabilen birisiydi.İnsanlara pozitif enerji verebilen insanları güldürebilen her zaman insanlara umut verebilen birisiydi" diye belirtti. 
 
Duygu, 'Özgür Gençlik' dergisinde çalıştığı dönemlerde Büşra'nın dergiye gönderdiği yazılardan bahsederek, "Ben gençlik mücadelesi yürütürken Özgür Gençlik Dergisinde de iki yıl kadar çalıştım. Büşra'nın gazetecilik okuyuşundan da kaynaklı olarak çok güzel bir yazı dili olduğunu söyleyebilirim. Yazılarını çok uzun yazmaz kısa ve çarpıcı yazılar yazardı. Yine mesleğine dair, medyaya dair, medyada ki kadın kimliğine ve erkek egemen medya diline dair yazıları da vardı. Kadın bilincini yazılarına da bu şekilde işliyordu" diye kaydetti. 
 
'İnsanların vicdanlarında yer kaplayan her şeye Büşra'nın sözü vardı'
 
İlk gözaltına alınmalarını Büşra ile birlikte yaşadıklarını söyleyen Duygu bu deneyimlerini şöyle dile getirdi:
 
"Tarihini tam hatırlamıyorum ama 2011'in aralık ayı olması lazım. Tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması için AKP Beşiktaş ilçe örgütünde pankart asma eylemi yapmıştık. İlk kez birlikte gözaltına alındık birlikte mahkemeye çıktık. O süreçte de yan yanaydık. Yalnızca Kobanê, Rojava değil, yalnızca Kürt halkının onurlu mücadelesine destek olmak değil diğer tüm toplumsal gündemlerde de birlikteydik. Hem unutulan hem unutulmaya yüz tutan ya da insanları vicdanlarında yer kaplamış tüm toplumsal gündemlerde de Büşra'nın sözünü söylediğini ve eylemiyle pratiğiyle orada olduğunu söylemek mümkün."
 
'Büşra'nın adının sevgilisiyle anılması ona ve mücadelesine haksızlık ediyor'
 
Suruç katliamında yaşamını yitirenlerin ardından medyada yer alan magazinsel haberleri eleştiren Duygu, dramatik öykü avına çıkar gibi 'gençlerde şöylelerdi böylelerdi' sözlerinin yaşamını yitirenler ve geride kalan yoldaşları için kötü ve haksız bir durum olduğunu söyledi. Duygu, "Büşra'nın hayatını birlikte sürdürdüğü sevgilisiyle isminin anılması, 'Gezide gözünü patlamada Büşra'sını kaybetti' gibi haberlerle yer alması ve yayınlanması bir kadın olarak Büşra'nın yıllarca yanında olmuş bir kadın olarak beni ve benim dışımda diğer yoldaşlarımızda da aslında kötü bir ruh haline sebep oluyor. Ne Büşra bu şekilde anılmak isterdi ne sevgilisi bu şekilde haberler yapılmasını ister" dedi. 
 
Büşra'nın kadın kimliğini ve cins bilinciyle kuşanarak hayatını şekillendirdiğini dile getiren Duygu, "Bundan kaynaklı bu şekilde medyada yer bulması, günümüz internet haberciliğinin özellikle 'tık' mücadelesine hizmet eder gibi onların ön plana çıkarılması bizim için rahatsızlık verici bir durum" şeklinde konuştu. 
 
Duygu konuşmasını şu şekilde sonlandırdı: "Yalnızca Büşra değil 30 yoldaşımız 30 güzel insan, babalarımız, annelerimiz, siper yoldaşlarımız vahşice katledildiler. Onların 'beraber savunduk beraber inşa edeceğiz' sözü bizim kulaklarımızdan hiçbir zaman gitmeyecek. Bu mücadelede biz hep yan yanaydık. Bundan sonra onlar fiziksel olarak bizim yanımızda olmasa da biz onlardan bir bayrak devraldık. Bu bayrağı devralmak ve yeri geldiğinde diğerlerine bayrağı devretmek boynumuzun borcudur. Eylül ayında yeniden Kobanê'ye gitmek için bir kampanya başlatılacak. Bu kampanyayla ve kampanya sürecinden sonra da Rojava halkıyla yan yana olmaya devam edeceğiz. Onlar bizim ölümsüzlerimiz ve onların mücadelesine sahip çıkmaktan sonuna kadar vazgeçmeyeceğiz."
 
(fk)