Kobanê'de ismi gibi ölümsüzleşen Yuhannis…
Portreler
Zeynep Akın/JINHA
ÊLIH - Kobanê'de direnişinde ismi gibi ölümsüzleşen YPJ Komutanı Yuhanus Ekinci (Gûlan Çekdar)'yi birinci ölüm yıldönümünde annesi Muhterem Ekinci anlattı. Muhterem "Gûle Kürdistan dağlarından inip bir ceylan gibi Kobanê yollarına düştü. Tabutun içinde bile güzel bir uykudaymış gibiydi, o kadar güzeldi ki anlatılmaz. O Kürdistan şehidi, Batman serhıldanı oldu" diye konuştu.
Reddettiği erkek egemen zihniyete karşı mücadeleyi seçerek, PKK saflarına katılan YPJ Komutanı Yuhannis Ekinci (Gûlan Çekdar), 7 Ekim 2014'te Kobanê direnişinde 'ölümsüz' anlamına gelen ismi gibi insanlık onuru uğruna ölümsüzlüğe kavuşur. 20 yıl önce PKK saflarına katılan Gûlan, kendisini geliştirerek, mücadelesini en üst seviyeye taşıdı. Davasıyla ve mücadelesiyle güzelleşen ve adeta tanrıçalaşan Gûlan, ölüme bile gülerek gitmişti. Gûlan ile birlikte iki çocuğunu kaybeden anne Muhterem Ekinci'nin bir oğlu da şimdi PKK saflarında. Yaşadıklarını acı olarak değil gurur olarak anlatan Muhterem, kızı Gûlan'ı anlatırken başı dik bir şekilde mücadelesini ve kızının şahadetini onurla anlatıyor. Oğlunun şahadet haberine karşılık "Çok şükür ki ihanet değil şahadettir" sözüyle hafızalara kazınan Muhterem, "Şahadetler bizim için acı değil, gurur ve onurdur" diyor.
'Üniversiteye gitmeyi hayal ediyordu'
Yüzyılın savaşı olan Rojava savaşında 7 Ekim günü yaşamını yitiren Gûlan'ı anlatan yüreği kocaman annesi Muhterem Ekinci, Gûlan'ın Batman'da yaşamını yitiren kardeşi Cemal ile birlikte okula başladığını söyleyerek, "Okul okurken hep çok iyi bölüme, çok iyi üniversiteye gitmeyi hayal ediyordu. Ama biz onu okutmadık, hem durumumuz iyi değildi ve erkekler kız çocuklarını okutmazdı, 'gerek yoktur' derlerdi. Zaten onu okula gönderirken de Cemal ondan küçüktü, babası Cemal'i korusun diye onu gönderdi. Diğer çocuklarımız da öyleydi, kızlar erkekten daha büyüktü, erkekleri gönderdiğimiz zaman kızlar onları korusun diye gönderiyorduk" şeklinde konuştu.
'O benim kızım değil arkadaşımdı'
Küçüklüğünden beri her işin üstesinden başarıyla gelen Gûlan'ın kişiliğini anlatan annesi, "Hem ev işinde, hem misafirler açısından, okulunda her işte çok çalışkan başarılı biriydi. Çok açık yürekli, emektar biriydi. Evdeyken de kardeşleri için bir anne gibiydi. O evdeyken ben çok rahattım. 10 çocuğum vardı ama en çalışkan, bana en yakın olan oydu. Her şeyi bana sorardı aramız çok iyiydi. Gûlan benim kızım değil arkadaşımdı. Kardeşleri, babası, annesi için çok iyi, çok emekçi biriydi. Benim sevgim Gûlan'da çok büyüktü, beni çok düşünürdü" dedi.
'Yükümüz ağır mücadelemiz büyük'
Gûlan'ın kardeşi Cemal'in Gûlan'dan 2 sene önce çıkış yaptığını söyleyen Muhterem, "Sürekli bana 'Cemal şanslı, o gidebildi çıkış yapabildi ama benim bir türlü olmuyor' diyordu. Bende ona kardeşimin ve oğlum Cemal'in şehit düştüğünü bir kardeşimin de cezaevinde olduğunu söylüyordum. Yeter diyordum her evden bir kişi yeter diyordum. Ancak Gûlan da bana 'yetmez, bende gideceğim yükümüz ağır, mücadelemiz büyük her evden bir kişi yetmez' diyordu" diye kaydetti.
'Gûlan yüce ruhluydu'
Gûlan'ın çıkış yapmadan önce 2 defa gözaltına alındığını söyleyen Muhterem, "Bu defa tutuklanırsam bir daha serbest kalamam diyordu. O zaman gazeteciler üzerinde büyük bir baskı vardı, gazeteci arkadaşları vardı bize gelirlerdi ve Gûlan'ın çıkacağını biliyordum tahmin etmiştim. Abisine gitti bir gece orda kaldı, teyzesini yakın akrabaları da gördü sonra gitti" diyerek kızının mücadeleye katılımı anlattı. Gûlan'ın 20 yaşında katılım yaptığını ve 40 yaşında yaşamını yitirdiğini belirten Muhterem, "Evden çıktığı zaman hiç hatır istemezdi, son çıktığında vedalaşır gibiydi, ama anlamadım. Gûlan gitti 19 yıl boyunca onu hiç görmedim. Onu görmeye gittim, ben hemen döndükten sonra o da Kobanê'ye geçmişti. Kobanê'ye gitti 14 gün kaldıktan sonra şehit düştü" diye konuştu. Muhterem kızı Gûlan'ın komutan olduğunu ancak alçak gönüllüğü ve mütevaziliğiyle bunu çok belli etmediğini söyleyerek, Gûlan'ın yüce ruhlu ancak alçak gönüllü olduğunu dile getirdi.
'Kadın köleliğini reddederdi'
Gûlan'ın arkadaşları tarafından da çok sevildiğini söyleyen Muhterem, "Bir gün onunla konuşurken, kızım sen evdeyken kardeşlerine anne gibiydin, yemeklerini yedirir başlarını yıkardın. Orada da öyleymiş, arkadaşları söylerdi bizim için de öyleydi diyorlardı. Gûlan'ın sevgisi çok büyüktü, hepimize yetecek sevgisi vardı, ailesini, komşularını, akrabalarını, arkadaşlarını herkesi çok severdi. Kendinden büyüklere bile yol gösterirdi. Çok fazla zekiydi, çok mütevaziydi, kuru ekmeğe bile itiraz etmezdi. 10 çocuğum var o başkaydı. İkimizin sözü hep birdi. Gûlan çıkmadan önce de bu dava vardı, o da bu davayı dayı tarafından öğrendi. Davanın en başından beri içindeyiz. Her zaman bana anlatın diyordu, ona anlatırdık önceden dava neydi nasıldı, dikkatle dinlerdi bizi. Anlatırdık, o zaman bana 'nasıl evlen diyorsunuz, dava varken, mücadele varken evlilik niçindir. Dava varken erkeklerin baskısı, köle gibi yaşamayı nasıl kabul edebiliriz' diyordu. Bende ona siz şanslısınız biz evlenirken bize çare yoktu, çare olsaydı biz de giderdik diyordum" diye belirtti.
'Çok şükür ki ihanet değil şahadettir'
Gûlan'ın yaşamı boyunca hep kendini daha çok geliştirip, daha çok mücadeleye katmak istediğini ve öyle de olduğunu söyleyen Muhterem sözlerine şöyle devam etti: "Yıllarca birbirimizi görmedik, onun yanına gittiğimde birbirimizi gördüğümüz zaman birbirimize sıkıca sarıldık, o kadar sıcak bir buluşmaydı ki ona rağmen hiç ağlamadık ikimiz de. 'Anne senin özlemini ve sevgini zaten biliyorum ama sen çok güçlü ve mücadeleci bir kadınsın. Siz benimle nasıl gururluysanız, başınız dikse ben de sizinle gururluyum' diyordu. Oğlum Cemal'den yıllarca haber alamadık. Gûlan bir gün beni arayarak, 'Anne hep sana derdim ya bazılarının çocukları şehit düşer yine güçlü durur, dimdik gururlu bir duruş sergiler, aynı şey senin başına gelirse ne yaparsın' diye sordu. Bende Gûlan'ın sorusuna karşılık 'herkes gibiyim' dedim. Gûlan da bana 'dayê başın sağolsun' dedi. Bende 'çok şükür ki ihanet değil şahadettir' dedim."
'Tabutun içinde bile güzel bir uykudaymış gibiydi'
Gûlan'ın Arîn Mirxan'ın yaşamını yitirdiği günü evi arayarak, hamile olan komşusunun çocuğuna Arîn ismini takmasını istediğini söyleyen Muhterem, "Kobanê için serhıldanların olduğu 7 Ekim'de şehit oldu. Bizim mahallede de serhıldan vardı. Ateşler yakılmıştı, herkes ayaktaydı. Kobanê'ye geçtikten sonra hep konuşuyorduk zaten. 8 Ekim sabahı erken saatte Gûlan'ı aradık. Karşıdan telefonu açtılar, ama bir süre sessiz kaldılar konuşamadılar. Arkadaşlarından biri 'Gûlan şehit düştü' dedi. Gûlan Arîn'den 2 gün sonra şehit düşmüştü. Komşumuz doğan kızının ismini Gûlan Arîn koydu. Gûlan'ın cenazesini görenler 'gülerek uyur gibiydi' dediler. Gûlan gülerek uyumuştu, çok acı çekmemişti. Şükürler olsun ki gittik cenazemizi aldık, büyük bir coşkuyla Gûlan'ı alıp defnettik. Tabutun içinde bile güzel bir uykudaymış gibiydi, o kadar güzeldi ki anlatılmaz" dedi.
'Gûle Kürdistan dağlarından inip bir ceylan gibi Şengal yollarına düştü'
Gûlan'ın ardından söylenen herşeyin eksik kalacağını, Gûlan'ın bambaşka ve çok değerli olduğunu söyleyen Muhterem son olarak şunları anlattı: "Gûlan fedakardı, Batman'ın gülüydü, Gûlan yurdunun, Kürdistan dağlarının gülüydü, ovaların, vadilerin, derelerin gülüydü. Ben Gûlan'ı çok özlemiştim, 'Gûle seni özledim gel' dedim. Gûle Kürdistan dağlarından inip bir ceylan gibi Kobanê yollarına düştü. 'Ceylanım gel özledim' dedim, Gûle omuzlar üzerinde geldi ona sarıldım öptüm kokladım, gülümü alıp Batman'a getirdim. O Kürdistan şehidi, Batman serhıldanı oldu. Bütün Kürdistan'da bütün dağ ovalar da Gûlan çok değerliydi. Ben Gûle'den razıyım, halkı Gûle'den razı ve memnun. Ne yapsam ne etsem Gûle'yi unutamıyorum ve asla Gûle ölmüş demiyorum. Gûlan yaşıyor, Gûlan ölmedi, şehitler ölmez onların yüreğimizin en derinin de yaşıyor. Bijî Serok Apo, Bijî YPJ, Bijî YPG, Bijî YJA Star, Bijî HPG, Bijî Kurd û Kurdistan. Biz hep olduk, hep var olacağız ve hep mücadelemizi devam ettirip yükselteceğiz. Başaracağız, mutlaka başaracağız."
(mg)