PORTRELER Yazdır Kaydet

Edebiyatın işçi kadını, Sennur Sezer…

Portreler
Ekim 07 / 2015


 
JINHA
 
HABER MERKEZİ – “Yaz yavrum...Bak evladım” deyişiyle anacağız işçi sınıfının direniş mısralarını şiirle buluşturan Sennur Sezeri…
 
“Evliyim, iki çocukluyum, Ozanım. İnsanın insandan korkmasına karşıyım, İşte bunun için, yazıp, altına imza attıklarım…” Onu en iyi şekilde tanımamız için kendine dair bu cümleleri kuran şair, yazar, Emek Partisi yöneticisi, Evrensel Gazetesi-Hayat Televizyonu mensuplarında ve Türkiye Barış Meclisi kurucularında Sennur Sezer’i kaybettik. Okumayı çok sevmesine rağmen daha liseli yılarda işçi sınıfının mücadelesine katılarak okulu bırakıp direnişin ilk adımlarından bu yana koca bir öykü kaldı, şair yazar Sennur Sezer’in ardından. “Çalışan bir kadının, bir kadın işçinin günlüğü sayılabilir şiirlerim” diyen şairin hayatını adadığı direniş yüklü hayata veda edişini dostları  “edebiyatın işçi kadınını kaybettik” diye uğurluyor.   
 
Kalemiyle hayatını ezilenlerin hak arayışına adadı
 
Haklarını savunduğu insanlarla el ele, omuz omuza olmayı kendine ilke edinen şair, bir yandan emekçilerin mücadelesini kalemiyle duyurmaya çalışırken, bir yandan da yoldaşı bildiği emekçilerle el ele omuz omuza fabrikalarda çalıştı, aynı meydanlarda hak için haykırdı. Yazığı şiirlerle PEN Şiir Ödülü başta olmak üzere birçok ulusal ve uluslararası ödülleri alan şairin ayrıca şiirleri birçok dile çevrilerek dünyada yankı buldu. Böylece emeği ve kaleminin her adımda daha büyük başarıya ulaştıran Sennur, her gün daha büyük emek harcayarak,  emek alanından başlayan mücadelesini, ezilen halkların mücadelesiyle birleştirerek, ülkeye gerçek bir barışın gelmesi için hayatını hak arayışına adadı.  
 
Direnç doğuran kadına…
 
"Bir büyük şarkıdır yaptığımız, ardımızdan sürüp gitse..." dizesiyle  yoldaşlık mücadelesini  en içten duygularıyla ifade eden Sennur, emeğin işçi kadını kimliğini en güzel şekilde açıkladığı Direnç Doğuran  Kadına şiirinde  kendini yani kadını şöyle  ifade eder: “Tırnaklarını etine geçir bağırma, Isır kanat dudaklarını parçala, Bırakma yaşamayı bırakma umudu Daha çok yok sabaha…Önce öleceğim sanacaksın, Direnmen bitsin diye uğraşacak sancın, Gitgide sıklaşacak kamçılar, Sessiz ağlayacaksın, Unutacaksın başın nerde, nerde ayakların, Bin kollu bir boşluk beyninde, Dünyadan uzaksın, Kim duyar sesini haykırsan, Gücünü tüketme, Dayan bir sınav bu gülümse…” 
 
Gidenlerin ardından hep söyleyecek bir sözü vardı heybesinde
 
Aynı saflarda mücadele ettiği yoldaşlarının ardından yıllar geçmesine rağmen onları ilk günkü gibi beraber  mücadele ediyormuş gibi mezarı başında  anmayı eksiltmeyen Sennur, yoldaşı Metin Göktepe’nin mezarı başında, onu çok özlediğini belirterek şöyle der: “‘Sen hep genç kalacaksın ve seni öldürenler hep cellat olacak. Ne yazık ki cellatları tarihe gömemedik. Ama sana sadık çok arkadaşın var. Sevinebilirsin, bu arkadaşların sürdürüyorlar senin öğrenme hevesini ve haber coşkunu. Özlüyoruz, ama senin safını boş bırakmayanlarla da seviniyoruz oğlum…” Gidenlerin ardından kaleme aldığı yazılarında duygu ve direnç yüklü kelimelere yer veren yazar, işçi direnişinin öncü kadınlarından “bir kavga arkadaşı” dediği Selvi Kılınçaslan için ise “İşte örgüte inanan bir kadın işçi” notunu düşer emek kokan defterine.   
 
‘Çocuklara söz cambazlığına gerek yok’
 
Keloğlan ile Köse, Pencereden Bakan Çocuk gibi daha birçok çocuk öyküsü kaleme alan yazar çocuklara ilişkin ise şu sözleri söyler: “Okura göstermek istediğin bir çiçeğin, bir bulutun, yaşamanın öteki zorlukları altında kalması. Kıyımın, kıtlığın ağırlığı altında özgür olmadığını duyumsamak. Belki bu yüzden çocuklar için de yazıyorum. Bir çakıl taşının denizi anımsatmasının sevincini onlar bilirler. Özgürlüğün paylaşılmadığı bir dünyada, kendime küçük mutlulukları anlatma özgürlüğünü tanıyamıyorum. Hüner gösterme, söz cambazlığı gereksizleşiyor…”
 
Bir yazısında, “Başka anlatılacak ne var ki? Daha güzel bir dünya istiyorum. Bütün emekçi kadınlar, bütün gerçek yazarlar gibi. Şimdi beni tanıyorsunuz değil mi?” ardından kalemini yerde bırakmayanlar olarak, evet seni tanıyoruz edebiyatın işçi kadını, sesin, neşen, “bak evladım” diye başlayan fırçaların kulaklarımızda hâlâ. Mücadelenin içinde ön saflarda yer alan, kargaşa içinde yaşayan bir toplumda kadın olmanın sorumluğunun şiirini yazan edebiyatın işçi şairinin ardından saygıyla…
 
(zd)