Berna kimsesiz büyüdü, Suruç'la örgütlendi, binlerce kimsesi oldu...
Portreler
Handan Tufan / JINHA
İZMİR - Ankara katliamında yaşamını yitirenlerden Berna Koç, bir başka insanlık suçu olan Suruç katliamının ardından vicdanının sesini dinleyerek örgütlenmişti. Küçük yaşta anne ve babasını yitiren Berna binlerin omuzlarında son yolculuğuna uğurlanırken yakın arkadaşı Gizem, "Onun emek ve özgürlük mücadelesini devam ettireceğiz. Yarım kalan hayallerini kuracağız" dedi.
Ankara katliamında yaşamını yitiren 97 barış şehidinin hepsinin birer yaşam ve mücadele hikayesi vardı. Bunlardan Berna Koç bir başka katliamın ardından vicdanının sesini dinleyerek hak arayışçısı olarak örgütlenmişti. Suruç katliamının ardından İzmir Halkevi'nde aktif çalışmalara katılan Berna 1979 yılından dünyaya geldi. Berna'ya ilişkin kamuoyunda çıkan "kimsesizdi'ye inat İzmir'de yüz binler onu uğurladı. Berna küçük yaşlarda bir aileye evlatlık verildi. 18 yaşında evlatlık verildiği ailesini kaybedince gerçek ailesinin peşine düştü ve onları buldu.
Gerçek ailesini bulan Berna, tek başına yaşamına devam etti. Bir başına yaşamında ona yoldaşlık eden arkadaşları da oldu, onu yolda bırakanda. Berna yaşamındaki tüm olumsuzluklara rağmen, yaşama dört elle sarıldı ve mücadele etti. Berna'yı sokağa çıkaran Suruç katliamı oldu ve 33 gencin yaşamını yitirmesinin ardından Alsancak'ta yapılan eyleme katılarak, darp edilip gözaltına alındı. Sonraki süreçlerde Halkevi üyesi bir kadın olarak mücadeleye aktif katılan Berna'yı mücadele arkadaşı İzmir Halkevi üyesi Gizem Coşkun anlattı.
'Gündelik hayatına da direnişi yerleştiren bir arkadaştı'
Berna'nın Suruç katliamından sonra yapılan bir eylemde polisin saldırısından sonra gözaltına alındığını anlatan Gizem, "O süreçte Berna'da bizimle 2 gece gözaltında kaldı. Bizimle birlikte de direndi. Daha sonrasında görüşmeye devam ettik. Stantlarımızda eylemlerimizde birlikteliklerimiz oldu. Zaten çalışıyordu, işyerindeki sorunları ile ilgili mücadelesi oldu. Çalışma saatleri ve molalarla ilgili mücadelesi oluyordu. Gündelik hayatına da direnişi yerleştiren bir arkadaştı. Sömürüye, patronlara karşı direniyordu. Bir şirkette temizlik işçisi olarak çalışıyordu. Emekçiydi" dedi.
'Mücadelenin yaşamı güzelleştirdiğinden bahsetti'
Berna'nın yaşamı boyunca çok zorluklar çektiğini anlatan Gizem, "Onun etrafında çok az dostu oldu. Mücadele eden insanlarla tanışana kadar tek başına mücadele etmek zorunda kalmış. Mücadeleye aktif olarak katıldığı süreçlerde kendisini çok mutlu hissettiğini söylüyordu. Mücadelenin yaşamı güzelleştirdiğinden bahsetti. Ankara'ya buluşma saati normalinde gece 22.00'dı. Ama Berna 18.00'da gelmişti yanımıza. Evden çıkıştaki heyecanını anlattı bize" dedi.
'Mutluydu, güler yüzlüydü...'
10 Ekim çağrısı yapıldıktan sonra Berna'nın Ankara'ya gelmek istediğini söylediğini ifade eden Gizem, "Buradan giden binlerce insan gibi yola çıktık. Yolda hep birlikte şarkılar söyledik. Bizim fotoğraflarımızı sürekli çekti. Sürekli ortada dolaşıp gülen, ışıl ışıl parlayan bir kadın. Mutluydu, güler yüzlüydü" diye belirtti.
'Barış için sloganları atacağımızı hayal ettik'
Yolculuktan öncede sohbet ederken de, içinde kalan üniversite sevdasında bahsettiğini sözlerine ekleyen Gizem, "Liseden sonra üniversite okuyamamış. Daha sonrada bir avantaj yakalayıp, bu yıl üniversiteye yerleşmiş. Bize 'Yıllar sonra yapmak istediğim şeyi yapacağım, üniversiteyi okuyacağım' diyordu. Tapu Kadastro Bölümünü okuduğunu ve bu bölüme ilişkin aldığı ilk şeyin hesap makinesi olduğunu gülerek anlatıyordu. Çok heyecanlıydı. Bu güne kadar yaşadığı zorluklar olmuş, ama bundan sonrasına umutla bakıyordu. Ankara'ya gidip binlerce insanla aynı şeyi söylemek, barış için sloganları atacağımızı hayal ettik" şeklinde ifade etti.
'Yarım kalan hayallerini kuracağız'
Toplanmadan bir kaç dakika sonra bombalar patladığını hatırlatan Gizem şöyle devam etti: "Berna'ya ulaşamadık. Bir süre sonra telefonu çalmaya başladı. Önce yaralı olduğunu öğrendik. Sonrada onu kaybettiğimizin haberini aldık. Biz Berna'yı güler yüzüyle, ışıldayan gözleriyle hatırlayacağız. Onun emek ve özgürlük mücadelesini devam ettireceğiz. Yarım kalan hayallerini kuracağız. Aynı koşullarda yaşayan kadınlar olarak umarım bu koşulları değiştirebiliriz. Bunların mücadelesini vereceğiz."
(fk)