PORTRELER Yazdır Kaydet

Meryem Bulut'un son mesajı: Tüm silahları bana doğrultun yeter ki gençler ölmesin

Portreler
Ekim 16 / 2015


 
JINHA
 
ÊLIH/İSTANBUL  - Ankara'daki patlamada yaşamını yitiren Barış Annesi Meryem Bulut, tüm Türkiye halklarını, şehadetiyle olduğu gibi yaşam mücadelesi ile de etkiledi. Meryem Ana hangi halka zulüm yapılmışsa onun yanında oldu ve alanları ilerleyen yaşına rağmen hiç terk etmedi. Berfo Ana gibi yitirdiği oğlunun mezarına sahip olamayan Meryem Ana'yı anlatan, mücadele arkadaşları, "Tüm silahları bana doğrultun yeter ki gençler ölmesin derdi" diyor.
 
Yıllarca haykırdığı barış sesini Ankara'da da duyurmak isteyen Barış Annesi üyesi Meryem Bulut (70), Ankara katliamında yaşamını yitirenlerden birisi. Hayatını barış ve demokrasi mücadelesine adayan Meryem, her eylem ve etkinlikte en ön saflarda yerini aldı. DEP, HEP, ÖZ-DEP, HADEP, DEHAP ve DTP'de sorumluluk alan Meryem, çalışmalarda aktif olarak bulundu. Daha çok küçük yaşta iken anne ve babasını kaybeden Meryem Bulut 3 kız kardeşi ile birlikte kimsesiz kaldı. Dört kız kardeşe dayıları sahip çıkar, Meryem Ana ve kız kardeşleri yıllarca kimliksiz yaşar. Tüm yaşamı acı ile geçen Meryem Ana 12 Eylül darbesiyle birlikte yurdunu terk etmek zorunda kalır ve İskenderun'a yerleşir. 1991'de oğlu Ahmet Bulut (Mazlum Kemal), devletin zulüm ve baskılarına başkaldırarak PKK saflarına katılır. 
 
Nerede zulüm o oradaydı
 
Oğlunun PKK saflarına katılmasıyla birlikte Meryem Ana geriye kalan tüm yaşamını şehitlerini aramakla ve ömrünü mücadeleye adamakla geçirir. 2010 yılında torunu Onur Polat (Çekdar Batman)'ın saflara katılımıyla beraber Meryem Ana mücadelesini daha da yükseldi. Yaşamın her alanında en ön saflarda yer alan Meryem Ana, kendisinin yaşadığı kayıplar, acıyı, gözyaşını başka annelerin de yaşamaması için barışı haykırmaya devam etti. Lice'de ki canlı kalkan eyleminde 40 gün kaldıktan sonra 10 gün önce gelen Meryem ana son olarak Ankara'da ki 'Barış Demokrasi ve Emek' mitinginde meydana gelen patlamada yaşamını yitirerek uğruna bir ömür harcadığı barışı haykırdığı sırada 'barış şehidi' oldu. Meryem Ana vasiyeti üzerine Şengal'de yaşamını yitiren torunu Onur Bulut'un (Çektar) yanına defnedildi. Birisi özgürlük diğeri de barış için siper etti bedenini zalimlere.. Meryem'i ailesi ve mücadele arkadaşları anlattı.  
 
'Meryem'in en büyük hayali barıştı'
 
Meryem Ana'ın kız kardeşi Halise Tugay, ablası Meryem'in en büyük isteğinin ve hayalinin barış olduğunu söyleyerek, "Gittiği her yerde savaş son bulsun barış gelsin derdi. Ablam Ankara'ya sadece barış için gitmişti, onun silahı, bombası yoktu ki, hançeri, bıçağı da yoktu. Ne hakları vardı, bu halktan ne istiyorlar. Hangi vicdanla bombayı onca insanın, ablamın bedeninde patlattılar. Yetmez mi artık, ne zamana kadar devam edecek bu savaş. Allah onların yanına bırakmasın" şeklinde konuştu. 
 
'İşte böyle bir kadını bombalarla katlettiler'
 
Halise, Meryem'in dağ, taş oğlunu ve torununu aradığını, ciğerlerini aradığını ancak onları göremediğini dile getirerek, "Bazen ona söylüyordum, 'Meryem yeter otur artık bu kadarı senin için fazla' diyordum. 'Yok kim ne derse desin, ne olursa olsun devam edeceğim, asla oturmam. Bu savaş devam ederken, bu gençler toprağa düşerken nasıl oturabilirim. Ölene kadar devam edeceğim, oğlumun, torunumun izinde olup bir adım bile geriye atmayacağım ve aramaya devam edeceğim. Ciğerimi arıyorum ben nasıl bana otur diyebilirsiniz' diyordu. Kardeşim 2 ay boyunca mermilerin, bombaların altında canlı kalkan oldu. O mermiler gençlere değmesin, anneler ağlamasın diyordu. Çünkü Meryem o acıyı yaşamıştı ve çok iyi biliyordu. İşte böyle bir kadını bombalarla katlettiler" diye belirtti. 
 
Meryem Ana: Sütüm ve emeğim ona helal olsun uğurlar olsun 
 
"Benim annem tüm ülke için barış isteyen ve bunun için çalışan, emek veren bir kadındı" diyen Meryem Ana'nın kızı Muhbet Polat, "1991'de oğlu Ahmet Bulut (Mazlum Kemal) saflara katıldı. Kardeşim katılım yapınca 'Anne oğlun katılım yapmış, gitmiş' dedim o da bana 'sütüm ve emeğim ona helal olsun uğurlar olsun, yolu açık olsun' dedi. O günden sonra annem mücadelenin içine girdi. Annem 24 yıldır oğlu Ahmet'i arıyordu. Gezmediği, gitmedi dağ taş kalmadı, Cudi dağlarında, Bingöl dağlarında, her yerde Ahmet'i aradı ama sağ mı, ölü mü bir haber alamadı ondan" dedi.
 
'Vasiyetiydi Çekdar'ın yanına gömdük onu'
 
Meryem Ana'nın hiçbir zaman davasından geri adım atmadığını söyleyen Muhbet, "Önce yeğeni, ardından oğlu Ahmet katılım yaptı, onun ardından da benim oğlum olan torunu Onur Polat (Çekdar Batman) katılım yaptı. Çekdar 2010'da katılım yaptı, 2015 Nisan ayında da Şengal'de şehit düştü. Çekdar şehit düşmeden annem Suruç'a gitti orada bir süre kaldıktan sonra annem Çekdar'ı görmek için Kobanê'ye geçti, 'ciğerimi arıyorum' diyordu ama annem Çekdar'ı göremedi. Annem Kobanê'den döndükten hemen sonra Çekdar Şengal'de şehit düştü. Annem oğlumu göremeden gelmişti. Çekdar şehit düşüp defnedilince annem ona sesleniyordu; 'Güzel Çekdarım o senin yerin değil benim yerimdi, senin yerine benim ölmem lazımdı' diyordu. Vasiyetiydi Çekdar'ın yanına gömdük onu. Çekdar'ın yanını kendisi için ayırmıştı, Çekdar'dan 6 ay sonra annem Çekdar'ımın misafiri oldu. Bilmiyordum ki annem de şehit düşecek Çekdar'ın yanında yer bulacak" diye konuştu. 
 
'Ankara'dan Lice'ye canlı kalkan olmaya gideceğim, beni merak etmeyin' demişti
 
Meryem Ana'nın 70 yaşında olduğunu hiçbir zaman kabullenmediğini belirten Muhbet, "Yüreği gençti, Kürtler için, dava için, mücadele ve direniş için kanı kaynıyordu. Annemin içindeki mücadele o kadar büyüktü ki o yüzden dinç duruyordu. Annem hep 'gençler ölmesin, askere gerillaya gelecek mermiler bana gelsin, onların yerine ben öleyim' diyordu. Lice'de 40 gün canlı kalkan olarak kaldı, 10 gün önce gelmişti. Ankara mitingine katılıp oradan eve dönmeden tekrar canlı kalkan olmaya gidecekti. 'Ölümler olmasın diye tekrar gideceğim, Ankara'dan Lice'ye canlı kalkan olmaya gideceğim, beni merak etmeyin' demişti" diye kaydetti. Annesinin layık olduğu bir merasimle defnedildiğini söyleyen Muhbet, tüm Batman halkının sahiplendiğini söyledi. 
 
'Yeterki gençlere birşey olmasın' 
 
Meryem Ana'nın diğer kızı Behiye Polat ise, "Babam Ahmet'i aşırı derecede severdi. Kardeşim Ahmet katılım yaptıktan sonra babam o dertle öldü. Annem 24 senedir Ahmet'i arıyordu, 'Ayaklarıma kara sular inse bile, toprağa karışsam bile kuvvetim yettiğince oğlumu arayacağım ve bu kan durana kadar ben durmayacağım' diyordu. Annem canlı kalkan olduğu zaman gözaltına alınmıştı, mahkemede savcı ona 'niye canlı kalkan oluyorsun, niye askerlere taş atıyorsun, niye karşı çıkıyorsun' diye sorunca annem, 'Ben taş atmadım ve kimseye de karşı çıkmadım. Ben savaşa, kan dökmeye karşı çıkıyorum. Senin annen, askerin de gerillanın da annesi ağlamasın. Hepsinin silahı bana doğrulsun yeter ki gençler ölmesin anneleri ağlamasın, ben yeterince gözyaşı döktüm, yüreğim yandı diğer anneler de aynı şeyi yaşamasın' diyordu" diyerek Meryem Ana'nın barışa olan sevdasını anlattı. 
 
'Bana güç veren mücadeledir'
 
Annelerinin şahadetinin kendilerini gururlandırdığını dile getiren Behiye, "Annem yaralı yüreğiyle Ankara'ya barışı haykırmaya gitti, şehit oldu bizim de yüreğimizi yaraladı asla annemizi asla unutmayacağız. Barış etkinliği için biri onu çağırdığı zaman ne olursa olsun giderdi. Erkek kardeşlerim anneme 'Anne bir yerde düşersen başına bir şey gelirse biz bu acıyı kaldıramayız' diyorlardı. Annem 'Bana hiç bir şey olmaz barışı istediğim için, mücadele de olduğum için bana bir zarar gelmedi gelmez de. Bana güç veren mücadeledir' diyordu. 'Akıttığımız gözyaşları gözlerimizden değil yüreğimizden, ciğerimizden akıyor, o yüzden evlat acısını iyi bilirim' derdi" şeklinde konuştu. 
 
 Yol arkadaşlarından Barış Annesi Perihan Abkulut da Meryem Ana'yı şöyle anlattı: "Meryem Ankara'ya gitmeden önce beni aradı. Bana 'Ankara'ya gelmiyor musun?' diye sordu. Bende hasta olduğumu bu nedenle gelemeyeceğimi söyledim. Ankara'ya gideceği için çok heyecanlıydı. Bu son görüşmemiz oldu. 15 senedir birlikte mücadele ediyorduk. Ankara'daki patlamayı duyduğumda Meryem anayı aradım açmadı. 'Öldü' dediler inanmak istemedim. Onu her gün aradım, salı günü kapandı telefonu, kapana kadar da aradım. Meryem canlı kalkan dahil tüm eylemlere katılıyordu. Ankara'ya da barış sesini duyurmak için gitti. Hep 'Torunum şehit düştü, oğlum şehit düştü, kimsenin çocuğu ölmesin' diyordu. O barış güverciniydi." 
 
'Eylemden eyleme koşuyordu'
 
Barış Annesi Behiye Duman ise, Meryem ana ile uzun yıllardır birlikte mücadele alanında olduklarını söyleyerek, "Meryem ana hep alanlardaydı, eylemlerde bir araya gele gele samimi olduk. Arkadaştan, akrabadan öteydik. Açlık grevlerinde, yürüyüşlerde, canlı kalkanlar da hep bir aradaydık. Onu eylemlere çağırmaya kıyamıyorduk, ama o eylemlere geldiğinde canlanıyordu. Meryem ana böyle bir anneydi, her zaman alanlardaydı " diye anlattı. 
 
(ekip/mg/dk)