PORTRELER Yazdır Kaydet

Aşka olan inancın ve özgürlüğe tutkunun adı Beritan (1)

Portreler
Ekim 23 / 2015


 
Lelikan'da kayabaşları Beritan suretinde
 
Sibel Özalp/JINHA
 
İSTANBUL - Yaşam aşkının toprağında kahramanlaşan kadın, Berîtan... Yaşama tutkusunu ve onurlu kalma kimliğini Lelikan kayalıklarına taşıdı.  Yüreğe düşen aşk'ı, ülke aşkına katık edip gerçek aşka erişen aşkın adı olan Berîtan, Xakûrkê göklerinde uçuşan kuşlara fısıldadı aşk ve özgürlüğünü... Xakûrkê'de teslimiyete hayır diyerek direniş sergileyen Berîtan; sen uçurumdan atladın ya, işte binlercesini de uçurumdan çıkardın.
 
Gülnaz Karataş... Berîtan Hevî...  Aslen Dersim'li olan Berîtan Hevî babasının görev durumundan dolayı 1971 senesinde Bingöl Solhan'da dünyaya gelir. Ardından ailesinin Elazığ'a gitmesiyle ilkokulu orada bitiren Berîtan, 1984 yılında Elazığ Anadolu Lisesi'ni kazanır. 12 Eylül askeri cuntasının faşizm kokan hükmüne karşı ilk isyanını, küçük eylemliliklerini burada gerçekleştiren Berîtan, İstiklal Marşı'nın olduğu günlerde okula geç gider ve dayatılan 'Ne mutlu Türküm diyene' nizamına inatla aykırı davranırdı. 1989 senesinde liseden mezun olan Berîtan İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ni kazanır. İstanbul'a gelen Berîtan daha ilk yılında özgürlük mücadelesi çalışmalarında yer almaya başlar. Çalışmaları sürdürürken yapılan bir operasyonda Yıldız Durmuş arkadaşı ile beraber gözaltına alınır. Gözaltında yapılan tüm işkencelere direnen Berîtan, ardından bir süre Bayrampaşa Cezaevi'nde kalır.
 
'Sen uçurumdan atladın ya...'
 
1991 baharında ise 'özgürlük dağları' olarak nitelediği dağlara döner yüzünü. Kürt Kadın Özgürlük tarihinde direniş geleneğinin oluşmasında tarihi bir rol oynayan Berîtan, artık Kürdün eski Kürt olmadığını ve kadınında köle kadın olmadığını gösterdi. Katledilen yüzlerce Kürt kadının isyancı ve özgürlükçü ruhları Berîtan'ın şahsında kendisini yeniden var etti. 25 Ekim 1992 senesinde Xaxûrkê'de KDP peşmergeleri ile yaşanan çatışmada son mermisine kadar savaşan Berîtan, teslim olmayıp direnerek uçurumdan atladı ve ardından arkadaşları "Sen uçurumdan atladın ya, işte binlercesini de uçurumdan çıkardın" diye andı Berîtan'ı...
 
'Kendi renginde yaşamanın her zaman bir bedeli vardı'
 
Kendi renginde yaşamanın her zaman bir bedeli vardı. Berîtan da kendi olmanın bedelini veriyordu. Kendisi olmasının okul yıllarında bilinçle sahiplendiği bir duruş olmadığı düşünüldüğünde, okulu birlikte okuduğu arkadaşları bu ruha her zaman sahip olduğunu anlatıyor. Kendisi olma bilincini en çok da sistemin temel kurumlarından olan okullarda ayaklandıran Berîtan, kural gördüğü zaman özgür ruhunun duraksız isyan edilmesini sağlıyor. Arkadaşlarının anlatımına göre Berîtan bu ruhu bazen lise yıllarında 'İstiklal Marşı'nı okumayarak konuşturuyor, bazen ise 'Elazığ sokaklarında gece kızlar tek başına gezmez' tabusunu yıkarak konuşturuyor.
 
'Tohumlarının Kürt renginden habersiz...'
 
Berîtan'ın iç türküsü Kürdistan'da mayalanmaya başlıyor. Asi ruhu ve kendine has sesiyle içinde büyüdüğü Kürdistan'dan geçici olarak ayrılan Berîtan İstanbul'a doğru yola çıkıyor. Yüreğindeki yaşam tohumlarıyla yola çıkan Berîtan, tohumlarının Kürt renginden habersiz... İstanbul'da çalışmalara katılan Berîtan bir süre sonra yapılan operasyonda yakalanarak gözaltına alınır. Ardından ise bir süre Bayrampaşa Cezaevi'nde kalır. Cezaevinden çıktıktan sonra Berîtan'ın ruhundaki asilik dağların doruklarına uçurur onu, hem de efsanevi Cudi Dağı'nın doruklarına çıkar ilk olarak.
 
'1992... Güney savaşı...'
 
1992 senesi Kürtlere karşı Kürt işbirlikçiliğinin yoğun saldırılarla yöneldiği bir dönem. Birçok özgürlük savaşçısının şehit düştüğü bir dönem. Berîtan da o sene güney savaşı diye adlandırılan savaşa giriyor. Çatışmada birçok arkadaşını kaybeden Berîtan, öfkeliydi. "Yoğun duygular içerisindeydi, özellikle Kürt ihanetçilere karşı öfkeliydi" diye anlatıyor mücadele arkadaşı Pelşîn Tolhildan. Onlar da Kürt, ama nasıl olur da Kürtlerin özgürlük mücadelesine darbe vurmak isterlerdi?
 
'Kürt gericiliğine teslim olmam'
 
Kürt işbirlikçilerin düşmandan daha da düşman olarak görüldüğü o senelerde ihanete ve işbirlikçi ilkel milliyetçiliğe karşı bir kin büyüttü içinde Berîtan. Ya onları alt edecek ve geri püskürtecekti, ya da teslim olmayacaktı. Teslim olmadı... Teslim olmayı seçmeyecek kadar yiğit olan Berîtan, 'Teslimiyete asla' ruhunu kuşanarak 25 Ekim ruhunu içselleştirdi. Peşmergelerin, "Teslim ol, bir şey yapmayacağız. Biz de Kürdüz" demelerine rağmen, "Kürt  gericiliğine teslim olmam" dedi. Ardından kayalardan kendini aşağıya atan Berîtan bir özgürlük çizgisinin yaratıcısı oldu.
 
'Bir halkın özgürlük tutkusu Berîtan da somutlaştı'
 
Berîtan'ın şahadetinden sonra mücadele arkadaşları Berîtan'ın çizgisini ilke edindiler. Berîtan'ın gerçekleştirdiği bu eylem sevdanın, onurun eylemi oldu. Kürt halkının Jan Dark'ı olarak düşünülen Berîtan, onurun türküsü oldu. Bir halkın özgürlük tutkusu Berîtan da somutlaştı. Berîtan'ın eylemini Xakûrkê militanlığı olarak değerlendiren arkadaşları, "Anısının mutlaka canlı tutulması ve temsil edilmesi gerekiyor. Bu Xakûrkê militanlığının boyun borcu" olduğunu söylüyor.
 
 
'Savaştıkça var olmanın umudunu taşımaktır Berîtan'
 
"Ne mutlu Berîtanlar gibi teslim olmamak için kendisini uçurumlardan, kayalardan atanlara, acaba biz de onlar gibi yiğit olabilecek miyiz?" diye düşünmemize sebep olan Berîtan, "Yakında aydınlık bir geleceğin isyanı kopacak dağlarda, acının isyana dönüştüğü gün geldi" diyerek Kürdistan dağlarına yüzünü döndü. Tıpkı mücadele arkadaşı Dîlan Malatya'nın dediği gibi "Savaştıkça var olmanın umudunu taşımaktır Berîtan".
 
Berîtan'ın ardından...
 
Efsanelerin yarattığı gelenekler vardır bu topraklarda. Efsaneler tanrısaldır, yaratanı insandır. Deniz, Mazlum, Beritan, Zîlan gibi… Rivayet edilir ki, Lelikan'da kayabaşları Beritan suretindedir. Her gün batımı ve doğumunda sessiz bir selamlaşma olur aralarında. Orada, yaşından daha büyük bir zamandır yatıyor Beritan…
 
Yarın: Gülnaz Karataş'ı İstanbul'da evinde kaldığı kadınlar ve yoldaşları anlattı 
 
(fk)