Betty Friedan: İkinci dalga feminizmin kıvılcımcısı
Portreler
Fidan Yıldırım
HABER MERKEZİ - Yazar, aktivist ve feminist Betty Friedan, ABD’deki kadın hareketinde öncü bir sima. 1963’de yayınladığı kitabı, “The Feminine Mystique” (Kadınlığın Gizemi) genellikle 20. yüzyıldaki ikinci dalga Amerikan feminizminin kıvılcımı olarak değerlendiriliyor. Bir Şubat ayında doğan ve 85 yaşında yine bir Şubat ayında yaşamını yitiren Betty geriye kocaman yaşanmış ve hakkı verilmiş bir hayat bıraktı.
Betty Friedan, 4 Şubat 1921’de Betty Naomi Goldstein adıyla Amerika’da, Peoria-Illinois’de doğdu. Babası Harry Goldstein ile annesi Miriam Horwitz’ın aileleri Rusya ve Macaristan’dan gelmiş Yahudilerdi. Babasının bir mücevher dükkanı vardı. Annesi ise, eşinin hasta düşmesinden sonra bir gazetenin toplum sayfası için yazılar kaleme almaya başladı. Ev dışındaki yeni yaşamı annesi için daha tatmin ediciydi.
Genç bir kadın iken Betty hem Marksist ve hem de Yahudi çevreler içinde aktifti. Daha sonraki yazılarında o dönemde kendini toplumdan ne kadar dışlanmış hissettiğinden ve anti-Semitizmin haksızlığı duygusundan kaynaklı olarak her türlü haksızlığa karşı duyarlılığından söz eder. Peoria Lisesi’ne giderken okul gazetesinde yazmaya başladı. Gazetede bir köşe yazma başvurusu reddedilince o ve altı arkadaşı birlikte “Tide” (Gelgit) adında, okul yaşamından çok ev yaşamını konu edinen bir edebiyat dergisi çıkarmaya başladı.
Politikleşme yılları
1938 yılında yalnızca kızların gittiği Smith Kolleji’ne başladı. Dikkat çekici akademik performasından dolayı okulun ilk yılı bir burs almaya hak kazandı. Okulun ikinci yılı şiirle ilgilenmeye başladı ve çok sayıda şiiri kampüs yayınlarında basıldı. 1941’de kampüs gazetesinin baş editörü oldu. Onun öncülüğünde gazete editörler kurulu giderek daha da politik bir duruş kazanmaya ve güçlü bir savaş karşıtı tutum almaya başladı. Bu da zaman zaman karşıtlıklara yol açmaktaydı. Betty, 1942 yılında bir onursal dereceyle psikoloji dalında mezun oldu.
1943’de Betty, Erik Erikson ile birlikte psikoloji dalında ortak bir mezuniyet tezi için Californiya Üniversitesi Berkeley’de bir yıl geçirdi. Marksistlerle birlikteliğini sürdürerek gittikçe daha fazla politikleşiyordu. Arkadaşlarından birçoğu FBI tarafından sorgulanmıştı. Anılarında, o zamanki erkek arkadaşının onu daha ileri bir ortak doktora çalışması teklifini reddetmeye zorladığını ve akademik kariyerine son vermesine neden olduğunu belirtmektedir.
Berkeley Üniversitesi’nden ayrıldıktan sonra Betty solcu ve işçi sendikaları basınında yazan bir gazeteci oldu. 1943-1946 arasında “The Federated Press” (Birleşik Basın), 1946-1952 arasında ise, “United Electrical Workers’ UE News” (Birleşik Elektrik İşçileri-UE Haber) için yazdı. 1952’de ikinci çocuğuna hamile iken “UE News”den ayrıldı. Bundan sonra aralarında ‘Cosmopolitan’ın da olduğu değişik dergiler için serbest gazeteci olarak çalışmaya başladı.
'Adı olmayan problem'
Betty Friedan 1957’de kendisinin 15. üniversite buluşmasında üniversite mezunları üzerinde bir araştırma yaptı; onların eğitimleri, okul sonrası tecrübeleri ve mevcut yaşamlarından hoşnutluk düzeyleri üzerinde durdu. Buradan yola çıkarak, “adı olmayan problem” başlığı altında makaleler yayınlamaya başladı. Çok sayıda ev kadınından, yaşadıkları aynı problemde yalnız olmadıklarından dolayı teşekkür içeren mektuplar almanın heyecanını yaşadı. Şöyle yazıyordu Betty Friedan: “Kadınlığın gizeminin kazazedeleri kıyılara saçılıyor. Onlar üniversitenin yerine kocalarını koymak için kendi eğitimlerinden feragat ettiler ve sonra belki de kendi istekleri dışında on ya da on beş yıl sonra boşanma yoluyla yüzüstü bırakıldılar. En güçlüleri az ya da çok bu durumla baş edebildiler, fakat kırk beş-elli yaşındaki bir kadın için bir mesleğe girmek, kendisi ve çocukları veya yalnızca kendisi için yeni bir hayat kurmak o kadar da kolay değildi.”
Betty Friedan daha sonra bu konu üzerinde tekrar çalışmaya ve genişletmeye karar verdi. Sonuçta, “Kadınlığın Gizemi” (The Feminine Mystique) kitabı ortaya çıktı. 1963 yılında basılan kitap, endüstri toplumunda kadının rolünü, özellikle de Betty Friedan’ın boğucu olduğuna inandığı tam gün ev kadınlığı rolünü tanımlıyordu. Kitabında Betty, evlenmek için 19 yaşında üniversiteden ayrılan ve dört çocuk büyüten kederli bir şehirli ev kadınını tasvir ediyordu. İçinde bulunduğu kendi yalnızlık “terörü”nden sözediyor; daha önce hem dışarıda çalışan ve hem de bir ailesi olan pozitif bir kadın rol modeline tanık olmadığını belirtiyor ve benzer şekilde kapana kısıldığı duygusunu yaşayan birçok ev kadınından bahsediyordu. Kendi psikolojik geçmişinden yola çıkarak Freud’un kadınlar için ileri sürdüğü “penis kıskançlığı teorisi”ni mahkum ediyor ve onun teorisindeki birçok paradoksu gösterip daha fazla eğitim almak isteyen kadınlar için kimi tavsiyelerde bulunuyordu.
Conferenceİkinci dalganın tetikleyicisi
Betty Friedan birçok eğitimci, psikolog ve basın organının aksini iddia etmesine karşın kadınların da erkekler gibi herhangi bir iş veya kariyer yapma yeteneğine sahip olduğunu savunuyordu. 1950’lerin kısıtlamaları altında bu tür rollere zorlanmış kadınların tuzağa düşürülüp tutsak edilmiş duyguları hemen harekete geçti. Kadınlar bilinç yükseltme seanslarına katılmaya ve baskıcı yasalar ile kadınları kısıtlayan sosyal görüşlerde reform yapılması için lobi çalışmalarına giriştiler.
Birçok tarihçinin kadın hareketinde “ikinci dalga”yı tetiklediğini ve hem ulusal hem de dünya çapında olayları belirgin biçimde şekillendirdiğini savundukları kitap çok satanlar arasına girdi. Betty bu kitabın bir devamı olarak, “Woman: The Fourth Dimension” (Kadın: Dördüncü Boyut) isimli bir kitap yazmayı planlıyordu ancak 1964’de bu başlıkta bir makale yazıp yayınlamakla yetindi.
Betty Friedan sonradan beş kitap daha yazdı: “The Second Stage” (İkinci Aşama), “It Changed My Life: Writings on the Women’s Movement” (Hayatımı Değiştirdi: Kadın Hareketi Üzerine Yazılar), “Beyond Gender” (Cinsiyetin Ötesinde), “The Fountain of Age” (Çağ Pınarı) ve 2000’de basılan otobiyografisi, “Life so Far” (Şimdiye Kadar Hayat). Betty ayrıca birçok gazete ve dergi için de yazılar yazdı.
Betty, 1966 yılında Amerika toplumunda kadınlara erkeklerle eşit haklar getirmeyi amaçlayan “National Organisation for Women” (NOW-Ulusal Kadın Örgütü)’nün kurucuları arasında yer aldı ve ilk başkanı oldu. NOW, 1964 yılında çıkarılan “Sivil Haklar Kanunu” ile 1963’deki “Eşit Ücret Kanunu”nun güçlendirilmesi için başarılı lobi faaliyetleri yürüttü. “Eşit İş Fırsatları Komisyonu”nu, cins ayrımını gözardı etmemesi ve şikayet dilekçelerini ertelemeden ele alması konusunda zorladı. Gizli cinsiyetciliğe karşı şikayetlerin ele alınması, kürtajın serbest bırakılması vb. konularda olumlu kampanyalar yürüttü. Kürtaj konusu feministler arasında bazı görüş ayrılıklarına yol açtı. Bazıları kürtaja karşı tutum almaktaydı. 1960’larda “Eşit Haklar Yasa Değişikliği” konusunda da kadınlar arasında görüş ayrılığı vardı. NOW yasa değişikliğini desteklemekteydi. 1970’lerde, karşıt tutum alan kadınlar ve sendikalar da yasa değişikliğini destekleme yönünde tutum aldılar.
Betty Friedan’ın başkanlığında NOW önemli başarılar kazanmasına karşın, Betty'nin kadınların daha fazla iş imkanlarına kavuşması için yasa değişikliği konusunda baskı yapma önerisi örgüt içerisinde büyük tartışmalara yol açtı. Afrika kökenli Amerikalılar yoksulluk sınırı altında yaşayan Afrika kökenli Amerikalıların orta ya da üst sınıf kadınlardan daha fazla iş ihtiyacı olduğunu ileri sürerek karşı çıktılar. Bunun üzerine Betty 1969’da başkanlıktan ayrıldı.
26 Ağustos 1970’de kadınlara oy hakkının anayasaya girmesinin 50. yıldönümünde Betty ulusal çapta Eşitlik İçin Kadın Grevi organize etti ve New York’da yaklaşık 20 bin kadının yer aldığı yürüyüşün öncülüğünü yaptı. Yürüyüşün temel talebi kadınlara iş hayatında ve eğitimde eşit olanakların sağlanması iken katılımcılar ve organizatörler kürtaj hakkı ve çocuk bakım merkezlerinin kurulmasını da talep ettiler.
Betty Friedan “Kürtaj Yasalarının İptali İçin Ulusal Dernek”i kurdu, 1973’de Yüksek Mahkeme kürtajı yasal hale getirdikten sonra dernek adını “Ulusal Kürtaj Hakkı Eylem Birliği” olarak değiştirdi. Betty aynı yıl ilk Kadın Bankası ve Ticaret Şirketi’ni kurdu.
20. yüzyılın en etkili feministlerinden
20. yüzyılın en etkili feministlerinden biri olarak Betty Friedan feminizmin lezbiyenlikle bir tutulması gibi bir çarpıtmaya karşıydı. Bunu basının feminist hareketi gözden düşürme çabasının bir ürünü olarak değerlendiriyordu. Betty feminist hareketi ekonomik konular üzerine eğilmeye sevketti. Özellikle iş hayatında eşitlik ile bunun yanısıra kadınlarla erkeklerin ev ve iş hayatını dengelemelerini sağlayacak çocuk bakımı ve diğer konulardaki düzenlemeler üzerinde durdu. Zaten kazanılmış bir dava olarak gördüğü kürtaj ile çoğu kadının öncelikli sorunu olduğunu düşünmediği tecavüz ve pornografi konusuna yoğunlaşmayı azaltmaya çalıştı.
Betty Friedan 1947 yılında bir tiyatro yapımcısı olan Carl Friedan ile evlendi, 1969’da ise boşandılar. İkisi erkek biri kız, üç çocukları oldu. Betty 4 Şubat 2006’da, 85. yaş gününde kalp rahatsızlığı nedeniyle
Washington’da hayatını kaybetti. Çeşitli üniversiteler ile değişik kurumlardan aldığı çok sayıda onur ödülü vardır. 2014 yılında Glamour dergisi son 75 yılın en önemli 75 kadınını belirlerken listeye Fiedan’ı da aldı.
(fk)