Newrozlaşan kadınlar: KJA direnişin mirası ile yol alıyor (6)
Portreler
'Newroz kendini gerçekleştiren kadın demektir'
JINHA
AMED - Kelepçelenmiş dil, yok edilmeye çalışılan renklerin isyanı olan Newroz'a öncülük yapan kadınların direnişi bu gün dünyanın en güçlü kadın hareketleriden birini ortaya çıkardı. "Kürt kadını açısından Newroz Berivanlarda, Ronahilerde, Zekiyelerde, Semalarda isyan ruhuyla bedenler ateşe verilerek yeniden tanımlanır" diyen KJA Koordinasyon üyesi Servet Öner, "Dünyada da Newroz'un tanımlaması kendini yeniden var etmek, yeni bir yıla yeni bir döneme başlamaktır. 'Jin' dediğimizde yaşamın kendisini ifade etmesinden hareketle Newroz'un kadın mücadelesiyle gerçek anlamına kavuşturduğunu söyleyebiliriz. Bizim açımızdan Newroz demek Önderlik demek, Newroz demek kadın demek, yeniden yaşam demek ve yaşamı yeniden inşa etmek demek oluyor" diye konuştu." dedi.
Ortadoğu'da her halk, her kültür için bir anlamı olan Newroz, bahar, isyan ve direnişle son 40 yılda Kürtler eliyle yeniden canlandı. Newroz'a anlamını katan Kürt kadınlarının direniş cephesinde ve bedenlerinde yaktığı ateş günümüze büyük bir miras bıraktı. Kelepçelenmiş dil, yok edilmeye çalışılan renklerin isyanında öncülük yapan kadınların direnişi bu gün dünyanın en güçlü kadın hareketleriden birini ortaya çıkardı. KJA Koordinasyon üyesi Servet Öner, Newrozlaşan kadınların mücadelesini ve bu mirası geleceğe nasıl taşıyacaklarını anlattı. Newroz'un Mezopotamya'da, özelde de Ortadoğu halklarının kendisini yeniden yaşamla ifade ettiği bir süreci ifade ettiğini belirten Servet, "Bu anlamda sadece Kürt kültürü olarak tanımlayamayacağımız, dünya coğrafyasının yarısının da kendisini ifade ettiği bir dönemdir. Ancak son 40 yılda Newroz'un anlamı gerek Mezopotamya halkları gerekse Ortadoğu halkları açısından kendisini en fazla kimliğe büründüren ve Kürtlerde bir isyan haline dönüşmüş bir süreci ifade ediyor. Özellikle bu 40 yıllık süreç içerisinde Kürtlerin karşı karşıya olduğu zulüm, baskı, sömürü karşısında kadınların kendini küllerinden yeniden var ettiği, baskıya zulme karşı kendisini gerçekleştirdiği bir süreç olarak da anlamlandırılır" dedi.
'Newroz kadınların direnişiyle gerçek anlamına ulaşıyor'
Newroz'un yaşam demek olduğunu ifade eden Servet, "Dünyada da Newroz'un tanımlaması kendini yeniden var etmek, yeni bir yıla yeni bir döneme başlamaktır. 'Jin' dediğimizde yaşamın kendisini ifade etmesinde hareketle Newroz'un gerçek anlamına kavuşturduğunu söyleyebiliriz. Kürt kadını açısından Newroz Berivanlarda, Ronahilerde, Zekiyelerde, Semalarda isyan ruhuyla bedenler ateşe verilerek yeniden tanımlanır. Kürt yaşamını, kimliğini tanımlama biçimidir aynı zamanda. Sadece kadını değil, yaşamı yeniden biçimlendirme tanımıdır. Bu anlamda Kürtlerin 40 yıllık isyan hareketinin bedenlerinde vücut bulmuş halidir. Bunu ateşle, özellikle baskıyı, zulmü ortadan kaldırma sürecidir. Geleceği yeniden yaratarak, Kürtlüğü, kadını tanımlayarak, isyanı gerçek anlamıyla açığa çıkarmanın tarihsel bir anlamını kendi içinde doğuruyor. Newroz demek bu anlamda kendini gerçekleştiren kadın demek. Sadece Kawa direnişiyle anılan değil, Kawa'nın başlatmış olduğu direniş çizgisini yaşamı yeniden yaratma, kadınların 21'nci yüzyıla kendisini yaşamı yaratarak taşıma biçimidir. Kürt özgürlük hareketinin özgürleşme sürecinde kadınların bu fedakar ve mücadeleci ruhunun aslında biraz daha somutlaşmış halidir" diye konuştu.
'Yaşamı yeniden yaratma hevesi en fazla kadında mevcuttur'
1990'larda Kürdistan'da yasaklanan Newroz'a nasıl yeniden can verildiğini anlatan Servet, "1990'larda Newroz'un kutlanması, topluma taşınması açısından kadınların ciddi çabası oldu. Özellikle Nusaybin ve Cizre'de halk serhıldanlarına öncülük eden kadınlar olmuştur. Bunun başını da çeken Berivan arkadaştır. Kadınların zulme, baskıya karşı ne kadar direngen, ısrarcı ve isyankar olduğunu toplum çok yakından bilir. Devlet gerçekliği de bunu çok yakından bilir. Çünkü bu toplumda en fazla baskıyı, şiddeti hisseden kadındır. Dolayısıyla buna karşı en fazla direnç gösteren, yeniden yaşamı yaratma hevesi ve umudu en fazla olan kadındır. Bu direngen kimliği bu Newrozla tanımlayabiliyor. Bunu kendi bedenini ateşe vererek, halkların önünü açarak ve kadın mücadelesi vererek tanımlayabiliyor. Dolayısıyla kadın ve Newroz arasındaki bağı en iyi tanımlayan aslında Sema Yüce arkadaştır. Cezaevinde bedenini ateşe verirken 8 Mart'la Newroz arasında bir köprü bir çizgi olmak istediğini mektuplarında belirtmiştir. Yeniden yaşam demek, kavga demek, mücedele demektir aslında. Kavga, isyan, mücadele deyince ilk akla gelen Kürt kadını olur" diye belirtti.
'2013 Newrozu'nda stratejik adımlar atıldı'
PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın yarattığı paradigmada kadını esas aldığını belirten Servet, "Kendini yakan bütün kadın arkadaşlar Önderliğin özgürlüğü emanet ettiği ve emanet aldığı kadınlardır. Kürt sorunun çözümü de kendisini özgürlüğe yatıran, özgürlükle kendini yoğurma aşamasını geçiren, kendini bedenlerini ateşe veren bu kadın arkadaşlardır, onların çabası ve emekleridir. 2000'lerle beraber Önerliğin başlatmış olduğu yeni atılımlar, yeni süreçler ve stratejilerle beraber aslında Newroz'ların seyrinin değiştiğini görebiliyoruz. 2013'ten beri Newroz Kürt halkı ve Ortadoğu halkları açısından savaşın, zulmün ortadan kaldırılması için stratejik adımların atıldığı bir yaşam alanına dönüştü. 2013 Newroz'u Önderliğin yapmış olduğu çözüm sürecine ilişkin açıklamayla beraber aslında Ortadoğu halklarının ve dünyanın heyecanla beklediği bir Newroz'a dönüştü. Bütün dünyayı, Ortadoğu'daki konjüktürü, Kürt sorunundaki yaklaşımları etkileyebilecek bir pozisyona getirdi" dedi.
'Kadınlar yeni paradigmayı 21 yüzyıla taşıyor'
Son yıllardaki Newroz'un farklı bir anlam ve heyecan taşıdığını belirten Servet, "Nedeni ise halkların Newroz'un gerçek anlamına kavuşabilmesi için, yaşamda bir bahar havasını yaratmak, bu bahar havasını barışla sonuçlandırmak açısından ciddi bir süreç haline dönüştü. Bin yıllardır süren o zulmün, sömürünün kendini aşabileceği ve aştığı bir alana dönüştü. Önderlik Kürt sorununu çözümü için 1999'dan beri çok ciddi bir çaba ve emek sarf ediyor. Ciddi bir anlamda bedel ödendi. Devletin bu sorunu çözmesi için ciddi zorlamalar yaptı. Önderliğin tüm çabalarının sonuç verebilmesi açısından da bütün halkların bu süreci sahiplenmesi aslında önemli bir noktadır. Bu 3 yıllık Newroz sürecini yine en fazla sahiplenen kadının kendisidir. Kadınlar Önderliğin paradigmasını 21'nci yüzyıla taşımaktadır. Kadınlar bu süreci en fazla sahiplenen, bu sürece en fazla öncülük eden, fedakarlık yapmaktan çekinmeyen bir güç oldu. Dehak'a karşı Kawa bir isyan geleneği yarattıysa, Önderlik de bütün egemen sistemlere karşı bir kadın tarihi ve bir kadın isyanı yarattı. Bu anlamda bizim açımızda Newroz demek Önderlik demek, Newroz demek kadın demek, yeniden yaşam demek ve yaşamı yeniden inşa etmek demek oluyor" diye konuştu.
'Newroz kadınla Önderliğin buluşmasıdır'
"Yeniden yaşamı Önderlikle kadının el ele vererek inşa ediyor" diyen Servet, "Artık Önderliğin esaretten çıkıp kadınla beraber kadın yüzyılını beraber inşa etme sürecinin başlamasını kadınlar olarak istiyoruz. Bu Newroz kadınla Önderliği buluşturma Newroz'u olacaktır. Tüm inancımızla çabamızla, Önderliği fiziksel olarak bulunduğu yerden çıkarıp, kadınla Önderlik örgüsünü oluşturmak bizler açısından hayati bir önem taşımaktadır. Bu Newroz'un kadınların ve Önderliğin baharı olması ve özgürlük mücadelesini yükselteceği bir alan olması açısından da çok önemlidir. Newroz'u bu kadar önemsememizin nedeni de budur" dedi.
'Rojava'da kadının cesareti Newroz ateşiyle bütünleşti'
Kürtler açısında gerçekleşen en önemli olaylardan birisinin de Rojava'da devrimi olduğunu belirten Servet, "Kürt hareketi Rojava devrimini bir kadın devrimi olarak tanımlar. Bu çok doğru bir tanımlama, YPJ'li kadınlar Ortadoğu ve Dünya açısından bir kadın kimliği, direnişi, isyanı açısından bir destan yaratmıştır ve bunu zaferle taçlandırmıştır. Kadının korkusuzluğu, cesareti Newroz ateşiyle bütünleşmiş, özgürlük tutkusuyla vücut bulmuş durumdadır. Bizler açısından 2015 Newroz'da aynı zamanda Rojava devrimiyle, Ortadoğu yaşayan halkların, etnik yapıların, dinlerin ve mezheplerin kendilerini daha fazla özgür hissedebileceği bir ortamı da yaratmış bulunmakta. Böyle baktığımızda Rojava devriminin bir Ortadoğu kadın devrimine dönüşme olasılığı hiç de uzak değildir. Ortadoğu'yu değiştirecek olan, Ortadoğu üzerinde yıllardır egemenlerin oynadığı bu kirli oyunları aydınlatacak olan yine aslında kadındır ve kadının bedeninde yaktığı ateştir. Ortadoğu'nun kilit noktasının da kadın olduğunu düşünüyorum. Ortadoğu'nun bütün dengelerini, bütün baskıcı sistemlerini, erkek egemen sistemini dönüştürebilecek olan kadın olduğunu düşünüyorum. Hareketimizin ve Önderliğimizin perspektifi ve oluşturduğu paradigma da bu anlamı içerir.
'Kadın ve Önderlik arasındaki duvar Newroz'da aşılıyor'
Kürt sorunu ve Ortadoğu sorunun kadınlara emanet edilmiş olduğunu söylen Servet, "Kadınların Önderlikten aldığı bu özgürlük emanetini 21'nci yüzyıla, dünyaya taşıracağına olan inancımız var. Kadının elinin değdiği her şey aydınlanıyor ve ateşin aydınlanma nüvesini kendi içerisinde barındırıyor. 2015'in bu anlamda Ortadoğu halkları, tüm ezilenler, özellikle kadın açısından Önderliğiyle buluşma yılı olacağına inanıyoruz. Önderliğimizle birlikte 2016 Newrozu'nu Diyarbakır meydanında sadece kadınların halka oluşturduğu bir halaya dönüşmesini hepimiz çok istiyoruz. Biz ve Önderlik arasına konulan duvarları bu yılki Newroz'da biraz daha aştığımıza, aşacağımıza, Önderliğe kavuşacağımıza olan inancımızı belirtmek istiyoruz" diyerek konuşmasını sonlandırdı. BİTTİ
(şg-dk/fk)