PORTRELER Yazdır Kaydet

Sakine yaraları iyileştikten sonra Cizre'de yaralılara koştu

Portreler
Mart 01 / 2016


 

 
Zeynep Akın/JINHA
 
ÊLIH - Cizre'de vahşet bodrumlarında katledilen hemşirelik  öğrencisi Sakine Şiray, 2 yaşındayken zulüm ve baskıyla tanıştı. Bu yüzden 10 yıl ailesinden uzakta yaşayan Sakine, Ankara katliamında da yaralananlar arasındaydı. Sakine yaraları iyileştikten sonra Cizre'de yaralıların yardımına koştu. 
 
 
Cizre'de birinci vahşet bodrumunda katledilen Sakine Şiray, cenazesi teşhis edildikten sonra Batman'da kadınların omuzlarında uğurlandı.  Siirt'te doğmuştu Sakine ancak daha bebekken köydeki evleri 3 defa yakılmıştı. Sürgün yolları gözükmüştü ailesine. Baskılara ve asker zulmüne dayanamamış göçe zorlanmışlardı. Dedesi de saldırılarda yaşamını yitirmişti. 
Daha 2 yaşındayken Kürdistan köylerinde 90'lardaki zulüm politikalarıyla tanışmıştı. Devlet baskısı altında olan ailesi sürekli göç halinde olduğu için Sakine'yi ve iki kardeşini halasına bırakmışlardı. Sakine 10 yıl boyunca ailesinden uzak büyümüştü. Mücadeleyi çocukken öğrenen Sakine, liseyi bitirdikten sonra Celal Bayar Üniversitesi Hemşirelik bölümünü kazandı ve okumaya başladı. Sakine geçen yıl 10 Ekim'de Ankara'daki patlamada yaralanmıştı. Cizre'deki sıkıyönetim ve sokağa çıkma yasağı kalkınca sağlıkçı olmasından dolayı Cizre'de yaralananlara yardım etmek için gitmişti. Ancak Sakine ve arkadaşları Cizre'ye girdikten sonra yeniden uygulamaya konulan sokağa çıkma yasağıyla birlikte bodrumlara sıkıştırılmıştı. Birinci vahşet bodrumu olarak bilinen bodrumda katledildi Sakine. Sürgünlerin ardından annesinden bir kez daha koparıldı.
 
'Bu zulüm bitince, yasak kalkınca döneceğiz diyordu'
 
Annesi Hediye Şiray, Sakine'nin Cizre'de yaşananlara sessiz kalmadığını söyleyerek, "Cizre'deki yaralılar için, onları yaşatmak için gitmişti. Ama var olan zulüm onları da buldu. Hepsini o bodrumda sıkıştırıp çıkmalarına izin vermediler. Her geçen gün onların üzerindeki baskıyı ve işkenceyi arttırdılar ta ki onları bombalayarak katledene dek. Hepsini katlettiler. Sakine her gün bizi arardı. 'Bizi bir bodrumda sıkıştırıp etrafımızı sarmışlar. Çoğumuz öğrenci, Cizre'deki yaralılar için gelmiştik ama bizi burada mahsur bıraktılar. Bu zulüm bitince, yasak kalkınca döneceğiz' diyordu. Yasak kalkmadı, Sakine ve arkadaşları dönmedi hepsini katlettiler. Onlar savaşmaya değil yaralıları kurtarmak için gitmişti" diye konuştu. 
 
'O da dedesi gibi bu dava uğruna yaşamını yitirdi'
 
"Ne yaparsa yapsın asla vazgeçmeyeceğiz" diyen Hediye, "Biz Agit'lerden bugüne dek davamızı sahiplendik bundan sonra da sahipleneceğiz. Sakine'nin dedesi de 20 sene önce bu dava uğruna şehit düşmüştü, mezarı Garzan şehitliğinde. O da dedesi gibi bu dava uğruna yaşamını yitirdi. Bu mücadele var olduğundan beri Sakine'nin ailesi de bu davanın içinde mücadele verdi. Kanımızdan, davamızdan, şehitlerimizden vazgeçmeyeceğiz" dedi. 
Öldürülen kızının fotoğrafına bakıp barış diyen bir anne…
Sakine ve arkadaşlarının Kürt halkı ve Cizre halkı üzerindeki baskıyı kabul etmediklerini dolayısıyla Kürt halkının da, Cizre'de bodrumlarda insanlık dışı işkencelerle katledilmelerini kabul etmemeleri gerektiğini söyleyen Sakine, kızının kucağındaki fotoğrafıyla "barış" diyor. 
 
'3 defa evimiz yakıldı, sürgün edildik'
 
Halası Taybet Çetinkaya ise devletin zulmünü bugün değil 1988'den bu yana gördüklerini söyleyerek, " 1993'te 3 defa evimiz yakıldı sürgün edildik. Sakine küçüktü henüz 2 yaşındaydı biz sürekli sürgün edildiğimiz için o ve iki kardeşini tanıdıklarımızın yanına bırakıyorduk. Biz sürekli baskılardan dolayı kaçış içinde olduğumuz için Sakine 10 yaşına kadar ailesinden uzak yaşadı, halasının yanında kalıyordu" diye konuştu. 
 
'Sakine Ankara'daki patlamada yaralanmıştı'
 
Sakine'nin Ankara'daki patlamada da yaralandığını söyleyen Taybet, "Sakine'nin yarası iyileştikten sonra yaralılar için Cizre'ye gitti. Ancak yaralılar için gittikleri Cizre'de mahsur kaldılar. Onlar da yaralandı işkenceye maruz kaldılar. Onların 'su' diyerek inlemelerini tüm dünya duydu. Meclisin kendisi bile onların inlemelerini çığlıklarını duydu. O kadar insanı katlettiler birinin bile üzerinde bir tek silah mermi gördüler mi.  Buna rağmen 'teröristleri öldürüyoruz' diyorlardı" dedi. 
 
'Acı çekmemizi istiyorsunuz, vahşetiniz karşısında acı çekmeyeceğiz'
 
Devletin karşısında asla acı çekmeyeceklerini söyleyen Taybet, "Cenaze teşhisleri için Silopi'ye gittik, ailelere yanmış kafaları gösteriyorlardı. Anne babalar evlatlarını teşhis edemiyorlardı. Yanmış kellelerden, küle dönmüş kemiklerden nasıl teşhis edilir. Onlara bağırdım 'vicdansızlar elimize yanmış kafaları küle dönmüş kemikleri vererek acı çekmemizi mi istiyorsunuz' dedim. Acı çekmeyeceğiz, sizin vahşetiniz karşısında acı çekmeyeceğiz, gözyaşı dökmeyeceğiz, küle çevirdiğiniz bu cenazelerle gurur duyuyoruz dedim. Onların cenazelerden bile ödü kopuyor" şeklinde konuştu. 
 
'Bize boyun eğdiremeyecekler'
 
Sürekli yaşadıkları topraklardan sürgün edildikleri ancak bundan sonra topraklarını bırakmayacaklarını ifade eden Taybet, "Kürtler ne yapmış, onların kentini işgal edip hakaret mi ettiler. Bu insanlar kendi topraklarında kendi evlerinde öldürülüyor. Köylerimizi yakıp bizi defalarca kentlere sürgün ettiler. Şimdi ise bizi kentlerden sürgün etmeye çalışıyorlar. Bundan sonra nereye gidebiliriz. Cenazelerimizi şehirlere dağıttılar ki imkanı olmayanlar gidemesin, kemiklerimizi birbirine karıştırdılar ki insanlar cenazelerini teşhis edemesin. Cenazeleri morglara koyarak sıcak klimaları açıyorlardı. Amaçları cenazeler koksun ki aileler daha çok acı çeksin. Bunlar insanlıktan çıkmış durumda. Bu uygulamalarla bize boyun eğdiremeyecekler" dedi. 
Taybet, son olarak bütün dünyanın bu vahşetin hesabını sormasını istediğini söyledi. 
 
(gc)