PORTRELER Yazdır Kaydet

Dehak'a başkaldıran Kawa'ların diyarının direnişçisi Rabia Taylan...

Portreler
Mart 07 / 2016


 

 
Zehra Doğan/JINHA
 
MÊRDÎN - Nusaybin'in özyönetim direnişine barikatlı mahallelerde tarih yazan kadınlardan Rabia Taylan'ın her bir cümlesinde tarihe tanıklığın ölümsüz direnişi dökülüyor. Özel harekat timlerince 11 yerinden vurulan ve hala direnişi elden bırakmayan Rabia, "Erdoğan, Kürtlerin kanına susamış zalim Dehak gibi her gün bir Kürdün kanını dökmeden uyumuyor. Bu zalime karşı serhıldana kalkan Kawa'larımız sayesinde özgürlüğü mutlaka kazanacağız" diyor.
 
"Marcela, Kuzey'in karlı coğrafyasında bulundu. Oslo'da bir gece, şarkı söyleyen ve anlatan bir kadın tanıdı. Kadın iki şarkı arasında güzel hikayeler anlatıyor ve bunu, çaktırmadan fal bakar gibi küçük kağıtlara göz ucuyla bakarak yapıyordu. Oslolu kadın, her tarafında cepler olan devasa bir etek giyiyor ve bu ceplerinden her defasında birer birer kağıt çıkartıyordu. Her kağıt parçacığında güzel bir hikaye, bir temelin üzerinde yükselen bir öykü ve her birinde, büyücülük marifetiyle bir kez daha yaşamak isteyen insanlar vardı. O bu şekilde unutulmuşları, ölüleri diriltiyor ve eteğinin derinliklerinden, yaşayarak ve anlatarak yoluna devam eden insanlığın yolculuğu ve aşkları yavaş yavaş gün yüzüne çıkıyordu" diye anlatır usta gazeteci yazar Eduardo Galeano "Kadınlar" kitabında.
 
11 yerinden vuruldu
 
Latin Amerika'da dönemin en zor koşullarında çalışan Eduardo Galeano'nun anlatımlarında öznesi kadın olan hikayelerin bir çoğu Kürdistan coğrafyasında hala yaşam sürüyor. Sömürgeye karşı ayağa kalkan halk destanın sürdüğü öz yönetim direnişi alanlarından Mardin'in Nusaybin ilçesinde her barikatın ardında Eduardo'nun kadın kahramanları yaşıyor adeta. Bunlardan biri de 6 kez ilan edilen sokağa çıkma yasağının 4'ncüsünde Abdulkadirpaşa Mahallesi'nde 11 yerinden vurularak ağır yaralanan 9 çocuk annesi 55 yaşındaki Rabia Taylan. Gözlerinin önünde mahallesinin evlatlarından 55 yaşındaki Mehmet Emin İnan ve 23 yaşındaki Cudi Teber'in katledilmesine tanıklık eden, onları yerden almaya koşarken kendisiyle birlikte komşuları Ahmet Çetinkaya (51), Ali Yüce (36), Delal Çiftçi'nin (15) ağır yaralandığı güne dair Rabia'nın eteğinin her bir cebinde katledilenlerin ölümsüzleşen direniş notları saklı.
 
'Toprak ve özgürlük hasreti hiç dinmedi'
 
Barikatların ardından geçen gecelerin artık bir geleneği haline gelen yakılan ateşin etrafında yanmış odunun közlerini eşeleyerek daha da gürleştiren Rabia'nın her bir cümlesi de gürleşen ateş gibi daha da alev alıyor. 1993 yılında askerlerin köylerini yakarak zorunlu göçe sürdüğü Rabia çocuklarıyla birlikte yerleştiği Konya'nın varoş sokaklarında zulüm dolu 11 yıl geçirdiğini söylüyor.  11 yılın ardından 8 yıl önce tekrar topraklarına döndüğünü söyleyen Rabia, "İşkenceyle geçen günlerimin arı arkası kesilmedi. Ama en acısı toprak hasretiydi. Nusaybin'e döndüğümüzde ise özgürlük hasretimiz yine de sürdü. Bu yüzden öz yönetim ilan edilir edilmez direniş saflarındaki yerimi aldım" diyor.
 
'Barikatların her bir taşında emeğim gizli'
 
"Tüm barikatların her bir taşında emeğim saklı" diyen Rabia, özgürlüğe götüren taşların bedelinin ise ağır olduğunu söylüyor. Rabia direnişte ölümsüzleşenleri ise şöyle anlatıyor: "Cudi Teber mahallemizin evladıydı. Karakaşlım çocuklarımızın özgürlüğü uğruna gencecik bedenini feda etti. O vurulduğunda tüm mahalle yüreğinden vuruldu.  Kendini ona siper eden ilk kişi komşumuz Mehmet Emin oldu. O da oracıkta düştü, katledildi. Sonra bir bir Cudi'ye koştuk, biz inat ettikçe, katliamcılar da inat etti. Bir bir vurulduk.  Yaralı halimizle ölülerimizi yerden topladık. Kanlar içinde sürüklenerek ölülerimizi atış alanlarından topladık. Sonra gözümü hastanede açtım.  Aradan 27 günün geçtiğini söylediler. Komşum Fehima Akti'nin de katledildiğini öğrendim. O an ben de ölmek istedim.  Koçer Fehima'yı da özgürlük kokan yüreğinden vurmuştu zalimler."
 
'Fehiama gibi yüzlerce Kürdün katledilmesiyle irademiz kırılmaz'
 
Direnişe kalkan Kürtlerin artık talep yerine kendi kaderlerini tayin etme vaktinin geldiğini söylüyor Rabia. Hendeklerin ise beklentilerden medet ummayan halkın asimilasyoncularla halkın arasında çekilen set anlamına geldiğini söyleyen Rabia, "Kendi dilimizle yaşamayı neden bir başkasından talep edelim ki? Onurlu bir yaşam, kimseden medet ummadan yaşamaktır. Bundandır tüm hendekler. Hendekler taleplerin, beklentilerin döneminin bittiği, kendi kaderimizi tayin etmenin vakti geldiğinin anlamına geliyor" diyor.  Rabia,"Vuruldum, şans eseri kurtuldum. Komşum Fehima Akti gözlerimizin önünde can verdi. Ama ne oldu? Katliamlar gözümüzü korkuttu mu? Ben 55 yaşında bir kadın olarak 11 yaraya rağmen korkmadım, bu örnekle dahi barikatın arkasındaki gençlerin ne kadar korkusuz olduğunu anlayın. Bu gün 20 milyon Kürt hala kendi kimliği için mücadele ediyor. Fehima ve onun gibi daha yüzlerce insanın katledilmesiyle bu irade kırılmaz" diyor.
 
'Dehak'a karşı direnişe kalkan Kawa'lar var'
 
"Erdoğan saray için insanları katletti" diyen Rabia,  Erdoğan'ın yüzlerce insan kanıyla sarayını inşa ettiğini söyleyerek, "Sarayı başına yıkılasıca, yerinde hala yerinde oturmuyor. Kürtlerin kanına susamış zalim Dehak gibi her gün bir Kürdün kanını dökmeden uyumuyor. Bu zalime karşı serhıldana kalkan Kawa'larımız sayesinde özgürlüğü mutlaka kazanacağız" sözleriyle  direnişte kararlılığını bir kez daha gösteriyor.
 
(mg)