PORTRELER Yazdır Kaydet

Asya Yüksel'in mirası: Çocuklarımız bizim gibi yaşamasın diye...

Portreler
Mart 09 / 2016


 

 
JINHA 
 
ŞIRNEX - Cizre'de eril devletin saldırılarına karşı yürütülen direnişe öncülük yapanlardan Cizre Halk Meclisi Eşbaşkanı Asya Yüksel, kendi hikayesi ile halkının hikayesini nasıl bütünleştirdiğini kentin sokaklarında bombalar altında anlatmıştı. Çocuk evliliklere, kadına yönelik şiddete ve her türlü cinsiyetçi ayrımcılığına karşı tavizsiz mücadele eden Asya, mirası aldığı direniş bayrağını 2016 yılının 8 Mart'ında kendi adıyla kadınlara mirası bıraktı. 
 
Özyönetim ile kadınların irade olduğu Cizre'de devletin saldırılarının temel nedenlerinde biride kadınların yaşamlarına dair kararları aldığı, kadınların yaşamı örüşü ve direnişi örgütleyişi ile öncülük ettiği 'Kadın kurtuluş ideolojisi'nin yaşamsallaştığı mekan olmasıydı. "Bizim yaşadıklarımız çocuklarımız yaşamayacak" diyen kadınların elinde örüldü Cizre'nin sokak sokak direnişi. Bu yüzdendir ki yıkım hikayeleri değil direniş hikayeleri ön plana çıkmalı. Yüzlerce insanın katledildiği kentte her insanın hayatında ayrı bir devrim ve direniş hikayesi saklı. Belki de bunların içinde Cizre'deki kadın direnişinin özetiydi Cizre Halk Meclisi Eşbaşkanı Asya Yüksel. En son yaralılara bakmak için gittiği ikinci bodrumda haber alınan ve bir daha kendisine ulaşılamayan Asya'nın ailesi kan örneği vermesine rağmen hala bir haber yok. Annesi kıymetlisi kızı Asya'nın öldüğüne inanmak istemiyor ve her an kapı önünde onunu çıkıp geleceğine inanıyor. 
 
Cizre'nin kadın ruhu Asya Kürt kadınlarının özgürlük mücadelesine miras olarak kalsın diye kendi yaşamını direnişin 37. gününde anlatmıştı JINHA'ya. 8 Mart'ın ertesinde Newroz'un arifesinde Asya'yı anlatmak gerek bilmeyenlere...
 
'Kızım benim hayatımı yaşamasın diye...'
 
Direnişin örüldüğü mahallede bir yandan kadınların sorunlarıyla ilgilenirken birazda zorla anlatıyor bize hikayesini. Çünkü konuşmak değil yapmayı severdi, sessiz devrimdi Asya'nın hayatı. "Yaşamak direnmektir" diyordu Asya Yüksel direngen, mütevazi, cesur emekçi... İnsan öyle çabuk tanıyamazdı Asya kendini anlatmaz övmezdi sessizce üzerine düşeni yapardı. Anneydi tek başına büyüttüğü 2 çocuğu vardı. Yeni bir yaşamı düşlerken en çok kendi kızının ve tüm kız çocuklarının yaşamı başka türlü olsun istiyordu. 
 
Ailelerin ekmeği bitti, Asya ekmek yapmaya koyuldu
 
Yaralanan her genç için üzülür onlara yemek yapar yaralarına bakardı. Kurşunların arasında dolaşırdı ilk bir ayda Nur mahallesinde kalan Asya her kesin ihtiyacına koşturur erzakı bitten ailelere kendi elleriyle erzak taşırdı. Her gün kalan aileleri tek tek ziyaret ederdi dertlerine, endişelerine sevinçlerine ortak olurdu.  Asya halkın sorunlarını dinler kurşunların arasında dolaşarak mahalledeki herkese ulaşmaya çalışırdı. Pratikti öyle uzun uzadıya tartışmaz direk pratiğe geçerdi. Nur Mahallesi'nden sonra halkın yoğun saldırıya uğradığı Cudi Mahallesi'ne geçmek için bir dakika bile tereddüt etmedi. Kurşunlar arasında yaralı bir öğrenciyi kurtarmak için yola düşmekten çekinmedi. Cudi Mahallesi'ne geçtiğinde bazı aileler gelip 'ekmeğimiz yok' dediğinde hemen bombalar arasında ekmek yapmaya koyuldu ve bu ekmekleri tüm evlere dağıttı. 
 
'Cizre sokaklarında konuşacağım'
 
Asya'yı tam o anda kayda alıyoruz ve bize hikayesini anlatmaya o anda başlıyor ve ilk sözleri "10 yıl sonra ilk kez ekmek pişiriyorum" oldu. Keşif uçaklarını dolaşması ve yoğun bombardıman nedeniyle içerde röportaja devam etmek istiyoruz ama Asya bunu reddediyor, Cizre sokaklarında konuşmak istiyor. 
 
Mücadele gerekçesi kendi hayatında saklı 
 
Uludere'nin Kalhesina mahallesinde 1973 yılında doğan Asya "Bu mahalle küçük bir mahalledir ve tarihidir. Biz 8 kardeştik bir erkek kardeşim şehit düştü geriye 7 kardeş kaldık" diyerek başlıyor anlatmaya. Çocuk yaşta evlendirilen Asya'nın neden Cizre'de çocuk evliliklere karşı mücadeleyi keskin yürüttüğü hayatında saklı:"Ben evlenene kadar anne babamdan aile baskısı görmedim. Üzerime titriyorlardı o zamanlar tek kız olduğum için erkek kardeşlerime oranla beni biraz daha seviyorlardı. Ailem bana değer vermesine rağmen toplumdaki feodal zihniyet onlarda da vardı ve beni 15 yaşında evlendirdiler.  20 yaşına gelmeden iki çocuğum oldu. Evlendiğim kişiyle 6 yıl beraber kaldım o da TEDAŞ'ta çalışıyordu görevi sırasında ona elektrik çarptı. Çok fedakardı ve bu davaya bağlı biriydi bilmiyorum ölümü de şüpheli elektrik  arızası vardı o da arızayı gidermeye çalışırken akıma kapıldı. Eşim vefat ettiğinde iki çocuğum da küçüktü biri 3 yaşındaydı bir de 5 yaşındaydı ben de 22 yaşındaydım. Ben ne çocukluğumdan bir şey anladım ne de gençliğimden eşim öldükten sonra onun da sorumluluğu da bana kaldı. Eşimin ailesi pek varlıklı bir aile değildi iki yıl kilimcilik kursu açtım orada çalıştım. Çocuklarımın üzerine titredim onları öyle bir şekilde büyüttüm ki kimse bilmiyordu babaları yok. 2005 yılında partide çalışmaya başladım ve aktif bir biçimde çalıştım. Bir ara parti yöneticiliği yaptım sonra da kadın hareketinde çalışmaya başladım ve Şırnak kadın koordinasyonunda yer aldım 2011 yılına kadar sadece Şırnak'ta çalışıyordum ve daha sonra netleşince Siirt'te 9 ay Batman'da bir yıl iki ay çalıştım. Sonra Cizre'ye geldim bir yıla yakın özgün kadın çalışmaları yürütüm ondan sonra da Halk Meclisi Eşbaşkanlığına önerildim ve şu ana kadar büyük bir onurla çalışmalarımızı sürdürüyoruz."
 
'İçimde kalan bir şey var...'
 
Hayatta büyük cümleler kurmak yerine yaşamayı ve onu anlamlandırmaya seçen Asya hayatının devamını, ilkelerini, hayalleri, keşkelerini ve kendisini şöyle anlatıyor: "Normal hayata uygusal ve insancılım, insancılım, etrafımdaki bir insanın tırnağına bile zarar gelsin istemem. Yanımdaki bir arkadaşıma bir zarar geldiğinde çok etkileniyorum. İnsanlar da bana değer veriyor çünkü sen insana değer verdiğinde kendine de değer veriyorsun.
 
İçimde kalan bir şey var. Ben 12 yaşındayken arkadaşlar mahalleye geliyorlardı ve bizim mahallede insanları ihbar eden onlara zarar veren biri vardı arkadaşlar onu öldürdü ve ben o günden itibaren bu hareketin haklılığına inandım ve bu harekete bağlandım. Ben 12 yaşında anladım ki PKK hareketi zulme karşı başkaldırıyor ve basit bir hareket değil ve o günden itibaren onlara kuryelik yapmaya başladım. Ben evlendikten sonra gelip beni sormuşlar ama maalesef be o zamana kadar evlenmiştim. Tabi ben feodal bir yapıda büyüdüğüm için Halk Meclisi Eşbaşkanı olduğum süre içerisinde bu tür sorunlar üzerinde durdum. Kadınlar sorunlarını anlattığında onlarda kendimi görüyordum. Cizre'de kadın hareketine ayrı bir değer veriliyordu ve sorun çözüm noktasında çok aktif ve başarılıydı. Özerkliğin ilanından sonra zorla, çocuk yaşta evlendirmeleri, bedel, kuma ve başlık parası gibi kadını aşağılayıcı şeyleri yasakladık. 
 
'Anne babalar çocuklarını eşit görmeli'
 
 
13 yaşında bir çocuk biriyle evlendiriliyor ve 8 yıl boyunca onunla yaşıyor. Tabi 8 yıllık yaşamı cezaevi gibi geçiyor. O kadın arkadaş bize geldi bizim ona çözüm bulmamızı istedi ve onu yanımıza alarak bu yaşamdan kurtardık. Yine zorla evlendirilmek istenen bir kadın arkadaş vardı sokaktan geçerken ağlıyor YPS'li arkadaşlar onun ağladığını görünce soruyorlar neden ağlıyorsun diyorlar tabi o da zorla evlendirilmek istediğini söylüyor tabi biz bunun üzerine olaya müdahale ettik ve düğün gecesi kadını zorla gerçekleşecek olan bir düğünden kurtardık. Cizre'de tabi bu tarz olaylar çok var biz bunların üzerinde durduk ve birçok olayı böyle çözümledik ta ki bu güne kadar şimdi de tank ve topların altında yaşanımızı sürdürüyoruz. Kadınlar insan gibi görülmeli. Kadın da bir irade olarak görülmeli. Anne ve babalar çocuklarını eşit görmeli.
 
Kamera kapanıyor ve Asya yaşamı güzelleştirmeye gidiyor
 
Nasıl ki PKK'de  Sakineler, Sozdarlar, Berivanlar ve Beritanlar öncülük etti biz de kadınlar olarak özyönetim direnişine öncülük ediyoruz ve sonuna kadar direnceğiz kadın gücü bir araya geldiğinde karşısında kimse duramaz."
 
Asya isteği üzerine bize Cizre sokaklarında hayatını anlatırken, her taraftan patlama sesleri geliyor. Konuşmamız bittikten sonra Asya zor şartlar altındaki yaşamı daha güzelleştirmek için yarım bıraktığı işleri bitirmeye gidiyor, mücadele etmeye ve direnmeye...
 
(ekip/fk)