PORTRELER Yazdır Kaydet

Simone de Beauvoir: Beyniyle yazıp, kalbiyle yaşayan kadın

Portreler
Nisan 14 / 2015


 
JINHA 
 
HABER MERKEZİ - Toplusal cinsiyetçiliği tartışmaya açan ikinci dalga feminizmin önemli temsilcilerinden felsefeci Simone de Beavoir 29 yıl önce bu gün hayata gözlerini yumdu. Simone, arkasında hala tartışılan "Kadın doğulmaz olunur" sözü ve batı Marksizmi, varoluşçu feminizm ve feminist etik gibi konularda önemli eserler bıraktı. Popüler kültür onu cinsiyetçi kalıplarla ele alıp  Jean-Paul Sartre ile arkadaşlığı üzerinden alsa da Simone, "Beyniyle yazıp, kalbiyle yaşayan özgür bir kadın" olarak tarihteki yerini aldı. 
 
İkinci dalga feminizmin temellerini atan kadınlardan olan ve toplumsal cinsiyet rollerine atfen "Kadın doğulmaz olunur" söylemiyle tanınan Simone de Beavoir, yazar ve felsefecidir. Varoluşçuluk, feminizm, batı Marksizmi, varoluşçu feminizm ve feminist etik konularında araştırma ve kitapları bulunuyor. Simone Lucie Ernestine Marie Bertrand de Beauvoir (Simone de Beavoir) Paris'te Georges Bertrand ve Françoise (Brasseur) de Beauvoir çiftinin kızı olarak 9 Ocak 1908'de dünyaya geldi. Ataerkil bir ailede büyüdüğünü söyleyen Simone, kişiliğinin koyu katolik annesinin ve bilinmezci babasının karşıtı olarak şekillendi. 
 
Aslında birinciydi, kadın olduğu için ikincilik  verildi 
 
Katolik Enstitüsü'nde matematik öğrenimi ve Sainte Marie Enstitüsünde yabancı dillerde yazın eğitimi gördü. Daha sonra Sorbonne'da felsefe eğitimi aldı. 1929'da seçkin Ecole Normale Superieure'ye kayıt olan ve Sorbonne'da kurs almakta olan Jean-Paul Sartre ile tanıştı. 1929'da felsefede Agregation başaran en genç öğrenci oldu ve okulu ikincilikle bitirdi. Ancak herkes bilir ki de Simone felsefede en iyisidir ve Jean-Paul Sartre'a birincilik erkek olduğu için verildi. 2. Dünya Savaşı'ndan sonra Modern Zamanlar isimli politik gazetede çalışır ve ölene dek bu gazetede editör olarak hayatına devam etti. 14 Nisan 1986'da yaşamını yitirdi. 
 
2. dalganın öncülerinden oldu 
 
Birinci Dalga Feminizmin ardından feminist hareket farklı bir mücadele ekseni geliştirdi. Simone'de tam bu dönemde düşünsel aktarımlarıyla 1. ve 2. Dünya savaşları sonrası ortaya çıkan ekonomik, sosyal ve kültürel problemler, feministlerin, farklılıklar temelinde bir mücadeleye girişmesine öncülük eden kadınlardan oldu. Farklılıklar, bu kez kadın bakış açısıyla ve hiç gündeme gelmediği biçimde sorgulandı; ayrımcılığın adı koyuldu ve 2. Dalga Feminizm tartışmaları başladı. Liberalizmin soyut ve genel eşitlik kavramının tartışıldığı bu yeni dönemde, erkeklerle aynı hakları talep etmek yerine, cinsel farklılık tartışmalarına odaklanıldığı ve bu farklılığın, erkeklerin merkeze alınarak belirlenmediği adil bir düzen için mücadele edildi. Kadınların toplum içerisindeki adaletsiz konumlarını değiştirme çabası, geleneksel cinsiyetçi rollerin sorgulanmasıyla yeni bir boyut kazandı. Edebiyatta, sanatta, bilimde, politikada, eğitimde kısacası hayatın her alanında cinsiyet ayrımcılığı irdelendi. İlk dönem feministlerin eşitlik tartışmasından ayrılan 2. Dalga feministler, toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesinde farklılık politikasını tartışmaya açtı.
 
Sömürgeciliğe karşı tavır aldı 
 
Feminist teoriye önemli katkılar sunan Simone döneminde Cezayir bağımsızlık savaşı sırasında ülkesinin sömürgeci uygulamalarına karşı çıktı. Simone de Beauvoir, Fransa'nın Cezayir'deki uygulamalarının, "Nazilerin iktidarı sırasında başka milletlere yaptıklarından hiç bir farkı olmadığını" vurguladı. Simone "Manifest 121" adı altında sömürgeci savaşa karşı aktif bir şekilde mücadeleyi örgütleyenlerden oldu. 
 
Simone de Beauvoir'ün eserleri 
 
İlk romanından başlayarak Linvitée (Konuk Kız) 1943, varoluşçu felsefenin ilke, sav ve tezlerini eserlerinde uygun konu ve yorumlarla destekledi.  Düşünsel alanda bir çok eserler veren Simone'nin önemli eserleri arasında 'Kadın Nedir?' , 'Genç Kızlık Çağı, Evlilik Çağı, Bağımsızlığa Doğru', 'İkinci Cins',  'Yaşın Gücü', 'Nesnelerin Zorlayışı' bulunuyor. Simone'nin diğer eserleri şöyle: "Konuk Kız (1943), Pyrrhus ve Cineas (1944), Başkalarının Kanı (1945), Kim Ölecek? (1945), Her Erkek Ölümlüdür (1946), Belirsizlik Ahlakı Üzerine (1947), İkinci Cins (1949), Gün gün Amerika (1954), Mandarinler (1954), Sade'ı Yakmalı mı? (1955), Uzun Yürüyüş (1957), Bir Genç Kızın Anıları (1958), Yaşlılık (1960), Sessiz Bir Ölüm (1964), Les Belles Images (1966), The Woman Destroyed (1967), Yaşlılık (1970), Hesap Tamam (1972), When Things of the Spirit Come First (1979), Veda Töreni, (1981), Sartre'a Mektuplar (1990),  Aşk Mektupları (Nelson Algren'e) (1998)
 
(fk)